hesabın var mı? giriş yap

  • bunların kol uzunluğu dirseklere kadar olanlarından giyniyorum, cebine de erik doldurup kütür kütür yiyorum vallahi. ardından düğmesini boynuma kadar ilikleyip çorabıma sıkıştırdığım marlboro'yu içerken kahvede okey oynayanlara yancılık yapıyorum. hayat bana güzel hacı.

    bu arada derdinize sokayım...

  • her insanin gerekli sartlar olusursa ve kontrolsuz guc verilirse zalimlesebilecegini gostermisti bu deney. ayrica dunya'da iyi insan kotu insan diye bir seyin olmadigini, bir cok seyin sartlardan (power of situation) ibaret oldugunu gostermisti.

    deneyi bitiren de soyle bir olaydir: deney devam ederken zimbardo'nun o zamanlar nisanlisi olan kiz olay yerine gelir ve olanlari gorunce sok olur. kiz kendisi de o siralarda psikoloji'de doktora yapmaktadir. kiz deneyi gorunce "burada ne cehennemler donuyor lanet olasi" diye kizar. zimbardo da "sevgilim gormuyor musun deney yapiyoruz" der. kiz "peki su deneyde su ana kadar neler ogrendin?" diye sorar. zimbardo da "insanlara sinirsiz guc verince ne kadar canilesebileceklerini gordum" der. kiz da "peki deneyi niye sonlandirmiyorsun?" der. zimbardo da "belki daha net sonuclar elde ederim" der. kiz "aslinda burada deneye tabi tutulanin kendin oldugunu gormuyor musun?" der. zimbardo "nasil yani?" deyince kiz da "bu deneyin sahibi sensin, yani deneyin baslayip bitirilmesi senin kontrolunde, yani deney uzerinde senin sinirsiz gucun var, insanlarin aci cektigini goruyorsun ama hala deneyi durdurmuyorsun. demek ki deneydeki deneklerden biri de sensin" der. zimbardo uykusundan uyanmistir artik ve deneyi iptal eder.

  • 2 cocugum var, 4 ve 7 yasindalar. bir sure once bosandim. her insanin hayati ve yasadiklari farklidir. ben kendi evliligimde kendim ve cocuklarim icin iyi bir gelecek gormedigim icin bosandim. baba olarak iki cocugumun velayetini de aldim. calisiyorum bir yandan iki cocuguma bakiyorum olmadigim zamanlarda bana yardimci olabilen insanlar, yani ailem var. olmasalardi da bir sekilde bakici tutar veya isi birakir bir caresine bakardim.
    cocuklarim annelerini gormek istiyor mesela, anneleri degil gormek telefonla bile nadiren ariyor, yani is oradan bakildigi gibi degil, herkes evladini bagrina basmiyor. veya evladini cok sevdigini dusundugunuz insan oyle degilmis anliyorsunuz

    cocuklar ile kavga kufur icinde bir hayat surmektense bu sekilde yasamak daha iyi, terbiyeli yetistiriyorum, saygi ogretiyorum.
    evet cok ama cok zorlaniyorum, bir erkek olarak 2 cocuga bakmak butun gun ilgilenmek ve bunu yaparken gunlerini doldurarak gecirtebilmek inanilmaz zor, nihayetinde eline telefon tablet versem aksama kadar bir kosede otururlar ama vermiyorum, neyse kendimi anlatmaya gerek yok.
    kendiniz mutsuzsaniz ve bu mutsuzluk cocuklarinizin gelecegini tehlikeye atiyorsa oturup detayli dusunun. bosanma sureci de bir erkek icin hic kolay degil, inanin cekismeliye gidince ugramadiginiz iftira kalmaz, ustelik kanuna gore bunu kadin ispatlamak zorunda degil ordan hesap edin iste.

  • + anne iyi ki biz sakat olmamışız
    - neden sakat olacaktınız ki?
    + akrabalar evlenince çocukları sakat oluyomuş
    - biz babanla akraba değiliz ki?..
    + değil misiniz?
    - hayır değiliz.
    + sen utanmıyo musun yabancı adamla aynı yatakta yatmaya?

  • pardon da ne olacağıdı?

    siz kucaktan kucağa gezerken düzgün kızlar o düzgün erkeklere binip gittiler. siz de demirin tuncuna erkeğin piçine kaldınız canlarım. hahaaaayyt

  • genelde kült şarkıların veya büyük sanatçıların eserlerinin yeniden yorumlanmasını sevmem. kulağım tırmalanır, aslını ararım.

    ama bu adam öyle bi adam ki, yeniden yorumladığı şarkıları dinlerken o arayışı hissetmiyorum. yok yani, olmuyor, hissettirmiyor. hatta kendi versiyonunu daha çok sevdirecek gibi yapıp suçlu bile hissettiriyor.

    bu bahsettiğim olayın en bilindik örneği düşler sokağı olsa gerek; ki hüsnü arkan'ın sesi, ülke sınırları içindeki en güzel seslerden biri bence. ona rağmen "feridun bey napıyorsunuz?" dedirtiyor.

    sonra mesela kavak yelleri'nin nilüfer'siz de bir kaydı olsun isterdim; çünkü bir şarkı bir insanın sesine ancak bu kadar yakışır, bir şarkının derdini bir insan ancak bu kadar güzel anlatabilir.

    okul yolunda var sonra; nostaljik şarkıları nostaljik aranjeleri yüzünden çok seven ben, bu şarkıyı bu adamın sesinden dinlemeyi daha çok seviyorum.

    yakın zamanlardan yine mirkelam'ın erenköy'ü var. ben mirkelam'ın yerinde olsam bundan sonra o şarkıyı kendim söylemeye utanırdım, repertuarımdan sonsuza dek çıkarırdım.

    kardeşin duymaz'a da çok acayip bi şey yapmış. bu şarkının da zülfü livaneli'den başkası tarafından yorumlanması beni rahatsız ederdi hep. ama sanırım bundan sonra zülfü bey'den 1 dinliyorsam feridun bey'den 5 dinleyeceğim.

    beni vur ki, ahmet kaya'nın imzası sayılacak eserlerden; ama onda da bu insanüstü insanın yorumundan rahatsız olmuyorum, olamıyorum.

    bütüüüün bu yorumların muhteşemliğinin yanında, bu adam öyle bi adam ki, kendi sesinden tanıdığımız şarkıları da başkaları seslendirdiğinde dinleyemiyorum. iyilik güzellik spor'u çıkar çıkmaz almıştım ama bilmiyorum, 1-2 şarkı hariç benim için büyük hayal kırıklığıydı o albüm. doğan duru bile üzmüştü.

    özetle; kendisi de 8.10 vapuru gözlerinin içine bakılarak okunması gereken adamlardan biri. ama şöyle bir değişiklik şart:

    "sesinde ne var biliyor musun?
    valla ben de bilmiyorum."

    edit: sen var ben olmak hatırlattı, tek başına 'yı unutmuşum. kendime laflar hazırlamaya gidiyorum.

    yıllar sonra bjblazkowicz hatırlattı: ne ola yar ola’yı da unutmuşum.