ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ts v gs taraftarlarının cem yılmaz'ı boykot etmesi
-
trabzonluların sinema değil tiyatro kültürü olduğundan cem yılmaz pek etkilenmeyecektir.
2011 yılından beri türk futbolu denen tiyatroyu izliyoruz biz.
pablo picasso
-
pablo picasso ile bi amerikan askeri arasında geçtiği anlatılan diyalog-hikaye şöyledir;
2. dünya savaşı sırasında bi amerikan askeri picasso ya dert yanar;
"resmettiğiniz portreleri anlayamıyorum (yorumlayamıyorum) çünkü resimlerinizdeki şekiller bozulmuş, gözler olması gereken yerde değil, burunlar yamuk, ağızlar burkuk ..."
picasso ise askere sorar, "bir resmin nasıl olması gerekir sizce?"
bunun üzerine asker cüzdanından kız arkadaşının fotoğrafını çıkarır, "bunun gibi! " der.
picasso fotoğrafı inceler ve :
"kız arkadaşınız biraz küçükmüş, değil mi?"
edit: anektodun net olmadığına ilişkin yorumlardan dolayı naçizane açıklamamı ekliyorum;
aslında askerin beğendiği resim de gerçeği tam anlamıyla yansıtmıyordur. (i.e. ufak, perspektifi farkli, küçültülmüş) fakat askerin zihni o ufak fotoğrafın arkadaşına ait olduğunu çözebiliyor. (çoğu zaman fotoğraflarımız bile bize (ya da benzemeleri gereken şeye) benzemezler.) asker bu çözümün farkında değil, çünkü bilinçsiz şekilde ilerletebiliyor, tanıma ve yorumlama işlemini.
halbuki picassonun resimlerinde de olan durum aynısıdır . picassonun resimlerine bakarak da bişeyler görebiliriz; zihnimiz bunları yorumlayabilir.
buradan yola çıkarak, aslında picasso askerin izahındaki tezatı gosteriyor: picassonun resimleri de en az fotoğraflar kadar bir şeyi gostermekte, anlatmakta.
kaynak: "cognition and the visual arts" robert l. solso
yanlış numara diyalogları
-
-alo
-yavruum, nasılsıın?
-iyiyim sağolun, siz nasılsınız?
-ben de iyiyim canım kızım sağol. tanıdın mı beni?
-ehem. şey hayır.
-kadriye teyzen ben.
(bilindiği kadarıyla annenin 3 adet kadriye isminde arkadaşı vardır.)
-ay evet, kusura bakmayın çıkaramadım sesinizden.
-ne demek canım, nasılsın bakayım okul nasıl? abin nasıl?
(evet, 1 adet abi de mevcuttur evimizde)
-iyiii naaapsın. ben de okul, sınavlar filan işte eki eki.
-iyidiiiir iyidiiiir. gitmiyor musunuz bu yaz antalya'ya?
(neredeyse her yaz antalya'ya gideriz, evet.)
-yani bakalım. benim sınavlar biterse işte.
-biter biter güneş'cim, güzel kızım benim.
-(hö?) güneş mi?
-yavrum güneş değil misin sen?
-yok hayır değilim.
-ay yanlış aramış olamam ben, nevin hanım'ın kızı değil misin sen çocuğum?
-yok yok, yanlış aramışsınız.
-ayyy hah hah haaay... yavrum seninle de sohbet etmiş olduk fena mı?
-ehi ehi doğru haklısınız.
-hadi bakalım güzel kızım kendine iyi bak.
-ehi ehi. teşekkür ederim siz de.
yazılı olmayan facebook kuralları
-
hergün facebook'ta 100 paylaşım yapan insanın, doğumgününde o gün hiç facebook'a girmemiş gibi yapması, paylaşım yapmaması, cool takılması, duvarına yazılanların sonlanmasını beklemesi.
müge anlı ile tatlı sert
-
geçenlerde sahile kahvaltıya gittik. hemen yan tarafımızda üç kız iki oğlan (15-16 yaşlarında) termosla çay getirmişler piknik tarzı kahvaltı yapıyorlardı. kahvaltıları bitince top oynadılar, fotoğraf çekindiler , hiçbir taşkınlıkta bulunmadılar. güzelce vakit geçirdikten sonra kızlardan birinin babası geldi almaya.gençleri evlerine bırakacak muhtemelen. kızının nerede kiminle olduğunu biliyor kafası rahat. işte bu kızlar kocaya kaçmazlar . bu kızlar üç beş çocuk peydah edip sokağa salmaz .genelde ailesinin düşüncesini önemser , zamanı gelince doğru tercihler yaparlar.
göbeklitepe keşfedilince sus pus olan ateist
-
peki sen, "insanoğlunun ömrü hz. adem'den itibaren 7000 yıldır" şeklindeki hadise ne diyorsun?
göbeklitepe onu da yalanlamıyor mu sence?
edit: kaynak
bir kaynak daha
ali ismail korkmaz
-
bu sabah anneme gittim kahvaltıya. ali ismail'den bahsetmeye başladı. "son görüntüleri gördün mü? ali'yi dovdukleri." başladı hüngür hüngür ağlamaya. sesi titreyerek "bunlar nasıl insanlar? kafasına nasıl vurdular? " dedi zar zor. bir ara durdu "ali'nin annesi.." dedi, tekrar ağlamaya başladı. banyodan mutfak bezini alıp etrafın tozunu almaya başladı. "yine başlayacak eylemler anne" dedim. "oğlum bunların ne yapacağı belli değil, gitme sen." dedi. "ama, ne olacak bunca ölen çocuk, ne olacak bu devletin pislikleri?" deyince ben, 12 eylül'de vurulan dedemi hatırlattı, "babam, karanlık sokaklardan kuytu köşelerden sakın, asla yalnız mücadele etme, derdi." dedi. "merak etme anne" dedim, "ya hep birlikte ya hiçbirimiz! "
annelerin gozbebeklerini onlardan ayirdiniz ya, dünyanın en haklı direnisine dünyanın en çirkin en sert mudahelesini yaptınız, tek bir özür dilemediginiz gibi yaptıklarınızı saklayip, aşağılık argümanlarla kendinizi savundunuz, halkı medyanizla kandirdiniz, alay ettiniz ve en önemlisi anneleri aglattiniz ya, bunların hiçbiri yanınıza kalmayacak. ant içeriz.
başım açık beni çıkarmayın
-
saygı duyulmalı, çıkarılmamalı.
debe editi;
(bkz: silivri canları)
https://instagram.com/…icanlari?igshid=wewqal26aqzc
desteğe ihtiyaçları var. duyarlı suserlar, 10, 20, 50 tl bağış yapın lütfen.
10 tl için sctotem
5 tl icin scfarkındayım
50 tl için scvarım
yazıp 8071'e gönderiyorsunuz ve sayenizde birkaç can aç kalmıyor.
lütfen.
celal şengör'ün kütüphanesi
-
kütüphane uzmanlığı olan jeolojiden, mitolojiye, lugatlardan filozofiye kadar geniş bir alandan oluşuyor, atlaslar zaten ayrı bir mevzu.
bunlar yanında katıldığı programlardaki konuşması, tevazu ve alçakgönüllülüğü de eklemek lazım. böyle insanlar ülkede ne yazık ki çok azlar ama iyi ki varlar...
aşk-ı memnu'dan akılda kalanlar
-
(bkz: doruk'u öp benim için)
bu kadını uzak tutun cumhurbaşkanımıza aşık olur
-
bu arada brad pitt'le evli bir kadından bahsediyorlar.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
büyük bir şevkle ders anlatırken tebeşiri biten hocanın ön sırada uyuklayan bir öğrenciyi gözüne kestirip yan sınıftan tebeşir getirmesini rica etmesi, güçlükle ayılabilen öğrencinin aynı amfinin bir kapısından çıkıp diğer kapısından girerek "hocam fazla tebeşiriniz varsa alabilir miyim?" sorusunu yöneltmesi, derse konsantre olmuş hocanın soruyu "maalesef bizde de kalmadı, ben de az önce bir öğrenciyi tebeşir bulması için gönderdim." şeklinde cevaplaması, durumu havsalası alamayan/kavrayamayan öğrencinin çıktığı kapıdan giriş yaparak "tebeşir yokmuş hocam." diyerek hiçbir şey olmamış gibi yerine oturması.
2 ağustos 2018 s. soylu'nun damada omuz atması
-
bu izlediğimiz insanların türkiye cumhuriyetini temsil eden bakanlar olduğunu bilmek daha acınası yapıyor.