hesabın var mı? giriş yap

  • hiçbir şey için geç değildir.

    tam şu an o elinizdeki klavye midir ne sikimse işte, onu yavaşça bırakın ve bir adım atın. korkmayın, deneyeceğiniz şeyde başarısız olmak ömür boyu nefret ettiğiniz işte çalışmak kadar kötü değil.

    mal mal insanlarla aynı ofiste bir ömür geçer mi, gidip toki'den ev alıp 15 senesini bağlar mı lan insan 98 metre kareye? sonra kölesi olur mu patronunun?

    iğrenç insanların yüzüne gül, nefret ettiğin kıyafetleri giy, sikinde olmayan kelimeleri telaffuz et, işsizlik haberleri okuyup haline şükretmek adı altında kendini kandır, kaderine razı ol, 40 yaşına geldiğinde antidepresan manyağı ol. lan bu kadar mı korkaksınız, bu kadar mı ucuz sizin hayatınız?

    neymiş efendim bizim yan binadaki hayri abilerin kızı okulu bir sene uzattığı için hayata bir sene geç atılmış, bir senesini kaybetmiş hayatından. sizin hayat dediğiniz şey bir patronun kucağından başlayıp oradan inice mi bitiyor?

    sonra 50 yaşınıza geldiğinizde "ulan o gün binecektim o uçağa" demeyin.

    evet sana diyorum, hani sıcak sahil kasabalarında yaşamak istiyorsun ya hep. hadi toparla eşyalarını, git orada garsonluk yap. daha mutlu olursun. 10 seneye oranın kurdu olursun, iyi kazanır, iyi yaşarsın.

    daha ne bekliyorsun? bak hala burda!!!

    edit:
    (bkz: hayatından memnun olmayanlara tavsiyeler /@bayermuhen)

  • kendisinden daha hızlı giden bir ferrari arkasına yaklaştığından yol yermeyen bmw'dir.

    edit: herif 160-170 ile gidiyor, arkasına yaslandığım halde sağ şeride geçip yol vermiyor. ulan sol şerit sollama şerididir senin ne işin var 160-170km hız ile sol şeritte.

  • "bir yerde duruyoruz. turistin elinde telefon, uber'den taksi çağırdığını görüyoruz. arkadaşın da gelip işimizi alması bizi sıkıntıya sokuyor. devlet hakkımızı savunmazsa bu tür olaylar zaten olacak."

    "devlet hakkımızı savunmazsa bu tür olaylar zaten olacak."

    "zaten"

    böyle böyle taksiler ve taksiciler kendi elleriyle kendilerini bitirecekler.

  • adam hala normal birşeymiş gibi evet yanlışlarım oldu diyor.

    yanlış dediği de silahla hastane basmak.

    hangimizin yanlışı olmadı ki ardacığım? ben daha dün roketatarla kreş vurdum.

  • buna inanıyorsanız size kötü bir haberim var hacı:

    muhtemelen siz çirkinsiniz, hiçbir kız size karşı öyle yoğun duygular hissedip açılacak kadar etkilenmiyor.

    nereden mi biliyorum? :(

  • asker, görev yerinde olay çıkmasının verdiği gerginlikle sinirlerine hakim olamamış, polis amirine bağırmış. elinde tüfek var ama buna pek silah çekti denemez, zira nöbet sırasında o tüfeği iki eliyle tutmak zorundadır (çapraz tutuştan hazır tutuşa geçmiş sadece).

    bu arada, askerle polis arasındaki farkı bilmeyenleri ortaya çıkarmıştır. yok aynı bokun lacivertiymiş de yok bilmem ne. adamlar nizamiyede nöbet tutan ere darbeci demeye getirmişler resmen. ulan askerlik ne zamandan beri gönüllü veya maaşlı (erler için söylüyorum ve 20 lirayı paradan saymıyorum) yapılan bir iş oldu? kendi zorunlu görevini (belki 5 ay belki 12ay) kazasız belasız bitirmek isteyen askerle, cemaatin veya akp'nin köpeği polisle bir tutmayın amk saçmalamayın.

    edit: bu entry'de ne polis, ne de asker seviciliği yapılmıştır. ben olayı nöbetçi askerin açısından değerlendirdim. biraz kafası çalışan insan zaten bunu görebilir.
    birçoğumuz askerliğimizi nefret ede ede yaptık. bu bağıran asker de bu tiplerden biri. bütün askerlere kenan evren muamelesi yapmayın amk.

  • kütahya simav'da gerçekleşmiş olaydır. yaşları 14,15 ve 17 olan üç insan evladı tarafından 12 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edilmiş, sonra ayakkabı bağıyla boğulmuş, ardından da kafası taşla ezilmiştir. bu nasıl bir vahşettir. çocuk diyebileceğimiz yaştaki bu insanları ahlaken bu kadar dibe çeken, vicdanen bu denli körleştiren, bu kadar vahşileştiren neydi ki! haberlerde üç çocuk denmiş ama ben bunlara çocuk denmesini kabul etmiyorum. çocukluk masumluktu, oyun oynamaktı, arkadaşlıktı... ulan yeni bir ayakkabı alındığında gece heyecandan uyuyamamaktı çocukluk! bunlar mı çocuk, nerde bizim çocuklarımız! havsalam almıyor yeminle. eskiden dört çocuk bir araya geldi mi maç falan yapardı, taso oynardı, bilyede birbirini üterdi en fazla. ulan bunlar üçü bir araya gelip dördüncüsüne tecavüz etmiş, sonra da öldürmüş ya! hey yarabbim ya! yok olalım, toz olalım biz bunu da duydum ya!

  • üzücü haber.

    grup olarak dolaşan köpekler çok tehlikeli saldırma potansiyelleri de az değil bir araya gelince çete gibi takılıp terör estiriyor şerefsizler.

  • biri ciksa sorsa, dunyada ciddi anlamda uzerinde calisilmis en ucuk, en cilgin, en inanilmaz proje hangisidir? dusunmeden project orion cevabini veririm.

    olay yillar once ilk nukleer bomba denemeleri yapilirken basliyor. fizyon'un inanilmaz gucunu goren bilim adamlari bunu bir itici guc olarak kullanip kullanamayacaklarini arastiriyorlar. teorik hesaplamalar ve fizibilite calismalari surerken iki beklenmedik olay oluyor:

    1- sovyetler sputnik'i uzaya gonderiyorlar, amerikan halki dehsete dusuyor ve devletin yapacagi karsi hamle ne olursa olsun destek veriyorlar.
    2- operation plumbbob nukleer bomba arastirmalari sirasinda, 900kg lik celik bir parca nukleer bombanin patlamasiyla uzaya firliyor.

    bunlar olurken iki ayri proje uzaya ulasmak icin yarisiyorlar birisi kimyasal itici sistem kullanan ve halka acik olan nasa, ikincisi hava kuvvetleri icinde gelistirilen project orion.

    projeyi basite indirgemek gerekirse; cogumuz kucukken torpilin uzerine teneke kapatilip patlatilinca tenekenin havalandigini (ve tabii ki parcalandigini) gormusuzdur. tenekenin cok saglam oldugunu hayal edin ve torpili de oyle bir yerde patlatiyoruz ki teneke dumduz yukari firliyor. simdi bunlara ek olarak tenekenin icinde 2000 tane torpil oldugunu ve bu torpillerin belirli araliklarla alttaki delikten duserek tenekenin altinda patladigini gozunuzun onune getirin. sonuc ayni suna benzer bir goruntu veriyor.

    bu video'da torpil yerine patlamasi daha hassas bir sekilde kontrol edilebilen c4 kullanilmis. kimyasal patlayicilar birkac kiloyu, bu sekilde uzaya kadar goturebilirler peki boyutlari buyutursek ne olur? iste project orion'da amaclanan buymus.

    gokdelen boyutlarinda ve tamamen celik gibi saglam malzemelerden bir uzay gemisi uretip, icine binlerce kucuk nukleer bomba koyarak bu sekilde yorungeye gondermeyi planlamislar. tabii gorev yorungede bitmiyor oradan sonra bu patlamalara devam ederek isik hizinin yaklasik %10 una ulasarak uzak gezegenlere hatta yildizlara gidilmesi planlanmis. her hangi bir kalkis agirligi sinirlamasi olmadigi icin (her nukleer bombanin gucune gore, 4.000ton ile 8.000.000ton) istenilen her malzeme ve yuzlerce astronot uzaya gonderilebilecekmis.

    ornek olarak yuzeyde 1 yil surecek mars arastirmasi projesi yapilmis, 4000ton'luk hayvani uzay gemisi nukleer patlamalar ile dunyadan kalkip marsa gidecek, sonra yine nukleer patlamalar ile yavaslayip mars yuzeyine inecek, ardindan ayni teknolojiyi kullanarak dunyaya geri donecekmis. yani uzayda montaj falan sozkonusu degil okuz gibi uzay gemisini bombalari patlata patlata marsa kadar goturmeyi planlamislar. bir de karsilastirma yapmak gerekirse; ay'a ulasmayi saglayan saturn roketinin kalkis agirligi 3350ton, fakat roket yorungeye ulastiginda 130tona dusuyor, oradan ay'a ulastiginda ise sadece 52ton. project orion da kullanilan benzer uzay gemisi kalkista 4000ton yorungeye ulastiginda 1600ton ve ay'a vardiginda 1200ton malzeme tasiyabiliyor.

    projenin ayrintilari bunlar. peki uzerinde bu kadar calisilar, butun hesaplamalari yapilan proje neden rafa kaldirilmis? iki ana nedenden dolayi:

    1- projeyi hazirlayan ekibin iki secenegi varmis, ya nasa gibi herseyi halka acik yapacaklar ya da ortulu askeri bir proje olacak. zamanin soguk savas sartlarindan dolayi kolay olan ikinci secenegi secmisler. projenin sunumunu uzayi kesfedecek bir kapsul olarak yapmak yerine, sovyetler birligine operasyon duzenleyebilecek cok amacli askeri bir tasit olarak yapmislar. model sunumu john f kennedy'e gosterilmis, fakat baskan bunun uzay savaslarina neden olacagini(ve buyuk ihtimal sovyetlerin o zamandaki uzay araci ustunlugunu) dusunerek geri cevirmis.

    2- projenin hayata gecirilecegi yillarda, bir yandan da partial test ban treaty'nin gorusmeleri surmekteymis. bu anlasma her ne kosulda olursa olsun atmosferik nukleer denemeleri yasakliyor. amerika anlasmaya, uzayin kesfi icin nukleer itici guc kullanimina izin verilmesi maddesini ekletmeyi dusunmus ve bunun ne kadar pratik olduguna karar vermek icin project orion hesaplamalarindan da birinci derece sorumlu olan freeman dyson'a danismislar. dyson yaptigi hesaplamalarda her gemi kalkisinda yayilan radyasyonun yaklasik 10 kisiyi oldurecegi sonucuna varmis. ayrica radyasyonun verecegi dolayli zararin hesaplanamamasi, dyson'un projenin iptalinden yana karar vermesine neden olmus. hesaplamalari uzerinde yillarca calistigi ve bir cok arkadasinin hayallerini susleyen orion projesini rafa kaldirtmis.

    proje bugun aktif olmasa da iki sekilde kullaniliyor:

    birincisi, project longshot, project daedalus ve project icarus gibi yeni ve zararli olmayan benzer projelerin gelistirilmesinde.

    ikincisi ise, dunyaya carpmasi olasi bir goktasinin tespit edilmesi sonucu, goktasini yokedebilecek gucteki hidrojen bombasinin hedefe ulastirilmasinda. gunumuz teknolojisiyle bunu yapabilecek tek sistem bu. buradan hareketle, halihazirda bir orion uzay gemisi uretildigini farzedebiliriz veya en azindan kucuk olcekli bir maketi denenmistir.

    projeyi gelistirenlerin cogu hala hayatta ve uzayi kesfetmenin tek yolunun orion'da planlanan sistemden gectigini dusunuyorlar. tabii ki insan hayatinin oneminden dolayi, zararsiz fuzyon patlayicilari gelistirilene kadar projenin rafta kalmasini destekliyorlar.

    insan dusunmeden edemiyor, eger sartlar farkli olsaydi 1960li yillarda mars'ta ve saturn'un uydularinda arastirma yapan insan kolonileri olacakti. hatta belki de baska bir yildiza dogru gitmeyi goze alan cilgin bir ekip su siralar hedeflerine variyor olacakti.

    artik sorulan soruya siz de yanit verebilirsiniz.

  • türk tabipleri birliğinin bugün yaptığı basın duyurusunun başlığıdır.

    biz de. biz yani, berkinin, burakcanın, ali ismailin, ethemin, mehmetin aileleri. gezide yaralanan, hakarete uğrayan, taciz edilen herkes.

    başbakan erdoğan’ın duygu durumundan

    endişe duyuyoruz!

    “gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı.”

    “dolmabahçe camii’nde içki içtiler.”

    “benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.”

    başbakan recep tayyip erdoğan’ın gezi direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz.

    dün gaziantep mitingi’nde berkin elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık.

    normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz.

    normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez.

    normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz.

    normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz.

    bizler hekimiz.

    insanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz.

    başbakan erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz.

    fevkâlâde endişe duyuyoruz.

    kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz.

    endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

    türk tabipleri birliği

    merkez konseyi

    http://www.ttb.org.tr/…/haberler/basbakan-4447.html

  • hayvanlıkta sınır tanımadığımı gösteren paket.

    sabah işe diye evden çıktım gittim. işe gelince sabah haberleri niyetine sözlüğü açmamla birlikte bugün satışa çıkacağını unuttuğumu fark ettim.

    eşimi aradım. dedim durum bu. çocuğu komşunun birine bırak bim'e git. 2 aylık çocuğu sağa sola bıraktırıp eşimi bim'e gönderip star wars action figure paketi arattırdım sizin yüzünüzden. sizinde payınız var yani bunda. darth vader ve stormtrooper gelmiş sadece. onları da aldırdım. star wars'u sadece hafta sonlarında cnbce'de yayınlanan çizgi filmden bilen eşime bu ikiliyi anlatmam ise ayrı bir dizi film konusu.

    son olarak eve gidince whatsapp'tan resmini gönder, seni seviyorum diyip telefonu kapattım.

    kızımın resmini göndermiş. diyemedim ki darth vader'ı gönder. o kadar da hayvan değilim galiba.