hesabın var mı? giriş yap

  • çalışmak için sabah 7:10'da uyanıp 20 dakikada hazırlanıp 8:30 mesaisine kıl payı yetişiyorum.
    akşam ofisten 18:30 çıkış eve varmam 19:30'u buluyor iş için harcanan süre 12 saat.
    7 saat uyku = 19
    kalan 5 saat yemek hazırla, çocukların ihtiyaçları vb. akşam bir filmi izlemek için 3 gün harcıyorum resmen.
    hayatımı bu 5 saate sığdırmaya çalışıyorum.
    neredeyse haftanın 3-4 günü bu döngüyü sorguluyorum o otoparkın içinde.
    güzel günler göreceğim, güneşli günler umuduyla 20 yıl oldu

  • bu avokadoyu tuzlasak da mi yesek diye soruyorsaniz, avokadoyu guacamole yapip yiyin derim. etin yanina mis gibi gider.

    3 avokado
    yarim kirmizi sogan
    2 dis sarimsak
    yarim jalapeno
    1 misket limonu
    tuz

    avokadolardan 1.5 tanesini catalla pure haline getiriyoruz. icinde once kiyilmis sarimsak, sogan, jalapenoyu ekliyor ve karistiriyoruz. kalan avokadoyu biraz daha iri kup kup dograyip ezmeden purenin icine katiyoruz. limonlayip tuzlayip yiyoruz efenim.

    ayrica buna cok guzel cips batiriliyor. meksikali damak tadini biliyor valla.

    guakhamolee diye okunuyor bu arada. mole kelimesindeki gibi sondaki e sessiz degil (fonetik olmayan dillere kiliz).

  • küçük bir tadilatla büyük bir tadilata hazır hale getirilebilir, ve bu büyük tadilatla bina yıkılıp sıfırdan başka bir bina dikilebilir mesela.

  • kitap okumaya dalıp 1 saattir beklenen ucagi kacirmak !

    bunun uzerine henuz daha evla bir salaklik duymadim.

    not: tam bir entry-nick uyumu vakasi

  • arife akşamı (dün akşam) babam odama elinde iki sayfa, arkalı önlü dolu kağıtla gelir;

    babam: şunu yaz bilgisayarda, sonra da yayınla sayfanda.
    hisli: ne sayfası? ne ki o?
    babam: hani diyordun ya, sözlük müydü neydi?
    hisli: ekşi sözlük. e iyi de yayınlayamam orada başkalarının yazılarını falan. hem ne o yav?
    babam: bayram mesajım.
    hisli: ahuahuahu... baba ciddi misin?
    babam: hee, ne oldu?
    hisli: ahuauhuaa... (burada ölüyorum gülmekten) baba cidden bayram mesajımı yazdın?
    babam: ya hu yazdım evet. nedir yani? ne diye anırıyorsun? (alınır)
    hisli: ahaha... ya baba yayınlayabilecek olsam bile, bu ne allah aşkına? iki sayfa arkalı önlü bayram mesajı mı olur? obama'nın bile böyle tebrik mesajı yok. ne yaptın sen? ahah...
    babam: o yazamıyorsa bana ne? (vaaayyysss) sen yayınla şunu insanlar feyiz alsın.
    hisli: ahuahuahau... peki haşmetlum. ahuahua... padişahım çok yaşaaaaa... ahuhauah...

    feyiz almanız için yazmak isterdim ama çok üşendim vallahi. kısacası, babam diyor ki; "insanlığın bizden sonraki kısmını da düşünmeyi uzunca bir süredir unuttuk maalesef. kurduğumuz sistem çöktü. artık maddi ve manevi tüm insani değerlerimizi kaybettik. ne dini inançlarımız inanç artık ne de siyasi görüşlerimiz sabit ve sağlam. insanlık, onurunu düşünmeye zorunludur artık ve kendisinden başkalarını... ve geleceğini düşünmek zorunda. hiç olmazsa, dini bir vecibeden önce bir gelenek haline gelen bayramlarda insan olduğumuzu hatırlamak dileğiyle. iyi bayramlar..."

  • kıskanç olarak, dört kez acı çekerim:
    kıskanç olduğum için,
    kıskançlığımdan dolayı kendimi suçladığım için,
    kıskançlığımın ötekini incitmesinden korktuğum için,
    bir bayağılığın beni tutsak etmesine boyun eğdiğim için: dışarıda bırakıldığım, saldırgan olduğum, deli olduğum ve sıradan olduğum için acı çekerim.
    barthes

  • bugün engelli bir öğrenci geldi yanıma. otosmasyon şifresini hatırlayamıyormuş. üniversitenin ilk günü, öğrenci işleri çok kalabalık olduğu için girememiş içeriye engelinden dolayı. "yardımcı olabilir misiniz acaba? " dedi.
    şifresini sıfırlamak için sistemde kimlik bilgilerini dolduruyorduk çocuk "anne adı" kısmında duraksadı birden. hatırlamaya çalıştı. utandı, sıkıldı, hafızasını zorladı, birkaç isim söyledi girdik sistem yanlış dedi. çocuk da açıklamak zorunda hissetti kendini. "ya" dedi "kusura bakmayın, annem bizi küçükken terk etmiş ben böyle doğduğum için. hiç konuşmuyoruz onun hakkında ben de unutuyorum böyle bazen." içim parçalandı. öyle bir sessizlik oldu ki odada sağır olacaktım neredeyse. "müsaade ederseniz babamı arayıp öğreneyim." ... "baba" dedi "annemin adı neydi?" yine aynı sessizlikten oldu birkaç saniye. ben gözlerimi kaçırıyorum sürekli dolduğu belli olmasın diye. ama gerekçesi sürekli kafamda yankılanıyordu. "ben böyle doğduğum için..." bi isim söyledi babası. ama sesindeki sitemi duymalıydınız. böyle bir isim söyler gibi değildi, içinden bir şeyler kusar gibi söyledi.
    yazdık sistem kabul etti. çocuk aynı utangaçlıkla, sıkılganlıkla gitti. hiçbir şey diyemedim öylece kalakaldım.
    bu başlıkta yazılan şeylere bakıyorum şimdi. yok tipim şöyle burnum böyle, boyum şu kadar vs.
    yapmayın suserlar bunlar sadece kabuk, içinize bakın. o engelli çocuktaki olgunluğu görmeliydiniz. bakışlarındaki sadeliği, mükemmel diksiyonunu, tavırlarındaki nezaketi, "çirkinliğindeki estetiği" görmeliydiniz.
    etmeyin, zarfa takılmayın bu kadar. mazrufa bir bakın hele ne yazıyor içinde.