hesabın var mı? giriş yap

  • sabunla yıkanıldığında gıcır gıcır olan vücudun, duş jeliyle vıcık vıcık olmasından kaynaklanan duygudur.

  • ortalama türk insanı'nın portresidir.

    - her türlü lüksü dibine kadar kullanıp, ortamlarda mütevazı görünmeye çalışmak,

    - gelenek- göreneklere bağlı, milliyetçi, muhafazakar bir görünüm ile bu kesimin sempatisini kazanarak istediği yere yönlendirmek ve tabi bundan menfaat elde etmek,

    - ideolojisi , niteliği fark etmeksizin maddi güç , mevki , popülarite sahibi iş insanı, sanatçı, siyasetçi, bürokrat ile ''nolur n'olmaz , ileride işimiz düşer'' menfaatiyle iyi geçinmek,

    kısacası omurgasızlığın binbir türlüsünü barındırır.

    tipik bir sakaryalıdır...

  • sebep - sonuç ilişkisi kurmaktan aciz aptallar yine başlamışlar ötmeye.
    aptal mısınız yoksa aptal rolü mü yapıyorsunuz?
    serbest piyasaya sahip bir ülkede ucuzdan bir mal - hizmet alana saldırmak nedir ulan?
    gecenin bir saati kimin yüzünden böyle bir hata oldu diye sormayın siz anca cırcır ötün aptallar.

    edit: ellerinde olmaması gereken bir sürü doları 7 küsürden bozarken şov yapıp kendini ifşa edenler oldu da ne oldu diye sorarlar adama.

  • kocaman bir hassiktir cekiyorum, aleyna tilkici yapacaksiniz beni bu saatten sonra. 10 dakika videoda "bakin bakin benziyor di mi?" den baska bir arguman yok. gunumuz muzik endustrisinde tum sarkilar birbirine benziyor, ancak ritimde tek beat degistirilse bile o parca calinti degildir. "arkadaslar biri 96 bpm digeri ise 98 bpm yani aradaki fark sadece 0.02 saniye" diyerek de olaya heyecan katmak istemis youtuber arkadas. bpm'in ayni olmasi hicbir sey ifade etmez. ayrica cok kendine has bir tarz degilse ritim calmak diye bir sey soz konusu olamaz. vahde ritminde muhayyerkurdi bir eser bestelense "olm bu bir kizil goncaya benzer dudagin, aynisi" denilecek.

    hit olan parcalardan esinlenilir. orijini bilmiyorum ancak synthesized bir ses var insan sesi gibi, dj snake ile meshur oldu ve herkes bu soundu kullanmaya basladi. bir ara dubstep modaydi, kral tv'de turkulerde bile dubstep dinliyorduk neredeyse. yani tarz olarak shape of you'ya benziyor tabii ki. ama "kopya, intihal, nasil da calmis" diyenler muzikten zerre anlamiyordur.

  • ya depresyon içinde bulunduğumuz hayata dair belli bir farkındalık seviyesinde gösterilebilecek en gerçekçi yaklaşım ve en normal tepkiyse ama toplumda üretim gücünün düşmesine yol açtığından küresel düzeyde hastalık olarak değerlendiriliyorsa? belki de aslında neşeli ve hayatı sever halimiz bir kafa güzelliğinden ibarettir. belki depresyon hakikattir. (bkz: conspiracy keanu)

    sonuçta aslında hayatının çoğunluğu işçi arılar gibi küresel bir ekonomik çarkı çevirmek için çalışmaktan ibaret olan bireylerin hayatından mutlu olmak için nasıl bir gerekçesi olabilir? sabah akşam bal taşıyan, hiçbir zaman kraliçe arıyla çiftleşemeyecek ya da kendi kovanına veya çocuklarına sahip olamayacak olan erkek arının hummalı bir şekilde polen ararken "ne kadar güzel bir gün" demesi nasıl mümkün olabilir?

    işçi arı o farkındalık seviyesine ulaştığında mutsuz olmasından daha doğal bir sonuç olabilir mi? o arının yatağından çıkıp terliklerini giyip sabah 7'de yeniden mesaiye koyulmasının "doğru olan" olduğuna onu kim ikna edebilir? hayatının anlamsızlığına bu kadar vakıf olmuşken "gel bizle takıl biraz sosyalleş unutacaksın"ın, "biraz nektar iç iyi gelir"in bu farkındalığa bir örtü değil de çözüm olduğuna kim kefil olabilir?

    bu açıdan baktığımızda gerçek hastalığın ve gerçek depresyonun bizde değil de etrafımıza örülü bu yaşamsal düzende olduğunu söyleyebiliriz. eğer borçlanma ekonomisi, gelir uçurumu, modern toplumsal yapı bizim genlerimize kodlanmış unsurlar değilse o zaman onlara karşı metabolizmanın gösterdiği tepkileri "doğal değil", "rahatsızlık", "hastalık" diye nitelendirmek de doğru olmamalı. ama sisteme steteskopu dayayıp "hmm" deyip "sizin insan hayatına olan toleransınız düşmüş" diyen sistem doktorlarımız olmadığından ceremesini biz insanlar çekiyoruz anastasya.

  • black mirror'ın 1. sezon 3. bölümünün ismidir.

    the entire history of you adlı bölümde, en yakın iki insanın dahi teknoloji yüzünden hayatlarının paramparça olabileceğini görüyoruz. teknolojinin hissizleştirdiği insanların ve onların hayatının yıkılışına tanıklık ediyoruz.

    sevdiğimiz adamın/kadının hayatını yeterince iyi biliyor muyuz? onunla aramızda yaşanan ilişkinin doğruluğuna ne kadar eminiz? teknolojinin getirdiği yeniliklerin günün birinde hayatımızı alt üst edeceğine hazır mıyız peki?

    gelecekte insanların beyinlerine eklenen çipler vasıtasıyla geçmişimizin her anını kayıt altına alma ve istenildiği an gözler vasıtasıyla ya da herhangi bir video izleme aygıtı aracılığıyla yeniden izleme mümkün bir hale getirilmiştir. liam ve fifion adlı çift de bu teknolojiyi kullanan kişiler listesindedir.

    eşini jonas adlı başka bir adamla aldatan fifion, gelecekte yaşanması muhtemel bir aldatma hikayesi sunuyor bizlere. geçmiş anları eşelemeye başlayan liam’ın acı sonla yüzleşmesi geç olmayacaktır. o güne dek hayatlarını kolaylaştıran teknolojinin o andan sonra onları geri dönüşü olmayan bir yola sürüklediğinin farkına varacaklardır. gerçeklerin aydınlanmasını sağlayan teknoloji, birden fazla insanın hayatını heba edecektir.

    bu bölümü izledikten sonra aklımıza hemen her anımızı kaydettiğimiz twitter, facebook, ınstagram gibi sosyal medya hesaplarımız geliyor. çünkü izlediğimiz şey tam olarak bu “iletişim araçlarının” bir adım ilerisi. mevcut dünyamızda insanlar anılarını bu tür sitelerin geçmişlerine bakarak tekrar görebiliyorlar, dizide ise o anılar boynumuza takılan ve “grain” adlı verilen bir teknoloji sayesinde eksiksiz kaydedilebilmekte.

    dizinin anlatmak istediği ise tam olarak bu. bu bölüm, hayatımızın her anının eksiksiz kaydedilebildiği cihazlara sahip olmanın bir ilişkiyi nerelere sürükleyebileceğinin altını çiziyor. teknolojinin gelecekte insanları nasıl yozlaştırabileceğinin somut kanıtı bu senaryoda saklı.

    teknolojinin insanı paranoyaklaştırması, duygusuzlaştırması, insanlar arası ilişkilere verdiği zarar gibi konuların ustaca işlendiği bir bölüm olan the entire history of you, dizinin etkileyicilik dozu yüksek bölümlerinden ve aynı zamanda da ilk sezonun bittiğine dair bir uyarı.

  • atlas, oğlum 6 aylık, 4 aydır lösemi (kan kanseri ) teşhisiyle kayseri erciyes üniversitesi çocuk hastanesinde yatıyor. acil ilik nakline ihtiyacımız var.

    bağış yapmak çok kolay

    nereye, nasıl bağış yapacam diyenler için

    kızılay'a gidip ben kök hücresi bağışı yapmak istiyorum diyorsunuz, sizden 3 tüp kan alıyorlar (toplamda 20 ml), ön test yapıyorlar, çalışmaya uygunsa ayrıntılı bakıp sizi bankaya kayıt ediyorlar. eşleme olduğunda size haber verip ayrıntılı doku uyumuna bakıyorlar, uygunsa ilik nakli için sizden 30 dk lık basit bir iğne yardımıyla, ilik alıp nakil gerçekleşiyor. bu kadar.

    kızılay'a son 8 ayda 65000 bağış yapılmış ve 40 kişiye nakil için ilik bulunmuş, türkiye için çok iyi bir rakam.

    şuda kızılayın türkkök facebook sayfası,

    twitter şeysi #atlasicinilik

    hadi sözlük.

  • tercümesi "esirleri kurtarmaya gittik, kurtaramadık. üstüne rütbeli personel kaybettik ama başarılı olduk." olan açıklamadır.

    gerçekten çok başarılı olmuşsunuz, tebrikler. keşke bu büyük başarıyı çarşamba günü müjdeleseydiniz.