ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
konuşma kuruyemişçide çalışan iki kişi arasında geçmektedir.
-ihsan abi senin kaç çocuğun vardı
+4 tane
-yuh hep burdasın ne ara yaptın
ancak çok zengin insanların kurabileceği cümleler
-
9 yıl önce, stajyer öğrenci olarak çalıstığım hukuk bürosunda patron -aynı zamanda amcam- oğlunun telefon faturasını yatırmamı ister. fatura bedeli iki aylık kyk kredim tutarında. bürodan ücret almıyorum, karın tokluğuna çalıştırılmak için biçilmiş kaftanım çünkü yemek de yemiyorum büroda. dışarıda deli gibi yağmur yağıyor ve ben yaklaşık 30 dklık yürüyüş mesafesine bir saat içinde gidip, faturayı yatırıp geliyorum. patron sinirli, çünkü ona göre geç kaldım. ben sıçan gibiyim, çünkü donuma karar ıslanarak yürümüşüm. devamı;
patron:neden geç kaldın?
ben:yürüyerek gittim.
patron:kızım sende hiç kafa yok mu otobüse binseydin.
ben: o tarafa buradan otobüs yok.
patron: neden taksiye binmedin?
ben:..
-neden taksiye binmedin?
çünkü param yoktu, çünkü parası olmayan insanların aklına bile gelmez taksiye binmek. çünkü oğlunun yani kuzenimin telefon faturasını yatırmak için,hukuk fakültesi okuduğum için belki bir şeyler öğrenirim, belki işe yararım diye çalıştığım bürondan bana beş kuruş bile vermiyorsun. çünkü babam yani kardeşin işsiz. bana harçlık veremiyor. ama ben ne iş olsa yapayım, gerekirse yağmurda it gibi ıslanıp fatura ödeyeyim, belki elime üç beş bir şey geçer diye yanına geldim ve sen bana "neden taksiye binmedin?" diyorsun.
bu ancak tek sıfatı zengin olan bir insanın kurabileceği bir cümle işte benim için. yağmurda ıslanan birine neden taksiye binmediğini sormayın.
durum guncellemesi: artik taksiye binebiliyorum, kimseye neden taksiye binmedigini sormuyorum yine de. bir de bana neden taksiye binmedigimi soran herkesi affettim, amcami bile.
sempozyumda tercüme krizi
-
asıl utanması gereken, bissürü teknik hukuki terimin kullanılacağı belli olan basın toplantısına tercüman olarak öğrencileri görevlendiren sorumlu organizatördür. ayıp ulan, üç kuruş hesap için mi yaptınız bunu merak ediyorum.
kadında iki göğüsün arasından geçen emniyet kemeri
-
bayramda iki göğsün arasından geçen emniyet kemeri hayat kurtarır.
araya sosyal mesajımı sıkıştırır, uzaklara bakarım.
eve girerken ayakkabıları çıkarmak
-
hiç cool bir davranış değildir. dracula'nın şatosunun önünde 10 çift ayakkabı olduğunu düşünün mesela. adama saygı duyabilir misiniz artık? içerde vampirlik mi yapıyorlar, mevlüt mü okutuyolar belli değil.
stefan zweig
-
dünyanın en iyi biyografileri onun elinden çıkmıştır.
roman tadında biyografi yazar, bir insanın bütün derinliklerine sızdığınızı hissedersiniz, öyle ki yeniden canlanır yazdığı kişiler onun anlatımıyla.
türkçe'ye çevrilmiş bütün kitaplarını okuduğum yazarlardandır.
gocuğu hoşlanılan kızın gocuğunun üstüne asmak
-
kanımca kilit noktası, ders bittiğinde o montlar oradan alınacağı ana denk getirip yüz yüze gelmek. "ben benimkini alayım da sen de seninkini al", gibi. sonra başlasın muhabbet.
türkiye'ye uzay ajansı kurulması
tamircilerin parça çaldığı gerçeği
-
anlatılan iki hikayede de çalıyor olmalarına rağmen işlerini de aksatmayan tamircilerden bahsedilmiş.
yani adam çalıyor ama yapıyor da. bizim toplumda pek ayıplanmaz böylesi.