hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle kendisini tanımıyorum. videoyu izlemedim. kendisi hakkındaki bilgim son dönemde debeye giren girdilerden ibaret. fazla da bilgim olmasını istemiyorum.

    yakınının ölme sebebinin doktor hatası olduğu sadece kendi iddiası, kanıtlanamayacak bir durum. ama kendisinin katil olduğu kanıtlanmış ve kendisi tarafından da itiraf edilmiş bir gerçek.

    böyleyken kendisi ile nasıl empati yapılabilir? empati yapmamız neden bekleniyor?

    ne kendisi ne de başka bir katil ile empati yapmayı düşünüyorum. hayatta herkes kadar acı çekiyor, herkes kadar sinirleniyor, herkes kadar öfke nöbeti geçiriyorum. babamın hastalığı sebebi ile ömrümün yarısını cerrahpaşa’da geçirmiş durumdayım. gırtlak kanseri başlığı benim girdilerimle dolu. yaşadığım hiçbir şey karşımdaki insanı öldürmem gerektiğini düşündürtmedi.

    ben ölmüş olan doktor ve ailesi ile empati yapabilirim ancak. çocuğum bir psikopat tarafından öldürülse, çocuğumun katilinin cezası okuduğu yıl kadar bile olmasa, çocuğumun katili yıllar sonra bir programa çıkarılsa ve olayı anlatıp kahkaha atsa, kahrolurum.

    son sözüm armağan çağlayan‘a; buraya geldiğinizde sadece merak ettiğiniz kişilerle röportaj yaptığınızı ve yapacağınızı söylemiştiniz. bir katili merak etmenizi anlamıyorum orası başka da. “ben bu kahkahayı atarken öldürülmüş insanın ailesi ne düşünür?” diye de merak ettiniz mi hiç? ben ettim. ve size olan tüm saygımı yitirdim.

    edit: gelen mesajlar için teşekkür ederim. babam hayatta ve iyi durumda. bu konuda çoğunuzla aynı fikirde olmamıza sevindim, sevgiler.

  • aşık olduğunuz kadın ile evlenip, özgürce gezip tozup; aşkınızın meyvelerini rahatça büyütüp, hobilerinize vakit ayıtmanız ve huzurlu bir şekilde ölmeniz sıradanlıksa şayet en sıradan şekilde ölmek isterim.

  • adam 90 dakika boyunca 4 net toplam 6 kurtarış yaptı.takım arkadaşlarından biri de gidip gel altay bi öpeyim seni demedi ya.ersin sosa'nın frikiğini çıkardıktan sonra 3 takım arkadaşı tebrik etti.bir fenerbahçe taraftarı olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki fenerbahçe'nin takım olmakla alakası olmadığını gösteren bir detaydır bu.

  • dün bi yerlerde rastladığım mükemmel ötesi şarkı.

    haydi gel lenin'le ol
    orurup kolhozlardan
    bakalım kollektif çiftliğimize
    oradaki partililer
    fişlenip birer birer
    gün gelir suçlanır troçkizmle.

  • türkiyede faliyet gösteren tüm havayolu firmalarının yaptığı aslında oldukça şerefsizce olan, kesinlikle kanunen cezalandırılması gereken bir hiledir bu.

    sistem şöyle;

    diyelim ki bir firmamızın web sitesine girdiniz. 15 mart 2013 sabah 9 uçağını seçtiniz. bilet fiyatı 50 tl gösteriyor. sonra bileti satın almak istediniz veya o sırada ufak bir işiniz çıktı, 3-4 dakika sonra aynı rezervasyon için tekrar siteye girdiniz. o biletin fiyatı 60 tl olarak gözükür.

    üstelik 10 farklı sefer olmasına rağmen ne tesadüf sadece onun fiyatı artmıştır.

    hele ülkenin dev bir firması var. yanyana 2 farklı internet hattı ve iki farklı bilgisayar ile aynı uçuş için girip bakmıştım sırf bunu görebilmek için. aynı uçuşa iki bilgisayarda da farklı fiyat çıkardı. birinde 120 diğerinde 100 tl gösteriyor. çünkü ilk bilgisayarla 2 kez işlem yaptım.

    basit bir cookie uygulaması ile yapıyorlar bunu. bir bilgisayardan sefere baktığında bilgisayarına cookie yerleşiyor. aynı sefere ikinci kez girdiğinde onun fiyatı fazla çıkıyor.

    çoğu zaman bileti satın al dediğinde web sitesi hata verir. tekrar denediğinde fiyat yükselmiştir. bakın bu nokta önemli. defalarca başıma gelmiş bir şeydir bu. açıkcası bilerek sistemin hata verdiğini düşünmüşümdür çoğu kez. cunku hata verdikten sonraki ikinci denemede fiyat yükselir.

    tabi insanlar bunu hep "tüh geç kaldım ve fiyatlar arttı:((" diye düşünüyor. yani şanssız olduğunu düşünür bu yüzden üstünde durmaz fazla. hatta çoğu kez "eyvaaah fiyatlar artıyor hemen almam lazım bu bileti" diyerek aceleyle satın alır.

    oysa bu şanssızlık ya da bileti almak için geç kalmış olmanız değildir. uyanık olun. bu lanetliğe isyan edin artık.

    farklı bilgisayarlardan baktığımda 3 farklı fiyat görmüşlüğüm bile vardır benim. asla fiyat her bakışta sürekli artmaz. kimi zaman normal fiyat da verebiliyorlar. ancak bu dediğim gibi taleple ilgili değildir. sadece fiyat hilesidir.

    daha az evvel ülkemize ait bir firmadan bilet alacaktım 16-18 şubat için. 121 tl. uçuşları seçip devam ete bastım. site hata verdi. tekrar girdiğimde fiyatlar 141 tl olmuştu. başka bilgisayarlardan deniyorum şimdi. 121tl ye almazsam almayacam inadına.

    edit: 121 tl ye aldım o bileti. dahası da varmış. 121 tllik fiyatta hizmet bedeli yok. 141 tl verdiği fiyatta ise 10 tl hizmet bedeli kesiyor. 10 tlde uçuştan eklemişti.

    bu da çok enteresan geldi bana. hizmet bedelini kafasına göre kesiyorlar resmen. zaten pegasustan da mobil site üstünden hizmet bedelsiz bilet almışlığım vardır bir iki kez. (her zaman olmuyor bu. sistemin hatası belki de. hizmet bedeli ödemeden bilet almak mümkün ama nasıl oluyor bilgim yok)

    edit: ben bunu yazdıktan sonra konu çeşitli yerlerde gündem oldu. çoğu insanın haberi var artık bu çakallıktan. olayın çözümü tarayıcınızın (mesela google chrome) o güne ait cookie/çerez kayıtlarını silmektir. bunu yaptığınızda fiyat normal haline dönüyor. çözüm basit ama sadece bilenler için. bilmeyen nice insan "ben bileti alırken zamlanmış geç kaldım:(" diye düşünüp zamlı tarifeden kazığı yiyor gözgöre göre.

  • eğer bir plazaya değil de müstakil bir yapıda görüşmeye gidiyorsanız klimaların markasına bakın, çalışanların olduğu bölümde daikin, mitsubishi electric gibi fiyatı yüksek markalar varsa korkmayın,ama airfel rubenis falan gibi bir marka görürseniz görüşmeyin bile.
    alacağı cihazın en ucuzunu alan patrondan çalışana hayır gelmez defalarca test ettim tecrübeyle sabittir.
    3 yıl sonra gelen edit : tespitimi yine denedim yine işe yaradı.

  • ön edit: bu entry'deki bilgileri ve daha fazlasını şurada video olarak da anlattık. ister izleyin, ister okuyun.

    bugün debe'ye giren entry'e ek olarak bazı yapım notları paylaşabilirim meraklısı için.

    - show tv osman sınav'a bugünün debe entrysinde bahsedildiği gibi wiseguy isimli bir diziyi uyarlamasını söylüyor. osman sınav "bir arkadaşlarla konuşayım" diyerek raci şaşmaz ve bahadır özdener'e geliyor. bu ekip yıllarca deli yürek'i yazan ekip. ancak artık dizi yazmak istemiyorlar. deli yürek'te çok yorulduklarını düşünüyorlar.

    fakat;

    raci şaşmaz wiseguy'ı duyunca heyecanlanıyor. çünkü bu onların gençken müptelası oldukları bir dizi. osman sınav'a diyor ki;

    "hocam bana 10 bölüm kaset getir. ben sana 30 bölümlük hikaye çıkarayım."

    başlıyorlar çalışmaya. kasetler geliyor ancak hiç izlemiyorlar. diziye kafa yorarken bir gün raci şaşmaz geliyor ve diyor ki;

    "soner yalçın aramıza katılırsa ancak bu iş olur."

    - soner yalçın'ın ekibe katılmasıyla dizi bambaşka bir boyuta evriliyor. yakın tarihi ve mafyayı anlatmaya karar veriyorlar.

    - "kurtlar vadisi" ismini ilk bulan raci şaşmaz. soner yalçın da en büyük destekçisi. bahadır özdener ise "kurt" ifadesinin mafyayı anlatan bir dizide ülkücülere gönderme olarak algılanabileceğini düşünüp itiraz etse de başarılı olamıyor ve isim kurtlar vadisi olarak kalıyor.

    - soner yalçın her ne kadar konsept danışmanı olarak gözükse de aslında bizzat işin içinde. çoğu şeye beraber karar veriyorlar ve üçünü de aynı anda heyecanlandırmayan hiçbir unsur diziye yazılmıyor. bazen "ancak" yerine "lakin" mi yazalım, "yahut"mu yazalım diye saatlerce tartıştıklarını söylüyorlar. ince işçilik muazzam.

    - dizinin tdk tarafından "türkçeyi en iyi kullanan dizi" ödülünü almasının baş mimarı raci şaşmaz'dır. çünkü diyalogların asıl mimarı o. ömer lütfi mete'nin de yardımcı olduğu söylenir. "ömer baba" adının nereden geldiğini anlamışsınızdır. hikaye kurgusunda ise büyük oranda bahadır özdener katkı sunuyor.

    - raci şaşmaz ve bahadır özdener aynı anda ekmek teknesi dizisini de yazıyorlar. haftada birbirinden bağımsız iki dizi yazmak ve ikisinin de fenomen olması kuşkusuz çok büyük bir iş.

    - necati şaşmaz'a oyunculuk çalıştırma işi erdem ergüney(deli hikmet) ve osman wöber (deve tuncay) tarafından üstleniliyor. fark ederseniz polat karakteri 20.bölümden itibaren değişim geçiriyor.

    - kurtlar vadisi ırak filminde "polat, ırak'a çuval hadisesinin intikamını almak için gider" fikrini bulan kişi soner yalçın.

    - erdal kömürcü ve babası abuzer'in hikayelerini bulan kişi soner yalçın. her hafta yeni yeni hikayeler getirdiğini söylüyor bahadır özdener. büyük ihtimal uyuşturucu imal edilen sahnelere de danışmanlık yapan o. çünkü "behçet cantürk'ün anıları" isimli kitabında detaylı olarak imalat süreçlerini ve hammaddeleri anlatıyor.

    - abidin'in diziye dahil olma süreci ise ilginç.

    otomatik kuru sıkı silah ihtiyacı oluyor. raci şaşmaz rize'den bir bağlantıya ulaşıyor. bu adam diyor ki "ben yaparım." raci şaşmaz da diyor ki "sen bu silahı yap, seni dizide oynatacağım." ancak aradan haftalar geçiyor ve adam arayıp silahı yapamadığını söylüyor.

    birgün raci şaşmaz'ın telefonu çalıyor ve adam "beni dizide oynatacaktın, ben çoluğu çocuğu aldım geldim istanbul'a." diyerek raci şaşmaz'a ızdırap oluyor.

    yine bu adamla yaptığı bir telefon konuşması sonrasında raci şaşmaz sinirleniyor ve bahadır özdener'e dönerek

    "bahadır yaz tuncay'ın yanındaki adamın ismine: abidin."

    - dizinin ilk dört bölümü bayağı düşük reyting almış. sonradan fenomen oluyor.

    not: bilgilerin çoğunu aşağıdaki linklerden edindim.

    https://youtu.be/gqt06igdwl8

    https://youtu.be/7fupcszipjq

    https://youtu.be/pohaqlhugsg

    https://youtu.be/nxpuyzexuec

    ancak raci,bahadır ve soner üçlüsünün dizi devam ederken verdikleri bir röportaj var. gazetelerde yayınlanan. 2004 tarihli olması lazım. çok eski bir metin. ne kadar aradıysam da bulamadım. bilgilerin çoğu orada. bulan olursa bi yeşillendirsin.

  • az önce programda "reza benim çocuğumun babası ve benim de kocam. biliyorum ki bunun da bir sabahı var. inşallah bu kara günler çok çabuk geçer çünkü çocuğumun incinmesini istemiyorum" dedi.

    kendisine buradan sormak istiyorum:

    ergenekon'dan, balyoz davası'ndan bu ülkenin aydınları, profesöreri, gazetecileri, onurlu subayları, sahte belgelerle suçsuz yere tutuklanırken neredeydin?

    ben balyoz davasından tutuklu bir subayın kızıyım. adım gibi de iyi biliyorum davanın kimler tarafından, ne şekilde oluşturulup, bu suçların üzerimize nasıl atıldığını. sorarım sana ebru gündeş; hiç mi empati kurmadın o zaman bizimle? bir insanın kocası/babası/oğlu tutuklandığında nasıl hisseder acaba diye düşünmedin mi?

    ben senden daha iyi biliyorum durumun zorluğunu. çünkü benim babam gideli 11 şubat'ta 3 sene olacak. belgelerin sahteliğini defalarca kanıtlamamıza rağmen, adalet bu ülkeden gideli çok olduğu için benim babam hüküm giydi.

    siz de -eğer masumsanız- kanıtlarsınız belgelerinizin sahteliğini, siz de kamuoyu vicdanında aklarsınız kendinizi, hukuk önünde aklayamasanız bile. aynı bizim gibi.

    son bir şey daha, sizin davanızla bizim davamızın başlangıçlarına bir bakın. ne kadar benzediğini görünce çok şaşıracaksınız.

    masumsanız dediğiniz gibi, allah kurtarsın. kurtarsın ki, bizim 3 senedir çektiğimiz acıları siz de çekmeyin.