ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ak-saray
-
öncelikle;
(bkz: romanya parlamento binası) ve (bkz: nicolae ceauşescu)
(bkz: ak-saray) ve (bkz: recep tayyip erdoğan)
umarım sonları da benzer.
yurtiçi kargo çalışanının katliam çağrısı
-
o kadının önce o çalışana sonra firmaya sağlam bir dava açması gereken olaydır.
kocasını amcasının oğluyla aldatan kadın
-
adamı adamın kuzeniyle aldattığı yetmiyor bir de dördüncü çocuğu da kuzenden yapıyor ama adam nafaka ödemeye mahkum ediliyor. e böyle yargıya, karara ne desek az.
edit: düzeltme
knorr türk halkının sağlığı ile oynuyor
-
gazeteci yazar fatih altaylı'nın ortaya koyduğu hakikattir..
knorr, türkiye'de farklı ve avrupa'da farklı ürünler satıyormuş.
içinde tavuk bile olmayan tavuksuyu çorbaları gibi.
--- spoiler ---
knorr’un aynı ürünü avrupa’da farklı, türkiye’de farklı içerikle sattığını, avrupalıların sağlığını korumakla kalmayıp, onlara daha kaliteli bir ürün sunarken türk tüketicisine içinde tavuk olmayan tavuk suyu bulyonu itelediğini yazdım.
epey bir mesele oldu.
her yerden ses geldi.
iki yerden çıt çıkmadı.
biri türk halkını kandıran knorr.
diğeri türk halkının kazıklanmasına ve belki de zehirlenmesine seyirci kalan tarım ve orman bakanlığı’ndan.
her ikisini de vurdumduymazlıklarından ötürü kutluyorum.
belli ki aralarında iyi bir konsensüs var.
belli ki söyleyecek, verilecek yanıt yok.
belli ki sükut ikrardan geliyor.
ve belli ki, aynı kaba pislemişler.
bizim yediğimiz kaba.
ama en azından biz görevimizi yaptık.
knorr konusunda halkımızı uyardık.
bundan sonra hala knorr kullanan var ise bile bile zehirleniyor, bile bile kazıklanıyor demektir.
ona da benim karışacak halim yok.
--- spoiler ---
kaynak burada
eski sevgilinin unutulmayan sözleri
-
odtü mezunu, kücük bir kızdı, aramızda bir sürü şey yasandı, evlilik istiyordu, olmadı.
ayrıldık.
benim üzerime ama onun kullandığı bir hat vardı, mecidiyeköy'de turkcell timlerden birisinde buluştuk, evraklar hazırlandı(kimlik fotokpoisi, yeni adres icin fatura vss), orda çalışan çocuk " hatın devredilmesi için gelin imza atın" dedi: hat artık onun oldu, o arada konuştu, gözleri doldu: nerden nereye, buraya imza atacağımız varmış amk, dedi o kız.
içimde yaradır. sikseler unutmam.
http://www.youtube.com/watch?v=vg1jyl3cr60
varoluşsal sancıyı anlatan cümleler
-
en güzelini tutunamayanlarda oğuz atay anlatmıştır.
yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
pınar altuğ'un gizli çekim görüntüleri
her şeyden biraz bilip hiçbir şeyi tam bilmemek
-
hayatın belli dönemlerinde kafamı kurcalayan şey. bir süre kurcalıyor sonra unutuyorum gidiyor. bir süre sonra tekrar kurcalıyor.
birkaç hobim var (her insan gibi) ve bu hobilerimde belirli bir derece yetkinlik sahibiyim. dönemsel olarak hobilerime ağırlık veriyorum. misal havalar ısınınca içimdeki atlet ruhu baskınlaşıyor ve bütün kış fıçıyla bira içmemiş, kiloyla patates kızartması yememiş gibi koşup hoplamaya zıplamaya çalışıyorum. tabi ki istediğim kadar koşup hoplayıp zıplayamadığım için moralim bozuluyor, tadım kaçıyor. keşke sadece koşma hoplama zıplama konusunda çok yetkin olsaydım diye hayıflanıyorum.
sonra mevsim değişiyor ve bu sefer de içimdeki çakma edebiyatçı baş veriyor. kısa kısa bir şeyler yazmaya çalışıyorum. birkaç haftam böyle geçiyor ve sonra yazdıklarımı dönüp okuduğumda bir boka benzemeyen şeyler yazdığımı görüyorum. böyle olunca da "ya var ya dünyadaki en önemli şey edebiyat yeminle bırakacaksın topu mopu kaç yaşına geldin allahalla" diye kızıyorum kendime. yine olmamış yine olduramamış hissiyle.
mevsimlerden bağımsız olarak bazı zamanlarda genel kültüre sardırıyorum. o belgesel senin bu belgesel benim izlemeye ve araştırmaya başlıyorum. ufkum genelde bir buçuk metre kadar olduğu için ne izlesem en az iki misli gatına çıkıyor. "ilim önemli, ilim çok önemli. her şeyi bilmek lazım" diye kanaat getiriyorum.
mesela tatile mi gidiyorum? hemen aklıma yüzme konusunda uzmanlaşmak geliyor. "istanbula döneyim hemen bir havuza yazılıcam. seneye geldiğimde denizde iki kilometre açılan dayıların yanına kadar kesilmeden yüzücem" diye gaza geliyorum. istanbula gelince ekseriyetle biraya vuruyorum kendimi.
diyeceğim o ki biraz biraz becerebildiğim bir dünya şey var. ama senin olayın nedir derseniz inanın ben de bilmiyorum. zaten sanırım çoğu kişi de bilmiyor. geçen yine bir belgeselde evrende ne kadar önemsiz olduğumuzu gördüm. adamlar benim gibi mallar da anlayabilsin diye animasyonlu falan yapmışlar, çok tadım kaçtı. o an uzaybilimcisi olmanın ne kadar önemli olduğuna kanaat getirdim. bence kesinlikle bu konuda uzmanlaşmak lazım. *
debedit: oğlum ben dükkan açtım ya az çok demeyelim rezervasyonları boş geçmeyelim :( pinhane.com
stay
-
gerçeklik, insan psikolojisi ve insan beyninin şok edici gücü ile örülü, karmaşık örgüsüyle izleyenin başını döndürüp muhteşem bir sonla biten psikolojik gerilim. ryan gosling kendine hayran bıraktırıyor.
the world is an illusion.