hesabın var mı? giriş yap

  • sanat yapiti uretebilmek icin gerekli yasam bicimi.

    şöyle: sabah sekiz bucuktan aksam dokuza kadar pc basinda hesap kitap yapip, eve dondugunde de sadece tv izleyecek enerjin kaliyorsa suc ve ceza'yi yazamazsin

  • sene 2000. gerizekalı babamın sırf ona buna hava atmak için kefil olduğu senetler ödenmediğinden başımıza patlayınca, haciz gelmesin korkusu ile evdeki tüm değerli eşyalar toplanıp bir tanıdığın deposuna kaldırılmıştı. evde kalan tek elektronik aletler buzdolabı, 1 adet 37 ekran tv ve benim orgumdu. zira o sene org kursuna gidiyordum ve çalışmam gerekiyordu. bir gün ben org çalışırken zil çaldı, gelenler haciz memurlarıydı. o orgu nasıl topladım, nasıl kaldırdım, nasıl yüklük dolabındaki yorganların arasına sakladım hala bilmiyorum. ama tek hatırladığım memurlar gidene kadar "ne olur orgumu bulmasınlar" diye içimden hiç durmadan dua ettiğim, kalbimin deli gibi çarptığıydı.

  • bir gün bir yoksul öldü, üzüldü mahalleli
    ama bir kefen parasi, bulamadi mahalleli
    kul ahmet dedi yalan dünya
    çikardi ceketini
    örttü garibin üstüne
    kaldirdi cenazeyi
    sonunda herkes anladi
    ya nasip ya kismeti

  • bu filmde en çok dikkatimi çeken şey "murat'ın çiğnenmesi".
    her izleyişimde çok takılıyorum bu deyişe lan.

    -murat'ı araba çiğnemiş!
    -nee? araba mı çiğnemiş!!!

    -onu gördüm baba.
    -kimi kızım?
    -kardeşimizi çiğneyen adamı gördüm.

    -o geldi.
    -kim?
    -kim olacak, murat'ı çiğneyen!
    -nee? murat'ı çiğneyen mi?! çağır gelsin.

    bir sakız gibi çiğnedi murat'ı pezevenk.

  • dun bi usta grubu calisirken onlarin yaninda muhabbetlerine kulak veriyordum.

    adamlar ekonominin iyice kotuledigini ve ayrica suriyelilerin sektore cok girdigini, işlerini ellerinden almaya basladigini konusuyordu.

    yerli ustanin hakkinin yendigininden, sektorun yabancilastirildigindan flan bahsettiler. bu suriyelilerin ulkeye gelmesini buyuk problem olarak konustular. birbirlerine sakin iş vermeyin, 10 liraya bile calissa is vermeyin bunlara diye ogutlediler.

    en son dedi ki biri; bunlar hep ecnebinin turkiye ustunde oyunu işte. turkiyede yerli uretimi, yerli ustayi, calisani bitirmek icin yapiyorlar dedi.

    karsinizdaki zihniyet cok acayip bi zihniyet gencler. dunyada yaşam varoldu varolali gecen surecteki cahiliye devrinin doruk noktasindayiz suan bu topraklarda.

    o yuzden bu kriz bile bir sey anlatmayacak onlara. bunu sakin beklemeyin.

    bu krizi bile ruslarin bi oyunu olarak gorecekler. belki almanlarin belki kübanin.

  • yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var vol.2

    çok beğenilince ikincisini çekelim dedim. ilki neydi lan diyecekler için hatırlatma amaçlı linkini verelim; (bkz: #30822423)

    oğlak burcu kadını...

    gördüğüm, tanıklık etmeye devam ettiğim fantastik kadın. kolay kırılan ve zaman zaman çok kolay kırabilen bu kadın aslında öylesine güzel yüreklidir ki ne kırıldığında uzatır ne de kırdığında üste çıkmaya çalışır. gözlerinizin içine bakar, parlayan gözlerle, seni seviyorum, der. aynı yataktaysanız elini uzatır, küs uyumayalım, barıştık mı der.

    biraz şımarıktır bu kadın ama şımarmanın kadına yakıştığı kadar şımarık. anlamsız trip şımarıklığı değil. 5 yaşında bir kız çocuğunun babasını ona aşık eden şımarıklığıdır bu. alırsın, öpmeye doyamazsın. kucağına alır saatlerce saçını okşarsın. biraz daha şımarsın diye gözünün içine bakarsın. öyle bir bağlar ki bu hali, günlük olarak ihtiyaç duyarsın buna.

    erkekte para, güç, korunma arar denmiş. para aramaz. hatta kendi parasını çıkartıp cebine koyacak kadar önem vermez paraya. hani iki gönül bir olunca samanlık seyran olur kadını var ya, heh işte o bu kadın. güç konusuna gelecek olursak, erkeğinin güçlü olmasını ister ama bu gücü biraz açmak gerekir. bu ne o adamın babasının gücü, ne maddi gücü, ne başkasına bağlı bir güç, ne bağlantılarından sağladığı güç. bu kadın, birlikte olduğu adamda kafasına koyduğu her şeyi başarabilme, en azından onun için her şeyi deneme gücü ister. tüm zorluklara karşı savaşabilme gücü arar. ufacık bir aksilikte karalara bağlamak yerine dimdik ayakta durmasını ister. karakter olarak güçlü olmasını ister. ah, evet korunma... bir nevi sahiplenilme. başta size pek cool gelecek bu kadın. zaman zaman, ulan acaba bu haraketim onu sıkar mı diye düşünmeden edemeyeceksiniz. kafanıza takmayın, bu kadın sahiplenilmeyi, sizin kollarınız arasında kendini güvende hissetmeyi seviyor. onu sıkıca sardığınızda, "yanımdayken seni kimse üzemez" mesajını vermenizi ister. buna ihtiyacı olduğundan değil, yanlış anlaşılmasın. oğlak burcu kadını gerçekten güçlü bir kadın. herhangi bir erkeğin korumasına ihtiyacı yok açıkcası ama onlar bu güven duygusunu seviyorlar. hatta kıskanılmayı da seviyorlar. liseli kıskanması değil ama, sen benimsin, diye kulağına fısıldayacağınız kıskançlıkları...

    olum, çok sevin bu kadını. bir süre, siz 3 severken o 1 sevecek. ama sonra, aylar geçtikçe siz 5 severken, o size 10 sevgi hissettirecek. o kadar sevgi ile dolacak ki içiniz, o kadar benimseyecek ki vücudunuz onu, bir gece, evet bir gece olsun ondan ayrı yattığınızda vücudunuz uyumayı reddedecek. öyle aşık edecek ki sizi kendine, gözünüzü kapattığınızda o olacak karşınızda, ansızın kokusu saracak etrafınızı. şimdi gidip öpün onu, sıkıca sarılın.

  • "tavuklu omlet" diye bir şey var amk. düpe düz vahşet.! sen annelerini öldür, kes, sonra çocuklarının içinde pişir, ye.! zalimler..