hesabın var mı? giriş yap

  • yurtta kalıp sadece yemekhane fişleriyle yemek yiyip ve sadece aldığı bursla geçinen arkadaşlarım oldu benim. ona rağmen parası yetmediği için ağır şartlarda ve az miktarda paralara çalışmak zorunda kaldı.kendini bilmezlerin embesil diye adlandırdığı gibi okulunu da uzattı evet. peki ne oldu:bir sene uzattı ama babasının gururunu kırmadı giyecek hiçbişeyim yok diye. annesini darlamadı babama söyle param kalmadı diye. dışardan atıp tutmakla ahkam kesmekle olmuyor o işler. annesi babası da engelli ya da hasta da olabilir. geçimini sağlamak zorunda diye bono poro vorocokson denmez öyle.

    not: ben de okulumu uzattım ve paşa paşa da çalıştım. hiç de pişman değilim. yine olsun yine uzatır yine çalışırım

  • defineci olmadığı halde hikayeleri duyup iştahlananların da kerizlenmesine yol açan bir iştir bu bazen. definecilik üzerine dönen bir yığın dolandırıcılık vardır. örneğin, bir köyde yaşıyorsunuz ve tarlanız var. yabancı birileri gelir kapınıza. size bir takım haritalar gösterir. haritaya göre sizin tarlanızda define gömülüdür. tek yapmanız gereken bu kişilere kazmaları için müsade etmenizdir. bu adamlar sizden para istememektedir. tek istedikleri izninizdir. öyle ya ne kaybedersiniz ki? bu noktada siz hemen iştahlanıp kazın derseniz zokayı yutmuşsunuz demektir. bir gece tarlaya gidilir. gözününüz önünde kazı başlar. yarım saat sonra cillop gibi bir kadın heykeli çıkar. allah derler yaşadık, biz satalım senle bölüşelim konuştuğumuz gibi yarı yarıya. hatta derler, bunun çıktığı yerde daha gerisi de vardır. 3 gün sonra sattık diye gelirler elinize bir kaç bin lira para tutuştururlar ve her gece kazmaya devam ederler. artık suç ortağı olmuşsunuzdur. hem bunun korkusuyla hem de açgözlülükle kazmayın diyemezsiniz. bir kaç hafta sonra size derler ki aşağıda daha fazlası var ama çıkarmak için alet edevat teknolojik ekipman gerekiyor. sen bize bir 30 bin lira ver, zaten büyük defineyi bulunca paylaşacağız. işte bu noktada evini arabasını satan ve hatta bankadan kredi çekip bu adamlara verenler var. tabi parayı aldıktan sonra geri gelen olmaz. o anda anlarsınız ki ilk çıkan heykeli kapınıza gelmeden önce bu adamlar gömmüştür tarlanıza. değeri de 50 tl yapmayan alçı bir heykeldir. taklaya gelmişsinizdir. polise de gidemezsiniz. ne diyeceksiniz? biz izinsiz definecilik yaptık, şimdi beni taklaya getirdiler ve kaçtılar mı?

  • --- spoiler ---

    uzun zamandır beklenen final geldi çattı. doctor strange'in deyimiyle "we're in the endgame now" diyebiliriz. öncelikle söylememiz gereken şey bu filmin avengers: ınfinity war'dan çok farklı bir film olduğu. russo kardeşler bazı elementleri iki filme dağıtmış vaziyette. avengers: ınfinity war, thanos'un bakış açısından, aksiyon dolu bir yolculuktu. avengers: endgame ise avengers gözünden çok daha fazla hikaye ve karakter odaklı bir film. üst üste ikisi izlendiğinde, bütün elementlerin iki filme nasıl başarılı şekilde dağıtıldığı görmek mümkün. bu bağlamda avengers: endgame'den, avengers: ınfinity war'daki aksiyon temposunu beklemek haksızlık olur. avengers: endgame, temposunu karakterleriyle ve olay örgüsüyle kazanan bir film.

    ikinci aradan çıkarmamız gereken mevzu ise avengers: endgame'in seçtiği zamanda yolculuk mantığı. filmin içinde de denildiği gibi back to the future tarzı bir zamanda yolculuk ile karşılaşmıyoruz. kişi ana zaman çizgisinde geriye gidiyor. orada kilit bir noktayı değiştirdiğinde paralel evren açılıyor. o yüzden değişimler ana zaman çizgisini etkilemiyor. açılan yeni paralel evrende değişiklikler olmaya devam ediyor. örnek verirsek 1970 yılında space stone'un alınması bir sorun yaratmıyor. paralel evren açılması gerekmiyor. hele bi'de yerine konulursa mis. ama 2012 yılındaki space stone sıkıntı. loki alıp onu kaçıyor. peki loki'nin bu hareketi ana zaman çizgisini etkiliyor mu ? hayır. böyle bir kırılma olduğu için paralel evren açılıyor. loki artık yeni evrende taş ile istediğini yapabilir.

    back to the future mantığıyla devam edersek nebula'nın nebula'yı öldürmesi de çok kişide soru işareti oluşturdu. oraya baktığımızda şunu görüyoruz. avengers: endgame zamanda yolculu teorisine göre kişinin kendisi ile karşılaşması ya da öldürmesi o kişinin günümüzdeki haline etmiyor. zira o noktada da işler paralel evren durumuna geliyor. yani 2023 yılının (decimation 2018 yılında oluyor. aradan beş sene geçiyor. filmdeki olaylar 2023 yılında geçiyor.) nebulası'nın, 2014 yılının nebulası'nı öldürmesi konusunda sorun yok. çünkü paralel evren oluşmuş vaziyette. ölen paralel evrenin nebulası oluyor. o yüzden bu ölümün 2023 nebulası üzerinde hiç bir etkisi yok.

    iki temel noktayı atlattıktan sonra filmin kendisine odaklanabiliriz. yavaş ve karakter odaklı bir giriş yapılması bu film için çok doğru bir tercih olmuş. uzun zamandır tanıdığımız karakterlerin statüko değişimlerinin güzel anlatılmasının yanında, decimation'ın ardından geçen beş yılın dünya üzerindeki etkileri gösterilmiş. sürecin karakterlerimiz üzerindeki hem fiziksel hem de zihinsel değişim aceleye getirilmeden tek tek anlatılmış. bu da karakterlerin kendi içlerindeki finale giderken duygusal etkinin çok yukarı çıkmasını sağlamış. dediğim gibi bu film avengers: ınfinity war'dan daha farklı bir film. o film her saniyesi aksiyon doluydu. benzer bir tempo bekleyen seyirci filmin ilk bir saatinde bu derece düşük tempo (aksiyon anlamında) görünce minik bir hayal kırıklığına uğramış olabilir. lakin filmin finalinde duygusal anlamda bu kadar işlenen öykünün bize çok şey kattığını söylemek gerekiyor. ilk bir saat böyle bir anlatım tercih etmemiş olsalardı bu kadar etkileyici bir finalle karşılaşamazdık.

    karakterlerden bahsetmek gerekirse benim en sevdiğim karakterlerden biri bu filmde thor'du. bu filmde birlikte mcu boyunca en iyi işlenen karakterden biri olduğunu yine gösterdi. çeşitli eleştiriler görülebiliyor bazen avengers: endgame thor'u ile alakalı. ben bunları kesinlikle paylaşmıyorum. thor'un bir geçmişine bakmak lazım sanki. thor: the dark world'de annesini kaybetti. thor: ragnarok'un başında babasını, devamında ablasıyla savaştı ve asgard'ı kaybetti. avengers: ınfinity war başladıktan sonra kardeşini kaybetti. onu kalan asgard halkının yarısının katliamı takip etti. bütün hırsıyla thanos'u aradı ve sadece intikam istedi. ama onu da bulamadı evrenin yarısını kaybetti. elinde son bir umut kaldı; taşları tekrar kullanmak. thanos'un yanına gittiklerinde taşların yok edildiğini öğrendi. işte artık tüm umudunu kaybetti. amacını kaybetti. thanos'un da daha önce dediği gibi kafaya nişan alıp işi bitirdi. böyle bir adam dibe vurur. kendisini içkiye ve yemeğe vurması beni şaşırtmadı. böyle bir thor görmek yaşadıkları düşünülürse normal. geri dönüşüne bakıyoruz. bütün bu üst üste gelen kayıpların ilkine döndü yani annesine. onunla konuştuktan sonra kendisine geldi. tekrar amacına kavuştu. böylece çember muhteşem şekilde tamamlandı. bir çok filme yayılan son derece başarılı bir thor hikayesi izledik aslında.

    mcu'nun en başında gördüğümüz ıron man sadece kendi hikayesini bitirmekle kalmadı 22 filmlik devasa the ınfinity saga hikayesini de bitirdi. en net final yazılanlardan biri kesinlikle oydu. aradan geçen beş yılda aile babasına dönüşmesi hem finalin vuruculuğu açısından hem de karakter gelişimi açısından önemliydi. steve rogers ile olan ilişkisinin de iyi şekilde toparlandığına inanıyorum. başlangıç karakteri olduğu için ve ilk ıron man filmi mcu'nun genel tablosunu çizdiği için ıron man filmi ve ıron man karakteri herkes için çok önemliydi. "ı am ıron man" ile başlayan "ı am ıron man" ile bitti. olabilecek en iyi sonlardan bir tanesiydi.

    captain america özellikle russo kardeşlerin mcu'ya girişi ile birlikte olması gereken noktaya vardı. steve rogers her zaman avengers ve marvel evreninin en önemli lider karakterlerinden biri olmuştur. sinemada da böyle yansıtılması çizgi roman severler için son derece keyifli. film boyu nasıl bir lider olduğu defalarca gösterildi. mjolnir'e layık olması ve avenger assemble narası gibi çizgi romanlardaki mühür anlar en sonunda mcu'da da kendisini gösterdi. avengers: age of ultron'da mjolnir'i kaldıramamıştı. bunun ne büyük sebebi ise sakladığı tek büyük sırdı. tony stark'ın ailesini bucky'nin öldürdüğünü söylememek onu layık kılmamıştı. captain america: civil war'da bunun ortaya çıkması mjolnir için en büyük engeli kaldırdı.

    finalde yaşlanması ve geçmişte yaşaması da karakter için muhteşem bir final kararıydı. steve rogers her zaman "man out of time" olmuştur. özellikle bu sinemada bolca hissedildi. onun hakkında seri boyunca barış için savaşsa da savaşsız yaşayamaz denmişti. işte artık savaş bitti. gerçekten savaş bitince o da olması gereken noktaya geri döndü. kalkanın sam'e geçmesi konusunda da şöyle bir durum var. çizgi romanlarda ilk bucky'e geçiyordu. lakin bucky, captain america olduğunda steve rogers öldü sanılmıştı. ıron man ve black widow süreçte son derece önemli rol oynamışlardı. mcu'da artık ikisi de ölü. sam kalkanı aldığında ise steve rogers'ın vücudundan süper asker serumu çıkmış ve yaşlı bir adama dönüşmüştü. bu bağlamda çizgi romana uygunluk açısından yeni captain america'nın sam olması bana daha uygun geldi.

    hulk'ın yeni halini de beğendim. avengers: ınfinity war'da banner ağırlıklı görmüştük. avengers: endgame'de ise tamamen hulk görüyoruz. en önemi değişim ise banner'ın bu yeni hali ile özgüveninin tavam yapmış olması. bu halini çok beğendim. natasha ve clint ikilisi de filmin en güzel yanlarından. vormir'de ki fedakarlık sahnesi çok lezzetli bir sahneydi. natasha'nın kendisini feda etmesi en başından beri süren kefaret arayışının sonu oldu. karaktere uygun bir finaldi. black widow'un solo filmi gelecek. film elbette geçmişte geçecek.

    filmin son bir saati epik savaşa ayrılmış. bu savaş sahnesi bu tip filmlerden hoşlanan seyircinin uzun bir zaman aklından çıkmayacak ve tekrar tekrar izlemek isteyeceği bir sahne olmuş. kahramanlık, fedakarlık, duygusallık ne ararsanız var bu sahnede. decimation sonrası gelen çoğu karakter parlamak için minik bir an yakalamayı başarmış. filmin çok az bir kısmında yer alsalarda final savaşında herkes üzerine düşeni yapmış. russo kardeşler zaten çok karakterli film çekme olayını ciddi anlamda çözmüş vaziyetteler. hangi filmde kime ne kadar odaklanacaklarını, hangi sahnelerde kimleri ön plana çıkartacaklarını çok iyi biliyorlar.

    avengers: endgame'in zamanda yolculuk yapıp eski filmlere uğraması ise 22 filmin finali niteliğindeki bir macera için son derece nostaljik ve güzel olmuş. özellikle 2012 yılına dönüldüğünde olayların hemen ardından hydra'nın nasıl müdahale ettiği görmek ilk avengers filmini ve captain america: the winter soldier filmini bile sonradan geliştiren unsurlar olmuş. yine aynı şekilde savaş sırasında sanctum sanctorum savunmasını da görmüş olduk. ancient one'ı tekrar görmekte çok güzeldi.

    filmle ilgili acaba dediğim tek nokta thanos karakteri. bu filmde thanos'un ele alınışının hem iyi hem kötü tarafı var. aslında üst üste iki filmle aynı karakterin farklı motivasyonlarla ele alındığını görüyoruz. iyi tarafı avengers: ınfinity war filminin thanos'unun hala kazanmış olması. ölümünde bile kazandı. işin kötü tarafı ise avengers: endgame thanos'unun avengers: ınfinity war filmini yaşamamış olması. thor'la yaşadıklarını, scarlet witch ile yaladıklarını tecrübe etmiş olmaması.

    avengers: endgame'de en fazla beklediğim şeylerden biri de, en azından bir tane bile olsa cosmic entity görmekti. thanos'un artık evrene reset atacağım demesinin ardından eternity felan görebileceğimizi düşünmeye başlamıştım. ama olmadı. umuyorum gelecek filmlerde artık bunları görmeye başlarız. zaten sıradaki filmlerden biri the eternals. bu filmle birlikte mcu çok daha fazla gelişme imkanı bulacak.

    ağır ağır toparlarsak. 11 yılın ve 22 filmin ardından 3 phase'lik hikayemizi tamamladık. (spider-man: far from home son dakikada phase 3'e dahil edildi. o bilgiye de verelim.) ama bu kesinlikle bir final değil. marvel cinematic universe tüm hızıyla devam edecek. thanos'tan ve çok daha güçlü sayısız villain var marvel'da. avengers: ınfinity war ve avengers: endgame'den çok daha büyük filmler çekebilecekleri onlarca hikaye var. özellikle fantastic four ve x-men'in katılımı, marvel cinematic universe'e seviye atlatacak. ana kahramanlarımızın dışında doctor doom, galactus, kang, annihilus, molecule man, magneto, apocalype, onslaught, ımperial guard gibi villainları kullanabilecekler. dediğim gibi bu bir son değil. yeni bir başlangıç.

    --- spoiler ---

  • sene 2008. ece temelkuran milliyet'te bir yazı kaleme alır. yazının başlığı: hakikat gecesi. yazıda anlatılan şudur. açık toplum vakfı bir araştırma yapar. araştırmayı boğaziçi'nden binnaz toprak ve diğer boğaziçi akademisyenleri yürütür. araştırmadan çıkan sonuç anadolu'da ciddi muhafazakarlığın olduğu, gülen cemaatinin insanların özgürlüklerini baskıladığı, anadolu'da moderniteyi ayakta tutan şeyin laik kemalizm olduğudur. 2 sene sonra 'yetmez ama evet' diyecek boğaziçi akademisyenleri, laik kemalizmin kurtuluş olduğu sonucuna inanmak istemez ve araştırmayı bastıralım mı, saklayalım mı tartışmaları başlar...

    bir grup akademisyen araştırmada hata olmadığını, diğer grup akademisyen ise araştırmada hata olduğunu ileri sürer. işte boğaziçi akademisyenleri, boğaziçi'nin başına gelecekleri, o bastırmaktan imtina ettikleri araştırmada kendileri bulmuştu. ama anlamaya kafaları basmadı.

    boğaziçi akademisyenlerinin önceliği cumhuriyetin altının oyulmasıydı. başardılar. bir kabile olarak kabilecilikte yükseldiler. şimdi başka bir kabile tarafından yıkılıyorlar. ancak bu akademisyenlerin kafalarının basmadığı bir şey daha vardı. o da şuydu; boğaziçi tek başına var olan bir kurum değildi. cumhuriyetle ayakta duruyordu. cumhuriyet (birinci olan) varsa boğaziçi vardı. cumhuriyet yoksa boğaziçi de yoktu. artık özlemini çektikleri ikinci cumhuriyet var. bunun sonucunda da yıkılıyor ve ağlıyorlar. her kafası basmayan gibi zor yoldan öğrendiler.

    zaman ve taraf'ta cumhuriyet ve laiklik aleyhine yazılar yazanlar boğaziçi'nin bölüm başkanlarıydı, kürsü sahipleriydi. üniversite hepsine makam vermişti. onun için bu 3-5 liberalin işidir masalının artık son bulması gerekiyor. bu boğaziçi'nin kurumsal bir tercihiydi. atanmış rektör full intihalli teziyle boğaziçi'nden iki diploma aldı. davası nerede? intihalli tezi onaylayan hocalar daha başka kimlere havadan diploma verdiler ki dava açmadılar. bu havadan diploma verilenlerden biri de eski merkez bankası başkanıydı. okul iddialara yanıt bile vermedi. öyle bir sahtecilik işiydi ki tcmb sitesinden ilgili başkanın cv'sini kaldırmak zorunda kaldı.

    yazının başlığını ben açtım. açtığımda yazı internet sitesinde görülebiliyordu. artık yazıya ulaşılamıyor. belki de boğaziçi akademisyenleri kaldırmıştır. tıpkı radikal, zaman, taraf yazılarını kaldırdıkları gibi...
    yazının bir web sitesinde arşivlenmiş hali için: link

    (bkz: hakikat gecesi)
    (bkz: şerif mardin/@ffemmefatalee)

    t: türkiye'nin en güzel manzaralı medresesi.

    debe edit: bu yazı önemli. daha çok kişiye ulaşması için buradan paylaşıyorum. (bkz: #159852258)

  • "yaşayandan çok yaşamayan vardır burada.."

    esenler otogarını betimlemek isterken ülkenin özetini geçmiş.

  • böyle teyzelerin amcaların allah bin belasını versin. ülke bunlar gibiler yüzünden bu halde. ölün geberin de hepimiz rahat edelim.

    gençliğimiz heba oldu bunun gibiler yüzünden. dinden soğuttunuz, yaşlı görünce insan çekinir oldu.

    yaşına başına bakmadan önce laf ile anlamıyorsa gerekirse şiddet ile anlatmak lazım.

    edit: bana özelden küfreden dangalaklar, şiddeti tabi ki onaylamiyoruz. kimse yaşlı diye başkalarının özgürlüğüne karışamaz. hak, adalet kavramları ülkemizde düzgün uygulansa, şikayet edildiğinde gerekli cezaların verileceği bilinse böyle entryler girmek zorunda kalmazdık. hepinizin ne bok olduğu belli zaten kelimelere dökmeye yazık.

    edit2: ulan mallara bak ana bacı sövenler mi dersin, adres ver mi diyenler dersin. ikiyüzlusunuz işte, düşünce yapınız ortada. allah kitap entry döşemek ile olmuyor bu işler.

  • yarra vadisinde üretilen $arap.

    -avustralya'ya gidiyorum, bir isteğiniz var mı hamdi bey?
    -valla bir $i$e yarra yering'e hayır demem osmancım...
    -bulamazsam kanguru ziki getireyim mi?

  • zamanında televizyonda görmüştüm; bir turiste tecavüz etmek isterken yakalana eleman, neden böyle birşey yaptın sorusuna:
    - kız güldü beğendi zannettim abey.
    demişti. sanıyorum yere bakarak yürümesi nasıl bir toplumda yaşadığının ayna görüntüsü olabilir.