hesabın var mı? giriş yap

  • şu ekşicilerin dünyanın gaz ve toz bulutu olduğu zamandan beri her şeye şahit olup çok iyi biliyor olmasına da ayarım.adam gelmiş howard daha iyidir demiş evet öyle düşünebilir bunda bir problem yok.sonuçta ikisini de izleyebiliyoruz.aynı dönemin kalecileri olduğu için değerlendirebiliyoruz falan.

    sonra pezevengin biri çıkıyor 1950'li yıllardan bir kaleciyi yazıyor millete cahil diyor falan.50'li yıllar lan hayvan herif 90'lar romantizmi falan yapsan bir nebze anlarız.bak 50'li yıllar diyorum.inönü hala hayatta mesela ikinci dünya savaşı biteli 10 sene olmamış.adama sorarlar sen daha babanın taşağında bile değildin adamı canlı izlemeyi geç tekrar maçlarını trt arşivinden 3 dakikalık görüntüler halinde zor buluyorsun ne halt etmeye adamın adını yazıp show yapmaya kasıyorsun dümbük.bir de subjektif bir konuda en iyisi bu demiş ölür müsün öldürür müsün?

    o dönemin futbol kalitesi falan gibi teknik mevzulara hiç girmiyorum bile.sigara içen futbolcuların göbekli kalecilerin falan dönemi.

    allah rızası için şu adamlara biraz ilgi gösterin,sevabına iki bira için karşılıklı falan da burada saçma sapan ilgi çekmeye çalışmasınlar.vardır öyle iyi ekşiciler değil mi?başını falan okşayın şu arkadaşların arada aferin sen en mükemmelsin falan deyin.

    umarım ironi falan yapmıştır da ben anlamamışımdır.

    tanım:milyonlarca euro kazanan zengin bir alman kaleci.

  • kameralar varken yapılan şu korona şovlarından iyice gına geldi. ne bir mantık ne bir tutarlılık gözetmeden gösterisini yapıp gidiyor elinde yetki bulunan.

  • israfin bir yasam tarzi oldugu okyanus otesi bir memlekette, is cikisi igne atsan yere dusmeyecek telasli kalabaliklarin arasinda yururken gozune ilisen, yolun ortasina atilmis bir parca ekmegi iliklerine islemis bin yillik bir terbiyenin etkisiyle egilip ayaklar altindan alan ve vefali bir hurmetle bir kenara koyan birisi varsa emin olun o turktur. siz de bu derin kulturun varisleri olarak, o bereketli topraklarda yasamis ve medfun ecdadinizin ervahina bir fatiha gonderir ve memleket insaninin kadrini daha bir iyi anlarsiniz bu uzak ulkelerde..

  • şu ülkede tarikatlere,cemaatlere, derneklere,vakıflara yurt açtırmayacaksın amk!
    edit: yazdığım entry de dinle ilgili hiç bir çıkarım yoktur.okuduğunu anlamayan cahiller lütfen mesaj atmasın.
    he çıkarım yapanlar da tabi ki yapsın ama bu beni bağlamaz.

  • ben de bir zamanlar vücudumdaki bir rahatsızlıktan dolayı çok endişelenmiş, internet üzerinden yoğun bir araştırma yapmış, olabilecek bütün hastalıkları incelemiştim. bunu, doktora derdimi anlatırken " şu şu hastalık belirtilerini okudum, bende de böyle belirtiler var bunun için size geldim. " dediğim vakit doktor kadın gülüp dalga geçmeye başladı. yok memlekette onlardan başka herkes doktormuş da, aslında onlara gerek yokmuş da vs. vs. ya bu nasıl şişirilmiş egodur anlayamıyorum. hem heryerde bas bas kampanyalar düzenliyorlar halkta farkındalık yaratmak adına. hastaya geç teşhis yapıldığında yine hasta kişiyi cahillikle, umursamazlıkla suçluyorlar. ama birşeylere ilgili olup araştırınca suç oluyor. sanki kendileri hep doğru teşhisi koyuyormuş gibi havalar...

    tabi gerçekten aşmış doktorlar böyle davranmak yerine kişiyi dinliyor ve daha çok bilgilendiriyor. normal insan olan da böyle davranır zaten.

  • sektör'den biri olarak elimden geldiğince yazayım...

    öncelikle alyans için kullanılacak madene gelelim;
    altın ayarı yapılırken içerisine nikel, gümüş ya da bakır konur. beyaz altında nikel bulunur bazı kişilerde ise nikel alerjisi vardır. nikel alerjiniz var ise alyansınız size eziyet edecektir.

    yeşil altın gümüş alaşımlı yapılır, kırmızı altın (rose) ise bakır alaşımı ile yapılır. alerjiniz var ve ille de beyaz olsun diyorsanız sizi paladyum ya da platin reyonuna alalım. ödeyeceğiniz parayı da buna göre ayarlayınız. renk skalası

    alyans sürekli olarak yüzeylerle temas edeceği için sert madenden yapılması tercih edilir. 14 ve 18 ayar daha çok tercih edilir. 22 ve 24 ayar tercih edilmez, 8 ayar gibi düşük ayarlarda hazır alyans bulmak ise zordur, ayar düştükçe bakır rengine yaklaşılacağı için bakır rengi tercih edenlere 14 ayar kırmızı altın önerilir.

    model kısmına gelelim. öncelikle parmaklarınızın yapısı önemlidir. etli parmaklarınız yok ise keskin hatları olmayan bir alyans seçilmelidir. alyans sürekli parmağınızda duracağı için konfor alerjik durumlardan sonra en önemli etmendir. etli parmaklarda köşeli tasarımlar rahatsızlık vermeyecektir. benzer şeyler tam tur alyanslarda da geçerlidir. taşları kocaman olsun diye 100 bin dolara yaptıracağınız bir alyans parmaklarınız zayıf ise size eziyet edecektir.

    model işi de önemlidir. resmi kıyafet ile sürekli olarak haşır neşir oluyorsanız desensiz düz modellerden seçmeniz gereklidir. erkek ya da kadın fark etmez formal bir kıyafet ile çiçek böcek desenli bir alyans takmanız hoş bir görüntü oluşturmayacaktır.

    içi boş olan alyanslar maden olarak daha uygun fiyatlı olacak gibi bir algı oluşsa da fiyatları aynı yüzüğün dolu olanı ile yakın olacaktır zira içi boş tasarımlar daha zor üretilmektedir ve geneli italya ya da çin'den hazır olarak gelmektedir. ek olarak sürekli yüzeylerle temas edip bir süre sonra aşındığında boş alyans içerisine pislik, toz vs. girecek ve darbe sonucu içe göçme sorunları olacaktır. zayıflama/şişmanlama durumlarında da içi boş yüzüklere ölçü değişimi yapılamamaktadır.

    alyansınızı satmak gibi bir düşünceniz var ise dolu olanları tercih ediniz. ödediğiniz paranın üretim aşamasına değil parmağınızdaki maden miktarına gitmesi daha mantıklı olacaktır.

    gelelim son bir tavsiyeye; alyanslarınızı ara sıra değiştirmek evliliğinize de renk getirecektir. ilk alyansınızı satmamanızı öneririm o nişanlılık ve evlilik anınıza tanıklık eden bir obje onu saklamak uzun vadede sizi satıp alacağınız paradan daha çok mutlu edecektir. ancak alyans değiştirmek de zevklidir. özellikle erkekler belli süreler sonunda "yeni bir alyans daha mı alsak" dediğinizde evliliğinize önem verdiğinizi, monotonlaşmadığınızı eşinize hatırlatabilirsiniz.

    cılkını çıkarıp her yıl değiştirmeyin tabii ki. 5-10 yıllık periyotlarla değiştirebilirsiniz. evlilik alyansının aksine kadınlar için pırlantalı modeller de bu süreçte değerlendirilebilir. sonuçta evlilik sürecindeki tecrübe de artıyor alyansa da sınıf atlatmaktan zarar gelmez.

    edit: pırlanta için şuraya bakınız.

  • ev sahibi arap. üç hafta önce mesaj attı “her şey iki katına çıktı, ekonomi kötü, kirayı da artırıyorum. ya verin ya da çıkın” dedi. elimizde kontrat var. haklarımızı biliyoruz. isterseniz mahkemeye gidin çıkmıyoruz dedik. adam üç haftadır taciz ediyor. evde huzur kalmadı. gece gündüz arıyor mesaj atıyor, tehdit imalarında bulunuyor. yine de bir zorbaya boyun eğmeyeceğim. çıkmayacağım. yasal hakkım neyse kullanacağım. her şeye rağmen bu ülkede hak var hukuk var. kimse kirayı iki katına çıkaramaz. ama öyle zor ki bu süreç. keşke herkeste vicdan denen şey olsa, dini sadece namaz ve oruca indirgemese. her mesajı allah kuranla başlayıp sonunu tehditle bitirmese.

    edit: arkadaşlar hala zaman zaman mesaj atıp son durumu soranlar oluyor, bu sebeple buraya güncelleme yazacağım. biz kendi evimize taşındık! zaten kiradayken kendi evimizin teslimatını bekliyorduk, tüm bu olayların bu şekilde sonlanması tek güzel şey oldu. eski ev sahibi buraya ilk entry girdiğim dönem birkaç mesaj daha atmıştı. fakat biz çok kararlı durduk ve hatta ters bir mesaj attık sınırlarını aşma içerikli. o mesajdan sonra sustu ama yine de arada bir “evi satacağım, iki ay sonra satacağım, yarın satacağım vs” diye mesajlar yollamaya devam etti. o mesajlara cevap vermedik ve tabii ki de evi satmadı, sadece aklına düştükçe eski sevgili gibi yazdı iş olsun diye. biz taşınacağımızı haber verince de sevinçten havalara uçtu. böyle işte. sonuç olarak biz ev sahibi olayından kurtulduk.

    bundan iki üç yıl öncesine dek ev kredisi altında hayatımı sınırladığımı düşünür ve üzülürdüm. pişman olurdum böyle bir borca girdiğime çünkü arkadaşlarım arabalarını değiştirir, güzel güzel plansız tatillere çıkarken ben hesap yapardım. ama özellikle de bu yaşadığımız şeylerden sonra iyi ki diyorum. iyi ki zamanında cesaret edip bir ev almışız. herkesin önceliği tabii ki farklıdır ama demek ki benim için güzel bir araba veya hesapsız bir tatildense yaşadığım evde kafamın rahat olması daha önemliymiş.

    çok uzattım. bu süreçte abartısız yüz küsür mesaj almışımdır. belki daha fazla. herkes ya yardım etmeye çalıştı bilgisiyle ya da destek mesajı attı. hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. umarım hak eden ve iyi niyetli herkesin hikayesi mutlu biter.

  • askerin biri hızla kaçarken bir rahibe ile karşılaşır ve "lütfen beni eteğinizin altında saklayın başka bir ülkeye gidip savaşmak istemiyorum" der. rahibe askeri saklar tam o sırada bir gurup asker koşarak gelip sorar "burdan geçen bir asker gördünüz mü?" rahibe "evet şu tarafa kaçtı" der. askerler uzaklaşınca asker çıkar ve rahibeye teşekkür eder, rahibe "önemli değil" der ve tam giderken asker rahibeye yavşamaya başlar "bu arada bacaklarınız da çok güzelmiş". rahibe "eğer başını biraz yukarı kaldırsaydın taşşaklarımın da güzel olduğunu görürdün, başka ülkede savaşmak istemeyen bir tek sen değilsin". :)

    debe editi: ne mutlu gülümsediyseniz, sizde birilerini gülümsetin hadi.

  • ilk bilgisayari oyun yuklu sekilde satin almistik sene 2002. icinde tabiki fifa 2002 var, fakat biz kardesimle hayatimizda ilk defa bilgisayar goruyoruz ve ilk defa fifa oynuyoruz o zaman. bilenler bilir, fifa 2002 world cup da takimlari secip turnuva basladiginda her mac baslarken, klavye ile oynamak istedigin takimi her seferinde isaretlemen gerekiyor. eger bu islemi yapmaz ve taraf secmez isen, biligsayar kendisi oynuyor. biz bir yaz boyunca kardesimle oynadigimizi zannedip ekranin basinda cpu nun yaptigi hareketleri izledik.