hesabın var mı? giriş yap

  • stalker adlı filmde mükemmel bir sözü bulunan çin filozofu.

    çünkü zayıflık harika bir şeydir
    ve güç hiçbir şey değildir.
    bir insan yeni doğduğunda,
    zayıf ve esnektir.
    öldüğü zamansa,
    kaskatı ve duygusuzdur.
    bir ağaç büyürken,
    körpe ve yumuşaktır.
    ama kuru ve sert hale geldiğinde,
    ölüp gider.
    sertlik ve güç,
    ölümün arkadaşlarıdır.
    esneklik ve zayıflık,
    varoluşun tazeliğinin ifadeleridir.
    kendini sertleştiren hiçbir şey
    kazanmayı başaramaz.
    (bkz: stalker)

  • sozlukte bu ipuclarinin buyuk cogunlugu ogrencilerden gelecegi icin pek de dikkate almamak lazim. ogrenciyken gunler 32 saatti.

  • polisi polis, kanunu kanun olan memlekette gerçekleşmiş olay. böyle manyakların defterinin dürülmesi toplum acisindan sevindirici.

  • 2022 yılında, 'the power of the dog' filmindeki performansıyla 'en iyi erkek oyuncu' dalında oscar heykelciğine sahip olacak olan aktördür. dileyenle, itinayla bahse girilir ...

    büyük büyük büyükbabası olan 'robert william cumberbatch', 25 nisan 1864 tarihinde izmir'deki ingiltere elçiliğinde konsolos olarak göreve başlamış ve 30 mart 1876'da ölümüne dek izmir'de diplomat olarak kalmış. mezarı bornova ingiliz mezarlığında görsel ...

    2005 yılında, bir 'bbc' projesinin çekimleri için 'güney afrika'da, 'kwazulu-natal' şehrindedir. zifiri karanlık bir gece yarısı, iki oyuncu ekip arkadaşıyla birlikte, kaldıkları otele dönerlerken araçlarının lastiği patlar. kontrol etmek için arabadan indikleri anda da etrafları kalabalık ve silahlı bir çete tarafından sarılır. banka kartları ve tüm para ve ziynet eşyaları gasp edilir. soyguncular, kartların limitlerini derhal sıfırlamak istedikleri için işlem yapacak çete üyesi, en yakın atm'ye gidip dönene kadar 'cumberbatch' ve arkadaşları, elleri bağlı ve kafalarına silah doğrultulmuş halde 2.5 saat tutsak kalırlar. lastik patladığı sırada radyoda dinledikleri şarkıyı ise hiç unutmuyor : how to disappear completely - radiohead :)

    aktör babası 'timothy carlton', küçük 'benedict' yatağa girdiğinde, ona hemen her gece, uyuyana kadar 'tolkien'in fantastik eseri 'the hobbit'i okur ve okurken de her karakteri farklı tonlamayla seslendirir görsel. yıllar yıllar sonra, 'cumberbatch'in, sesiyle katkıda bulunacağı film serisinin seçmelerine katılmasındaki en önemli motivasyon kaynağı, çocukken babasının yaptığı bu tiplemelerdir. smaug performance

    'sophie hunter' ile evli ve 3 oğlu var. görsel

    'sherlock'ta, ünlü dedektifin anne ve babası rollerinde izlediklerimiz, gerçekten de 'benedict cumberbatch'in gerçek anne ve babası (timothy carlton ve wanda ventham) ... holmes (cumberbatch) family

    kaynaklar :

    marc maron podcast benedict cumberbatch
    robert william cumberbatch
    bc fan page

  • üzgün bir çocuk bu.

    bütün öğle aralarında, hep aynı büyük umutla, içinden başka bir şey çıkmasını dileyerek beslenme çantasını açan;

    her seferinde salçalı ekmeği görüp onun eski ayakkabılarınınkine denk değişmezliğine isyanlar çıkaran;

    sınıf yeteri kadar tenhalaşınca arka sıraya geçip alelacele karnını doyuran;

    elini, ağzını bastıra bastıra yıkadığı hâlde hâlâ salça koktuğunu sanıp kendinden utanan;

    evde annesine "artık salçalı ekmek istemiyorum." derken onu da çaresiz bırakan;

    pelin'in şişman tostlarına, kerem'in hamburgerine imrenip yoksulluğun eksikliğini duyan;

    yıllar sonra akla gelen;
    hüzünlendiren;
    içe oturan bir çocuk.

    canına yandığımın çocuğu! şimdi bir yerlerde karşıma çıksan; seni çocukluğunla barıştırsam; sonra bir hikaye anlatsam sana; hayat sürdükçe bütün o imrendiğin yemekler silinip giderken salçalı ekmeğin hiç yok olmayacağını, onu çok özleyeceğini anlasan. ne değişirse değişsin sen hiç değişmesen, hep çocuk kalsan, hep çocuk kalsam.

  • bi gün tartıştık hatunla, çok sinirlendim, tam o an göz göze geldik telefonumla, karar verdim, çakıcam duvara. çok sinirliyim olm, çok artisim, kuzeyim adeta, gıli gıli salihim, rıza babayım, gecelerin yargıcıyım. lan sonra bi aklıma geldi daha ödenmemiş en az 7-8 taksidi var ibnetorun, baktım hatunun telefon eskilikten ölecek, kaptım kızın telefonunu fırlattım duvara, paramparça oldu lavuk. tamam çok havalı olmadı ama rahatladım acayip, yattım uyudum mışıl mışıl.

  • ilkokulda, okulu teröristler bassa ben de hepsini öldürsem; kahraman olsam.
    ortaokulda, ingilizce öğretmeni bana aşık olsa keşke.