ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayata dair iç burkan detaylar
-
çok yakın bir arkadaşımın eşini kanserden kaybettik geçen kasım ayında.
ölen arkadaşım rus vatandaşıydı ve evliliklerinin 5.yılında türk vatandaşlığını almak üzereydi, üç seneye yakın zamandır işlemler bir türlü tamamlanamıyordu.
2018 sonunda kansere yakalandı, atlattı. ikinciye nüksetti.
oturum izni vs diye uğraştı hep hastalığı devam ederken de.
tabii polis 3 kere randevu verdi "gelip evde ziyaret edeceğiz" diye ama gelemedi.
kızcağız hastalık ikinci kez nüksettiğinde durumu ağırlaşma emareleri gösterirken bile işin titizlikle yürümesi için randevuları evde bekledi.
kemoterapisi devam ederken göç idaresinden çağırdılar, o kalabalığa, o ortama zorla soktular 5 dakikalık basit bir işlem için.
o gün olmazsa olmaz diye bastırarak.
gitti.
işlem olsun diye.
derken hastaneye yatırıldığında polis biz geldik evde yoksunuz dedi habersizce.
kızı hasta yatağında üzdüler.
ve durumu aniden ağırlaşıp 10 günde bizlere veda etti genç yaşında.
vefatından sekiz ay sonra dün eve tebligat gelmiş.
"tebrikler vatandaşlığa kabul edilmeye hak kazandınız, fotoğrafınızla gelin."
burokrasinin yavaş işlemesi mi?
genç bir bilim insanının hayatının baharında göçüp gitmesi mi?
diye kaybolduğumuz bir anda eşinin kaybına alışmaya yeni başlayan biri için hayatın böylesine iç burkması ve o anlara şahit olmanız...
her şey bazen o kadar anlamsızlaşıyor işte.
facebook'un whatsapp'ı 16 milyar dolara alması
-
facebook'un kazıklandığı olay. çok para vermiş, ben bedavaya indirdim.
pazar fiyatlarından memnun olan türbanlı bacılar
-
başbakan meydanlarda "asgari ücreti 1500 lira yapacaklarmış" diye bağırdığında "yuhhh" çekenlerle aynı bacılardır.
ikinci sarıdan çıkan kırmızı kart şaşkınlığı
-
<('_')>...... \('' ).
... |.............. |.\..
... /\............. /\...
şeklinde betimlenen olaydır.
hbb'den akılda kalanlar
-
(bkz: mega hafıza)
(bkz: dungeon)
bir de sanırım pazar sabahları brezilya ligi futbol maçlarının tamamını ya da özetlerini banttan veriyorlardı.
welcome to nani
-
nani'nin stadyumda yapılacak imza töreni için orada olan anadolu gfb'lilerin yaptıkları pankartta bulunan ve türk misafirperverliğini tam manasıyla yansıtan ingilizcede çığır açan cümle. hakikaten güldüm.
http://i.hizliresim.com/0zd2nb.jpg
hatta pink floyd'un aynı isimde çok güzel bir şarkısı da vardır.
welcome my son
welcome to nani
rus edebiyatı klişeleri
-
"ivan vasilic 6. dereceden bir memurdu."
20 milyon afgan'ın afganistan'ı terk etmesi
-
prof. dr. nuray ekşi'nin habertürk yayınında yaptığı açıklama
yaz aylarında afganistan'ı terk etmesi beklenen 20 milyon insandan söz ediliyor, izleyecekleri rotayı ve nihai hedeflerini tahmin etmek zor değil. eğer durdurulmazsa türkiye için 15 mayıs 1919 tarihi kadar vahim bir olay olur.
not: themarbler uyardı, geçen yıldan şöyle bir haber var. konuyla ilgilenenler bunun neden yapıldığını az çok tahmin edebilir belki.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
öncelikle; (bkz: #30296870)
lise 2'de babamı kaybettim.
babam çok okurdu ve okuduklarını mutlaka bana verirdi okumam için, okumazdım, havaiydim. belki de ergenlik diyelim. halbuki orta2'ye kadar birçok klasiği bitirmiş, sayısız kitap okumuştum. ama artık okumuyordum.
tam bir şımarık, liseli ergen tavırlarında, tüm hayatım eğlence üzerine kurulmuşken babamı kaybettim. 17 yaşındayım.
bir iki sene sonra eşyaları toplarken babamın bana okumam için verdiği kitaplardan biri dikkatimi çekti. kitabın adı "başarılı olmak bir tercihtir" idi.
kitabın kapağına babamın el yazısıyla şunları yazmış olduğunu gördüm;
"tanrı'nın insana ilk emri oku! babanın senden ricası lütfen oku!"
kapağı açtığımda gene el yazısı ile şöyle yazmıştı;
"sevgili oğlum,
öncelikle şunu hiçbir zaman aklından çıkarma,
sana en çok kızdığım zaman da, en çok takdir ettigim zaman da aynı şiddette seviyorum.
teknoloji bir çok bilgiyi sana bir anda sunuyor. belki bu yüzden okumaya gereksinim duymuyorsun.
ama onların sana duygu yükleme şansı yok. dolayısıyla okuma senin için bir ihtiyaçtır.
ancak böylece sen de bir makina olmaktan kurtulursun.
lütfen beni anla, seni sevdiğimi anla, seni yarına hazırladığımı gor.
arkadaşın baban."
bakın gördünüz mü tek parti olmadan olmuyor
-
valla bence sanki böyle daha iyi.hükümet falan da kurulmasın..
tayyip olur da erken seçime gidilirse, akp daha fazla oy kaybetmesin diye lak lak konuşamıyor..
kavga yok gürültü yok eskisi kadar. kafa rahat amk..
türkiye'nin 9 haneli kodlu adres sistemine geçmesi
-
bir teknolojiyi hakkıyla eleştirebilmek için hangi problemi ya da problemleri çözdüğüne bakmak lazım. tanıtım metninden gördüğüm iki problem zikredilmiş:
1. "sokak adı değişiyor".
ama sokak adı bir gece ansızın tabela cüceleri tarafından değiştirilmiyor? bürokrasisi var. yani sokak adı değişiminin teslimat sistemine entegre edilmesi gibi çok basit bir çözüm varken komple tüm adreslerin değiştirilmesi ve yeni bir sistemin getirilmesi garip değil mi? buna sonra geri döneceğim.
2. "vatandaşın adresi veznede söylerken başkaları tarafından duyuluyor".
bunun nasıl bir soruna yol açtığını, daha da önemlisi adres kodunun duyulmasından daha farklı nasıl bir probleme yol açtığını tam anlamadım. eğer farz etmem gerekirse, "adres kelimelerden oluştuğundan akılda tutması daha kolay" diyebilirim. bu da adres kodunun akılda tutmasının zor olacağını farz ettikleri anlamına geliyor, o zaman aslında düz adresten daha zor bir sistem getirdiklerini kendileri de kabul ediyor oluyorlar. mantıksal bir çelişki var.
peki adresin etraftan duyulmasının yol açtığı problem ne? adresi akılda tutan kişi o isim ve adresle ne yapabilir? evine gidebilir. peki bunu adres koduyla yapmasını engelleyen ne? sadece akılda tutması zor denmişti ama o da telefon numarasından daha zor değil? telefon numaraları on haneli, bu kod ise dokuz haneli. yani aslında bahsedilen problemi çözmüyor. mesela 175-446-237 gibi üç tane sayıyı aklında tutmak "hacımusabey mahallesi, daldaban sokak, yerebatan apartmanı no:44, bağcılar, istanbul 34221" gibi bir metni aklında tutup sadece gerekli kısımlarını filtreden geçirme işleminden gerçekten daha mı zor? ben pek emin değilim.
dönelim "sokak adı değişiyor" problemine. günümüzdeki alışıldık adreslerde kelime yazım hataları ptt tarafından tolere edilebiliyor. muharrem sokak yerine muharem sokak yazınca sorun olmuyor yani. ancak bu 9 haneli sistemde tek bir hane değişimi tamamen alaksız semte, hatta alakasız bir şehre teslimata bile yol açabilir. onu nasıl çözeceklerini anlamadım. mesela "muharrem" yerine "muharem" dediğinde veznedeki görevli düzeltip "muharrem" yazıyor. ama sen 235 yerine 335 dediğinde paketin kahramanmaraş'a gidecek?
rol modeli olarak gösterilen ingiltere'nin sistemi ise "adres + kod", sadece adres kodu değil. adresi yine kullanıyorsun. yani mesela "10 downing street, somerset, sw1a 2aa" gibi bir şeyler veriyorsun adres olarak. dolayısıyla hata telafisi imkanı var. hatırlama kolaylığı var. oysa bizimkilerin çözmeye çalıştığı "veznede etraftan insanlar duyuyor". e ingiltere öyle bir problemi çözmemiş bile? onlarda etraftakiler adresi duyunca niye sorun olmuyor? yani ortaya serilen problem ve çözümde ile örnek gösterilen ingiltere arasında da çelişki var.
kısacası ben haberde okuduğum açıklamalardan bahsedilen problemlerin ciddiyetine de çözümün doğruluğuna da ikna olmadım.
p.s.: veznede adresinizin duyulmasından endişe ediyorsanız cep telefonunuzdan, kağıttan falan gösterin.
bekçinin 5 bin 71 tl öğretmenin 4 bin 13 tl alması
-
3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.