hesabın var mı? giriş yap

  • oyun: warcraft 3 (footmen mod'u)

    durum: oldukça deneyimli ve iyi bir oyuncu olan ev arkadaşıyla multiplayer oyunu atılmaktadır. daha önceki oyunlardan ev arkadaşını konvensiyonel yollarla yenmenin imkansız olduğuna, oynanan oyun 5 dakika da 5 saat de sürse eninde sonunda ele alınacağına kanaat getirilmiştir.

    strateji: ev arkadaşı oldukça iyi bir oyuncu olsa da zayıf bir tarafı vardır: ekran kartı dandik, bilgisayarı ise eskidir. bel altına çalışılması gerektiğine kanaat getirilir:
    oyunun başından itibaren tüm para cancanlı savunma kuleleri yapmaya harcanır. normalde rakibinizin eninde sonunda sizi ezip geçmesiyle sonuçlanacak saçma bir taktik olsa da durulmaz, üse yakın toprakların hepsi kule yapımına harcanır.

    sonuç: ev arkadaşının ekran kartı o kadar kuleyi aynı ekranda görmeyi kaldıramaz ve planlandığı üzere çöker. hükmen galip olunmuştur.

  • • pazar sabahları bakkala gidip taze ekmek ve kahvaltılık bir şeyler alırdı. yanında da mutlaka bir dünya eki olan gazeteler.. kahvaltıdan sonra tüm günümüz gazeteleri okumakla geçerdi diyebilirim.

    • birlikte çalıştığı firmalardan getirdiği ürünler. örneğin; kutu kutu yumuşak şeker, sakız, kıyafet, ajanda, kalem vs.

    meyve. annem pazardan alışveriş yapardı babam ise pazara gidemediği için manavdan. bu nedenle babamın aldığı meyveler daha gösterişli olurdu.

    kestane. kışın en sevdiğimiz faaliyetlerden biriydi. kestaneler hemen ocağa atılır, sonrasında yere sofra bezi serer etrafında oturup yerdik.

    nur içinde yatsın.

  • birilerinin çıkıp "yüksek hızlı trenler" diye böbürlendiği günlerde, pamukova'da 40 kişinin ölümüne neden olan trendeydim.

    kesik kollar gördüm, vücutlardan ayrılmış bacaklar, çaresiz bakışlar gördüm.
    devrilmiş vagonlar, korkudan çıldırmış kadınlar, çocuklarına sahip çıkmaya çalışan babalar gördüm.
    hiç tanımadığı birinin yarasına, elleriyle tampon yapmaya çalışan, kanlar içinde kalan yürekler gördüm.
    minik bakışlar gördüm, korkudan ne olduğunu anlamaya çalışan.

    ölümün ve sorumsuzluğun "yüksek hızla ulaştığı" yerdeydim. o ölümlerin nasıl ört bas edildiğini gördüm.

  • haksız annedir.

    bizim milletin çocukları kadar şımarık çocuk görmedim. büyük ihtimal o restorana girebilseydi çocuğu terör estirecekti. masalar arasında koşacaktı çığlık ata ata, yemeği beğenmeyip avazı çıktığı kadar anıracaktı, ortalığı birbirine katacaktı.

    ben hiç görmedim sessiz sakin oturup, yemeğini yiyip kalkan çocuklu bir aile. illa ki bulundukları ortamı rahatsız ediyorlar.

    bir de tutturmuşlar çocuk bu diye. çocuk dediğin söz dinlemeli öyle deli dana gibi ortalıkta koşturmamalı.

  • haftada bir arızalanıyor, gün aşırı sefer sırasında yavaşlıyor, bazen iki durak atasında dur kalk gidiyor. arada elektrik kesildiği için denizin altında yolcularını indiriyor, denizin altındaki tüneli size yürüyerek geçirtiyor. zaten normalde bile 10 dk'da bir çalışıyor. bütün bunlar olurken, kalabalıkta, omuz omuza trenleri beklerken mesela biraz şikayet edin, hemen bir tane gürbüz sesli savunucu peydah oluyor:

    - beğenmeyen binmesin kardeşim.

    lan geri zekalı iyi de mümkün mü bu ?

    marmaray seferleri başladığında ido sabah 8'deki bostancı-yenikapı deniz otobüsü seferini kaldırdı. istanbul'un iki yakasının en önemli ulaşım merkezlerinden ikisi arasında sabah trafiğinin en yoğun olduğu saatler olan 7.30-9.30 arası çalışan bir tane bile gemi yok.

    ben bostancı iskelesine kadar sakin sakin 10 dakika yürüyüp gemiye biniyordum, yolculuk sırasında (uyuyup / kahvemi içip / kitap okuyup) 30 dakika sonra yenikapı'da inip yine sadece yürüyerek işime gidiyordum. şimdi önce 20 dakika yürüyüp (ya da yağmurda çamurda arabayla) e-5 üzerindeki metroya gidiyorum, oradan ayrılıkçeşmesi'nde aktarma yapıp marmaray ile yenikapı'ya geçiyorum. deniz otobüsü ile oturarak yaptığım ve yürüme dahil 45 dakika süren yol, hem koşturmaca, hem aktarma hem de ayakta sıkış tıkış metro-marmaray ile 1 saatten fazla alıyor.

    benim alternatifim yok ki. anadolu yakasında minibüs yolu ve civarındaki birçok kişinin karşıya geçmek için metro-marmaray'dan başka alternatifi mi var? bostancı-yenikapı deniz otobüsüm vardı sabah 8'de, artık yok. yine deniz otobüsü ile bostancı-kabataş yapıyordum arada, oradan tramvay ile geçiyordum, hatta hava güzelse yürüyordum, martı projesi sebebiyle o ihtimal de uzun bir süre yok. yahu hatta eskiden trenle haydarpaşa'ya gider, vapurla sirkeci'ye geçerdim arada, mis gibi deniz havası için. ama artık tren de yok, ne zaman açılacağı da belli değil. ondan sonra;

    - "biyinmiyin binmisin"

    deniz otobüsü çalışsa yanına yanaşmayacağım bunun da işte. neyse.

  • fiş toplarken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar da yok değil. mesela emekli değilseniz temizlik malzemesi fişlerini kullanamıyorsunuz ya da sinema bileti çalışan kesimin kullanabileceği bir fiş değil. bir takım yanlış anlaşılmalar olabiliyor. tamam sinema çok açık madem işin gücün var ne ararsın sinemada, haytalıkta mantığı mevcut. lakin temizlik malzemelerinde durum farklı " çalıştığın sürece nasıl olsa kirleneceksin şimdiden yıkanmana gerek yok ilerde emekli olunca yıkanır temiz pak evinde oturursun" şeklinde bir anlayış akla gelebilir ama bu doğru değil. burada amaç türk halkı arasında artık unutulmaya yüz tutmuş milli bir değerimiz olan "paylaşma" geleneğini yine gündeme getirmek. şahsen ben sinema biletlerimi ve temizlik malzemesi fişlerimi toplumdaki emekli kesim için biriktiriyorum. vergi iadesinin verilmesine yakın bunları emeklilere dağıtıyor kendimi zekat vermiş bir mümin gibi huzurlu hissediyorum.