hesabın var mı? giriş yap

  • ikinci öğretim tıp açılsa onu bile kazanamayacak tiplerin ıslak rüyalarını süsleyen istek.

  • miles davis'in her ne kadar tek basina olmasa da onculugunu yaptigi jazz akimi. bir nevi insanlarin o zamanin hizli bebop muzigine "birader hoop! nedir nereye yetisioruz bi sakin bi durul nooluyo yaa..." demesidir.

    charlie parker ile calistiktan sonra tek basina kalan miles zorluklar icinde gunlerini geciriyordur. eroine artik iyiden iyiye bagimlidir ve sokaklarda hayat kadinlariyla yatip kalkiyordur. bu zavalli hali bir yana muzikal olarak da cokus durumundadir. irkcilik nedeniyle butun barlarda beyaz muzisyenler calismaktadir. buldugu islerde de uyusturucu kullanmasi nedeniyle sorunlar yasamaktadir.

    boyle bir durumdayken gerry mulligan ve orkestrasi adeta bir piyango gibi cikar miles'in karsisina. miles zar zor elde ettigi bu firsati iyi degerlendirir ve gece gunduz birlikte calisarak cool jazz isimli yepyeni tarzi yaratirlar.

    cool jazz, kisa bir anlatimla o zamanin bebop tarzina tezat olarak yavas ilerler. yumusaktir ve tonlara guzel yayilmis bir orkestrasyona sahiptir. kisisel gorusum bu acidan cok az da olsa duke ellington'in swing zamanlarini animsatmasidir. bebop'ta cabuk degisen akorlar ve dolayisiyla cabuk ve surekli degisen ton, tempolu up-swing ve afro-cuban ritimleri, yerini daha yumusak melodilere birakmistir. bu sekliyle akorlarin uzerinde daha cok vurgu yapabilmeye imkan saglamistir. boylece atilan sololar bebop'ta oldugu gibi sadece akor uzerine kurulu olmaktan cikmis dizilere yayilabilme imkani bulmustur. ne de olsa hizli bir ritimle yarim olcude gecip giden bi akorla normal tempoda 2 olcu devam eden bir akor karsilastirilmaz. bu yuzden bu gelisme bazi kitaplarda "dikey olarak dusunmek, yerini yatay olarak dusunmeye birakti" diye anlatilir.

    tabi ki de bu degisim bir anda tek bir albumle olmamistir, fakat cool jazz yeni bir muzikal dusunceyi baslatmistir. yukarida sayilan butun gelismeler miles davis'in onculugunu yaptigi modal jazz doneminde kind of blue adli albumunde tamamen netlesmistir.

    (bkz: the miles davis story)
    (bkz: the jazz theory book)
    (bkz: miles electric - a different kind of blue)

  • cem yılmaz gösteri yapıyor, film yapıyor, dvd'lerini piyasaya sürüyor para kazanıyor. kendisinin bu arabaları almasını istemezsen gelir kaynaklarına katkı sağlamazsın olur biter.

    sıkıntı benden zorla alınan paralarla 900 bin lira araba kirası verenlerde.

    edit. ayrıca ilberci nedir yahu?

  • -akşam namazı kaç rekat?
    -abi bilmiyorum çocuklarım var benim nolur bırakın gideyim.
    -aferim, bilinemez zaten, devam et.

  • az önce balkona çıktım. aşağıda iki tombik teyze vardı. başörtülü, kendi halinde, ellerinde eczane çantası olan ve sürekli bir yerlere yetişen teyzelerden. ne konuşuyorlardı anlamadım, biri diğerine şunu dedi:

    "benim içim dışım bir, içim de şişko, hep yemek düşünüyorum kötülük değil"

    kahkaha attım. inip teyzeyi yiyesim geldi. kırt kırt kırt!

  • afroamerikan müziğidir. amerikanın sahraaltı afrikadan getirttiği zenci kölelerin çalışırken ritim tutarak söylediği bi çeşit deyişlerdir. hatta amerikaya ilk zenci köleler 1619 yılında getirilmiş dolayısıyla blues'un doğuşu olarak 1619 yılı kabul edilir. köleliğin kaldırılmasıyla beraber beyazlar tarafından da benimsenmeye başlanmış ve buradan tüm dünyaya yayılmış bi müzik türüdür.

    blues barları takip eden ve blues parça hayranı biri olarak türkiyede blues kültürünün olduğunu düşünmüyorum. hatta bi çok kişi rockn roll, rock ve blues'u karıştırmaktadır. detay:

    ilk blues örneklerini ben şahsen sevemedim. blues'dan ziyade jazz diyebileceğimiz parçalar. blues'un bu dönemi yaklaşık 1900 ila 1930'lu yıllara kadar devam eden dönem. bu dönemi en iyi tanımlayan örnek w.c. handynin şu parçasıdır.
    daha sonra blues'u jazz'dan keskin bi şekilde ayıran kendine has ritmini aldığı ve popüler olmaya başladığı 1940 dönemi eşlik eder. bu dönemin en popüler blues'cusu tabi ki louis armstrong dur. aynı şekilde king oliver band'da o dönem meşhurmuş ama parçalarını aşırı jazz vari bulduğum için paylaşma gereğinde bulunmadım.

    1940'lı dönemlerde hortlayan armonikanın(dinlemeden geçme) blues'ta kullanımı artık o kendine has ve isyankar ruhunu blues'a kazandırmıştır. dönemin güzel örneklerinden biride sonny boy williamson'dır.

    vee benim en çok sevdiğim dönem aynı zamanda blues'ın babalarının ortaya çıktığı 1950-1970 arası altınçağ dönemine geliyoruz. burada armonika ve gitar ön plana çıkarken o güne kadar akustik gitar kullanımı yerini elektro gitara bırakarak sırasıyla, ritim blues, armonika blues, delta blues, chicago blues ve akabinde elektro blues'un doğması ile sonuçlanmıştır. bunların hepsini örneklendireceğim.

    bu altın çağda muddy waters, little walter, willie dixon, walter horton, howlin wolf, chuck berry ve daha nice chicago blues'çu tayfa yetişmiş ve bu tayfa ile rockn roll, r&b, pop ve rock müziğin temelleri atılmıştır. hatta beatles grubu o dönem müziklerine blues ile başlamış özellikle muddy waters hayranı bi ergen imiş. yine roling stone grubu adını muddy waters'ın roling stone parçasından alır. bu plaklar çekilirken bi yandan da yetişen beatles gibi gruplar blues müziklerine yeni enstrümanlar ekleyip çıkartarak ve müziklerinde nota uygulamalarını biraz değiştirerek rock, rockn roll, r&b gibi müzik türlerini oluştururlar. yani blues bugün bi çok müzik türünün doğmasında özellikle rock ve rockn roll'un temelinde yer alan bi müzik türüdür.

    gel gelelim tarihle beraber blues'un gelişip değişimine:

    armonika blues: armonikanın kullanıldığı ve delta blues ile aşırı benzerlik gösteren bir blues türüdür. bu blues türünün temel enstrümanı armonikadır. normalde gitar ile atılan solo bu türde armonika ile atılır.armonikanın en ünlü temsilcileri little walter ve walter harton'dır. bunlardan en sevdiğim ve armonika blues'ı özetleyen şu parçayı dinlemenizi öneririm. yine big walter'dan gideyim. şuda bazı çevreler tarafından gelmiş geçmiş en iyi armonikacı kabul edilen little walter.

    delta blues: bu blues tarzında gitar ön plandadır. ve genelde düz bi şiir eşlik eder. aslında blues'ın en saf ve pamuk tarlalarındaki halidir. en tipik ve meşhur örneği tabi ki robert johnson'dır. yine muddy waters'ın şu parçasıda delta blues'u net şekilde temsil eder.

    birde blues'un misisipi blues, texas blues, doğu kıyısı blues'u vs vs gibi blues'un alt türleri mevcut. ama bu bizim pek algılayabileceğimiz türler değil. bu alt türleri algılayabilmek için o kültüre dahil olmak gerekir diye düşünüyorum. hemen şu aralığa ritim blues yani diğer adıyla r&b türünün detayına çok girmeden ray charles reizden bi örnekle noktalayayım.

    country blues: ben nedense bu blues türünün rockn roll'un atası olduğunu düşünüyorum. zira ritimleri oldukça benzerlik gösteriyor. country denince akla tabi ki akustik gitar gelir. bu blues türünde de gitar ön planda olmakla beraber genelde akustik gitar şarkıya eşlik eder. en ilkel şekli akustik gitar ile olsada zamanla piyano, saksafon vs vs dahil olmuş. en meşhur örneği tabi ki lightning hopkins'tir. buda alın size tipik country blues. bunuda şimdi keşfettim ama baya hoşmuş. normal amerikan country müzik ile karıştırılmamalıdır.

    chicago blues: bu blues türünü duyduğumda aynen şöyle sesler çıkarttığım doğrudur.gerçekten blues'u blues yapan bu türüdür sanırım. ve şimdi diğerlerinden ne kadar farklı ve kulağınıza tanıdık geldiğini göreceksini. öncelikle bu grubun ilk örneklerini muddy waters vermiştir desek yeridir. kendisi bluesta bi efsanedir. ve bi çok saydığım sanatçıya babalık yapmıştır. bu blues'ın en ilkel örneklerinden biri şudur. yine sesinden testosteron akan howlin wolf amcamızda bu blues türüne katkılar sağlamış efsanelerdendir. şuda yine atarlı abimizin eserlerindendir.

    yanılmıyorsam 1960'larda bütün plak şirketleri chicagoda açılmaktadır. ve bu şirketler stüdyolarına köylerden bluescuları toplayıp kendi tarzlarını yaratarak sanatçıları piyasaya sürmektedir. işte bu sayede chicago blues türü doğmuş ve ismini oradan almış diye biliyorum. şuda tam bir chicago eseridir.

    blues'un 60'lardan sonra hızlı gelişimi ve mantar gibi türeyen sanatçılar ile blues hem yeni şeklini almış hemde farklı türlere evrilmeye başlamış. özellikle blues'un ilk eseri olarak rockn roll kabul edilir. ve rockn roll'un ilk temsilcisi ise ünlü blues'çu chuck berry'dir. şu parçası ilk rockn roll örneği kabul edilir. ve rockn roll doğar.

    yine chuck beryy'nin iddaasına göre elvis presley'nin şu parçası kendisine aitmiş. ve elvisin ondan arakladığını idda etmiş. bu parçada rockn roll akımının önde gelen parçalarındandır. chuck berry'nin iddasına göre amerikan hükümeti zenci egemen müzik dünyasına beyazları sokabilmek adına elvisi ön plana çıkarmak ister. elvis, chuck berry'nin mekanlarda söylediği parçaların söz veya müziklerini kendine uyarlar. ve chuck berry'nin koltuğuna oturur. chuck berry bu işin peşine düşer.. ama berry'nin beyaz kadınlarla yatmak gibi bi takıntısı varmış. e tabi o dönem özgür olmayan ve dışlanan zencilerin böyle bi eylemde bulunması ömür boyu hapis cezasını gerektirir. ve abd hükümeti chuck berry'i beyaz ve reşit olmayan kadınlarla yatmaktan hapis cezasına çarptırır. bu sayede elvisin önü açılır. tabi bu zenci bakış açısı. olayın aslı nedir bilemeyiz ama işin içinde amerikan hükümeti olduğu için ben inanmayı tercih ettim.

    lafı uzatmayayım. çok fazla sanatçı blues'a katkıda bulunmuştur.
    john lee hoker
    b.b. king
    blues brother
    janis joplin hanım kızımız
    the doors
    elmore james
    zz top (heavy blues)
    tabi liste genişletilebilir, şimdilik aklıma gelen ve sektörün önde gelenleri bunlar diyebiliriz.

  • yer: esenler otogarındaki bir bank
    tarih: 3 ocak 2009
    saat: 01:00 suları

    olayı anlatan abimiz otogara gelecek bir akrabasını beklerken bir bankta oturur vaziyettedir, at hırsızı tipli bir adam gelir ve gözünü ayırmadan abimize uzun uzun bakar...

    diyalog aynen şöyledir:

    abimiz: ya ne bakıyosun iki saattir dayı ne var ya?
    at hırsızı tipli adam: sen şimdi düşün eve geldin ben senin yatağında oturuyorum, nası?
    abimiz: *?!;%&

  • - tuvalet tek kişiliktir ve pvc tipi plastik kapıya sahiptir.
    - tuvaletin konumu bir basamak yüksektedir.
    - lavabonun olduğu bölmeye girerken şangırtılı bir ip ve boncuk kümesinin içinden geçilir.
    - lavabo bir hayli küçüktür.
    - sıvı sabunun %70'i sulandırılmış olup, yoğunluğunu kaybetmiştir. düğmesine basınca üstünüze başınıza sıçrar.