hesabın var mı? giriş yap

  • "kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. insan hayatı, bir tür hata olmalı."

    schopenhauer böyle der, o zaman mutlulukla aptallık arasında bir bağlantı mı vardır diye aklımızda soru işareti oluşturan bir önermedir bu.

    eğer mutluluk gelecekse uykuyla birlikte aptal olmayı kim takar ki?

  • dikkat! artan enflasyon ile artan harcamalar kalemi içerir. rakamlar orta halli bir düğün için damat tarafının *istanbul'da yaptığı veya yapacağı harcamaları göstermektedir.
    şimdilik araştırmalarıma ve harcama eğilimine göre kalem kalem aşağıda belirttiğim rakamları çıkardım.
    gerçekleştikçe aşağıdaki tutarlarda farklılık oldukça editlerim;
    tek taş:5000
    nişan takımı ve ayakkabı:1500
    çiçek + çikolata:1500
    alyans:1500
    buzdolabı ve bulaşık makinesi: 6300 (çamaşır ve tv almayacağım)
    balayı:6500
    düğün yeri:10000
    oturma odası ve yemek odası:12500
    perde, halı vb. :1500
    gelinlik: 4000
    gelin ayakkabı:1000
    gelin kuaför:1500
    foto:2300
    takı seti:6000
    düğün takı: 25000
    gelin bohçası:1500
    düğün müzik:500
    nikah işlemleri:400
    davetiyeler:1000
    ev tutma vb. masrafları:5000
    diğer:3000
    toplam:100000 yaklaşık
    edit: 11.04.2019 bazı rakamlarda gerçekleştikçe düzeltme ve ekleme yaptım

  • 10 şubat 2010 galatasaray antalyaspor maçında, durum 1-1'ken, ilk yarı sonunda (ki değişikliklerini genelde 60-70 arası yapan bir teknik direktördür kendisi) gio yerine emre çolak'ı almıştır, hemen ardından emre durumu 2-1'e getirmiştir.
    yine aynı maçta durum 2-2 iken, mehmet topal yerine hakan balta'yı oyuna alıp, caner erkin'i sol bekten, sol açığa kaydırmıştır. bir kaç dakika içinde galatasaray 3-2'ye yine caner'in golüyle ulaşmıştır.
    son değişikliği uğur uçar yerine servet çetin'i almak olmuştur, ama kimilerinin düşündüğü gibi defans yerine defans almak şeklinde olmamıştır. servet'i ileri koyup (bildiğiniz bayağı ileri, santrafor falan) defansı 3'lemiştir. servet kalan dakikalar içinde ceza sahasını karıştırmış ama galatasaray'a turu getirememiştir.

    futbolu "öne geçince yere yatın, geriye düşünce tekme atın" mantığıyla değil de, satranç oynar gibi hamlelerle oynamaya çalışan, bunu da bütün asaletiyle yapan bir adamdır. onun galatasaray'ın başında olmasından ve onu oraya getirebilenlerle gurur duyuyorum.

  • para için arap da olurlar, herhangi bir şey de olurlar.

    sorsan ''en millüyetçü bizüz haa haçan daa'' diye garip şiveleriyle cevap verirler. para için ruhlarını satan sözde milliyetçiler.

  • gece devriye onbaşılık görevini icra ederken alay karargah bölüğünün akşam kumanyasını alma görevi de bendeydi. her gün zar zor 3 asker bulup 90-100 kişinin yemeğini alma görevini icra ettiğimiz bir gün, sorunlu olduğunu bildiğim bir astsubay bizi gözüne kestirdi ve yanımıza yaklaştı. biz de selamı çaktık tabi, üzerine beni pas geçti ve diğer asker arkdaşlarıma ilk soru geldi.

    ast - sen nerelisin asker ?
    asker1 - vanlıyım komutanım.
    ast - oo bu sıkıntılı.
    ast - sen nerelisin asker ?
    asker2 - mardinliyim komutanım.
    ast - oo bu da sıkıntılı.
    ast - sen nerelisin asker ?
    asker3 - hakkariliyim komutanım.
    ast - oo sen terörist misin ? var mı ailende terörist ? destekliyor musun ?
    asker3 - komutanım ben yürüyerek dağa çıksam daha yakındı, buraya (çorlu 105. topçu alayı) 1600 km yol teptim. adam gibi askerliği yapıp gideceğim. ayrıca babam da koruculuk yaptı.

    astsubay dumur oldu ve çekti gitti. sorguladığı 3 adam da üniversite mezunu kısa dönem askerlerdi. adamların yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordum. kendi aralarında zorla bizi destekçi yapacak vs diye söylendiler.

  • kavga için 10 yıl verildiğini düşünenler var sanırım. cezadaki en büyük kalem "kişiyi silahla hürriyetinden alıkoyma". kişiyi evine çağırıyorsun, arkadaşlarınla beraber biber gazı sıkıp, zorla bir odaya kilitleyip, hep beraber dövüyorsun. sokak kavgası değil bu olay. biraz okuduğunuzu iyi anlayın ve değerlendirin. o odada kızın kaçacak hiçbir yeri yok ve tek başına kaldığı için kızı orada dilim dilim kesseler kimsenin haberi olmayacak.