hesabın var mı? giriş yap

  • - şimdi tabii benim de şartlarım var.
    - tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
    - öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
    - hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
    - pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
    - hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
    - genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
    - peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
    - tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
    - buyrun.

  • önce kitle oluşturmak gerekirdi. çünkü direk mevzuya girersek delilikten ziyade ölümle burun buruna gelebiliriz.

  • müdür yardımcısının girdiği din dersinde (ayrıca müzik dersine girerdi) hz. muhammed'in en büyük mucizesi nedir diye sormuştu.
    millet yok ayı ikiye bölmesi, yok allah ile yüzyüze konuşması diye atıp tutuyordu. sıra bana gelince kuran dedim. hoca da afferin dedi.. sen ilerde büyük adam olacan dedi.
    (bkz: olamadı)

  • verilecek her türlü cevabı kapsayan üstbaşlık. maksat kapitalizmi iyice vahşileştirmekse, bu sorunun gerçekten de hiçbir cevabı yoktur.

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - verilen ücret çok azdı.

    ... hmm para insanı demek...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - iş yoğunluğu çok fazlaydı.

    ... tembel bu...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - kendimi farklı alanlarda geliştirmek istedim.

    ... bi bok bilmiyo bu. tecrübesiz...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - kendimi farklı alanlarda geliştirmek istedim. (v2)

    ... sebatsız bu. sıkılır 3-5 gün sonra...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - yönetimle ilgili problemler vardı.

    ... geçimsiz demek ki, ya da asi personel. bela olur...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - çok uzakta olduğu için gidiş geliş sorun oluyordu.

    ... zora gelemez bu. istediğim gibi sömüremem...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - ailevi bir meseleden dolayı istanbul'dan bir süre ayrılmam gerekliydi.

    ... bu üç gün sonra "ailem" der, "hastalık" der, o der bu der memleketine döner. bayramlarda da çalışmaz. olmaz...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - çünkü eşşeğin zkinden dolayı.
    - ha bu olur bak.

  • aslinda avukat muvekkil diyaloglari na girmistim bu entryyi, istek uzerine buraya da giriyorum.

    (daha muvekkil olmamis bir musteriyle gecen bir diyalogdur aslinda, aradim mamafih daha uygun bir baslik bulamadim.)
    avukat kardesimin basindan geciyor, gecen sene
    yer: rize
    mekan: kardesin ofisi

    m: avukat hanim, ben aileme dava acmak istiyorum
    k: konu nedir?
    m: evlatlik oldugumu ve bunu benden gizlediklerini dusunuyorum.
    k: bunu ailenizle paylastiniz mi?
    m: evet soyledim
    k: ne dediler?
    m: oglum gerizekali misin? 5 cocuktan sonra neden seni evlatlik alalim?

  • bu uzun boylu, sivri sakallı, kitap sevdalısı ve özgürlükçü adam en başat rol modellerimden**** biridir. bildiğim kadarıyla da, modern zamanların tek bilge kralıdır*.

    okumaya olan düşkünlüğü ve fiziksel işlerden pek hazzetmemesi nedeniyle tembellikle suçlansa da kendi kendini eğitmede gösterdiği azimle önce çok başarılı bir avukat, ardından da abd tarihinin belki de en saygın başkanı olmayı başarmış abe. evlendikten sonra avukat olmaya karar verip kendi kendine hukuk kitapları okuyarak kısa süre içinde işin fenafili olacak kadar ciddi bir adamdan bahsediyorum.

    gençliğinde masal, öykü, roman türünde çok sayıda eser okuduğu için her zaman anlatacak bir hikaye bulurmuş. bu yanını hassaten severim. en kritik anlarda, herkes gerginken alakasız bir ezop masalıyla efkarı dağıtır, insanları güldürürmüş. bilge adammış diye boşuna demiyoruz burada!

    çok seçim kaybettiği doğrudur. 37-38 yaşına dek çoğu zaman kaybeden tarafta yer almış, hukuk camiasının kendisine taktığı lakapla; honest abe. zira politikada başarıya ulaşmak için elzem olan zengin ve güçlü dostlardan yoksunmuş bu güzide insan. ancak azmi aşkın gelmiş, hayal ettiği ne varsa alayına ulaşmış sonunda.

    lincoln'ü özel yapan şeylerden biri de köleliği kaldırmış olmasıdır elbette. fakat şüphelenilebileceği şekliyle pragmatist bir motivasyonu yokmuş adamın. samimi bir biçimde kölelik kurumuna karşı olmuş ömrü boyunca. çocukluğunu köleliğin yasak olduğu bölgelerde geçirmesi bu duruşunda önemli bir neden tabi. biraz kaderle ilgili bir şey bence bu. köleliğin çok doğal karşılandığı bir bölgede büyüse o da birkaç köle satın alır mıydı, yoksa ismini paylaştığı ibrahim peygamber gibi içinden çıktığı toplumun kötü geleneklerine yine başkaldırır mıydı, orasını bilemeyeceğim. bildiğim şey, lincoln'ün samimane bir yaklaşımla köleliği ilga etmesinin sadece güney eyaletlerini değil, ingiltere'yi de çok ciddi ekonomik krizlere sürüklediğidir.

    eşiyle tanışıp nişanlandıktan sonra bir öfkeyle nişanlar atılıp çeyizler iade edilmiş ve aradan zaman geçip de birbirlerini sevdiklerini anlayınca yine bir araya gelip bir ömür didişmeye devam etmişler bu arada. lincoln'ün aksine eşi mary todd hem zengin hem de köleliği destekleyen bir aileye mensupmuş. fakat bu farklılık aile içi kavgalara neden olmamış*.

    bildiğim kadarıyla, bugün muhafazakarlığın kalesi kabul edilen cumhuriyetçi parti'nin kurucusudur abraham lincoln. ancak tabi o zamanki roller bugünün tam zıddı. öyle ot içip bob marley dinlerken "let it be meeeeen" diyen hippi demokrat imajı canlanmasın zihninizde. düşman gördüğü adamı -ülkenin başkanı bile olsa- tiyatro izlerken vurduracak kadar tehlikeli adamlar o zamanın demokratları.

    anlaşılacağı ve tarihte hep olduğu üzere, başta reformist bir topluluk olan cumhuriyetçi parti zaman içinde muhafazakarlaşmış, lincoln'ün durduğu yerden çook uzaklara savrulmuş.

    böyleyken böyle.

    bu tatlı insanın bir iki de özlü sözünü paylaşarak entry'yi itele tuşuna basayım sevgili suser'lar;

    - government of the people, by the people, for the people, shall not perish from the earth (halkın, halk için kurduğu cumhuriyet ilalebet payidar kalacaktır*).

    - common looking people are the best in the world: that is the reason the lord makes so many of them (sıradan görünümlü insanlar dünyadaki en iyi insanlardır. tanrı'nın çok sayıda böyle insan yaratmasının nedeni budur).

    - do ı not destroy my enemies when ı make them my friends (düşmanlarımla dost olduğumda düşmanlarımı yok etmiş olmuyor muyum)?

    - nearly all men can stand adversity, but if you want to test a man's character, give him power (hemen hemen herkes zorluğa katlanabilir. ama bir insanın karakterini test etmek istiyorsanız ona güç verin).

    - better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt(sessiz kalıp aptal zannedilmek, konuşup da aptallığını tescil ettirmekten evladır).

  • beklemeyin, mesaj atmayacak.
    mesaj atmayın, cevap vermeyecek.
    ağlayın ama geri gelmeyecek..