hesabın var mı? giriş yap

  • "hazar uyar’ın, ’adam yaralama, uyuşturucu, hırsızlık’ suçlarından poliste 78 suç kaydının bulunduğu öğrenildi."

    adam toplum mikrobunu öldürmüş resmen.

  • sosyal medyanın ortaya çıkışıyla beraber kadınların erkeklerin sadece yüzde 5-10'luk kısmına ulaşma arzusu yüzünden yaşanan bir olay. işin acı kısmı şu ki değiştiremediğimiz şeyler yüzünden bile elendiğimiz oluyor. tipin olsa boyun kısadır, boyun olsa tipin yoktur, bu ikisi olsa paran yoktur, bunların hepsi olsa ağzın laf yapmasa yine eleniyorsun. şimdi burada siz de kadınlardan güzellik bekliyorsunuz diyen kadınlar olacak ama erkeklerin çoğu 5/10 üstü kızlara razı ki kadınların ilişkide güzellik dışında sunduğu şeyler de kısıtlı. kadınlara güzellik, kilo konusunda toplum tarafından politik doğrucu davranılırken bir erkeğin kısa olması durumda bütün aşağılayıcı ifadelere katlanmak zorunda.

  • babasının sorumsuzluğuna annesinin ise daha rahat televizyon izleme densizliğine kurban giden çocuktur

  • kitabını ingilizce olarak okuyacağım. daha önce hakkında izlediğim videolar vardı. erkek olmak kolay değil tabi. en basitinden işlenen suçlarda bile aynı suç olsa da kadın daha az ceza alıyor erkeğe göre. erkek güçlü olmak zorunda, erkek işinde iyi olmak zorunda, erkek hep bir şeylerin en iyisi olmak zorunda. sürekli yarış halinde olmalı bir erkek. evlenmiş de olsa mezara kadar karısı onu boynuzlamasın diye savaş vermek zorunda erkekler. evli olan babamın arkadaşı 100 şey yap bir şey yapma senden kötüsü olmaz der. erkekler sadece kadınlar tarafından değil, toplum tarafından da hor görülür. bir erkek bir kadının bir günde duyduğu iltifatı hayatı boyunca bir kere duysa ölene kadar unutmaz onu. öyle bir sevgisizlik, saygısızlık durumu var. kaldırmazsın tabi ablacım. bir de kadın şunu görüyor. erkekler arasındaki arkadaşlık çok daha samimi, hesapsız. kadınlar arasındaki arkadaşlık ilişkilerini samimi bulamadığını söylüyordu o izlediğim videoda. bir gün erkekler bu dünyadan ellerini çektikleri zaman anlayacaksınız erkek ne demekmiş.

  • taze gidip geldiğim ve gezdiğim tüm şehirler listesine sıralamaya en altın bir üstünde giriş yapan şehir.

    kötü değil ama sıkıcı bir yer. kişisel görüşüm sabah erken bir saatte gidilip akşama kadar gezilip gece kalmadan dönülebilecek bir şehir olduğu yönünde. o sebeple başka bir şehir ile birleştirilebilir.

    gezilecek yerler oldukça az. başlayalım;

    1- kölner dom

    gerçekten gördüğüm en iyi katedraldi. hakkını yemek istemem. ücretsiz gezilebiliyor olması büyük bir avantaj. devasa bir yapı. fotoğrafını çekerken kadraja sığdırma konusunda zorlandığımı itiraf ediyorum.

    2- hohenzoller köprüsü

    meşhur anahtarlı köprü. bu köprüyü geçip ren nehrinin karşı kıyısından dom'a bakmak müthiş bir keyifti. yalnız köprüde yer kalmamış anahtarlardan, insanlar başka anahtarların üzerine asmış. bilemiyorum bence karma yaratabilir gibi geldi *

    3- great saint martin kilisesi

    söze hafta içi saat 12'de açıldığını belirterek başlamak isterim. bir dom olmasa da gerçekten görkemli ama sade bir katolik kilisesi. ücretsiz.

    4- el-de haus

    beni en çok etkileyen yapı buydu. eskiden gestapo merkezi olarak kullanılmış olan bu binanın iki katı müze ve ağırlıklı olarak ikinci dünya savaşına ait fotoğraflardan oluşurken binanın bodrum katı işkence odaları ve tutukluların kaldığı odalardan oluşuyor. bu kat gerçekten vurucuydu. bina içerisinde neredeyse herşeyin almanca anlatılması eksi bir özellik olmakla birlikte bazı tutukluların hikayeleri ingilizce olarak da anlatılmış. insanın yüzüne nazilerin ne kadar boktan insanlar olduğunu ve ikinci dünya savaşının ne kadar acılarla dolu olduğunu bol bol vuruyor. köln'e gidecek olanlara mutlaka tavsiye ettiğim bir durak. bileti gün itibariyle 4.5 euro.

    açıkçası fazla bir zaman ayırmadığım için bu şehre gezilecek yerleri bu kadar benim için. birkaç müze de var benim ilgimi çekmediğinden gezmedim. gelen mesajlardan birinde resim severlere şiddetle ludwig museum önerildi. meraklısına duyurulur.

    içinde bulunduğum süre boyunca ingilizceden çok türkçe konuştum diyebilirim. bol bol türk var. kurulu düzenimiz var tayfasına da denk geldim izmirli solcu bir babanın çocuğuna da. bu sebeple küçük bir türkiye diyebilirim sanırım.

    alman döneri güzelmiş. porsiyonlar büyük, yerken mide fesatı geçirdim. ama oldukça lezzetliydi. ilgili mekan: mangal döner

    lokal birası olan kölsch fena değil. pilsener seven bünyem beğendi. ancak marketten aldığım gaffel kölsch çok beğenerek içtiğim bir bira olmadı. tadı düz efes ile carlsberg karışımı biraz da tuborg summertime soslu bir şeydi. ancak denemiş olduğum mühlen kölsch gerçekten leziz bir biraydı.

    son olarak köln bonn havalimanı güvenlik görevlilerine en içten teessüflerimi iletiyorum. bir sivil havacılık kuralı olan bir adet 1 litrelik kilitli poşet içerisinde 100 ml ve altındaki sıvıları taşıma kuralını harfiyen ve oldukça katı bir şekilde uyguladıkları için hem oradan satın aldığım ve türkiyede olmayan bazı ürünlerimi çöpe atmak zorunda kaldım hem de az daha uçağı kaçırıyordum. kesinlikle tolerans göstermedikleri gibi hızlı bir şekilde de işlem yapmıyorlar. sayelerinde havalimanı içerisinde maratonda koşar gibi koşmama rağmen uçağın kapısından giren son kişi oldum. gidecek olanlara bu konuya dikkat etmelerini öneririm. ek olarak tax free ofisi sabah 6da açılmakla birlikte gümrük memurları oldukça suratsız ve atarlı.

    özetle gittik gördük bi havalandık geldik.