hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    tayyor, önce pargalı abdullah'ı sonra da ahmet hoca'yı harcıyor. sadrazamlığa makbul berat gelebilir.

    padişah'ın lalası feto meğer payitahtı kandırıyormuş. gerçek açığa çıkınca sınırı geçip amerikanya krallığına sığınıyor.

    şehzadelerde sıkıntı büyük. bazı idrak sorunları var.

    şeyh-ül islam çok yufka yürekli. kendisini eleştirdikleri için milyon duka'lık taşıtından inip halkın arasında yürümüş bir seferinde.

    jöleliler ve kefenliler gibi yeni birliklerle tanışıyoruz. binlerce ok, kargı, pala ve yayları var.

    yakın zamanda sümeyye sultan ile yeni damat paşa'nın nikahı var. bakalım neler göreceğiz.

    --- spoiler ---

  • 350 tlden satışa koyduğum, 17 fonksiyonlu, belki 40tan fazla parçası olan yarı profesyonel ve sıfır mutfak robotuna
    "kuran kursumuzun mutfağına hediye edebilir misiniz?" diyen sakallı ve sarıklı tiptir.
    sanırım kuran kursu mutfaklarında smoothie falan yapıyorlar

  • ahmet çakardan rok'a gelsin: benim senin gibi iktidardan gücüm yok ertem gibi ilişkilerim yok. ben kendi halinde bir adamım.

    helal lan hoca.

  • isteyen istediği zaman işi bırakır. köle mi bu insanlar? zorla çalışacaklar? insan haklarından bihaber olduğunuz için bir insanın istemediği bir işte zorla çalıştırılamayacağını, bunun insanlık suçu olduğunu da bilmiyorsunuz. sıra size gelene kadar da kimsenin özgürlüğünü savunacağınızı düşünmüyorum. kendi bataklığınızda takılıp saçma fikirlerinizi uluorta açmamanızı öneririm.

    tanım: normal, garipsenmeyecek bir olaydır.

  • amerika'daki her sey oldugu gibi bu da eyaletten eyalete degisen bir seydir. zamaninda obamacare getirildiginde en buyuk amac eyaletler arasindaki farki mumkun oldugunca azaltip ulke boyunca benzer, standart ve ortak bir saglik sistemine ulasmakti ama bunun ne kadar basarili oldugu tartisilir.

    oncelikle sunu soyleyeyim (cunku bu konuda cok soru geliyor) amerika'ya green card yoluyla veya baska bir sekilde geldiyseniz ulkeye adiminizi atar atmaz ilk yapacaginiz sey saglik sigortasi almak olmalidir. bunun kesinlikle sakasi yok. saglik sigortaniz yoksa bir ambulansin sizi alip bir sokak otedeki hastaneye goturmesi 2 bin dolar, acil serviste size basit bir pansuman yapilmasi 800 dolar, basit bir doktor ziyareti 400 dolar gibi fiyatlar cekebilirler. yukaridaki entry'lerde de siklikla bahsedildigi icin bu rakamlarin ayrintisina girmeyecegim ama bu rakamlar abartma degil. biz turkler'de genelde "bana bir sey olmaz" zihniyeti olur ama bu konuda risk almaya degmez. sahsen 15 senedir hic doktora gitmeme ragmen sigortam var cunku yarin ne olacagi belli olmaz. sirf hava degisiminden dolayi ucaktan iner inmez hasta olan ve doktora gitmek zorunda kalan ve ayaginin tozuyla binlerce dolar zarara giren insanlar var.

    yine de cok karamsar olmamak lazim. son istatistiklere gore amerikalilarin %92'sinin saglik sigortasi mevcut. obamacare oncesi bu rakam %84'tu ve obamacare sayesinde sigortasizlarin orani %16'dan %8'e dustu. bu oran almanya ve ingiltere'deki sigortali oraninin biraz daha altinda ama obamacare sonrasi arada cok fazla fark kalmadi.

    yukarida bahsettigim gibi amerika'daki saglik sistemi eyaletten eyalete degisiyor. saglik sistemi olarak iskandinav modelini birebir uygulayan oregon, washington, minnesota, california gibi eyaletler oldugu gibi, tam tersi model uygulayan alabama, teksas gibi eyaletler de mevcut. mesela her zamanki gibi oregon'u ornek vereyim. gecen sene gecen bir kanunla "oregon health plan" adinda bir saglik sigorta sistemine gecildi. buna gore aylik 1400 dolarin altinda geliri olan tekil kisiler, 1600 dolarin altinda geliri olan ciftler veya 2800 dolarin altinda geliri olan cocuklu aileler tamamen ucretsiz bir saglik sigortasina sahip olabiliyor. bu iskandinav modelinin birebir uygulamasidir. bu sistemdeki saglik sigortasi hemen hemen akla gelecek tum tibbi durumlari karsilamaktadir (dogum yapmak, uyusturucu tedavisi, psikolojik tedavi, dis sagligi dahil oldukca kapsamli bir sigorta).

    bu konuda her eyalet oregon kadar comert degil ama california'da da asagi yukari benzer bir sistem var. hatta california'daki birazcik daha comert cunku oregon'daki sigortadan faydalanabilmek icin en az green card veya vatandas olmaniz gerekirken california'da kacak gocmen olup saglik sigortasindan faydalanan insanlar var.

    yine de eyaletlerin kendi saglik sigortasi cok az kisiyi kapsiyor. amerika'daki sigortalilarin buyuk cogunlugu (yaklasik %60) calistiklari sirket tarafindan sigortalanmaktadir. her sirketin sigorta politikasi ve ucretleri farkli oldugu icin burada tam bir birlik saglanabilmis degil. mesela nike'in calisanlarina sagladigi sigorta ile intel'in calisanlarian sagladigi sigorta arasinda farklar mevcut. genelde buyuk ve kurumsal firmalarin sigortalari daha kapsamli ve daha ucuz oluyor. sirketlerin sagladigi sigorta calisanin ailesi ve cocuklarini da kapsarken ucret bedava ile ayda 500-600 dolar arasinda degisiyor. kisisel bir ornek olmasi acisindan: su anda calistigim sirkette kendim ve esimi kapsayan saglik sigortasi icin hic para odemiyorum ama onceki sirkette sirf kendi sigortam icin ayda 200 dolar oduyordum.

    bunun disinda 65 yasinin uzerindeki tum vatandaslar, engelliler, federal devlet icin calisan memurlar ve askerler federal devlet tarafindan sigortalanmaktadir ve bu kisilerin sigorta masraflarini sosyal sigortalar kurumu (gilicdar batirdi hep) odemektedir. 65 yasinin uzerindeki tum vatandaslar ssk'dan emekli oldugu icin saglik masraflarini da ssk oderken kalici olarak engelli olan vatandaslar da ayni kapsama giriyor. bu kisiler ayni zamanda bazi eyaletlerde de ek sigortalardan faydalanabiliyorlar.

    peki obamacare nerede devreye giriyor? diyelim ki 65 yasinin altindasiniz, bilinen bir engeliniz yok, calistiginiz sirket size sigorta saglamiyor, geliriniz sigorta satin almaya yetmiyor ve oregon gibi iskandinav sistemini benimsemis bir eyalette yasamiyorsunuz. bu durumda obamacare'in sisteminden indirimli olarak kendi ozel sigortanizi satin alabiliyorsunuz. obamacare oncesi bu durumdakiler icin sigorta policesi almak cok pahaliydi ama obamacare ile bu ucret biraz daha indi ama obamacare'in asil faydasi bu olmadi. obamacare oncesi sigorta sirketleri kanser, seker, kalp hastaligi gibi masrafli bir hastaliginiz varsa sizi sisteme kabul etmemezlik yapabiliyordu ama artik bu yasaklandi. sigorta sirketleri artik hangi hastaliginiz olursa olsun sizi kabul etmek zorundalar (trump bunu degistirmek istemisti ama kendi partisi bile karsi cikti).

    her seye ragmen sigortasi olmayan %8'lik kesim buyuk bir risk aliyor. sigortaniz yokken doktora gittiginizde en basit bir islem bile yuzlerce, hatta binlerce dolar tutabiliyor. bunun da birkac sebebi var. buyrun liste yapalim:

    1) bir hastanenin acil servisine gittiginizde ne olursa olsun sizi kabul etmek ve size ilk mudaheleyi yapmak zorundalar. yaninizda bir kimlik olmasa ve paraniz olmasa bile bu hastanelerin kanuni zorunlulugu. bu yuzden evsizler ve kacak gocmenler genelde acil bir durum oldugunda doktora gidip acil serviste takiliyorlar. bunlar ucret odemedigi icin kabak odeyenlerin basina patliyor cunku hastane herkesin masrafini odeyenlerden cikartmaya calisiyor.

    2) acil servisler sadece acil durumlar icin oldugundan hastaneler acil servis kullanimini azaltmak istiyorlar ve bunu ucretleri yuksek tutarak yapiyorlar. kanunen gelen kimseyi geri ceviremedikleri icin her basi agriyan veya burnu akanin acil serviste olmasini istemiyorlar ve fiyatlari caydirici bir guc olarak kullaniyorlar.

    3) abd'de tip okumak asiri derecede pahali oldugu icin doktorlar 200-300 bin gibi borclarla mezun oluyor ve ayda birkac bin dolar ogrenci kredisi odedikleri icin bu rakami musteriye yansitiyorlar.

    4) doktorlar yanlis tedavi uygulayip hastaya bir zarar verirlerse hastanin mahkemeye gitme ve cok ciddi oranda tazminat isteme hakki oluyor (malpractice). doktorlar bu ihtimale karsi ozel bir sigorta satin aliyorlar ve bu da her ay binlerce dolar tutuyor. sonunda doktor mahkemeye verilirse tazminati sigorta sirketi oduyor. bunun parasi da musteriye yansitiliyor.

    5) hemsireden hasta bakiciya kadar saglik personelinin maaslari oldukca yuksek ve dunya standartlarinin uzerinde oldugu icin bu da fiyatlara yansiyor. abd'de bir hemsirenin yillik 100 bin dolar ve uzerinde kazanmasi hic de nadir degil.

    6) ilac firmalari genelde paralarini bati ulkelerinden cikartirlar. mesela abd ve avrupa'da 5-10 bin dolar tutan bir ilac ayni marka ve ayni sirket tarafindan satilmasina ragmen cin veya hindistan'da 50-60 dolara kadar dusebiliyor. mesela abd'de 85 bin dolar tutan bir ilac hindistan'da 500 dolara sattigi icin bir cok amerikali hindistan'a gidip ilaci oradan aliyor (link asagida). genelde ilac firmalari ar-ge masraflarin bati ulkelerindeki ilac satislarindan cikartirken diger ulkelere maliyetin cok az uzerine ilac satarlar. ozellikle bu konu cok ilginc ve bu konuda yazilan bir suru makale ve kitap var. ilac firmalari abd'de ve avrupa'da satis yaparken en buyuk masraf kalemleri olan ar-ge'yi fiyata ekliyor ama asya ulkelerinde sadece ilacin fabrika uretim masraflari sayiliyor.

    https://money.cnn.com/…osbuvir-hepatitis/index.html

    7) tum bati ulkelerinde oldugu gibi abd'de de nufus gittikce yaslaniyor ve saglik hizmetlerine olan talep artiyor. amerikalilar'in ekseriyeti sagligina dikkat etmedigi, fazla egzersiz yapmadigi ve sagliksiz beslendigi gercekleriyle de yuzlesince ulkede yeterince saglik personeli yok. talep arza gore kat kat fazla olunca da saglik hizmetleri daha pahali oluyor (serbest piyasa ekonomisi).

    8) hastanelerin, medikal ofislerin ve kullanilan yuksek teknolojili makinelerin kirasi inanilmaz derecede yuksek ve bu da musteriye yansitiliyor.

    bazi durumlarda saglik masraflarinizi saglik sigortaniz disindaki kaynaklar da odeyebiliyor. ornegin trafik kazasi gecirdiginizde hastane masraflarinizi araba sigortaniz karsilar. isyerinde kaza gecirip sakatlandiginizda masraflarinizi sirketiniz ceker. eve hirsiz gelip sizi yaralasa hastane masraflarini ev sigortaniz ceker. yine de saglik sigortasi cok onemlidir ve buradaki hayatin olmazsa olmazlarindandir. sakin ihmal etmeyin.

    aslinda sigorta konusu oldukca karmasik. bunun deductible'i var, out of pocket'i var, out of network goygoyu var, bunlarin hepsinden bahsetmeye kalkarsam entry cok uzayacagi icin bahsetmiyorum ama mevzu burada bahsettigimden daha komplike. bazi durumlar oluyor, saglik sigortaniz oldugu halde saglik masraflarina bir araba dolusu para dokmeniz gerekiyor. bu yuzden sigortanin sartlarini, nerede nasil gectigini de iyice incelemek gerekiyor.

    amerika iyidir, hostur, firsatlar ulkesidir, bazi yerleri cennet gibidir (ornegin oregon) de kendi hakkinizi kendiniz aramaniz ve her seyi en ince ayrintisina kadar irdelemeniz gerekiyor yoksa bu ulke insani kagit gibi ogutur. her seyden onemlisi saglik giderlerini kismanin en iyi yolu yedigine ictigine dikkat etmek, sagligina ozen gostermek, sinirden stresten uzak durmak, havasi suyu temiz bir yerde yasamak, egzersiz yapmak gibi seyler geliyor. ornek olarak soyluyorum, gidip daha ucuz diye kalitesiz, junk food veya fast food tuketip sonra doktora binlerce dolar bayilacagima biraz daha organik, kaliteli beslenip doktor masraflarini kisabilirim mesela. hayatta yapilan yatirimlar icinde insanin kendi sagligina yapacagi yatirim gibisi yoktur cunku istedigin kadar mal mulk topla, onlari zevkle ve afiyetle yiyebilecegin sagligin yoksa ne yapabilirsin ki?

    su anda bu yaziyi okuyan herkes nefes alip veriyor. bunu hic dusunmeden, aklimiza bile gelmeden yapiyoruz. nefes aliyoruz, nefes veriyoruz. hic dusunmuyoruz ama 2-3 gun hasta olsak, bogazimiz veya burnumuz tikali olsa rahat rahat nefes almanin aslinda ne kadar lezzetli ve keyifli bir sey oldugunu anliyoruz. hastalik gecer gecmez "oh be dunya varmis" diyoruz, aradan birkac gun gecince yine unutuyoruz cunku insan bir seyi kaybetmeden kiymetini anlamiyor. simdi bu yaziyi okuyanlara bir sozum var, derin bir nefes alin, sonra birakin, sonra yeniden nefes alin, simdi de bunun ne kadar keyifli oldugunu ama aslinda hic kiymetini bilmedigimizi dusunun.

    ha diyeceksiniz ki "sen oregon'un tertemiz taptaze yemyesil havasini nefes cekiyorsun, tabi keyif alirsin". onun yeri ayri. nefes her yerde nefestir.

    neyse, yukarida dedigim gibi abd'de saglik sisteminden vergi sistemine, egitim sisteminden cevreyi koruma kanunlarina kadar her sey eyaletlere birakilmis. bu yuzden eyaletinizi de iyi secmek onemli. yine yukarida soyledigim gibi bazi eyaletler saglik sisteminde iskandinav modelini benimsiyor ama bu eyaletler vergilendirmede de iskandinav modelini benimsiyor. mesela teksas'ta yasayip yilda 100 bin dolar kazanan biri 28 bin dolar gelir vergisi oderken california'da yasayan ve yilda 100 bin dolar kazanan biri yilda 38 bin dolar gelir vergisi odeyecektir. sonucta iskandinav ulkelerinde de bedava saglik hizmeti olmakla beraber gelir vergilerinin oranlari %50'nin uzerine cikabilmektedir (mesela isvec'te gelir vergisi %62'ye kadar cikabilmektedir). kisaca dunyanin hicbir yerinde bedava saglik hizmeti diye birseyden soz etmek mumkun degildir cunku bunlarin parasi halktan o veya bu sekilde cikmaktadir.

    yine de abd gibi dunya tarihinin gelmis gecmis en varlikli ve zengin ulkesine vatandaslarinin doktora gidemedigi icin veya ilacsizliktan dolayi olmesi yakismiyor. ideal olan bunun hic olmamasi, ulkenin %100'unun (kacak gocmenler de dahil) sigortali olmasidir. umarim bir gun o da olur.

  • 1 - resim galerisi'ni tartışmadan önce, esher'den konuşalım

    escher'in 1956'da yaptığı, ve, taş baskısı tekniğiyle çoğaltılmış olan 'resim galerisi' resim galerisinin ilk varyasyonuisimli eseri hakkında konuşmadan önce, sanatçıya dair ufak bazı hatırlatmalar yapacağım.

    hollandalı bir grafik sanatçısı, illüstratör ve ressam olan maurits cornelis escher, ya da, o çok popüler olan inisiyaliyle mce (1898 – 1972) mimarlık ve dekoratif sanatlar eğitimi aldı. 1937'de bazı çalışmalarını paylaştığı kardeşi berend'in teşvikiyle matematiğe yöneldi. perspektif, simetri, topoloji ve uzay geometrisi gibi disiplinlerde derinleşen sanatçı, kendisi matematikle beslenirken, matematikçileri de etkiledi ve besledi.

    'imkânsız üçgen'in de arasında olduğu bazı eserlerinin, başta roger penrose olmak üzere, çok sayıda matematikçi için yoğun bir heyecan, ilgi ve ilham kaynağı olduğunu biliyoruz.

    2 - escher, bir grafik sanatçıdan fazla bir şeydir

    escher, bir grafik sanatçıdan çok daha fazlasıdır. zirâ, onun eserlerinin ima, işaret ve nispet ettiği anlam uzaylarından yola çıkarak; bir çok ekolüyle felsefenin; başta grafik sanatlar ve müzik olma üzere sanatın; insana vaat ettiği kişisel kurtuluş (selâmet) yollarıyla her tandansdan teolojinin; fiziğin (insani gözlem ve deneyimlemenin) henüz dokularına sızamadığı 'fizik ötesi'ne düşen o meçhul aleme dair konuşmayı deneyen metafiziğin; pür matematiksel olan (soyut-uygulamasız-teorik) fiziğin; sadece 4 boyutlu einstein uzay-zaman sürekliliğinin değil, 11 boyutlu sicim teorisinin, ve, onun bir level üstünden konuşan 'm-teorisi'nin teklif ettiği kozmolojiler ve kozmogonilerin içerdiği paralel, ya da, iç içe evrenlerin; perspektif, uzay geometrisi, simetri ve topolojinin başını çektiği alt kırılımlarıyla matematiğin ve nihayet mantığın derin dip sularında ilerlemek, oradan da sonsuzluk(lar), paradokslar, perspektifin görsel algıya kazandırdığı zenginlikler, boyutlar, imkânsız boyutlar, imkânsız nesneler, kendi kendine göndermeli çevrimler / döngüler / dolaşıklıklar, en genel anlamda imkânlar ve imkânsızlıklar hakkında kapsamlı, kuşatıcı ve verimli tartışmalar yapmak mümkündür.

    3 - resim galerisi'nin iki farklı varyasyonu arasındaki fark nedir?

    yukarıdaki resmin bir de şu versiyonunu yapmıştır escher resim galerisi'nin ikinci varyasyonu

    bir kompozisyonun iki farklı versiyonu (varyasyon) şeklindeki bu iki resim galerisi tablosu arasındaki çok küçük bir farklılık vardır.

    ilkinde, genç adamın ve ona bakan penceredeki kadının bakış açıları resmin merkezindeki bir odak noktasında kesişmekte, ve, tam orada, resmin merkezinde (ortasında, ağırlık merkezinde), bu iki farklı algının bir nokta etrafında sarmal oluşturduğu, düğümlendiği resmedilmektedir.

    resim galerisi'nin daha çok tanınan ve bilinen ikinci versiyonunda ise, genç adamla ona bakan kadının bakış açılarının bir nokta etrafında sarmallaşarak düğüm oluşturduğu odak noktasında (orta nokta, merkez noktası, ağırlık merkezi), daire biçiminde beyaz bir leke ve onun tam göbeğinde de ressamın mce biçimindeki alâmet-i farikası, inisiyali yer almaktadır.

    4 - resim galerisi kompozisyonu, izleyicisine hangi hikâyeyi anlatmaktadır?

    limana nazır, ve, denize (rıhtıma) birkaç metre mesafede olan, zemin hariç, 3 katlı köşe bir binanın ilk katının penceresinden bir kadın limana (ufka) doğru bakıyor. genç bir erkek, bize sırtını dönmüş, bir resim galerisindeki bir resme (tabloya) bakıyor. genç erkeğin, duruşu yüzünden, hem sırtını, hem de sağ cephesinin bir kısmını görebiliyoruz.

    genç erkeğin baktığı tabloda denizde bir gemi, bir kayık, rıhtım, rıhtım boyunca dizilmiş üç ve daha fazla katlı binalar, rıhtımda birkaç kişi, limana bakan kadının ilk katında oturduğu binanın zemin katında yer alan bir resim galerisi, o galeride, sırtı bize dönük olarak duran ve bir tabloya bakan genç bir adam; genç adamın baktığı tabloda denizde bir gemi, bir kayık, rıhtım, rıhtım boyunca dizilmiş üç ve daha fazla katlı binalar, rıhtımda birkaç kişi, limana bakan kadının ilk katında oturduğu binanın zemin katında yer alan bir resim galerisi, o galeride, sırtı bize dönük olarak duran ve bir tabloya bakan genç bir adam; genç adamın baktığı tabloda denizde bir gemi, bir kayık, rıhtım, rıhtım boyunca dizilmiş üç ve daha fazla katlı binalar, rıhtımda birkaç kişi, limana bakan kadının ilk katında oturduğu binanın zemin katında yer alan bir resim galerisi, o galeride, sırtı bize dönük olarak duran ve bir tabloya bakan genç bir adam; genç adamın baktığı tabloda ............o ne, sonsuz çevrime girdik yâhû!

    yukarıdaki sonsuz çevrimi kırıp, döngüden dışarı çıkmaya çalışalım. bu durumda, tablonun anlattığı hikâyeye dair şunları da söyleyebiliriz: 'genç adam, galeride baktığı tabloda aynı zamanda kendisine bakan kendisini de görüyor'. tablo galerinin içindedir, galeri de tablonun içinde!

    5 - bu tablo sözel paradoksun görsel halidir!

    evet, resim sergisi tablosu, 'kendi kendisine gönderme yapan', 'kendisiyle konuşan', 'kendisine dair konuşan' iddiaların neden olduğu sözel paradoksun görsel boyuta taşınmış halidir. 'ben yalancıyım', 'sonraki cümle yanlıştır; önceki cümle doğrudur' türünden 'kendine göndermeli ifadeler' nasıl bizi 'sonsuz bir çevrim'e sokarak, ifadenin doğru mu, yoksa yanlış mı olduğuna karar vermemizi engelliyorsa; 'resim sergisi' tablosu da, bu sözel paradoksların harekete geçirdiği dinamiklerin görsel mütekabillerini tetiklemekte, ve, bu suretle de 'kendisine referans verdiği', 'kendisiyle konuştuğu', 'kendisine dair konuştuğu' için, izleyeni sonsuz bir döngüye sokarak görsel bir paradoks oluşturmaktadır.

    işte bu yüzden de, resim sergisi tablosunda genç adamın ve kadının nereye baktıklarını hem söyleyebiliyoruz, hem de söyleyemiyoruz! diğer bir deyişle, bunlar hem birbirlerine, ve, hem de kendilerine bakmakta; ya da, birbirlerine bakarken aslında kendilerine bakmaktadırlar.

    'sonraki cümle doğrudur; önceki cümle yanlıştır'ın görsel versiyonu ile karşı karşıya olduğumuz ortadadır.

    bu yazı ile ilgilenenler, şunları da sevecekler: 1 - resim galerisi tablosu hakkında enteresan bir bakış açısı için bknz. http://escherdroste.math.leidenuniv.nl/…?menu=intro
    2 - 'kendi kendisiyle konuşan', 'kendisine dair konuşan', 'kendisine referans veren' antitelerin neden olduğu sonsuz döngüler ve paradokslarla ilgili olarak bknz. [http://en.wikipedia.org/wiki/gödel,_escher,_bach http://en.wikipedia.org/wiki/gödel,_escher,_bach], ve, bknz. 'gödel, escher, bach: bir ebedi gökçe belik, lewis carroll'un izinde zihinlere ve makinelere dair metaforik bir füg'; douglas r. hofstafter. kabalcı yayınevi, istanbul, 2001.
    3 - escher'in resmi sitesi: esher'in resmi sitesi
    4 - escher müzesi: esher müzesi

  • değerli adalet bakanımız bekir bozdağ'ın ülkede sorun kalmamış gibi, sorduğu soru!!

    haberin detayı şöyle:

    adalet bakanı bekir bozdağ, "twitter yetkililerine soruyorum; kim talimat verdi, 'we love erdoğan' 'hashtag'ını kaldırdınız? özgürlük ilkeleri içerisinde 'we love erdoğan' mesajını kullanmak, yaymak twitter ilkelerine aykırı mı, aykırıysa hangi ilkesine aykırı? insanların birine dair sevgisini ifade etmesi nasıl 'twitter'ı rahatsız ediyor? bu da sayın cumhurbaşkanımıza karşı yürütülen kürsel operasyonunun bir yansımasıdır." dedi.

    memlekete bak amk, adalet bakanı ne ile uğraşıyor. tam panayır.

  • dün sabah farkettiğimiz ve farkettiğimiz andan itibaren canımızı sıkan olaylar silsilesi.

    4 mayıs 2024 tarihinde aşağıdaki görselde de görebileceğiniz gibi akbank kredi kartımdan tam 4 kere üst üste para balıkesir merkezli bir gıda toptancısı firma üzerine çekim yapılmış.

    görsel

    çekilen tutarların toplam miktarı neredeyse 170 bin tl.
    işin asıl üzücü ve sinir bozucu kısmı ise bu işlemler yapılırken bana ne sms ne de bir 3d secure kodu gelmesi. yani durumu tesadüfen ekstreye bakınca öğreniyorum.

    olayı fark etmem ile birlikte bankayı arayıp olayı anlatıp kredi kartını kullanıma kapattırdım. ardından olayla ilgili dilekçe doldurup bankaya gönderdim.

    bununla beraber dün paranın çekildiği firmanın muhasebe departmanından olduğunu söyleyen biri beni aradı ve olayın dolandırıcılık olduğunu ve paranın iadesinin gerçekleştiğini söyledi. bu işin kimin yaptığını bildiklerini isim ve tc kimlik numarasına kadar benle paylaşacaklarını söylediler. ben bu numarayı 2 gün farklı numaradan aradım ve bana 2 gün de farklı isim ve tc söylediler. yani işin bu tarafında bir sıkıntı olduğu belliydi.

    ben de teyit amaçlı firmayı geri aradım ve böyle bir şahsın firmada çalışmadığından bahsettiler. sizi vazgeçirmek için böyle bir oyun içerisindeler diye söylediler. olayı firmaya da anlattım. bu ödemenin karşılığında mal çıkışı yapmayıp bu ücreti karta iade edebileceklerini söyledim.(başka türlü neye istinaden para ya da mal ellerine geçebilir bilmiyorum) onlar da beni şirketin avukatına bağladı. avukat bu olay için işlemlerin başlatılacağını ve çok uzun süreceğini söyledi. (avukata da artık ulaşılamıyor)

    bütün detayları geçiyorum. benim kredi kartımdan en basit bir işlem için bile 3d secure istenirken böyle büyük bir bedel nasıl oluyor da bilgi dahil gelmeden çekim yapılabiliyor.

    bununla birlikte banka bana ekstre gününe kadar olay çözülmezse bu miktarı benim ödemem gerektiğini söylüyor.

    böyle saçma sapan bir güvenlik açığı yüzünden bu olay çözümlenene kadar benim 170 bin tl ödemem gerekiyor.

    sonuç olarak böyle bir mağduriyet karşısında bu işlemi hızlandırmak için daha başka nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmiyorum ve bu parayı ben ödemek istemiyorum.

    edit: tüm yazar arkadaşlara destekleri için teşekkürler. sayısız mesaj aldım. aynı konuyla ilgili bir çok arkadaşımız da mağdur olmuş. gerekli tüm işlem ve başvuruları yaptık. bugün savcılığa da dilekçemizi veriyoruz. umarım en kısa zamanda çözülür.

    debe editi: arkadaşlar tekrardan tüm destekleyenlere teşekkür ederim. bu vesile ile kredi kartlarımızı mail order ödemelerine kapatalım. buradan bunu öğrenmiş olduk. bu boşlukla ilgili de umarım bankalar tarafından bir adım atılır ve daha fazla kimse mağdur olmaz.

    edit2: bankaya harcama itiraz dilekçemizi gönderdik. bankadan bununla ilgili tespit işlemlerinin başladığını bildiren email aldık. edevlet üzerinden bddk şikayetini de oluşturduk. ayrıca savcılığa dilekçemizi verdik. sonuçlarını paylaşacağım.

  • ucak dusmesi, esrarengiz olaylar, kaybolma vs tarzi belgesellerde de vardir bunlar:
    michelle ya da david o gun de rutin islerini yapiyordu ancak birseylerin normal olmadiginin farkindaydi..