hesabın var mı? giriş yap

  • gun itibari ile, sozlukte yasanan kisa sureli kaotik anlarin kisa aciklamasi. normalde yapmam bu tur seyler ama, olayi anlamayanlara kiyagim olsun.

    - sabahin ilk isiklari ile birlikte, sozlukte onay bekleyen tum caylaklar bir anda yazar oldu.
    - henuz hadise tam kavranamamisken, sozluge oluk oluk entry akmaya basladi.
    - yazar olan caylaklar o kadar seri entry giriyordu ki, girilen entry'ler henuz sol frame'in tepesine gelmeden 3. sayfaya dusuyordu.
    - gunun cok erken saatleri olmasina karsin tum basliklarda akil almaz bir patlama yasanmaya baslandi. ortam, zombi istilasina ugramis kent merkezinden halliceydi.
    - olaydan cok kisa bir sure sonra, sozlukte eskiler-yeniler tartismasi basladi.
    - yeni yazarlar "eskiler ucurulsun" gibi basliklar acarak goz yasartti.
    - yeni yazarlarin buyuk cogunlugu cumle dahi kurmaktan acizken, "sozluk radikal bir karar aldi. siz zaten bir bok yapmiyordunuz. biz kaliteyi yukseltecegiz" cikislari yaparak aklimizi basimizdan aldi.
    - tam sozluk manisa mesir macunu senliklerine donmusken, sozluk yonetiminden "pardon kuzenim yapmis" aciklamasi geldi.
    - bu aciklamadan sonra, yeni yazarlarda gergin bir bekleyis basladi. tekrar caylak olmamak adina, onlara destek veren bazi eski yazarlar ile direnis baslattilar. arada, mantikli entryler girerek tekrar caylak olmaktan yirtmaya calisanlar gozden kacmadi.
    - aciklamadan yaklasik bir saat sonra, ssg "yeniden caylak yap" butonuna basti ve 2 saatligine yazar olan caylaklar, yeniden caylak oldu.

    onay bekleyen caylaklarin buyuk kisminin yazar olmaya hazir olmadigini gozlemlemek mumkundu. arada, sozluge bir seyler katabilecek olanlar da goze carpiyordu elbette ancak buyuk cogunluk epey bir sure daha caylak kalacak gorunuyordu.

  • başlık: ne kadar ali şan'sınız testi

    entry:

    1) omuzunuz var mı ?

    a) yok
    b) var

    2) içinizde saçma sapan bir neşe var mı ?

    a) var
    b) yok

    3) sabah programı yaptınız mı?

    a) evet
    b) hayır

    4) at hırsızına benziyor musunuz?

    a) evet
    b) hayır

    a lar çoğunluktaysa ali şan'sınız.

  • düşünmesi kafa karıştırıcı bir konu. ama basitçe anlamak için iki örnek düşünülebilir.

    çakal ve road runner çizgi filmindeki çakalı düşünün. bir uçurumun kenarına çıktığı anda hemen düşmez, uçurumun kenarına geldiğini görür ve birkaç saniye sonra düşer. yani yerçekimi onu birkaç saniye sonra aşağı çekmeye başlamıştır. peki gerçek hayatta da düşen bir objenin düşmeye başlaması için 0,00001 saniye bile olsa bir zaman geçiyor mu? yoksa yerçekimi en ufak bir gecikme olmadan mı onu aşağı çekmeye başlıyor?

    örneğin sihirli bir şekilde güneş'i bir anda yok etsek, etrafında dönen gezegenler tam olarak o "an"da mı savrulmaya başlarlar? yoksa kütleçekim dalgalarının onlara ulaştığı belli bir hız var mı?

    kütleçekim dalgaları ışık hızında ilerliyorsa güneş yok olduğu andan itibaren dünya'nın 8 dakika sonra savrulmaya başlaması gerekir. yani güneş'i bir anda yok ettikten sonra dünya ve diğer gezegenler bir süre daha güneş'ten birkaç dakika önce çıkmış olan kütle çekim dalgalarının etkisiyle yörüngede dönmeye devam ederler.

    kütleçekim dalgalarının şimdilik ışık hızıyla tam olarak aynı hızda ilerledikleri kabul ediliyor. çünkü bu evrende bir "şeyin" ilerleyebileceği en yüksek hız, bu yüzden ikisi de hız ibresini sona dayadıkları için aynı hızda hareket ediyorlar. einstein'ın görelilik teorisinde kanıtladığı üzere.

    kütleçekimi ve ışık birbirine yakın şeyler. ikisinin de varlığı zamanın akışını değiştiriyor. büyük bir kütlenin yakınında ya da ışık hızına yakın bir hızda giderken zaman daha yavaş akıyor.

    aslında kütleçekimi de ışık da bir "bilgi" taşıyor, vardıkları yerde evrende değişime neden olan bir bilgi. evrenin izin verdiği maksimum hıza ulaşan bu iki şey ister kütleçekimi taşıyan graviton ister ışığı taşıyan foton olsun, ışık hızından hızlı gidemiyorlar. ancak ikisi de maksimum hızda gidebiliyorlar.

  • http://m.t24.com.tr/…rkiyede-ilk-kez-goruldu,280428

    1874 yılından sonra ilk kez ülkemizde görülen kuş türü, uçan penguen.

    sulak alanların kuruması ve doğal kaynakların tahrip edilmesi kuşların anadolu'ya küsmelerine neden olmuştu.

    bir an önce yola koyulmalarinda fayda var bence. çünkü insanlarımız doğuştan avcılığa meraklı "kutuplardan uçan penguen mi ne gelmiş, gidah vurah..."diyebilirler.

  • organ bağışı ile alakalı bir programda "hepsini bağışladım ama kalbimi bağışlamadım, o allaha mahsus" demiş bir insan.
    o allah seni pinpon topu yapsın, masalarda sek muazzez.

  • küçükken saçma sapan sorularımıza katlanan, cevap vermeye çalışan babaya bir şükran borcu olarak yapmamız gereken eylemdir.

  • ergen yutubırlığının gittiği iğrenç noktayı gösteriyor. bu adam toplumun bir rengi, bir deseniydi. gidenler, kuyruk olanlar neyle karşılaşacaklarını bilerek gidiyorlardı. ezkaza geçerken görüp duran 3-5 kişi haricinde kimse zorla getirilmedi oraya.

    böyle böyle toplumun farklı renklerini solduralım, seslerini susturalım, küstürelim. herkes aynı bokun laciverdi olsun.

    ben 2004 yılında gittiğimi hatırlıyorum.
    hatta fotoğraflarımız var arkadaşlarla. o zamanlar da böyleydi. üniversite öğrencisiyiz deyince "medreseliler gelin, bu size yetmez" deyip biraz daha çiğköfte koyduğunu hatırlıyorum. daha öncesi de var. youtube 2005 de kurulmuş. şimdi bu adamı youtube ünlüsü olmak için böyle davranmakla suçlayan gerizekalılar var. ne desen boş bu derece salaklığa.

  • osmanlı imparatorluğu'nun gerileme döneminde yeniçeriler arasında yaygın olan bir inanış. özellikle 17. yüzyıldan sonra padişah veya sadrazam 15 dakikadan fazla gecikirse seferin düşeceği inancı yeniçeriler arasında bir hayli yaygınlaşmış ve osmanlı imparatorluğu için çöküş kaçınılmaz olmuştur.

    emin olmak için murat bardakçı'ya da soracağım. inşallah gözlerini belerterek cevap vermez, çok korkuyorum öyle yapınca.

  • sahip olduğum karizma. feysten eklesene dediklerinde "ben fesybuk kullanmıyorum" dedikten sonra karşı tarafta uyanırdılan gizem ve bohem duygusu. bir boş vermişlik bir nihilizm ve vahdeti vücut hali.