hesabın var mı? giriş yap

  • sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalan mahra melin pınar, kaldırıldığı hastanede 23 gün yaşam mücadelesi vermiş, maalesef kurtarılamamıştı.

    babası dün yaptığı açıklamada kızının davasının kedi eros kadar konuşulmadığından dem vurmuş.

    "kedi eros davası gündem oldu, 23 gün acı çeken kızım bu kadar konuşulmadı."

    ilgili video

  • biz lise okuduğumuz zamanlarda(sene dea 1997-2000 arası) akat perspektif isimli bir parfüm vardı birebir calvin klein one isimli parfümle aynı kokuya sahipti. ancak 100ml calvin klein one 160 milyon lira iken 100ml akat perspektif 20 milyon lira idi. ayrıca birebir aynı koku olmasına rağmen calvin klein 24 saat zor dayanırken perspektif 3 gün çıkmazdı kokusu. elif parfümeriye gider 1 şişe calvin klein one 2 şişe de akat perspektif alırdım. calvin klein olana pek kıyamazdım ama perspektif olanı da hunharca kullanırdım(hatta benim ekşi sözlük nikim bile biraz da o zamanlara dayanır). neyse üniversite ve sonrasında kendi paramızı kazanmamızla birlikte kullanmadığım parfüm kalmadı ancak. hiçbir parfümden lise ve dersane zamanlarının perspektifinden yediğim ekmeği yememişimdir(hızlı kazanovaydık tabi o zamanlar).

    sonuç olarak benim hayatımda gördüğüm en effective en progressive erkek parfümü akat perspektifdir arkadaş. ötesi de olabilemez. bilen de iyi bilir bu parfümü(1982-1988 nesli).

  • plastik, aklınızın alabildiği her şey artık plastik içermektedir ya da plastikten üretilmektedir. peki bu ürünler neler mi? ataç, mobilya, giysi, ....... uzay aracına varıncaya dek her şeyin içerisinde plastik mevcut.

    peki nedir bu plastik?
    karbon, hidrojen, oksijen, azot ve diğer organik ya da inorganik elementlerin oluşturduğu monomer adı verilen; basit yapıdaki molekül gruplarındaki bağın koparılarak polimer adı verilen uzun ve zincirli bir yapıya dönüştürülmesi ile elde edilen malzemelere verilen isimdir.belki bu video anlamanıza yardımcı olabilir.

    plastik zamanında 100 yılın buluşu olarak nitelendirilmişti, bunun nedeni düşük maliyetleri, imalat kolaylıkları, çok yönlülükleri ve suya karşı geçirimsizlikleri gibi özelliklerinin diğer maddelere göre öne çıkmasıydı.

    bu ürünlerin şimdide geçmişine bir bakalım . ilk plastiklerin mö 1600'lerde yumurta, süt ve kan gibi doğal malzemelerden yapıldıklarını görüyoruz. tabi bunların ismi o zamanlar plastikmiydi tartışılır. neyse, bizim bildiğimiz anlamda ilk plastik 1907 yılında new york'ta 'plastik' terimini kullanan leo baekeland tarafından icat edildi. ilk üretilen ürünse bakalit adlı bir kimyasal üründü. bundan önceleri endüstri devriminin ilk yıllarında pirinç kilit üreticisinin oğlu olan alexander parkes, parkesine ( nitroselüloz ) isimli ilk insan yapımı plastik ürünün patenini aldı, tabi bu üretilen plastik tamamıyla sentetik değildi ve dünya plastiğe böyle adımını attı.

    zaman ilerledi ve pek üretim alanları bulamayan bu ürünler. tabi ki her zaman olduğu gibi savaşların gelmesini bekledi. bu ürünlerin üretilmesi ve geliştirilmesi bir anda hızlanmaya başladı. 1. dünya savaşından sonra ham madde problemleri ve kimyasal teknolojilerdeki gelişmeler birde 2. dünya savaşının patlamasından sonra, 1940'larda ve 1950'lerde plastik ürünlerde bir seri üretim aşaması başlandı ve bu gün gördüğümüz plastik endüstrisinin temelleri atıldı.

    her şeyde olduğu gibi iyi, güzel ve hoş gelişmeler yaşandı. herkes artık her şeye daha ucuz bir şekilde ulaşmaya başladı. artık eskinden olduğu gibi herkesin gardırobunda iki çeşit elbise yok , evlerinizdeki mobilyalarınız tam, yani hayatımız olduğunca zenginleşti. fakat insanoğlu olarak her zaman olduğu gibi ileriyi görmekten biraz yoksunuz. çünkü çoğu plastik ürün dayanıklıdır ve çok yavaş bozulur, kimyasal yapıları nedeniyle birçok doğal bozulma sürecine karşı dirençli haldedirler. bundan dolayı bunların kafamızı ağrıtacak birer çöp yığını olduğunu göremedik
    veye görmezlikten geldik. artık okyanuslarımızda devasa çöp adaları oluşmaya başladı.kaynakvideo

    insanlığın gelişmesinde hep mi böyle acı ama gerçeklerin kafamıza dank etmesi lazım. siz siz olun etrafa çöp atmayın çevrenizdekileri uyarın.

  • (bkz: balkon)

    arkadaş sen nasıl rahat düşkünü,açık hava sevdalısı bir adamdın ki balkonu buldun? hiç mi korkmadın bunun altına da destek falan koymadık ama yıkılır mı acaba diye? pencere neyine yetmedi aq?

  • gargamel'in ilk amacı şirinleri yemek değildir. başlarda şirinleri yakalayıp simyacılıkta kullanarak onları altına çevirmek ve zengin olmak ister. onları yakalamaya çalışırken başına gelenlerden sonra duyduğu öfke ile amacı onları yemeye evrilir. bu kızan birinin "seni yakalarsam çiğ çiğ yiycem " demesi gibi... fakat gargamel bunu ciddi ciddi yapacak kadar çılgın birisidir. ayrıca kitaba göre koca ağız adındaki devin eski çağlarda daima şirinler avına çıktığı ve şirinlerin çok lezzetli olduğu geçer. gargamel de bu bilgiden etkilenmiştir.

  • hani diyoruz ya keşke 2 yıl önce o arabayı alsaydım, o evi alsaydım diye. şimdi de tarihi eserler için keşke sağlamken görebilseydik diyeceğiz gibi.

  • anladığım kadarı ile sistem şöyle işleyecek. diyelim uğur şahin öldü. arkadaş sanırım bir 15-20 milyar dolar kazandı biontech aşısından şu ana kadar. helali hoş olsun diyor adam yaşarken harca. ama bu 20 miyar doları çocuklarına ful aktar(a)ma. en fazla %70'ini aktar. iki çocuğun varsa 7şer milyar dolar alsınlar. kalan 6 milyar doları da diğer alman gençlerine pay edelim. işte gerekiyorsa iş filan kurma veya eğitim alma şartı getirelim. senin çocuklara 7şer milyar dolar hiç bir şey yapmasalar danalar gibi yatsalar bile yeter. hatta bu kesinti oranı ile seni takip eden yüz jenerasyona da yeter.

    sonuna kadar mantıklı bir önerme. şimdi diyeceksiniz ki arkadaş komunizmdir bu. evet dibine kadar komunizm. ondan sonra ağlamak istemiyor adamlar saçma sapan deli ibrahimlerin eline para verip yoyulmasın diyorlar. ha uğur şahin de bu kafada bir adam bildiğim kadarı ile. bill&melinda gates'de çokcuklarına sadece servetlerinin %10'ünü filan bırakıyorlar.
    yani babanızdan kalacak 2 dönüm tarlaya, 2 oda bir salon evin banyosuna el koymayacak devlet aman boşa dertlenmeyin...

    edit: kendi kazancı çocuklarına kalacak tabi diyenler oluyor. kardeş madem şahin'den başladık ordan devam edelim. bu alman devletinin okullarında okumadı mı bu adam, alman vergileri ile finanse edilmedi mi bu araştırma ? bundan aşıları alıp tekel haline getirmedi mi? zannedersin adam daşlık tarlayı temizleyip tarla yapmış devlet elinden alıyor. sen parayı adamdan alıp herkese eşit dağıtınca orada bunun çocuklarından daha parlak gençler çıkmayacak mı? sen bunu istersen bill gates ki kendisi abd'nin fikri mülkiyet ayağına en koruduğu girişimcilerdendir, istersen elon musk diye oku. lan bunların en kapitalist tokatlayıcısı musk ona bile abd hükümeti nasa'ydı ürünlerine vergi indirimi idi derken milyarlarca dolar aktardı. kim var bu dünyada serbest girişimci?

  • bizim köpek biz yemek yerken yanımızda bekler. yemeğe falan sulanmaz ama başka bir yere de gitmez. çünkü bilir ki yemeğin sonunda bir ihtimal bir şeyler ona da atarız. çoğu zaman bundan kaçınıyoruz malum bizim yediğimiz yemekler köpeklere pek faydalı değil. bakmayın sokak köpeklerine onlar açlıktan tahta bulsalar yiyecek durumdalar. yoksa çerçöpten bulup yedikleri yemek artıkları da onlara son derece zararlı.

    bizim köpeğin bu yemek sonunu bekleme huyunu bildiğimizden, bir şey verecek olursak öncesinde iki üç hareket yaptırıyoruz. emir komuta zinciri talimi yapsın, eğitimini pekiştirsin diye. mesela "otur, pati ver, afferin" deyip yemeğini veriyoruz. onun da en itaatkar zamanı o zaman oluyor. normalde üç kere tekrarladığın emri çat diye yapıyor. hatta öyle ki patiyi sen istemeden veriyor o kadar alıştı o rutine. ekmeğini patiden çıkarıyor.

    geçenlerde bir şey deneyelim dedik. yemek sonunda artan bir et parçası için sevgilim bana döndü, "sedat otur" dedi, oturur gibi bi kaykıldım. köpek şaşkın şaşkın baktı "noluyo lan?" dercesine. olayı anlamaya çalışıyor. "pati ver" dedi, pati verdim ve...

    havlaya havlaya üstüme koştu. "napıyosun yaaa sen!!? ne ekmeğimle oynuyorsun!!!" der gibi. normalde bize böyle tepkisel havlamışlığı hiç olmamıştı. kırk yılda bir havlasa da bu "hadi gel oyun oynayalım" diye olurdu. hayvan ilk defa adalet için isyan etti. ne de olsa yemeğin başından sonuna bekleyen oydu. halbuki ben sonunda iki üç hareketle ete konmuştum. aklıma bir anda bilim adamının suratına hıyar fırlatan gelir eşitsizliğine tepki veren kapuçin maymunu geldi. (bkz: kapuçin maymununun eşitsizliği reddetmesi)

    gerçi adaletten mi yaptı yoksa bencil bir tekelcilikten mi bilemiyorum onu bak. otopark mafyası gibi yemek sonu artıklarına çöreklenmiş de olabilir. belki arkadaşları olsaydı onlar da ellerinde sopalarla dalardı bana. bak o da olabilir.

    yine de her gün bizi şaşırtıyor adi köpek.