ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eşi takip eden şahsın serbest bırakılması
-
öncelikle geçmiş olsun.
şahsın tutuklanması için malesef olayın twitter'a düşmesi gerekiyor. adalet bu şekilde işliyor son dönemlerde.
bekçilerin gece kulübelerde saklanması
-
yaptıkları en en önemli işi unutmuşsun dostum. gözüne kestirip gbt ayağına adını soyadını öğrendikleri kadınları instagram veya facebooktan eklemek
vatikan'ın tersten nakit avı olması
-
bir yaklaşık kabul ediyoruz.
seda sayan'ın oğluna 12 milyon dolarlık hediyesi
-
az önce radikal'de gördüğüm haberle hayatı yeniden sorgulamama sebep olan olay. milano üniversitesi sik sok bölümünden mezun olan 23 yaşındaki oğluna 12 milyon liraya bina almış ablamız. ablamız bu hareketi üzerine sinan abi* durur mu içini de ben döşiycem amk demiş o da bastırmış 4 milyon.
iş kuracakmış bu mezun ve başarılı arkadaş. adam hayata 1-0 değil 1000-0 önde başlıyor. sonra fırsat eşitliği. heee fırsat eşitliği hee. son olarak zenginin malı züğürdün çenesini yorar
edit: lira değilmiş dolarmış. biz fakirler böyleyiz işte yabancı para birimini hayal bile edemiyoruz.
tek başına yaşamanın dezavantajları
-
yalnız başına yemek ve sinema izlemek çok sıkıcıdır, o yüzden kendinizi dışarı atmak istersiniz.
metrobüs
-
icine zincirlikuyu'dan dana but koysan, beylikduzunden pastirma diye alirsin.
oyle bir teknolojik aractir.
30 hamamböceği 30 solucan 100 kırkayak yiyen adam
-
toplam 4180 adet ayak yemiş olan adamdır.
(bkz: tespit böceği)
teyze ile hala arasındaki fark
-
anne ölür teyze yanına alıp gözde yaş bırakmaz , baba ölür hala yüzünüze bakmaz.
kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum
-
normal olan bir durumdur. okudukça hissediyorsun o eksikliği.
yaran başlıklar
-
(bkz: hoşlanılan yazarın nick'ini mouse ile okşamak)
samimi.
şampiyonlar ligi muziği
-
1992 yılına kadar avrupa şampiyon kulüpler kupası ismiyle yalnızca bir önceki sezonda liglerini en üst sırada bitirmiş takımların oluşturduğu turnuvada uefa o yıl organizasyonun sistemi, kuralları ve logosunda birtakım düzenlemeler planlarken organizasyon için bir de müzik besteletme kararı alır.
ardından uefa yetkilileri bu özel organizasyonun ihtişamını yansıtacak bir beste istediklerini belirtip halen hayatta olan ingiliz besteci tony britten ile anlaşırlar. tony britten london college of music mezunu, o dönem reklamlar ve tv dizileri için müzikler üreten bir bestecidir ve organizasyon için müzik hazırlıklarına başlar.
sonradan verdiği röportajlarda kendisinden klasik ama etkileyici bir şeyler istendiğini belirten besteci, turnuvanın müziğini tasarlarken 1727 yılında kral ikinci george'un taç giyme töreni için bestelenmiş zadok the priest eserinden ilham alır, doğrudan bu eseri düzenler. yani bugün dinlediğimiz şampiyonlar ligi müziği bestesi aslında 1727 yılında bestelenen bu esere dayanır.
besteci tony britten'ın yaptığı düzenleme kraliyet filarmoni orkestrası tarafından icra edilirken uefa'nın resmi dilleri olan ingilizce, almanca ve fransızca dillerinde sözlerin eklendiği eser st. martin akademisi korosu tarafından seslendirilerek bugünkü halini alır.
tony britten sonradan verdiği bir röportajda "aslında daha çok rugby ile ilgiliyimdir" şeklinde espri yapıyor. tabii acaba futbolla ilgili olsan ortaya nasıl bir şey çıkardı diye sormadan edemiyor insan. en az turnuvanın kendisi kadar ikonik olan, tüyleri diken diken eden bu özel müzik için teşekkürler tony.