hesabın var mı? giriş yap

  • blokflütünü alıp ona yedirmek isterdim. ki zannedersem bu o kadar da zor olmazdı; zira helvacıoğlu markaydı flütü. parçalarına ayırıp ayırıp, temizleme çubuğuyla boğazından aşağı ittire ittire yedirmek isterdim ona.

    çünkü bu komşu çocuğu ne zaman canı sıkılsa blokflüt çalışırdı. çalardı demiyorum bakın, hakikaten "çalışırdı". ve ben onun bir kat üstünden, seneler senesi ılgaz anadolu'nun sen yüce bir dağısın'ı dinledim. süper baba'nın müziği millet için nostaljik ve hoş bir hatıra olarak kalmışken sinir yaptı bende, stres yaptı hep.

    flütünün içinin ne zaman tükürük dolduğunu bile anlar hale gelmiştim, sesin o ıslak, detone ve kontrolsüz kayışından...

  • bu fotoğrafta asıl düşünülmesi gereken girdiği iki büyükşehir başkanlığı seçimini de kaybeden binali yıldırım'ın "akıllı şehirler ve belediyeler" kongresinde protokolde yeri olmadığı halde ikinci sırada bulunmasıdır.

    edit: iki farklı büyükşehirde toplam üç seçim.

  • ne vakit bir kızdan hoşlansam bu teste başvururum. şu ana kadar yanıldığım hiç olmadı.

    malzemeler:

    1 kase karışık kuruyemiş,

    1 kase çöp kasesi,

    1 tane hoşlanılan kız.

    hazırlanışı:

    malzemeler aynı anda birarada olsun

    yapılışı:

    malzemeleri bir araya getirdikten sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyoruz. işte ne bileyim, "olimpos çok bozdu yeaa" diyebiliriz, "cihangir bitti artık burçin" diyebiliriz. hoşlanılan kızla ne konuşuluyorsa onlar. bildiğiniz şeyler. bir takım hebele hübele muhabbetten sonra planı uygulayabiliriz. kızcağız siz yanınızda olduğunuz için antep fıstığına ve bademe yüklenemiyor haliyle. elini atıyor kaseye, artık ne gelirse işte.

    gözümüzü kasenin içine dikiyoruz. adeta fotoğrafını çekiyoruz. neydi o, bir tuş var hani, basıyorsun ekran görüntüsünü kopyalıyor. ondan işte. diyelim saaat 3 yönünde 2 adet antep fıstığı 4 cm aşağısında badem, sol kenarında 3 adet kaju var. bu görüntüyü hafızaya atıp ben bir tuvalete gideyim diyoruz.

    evet. tuvaletten geldiğimizde derhal ilk işimizi biliyoruz zaten. görüntüyü kasenin içine tekrar ctrl v yapıyoruz. işte ak koyun kara koyun ortaya çıkıyor burada. kajudan, bademden eser kalmadıysa. leblebiler karaya vuran hamsi sürüsü gibi yüzeye çıktıysa bu iş bitmiştir. evet. maalesef hoşlandığınız kız bir adet sinsi. maalesef. inanın ben de çok üzgünüm fekat durum bu. derhal kadını kapı dışarı edin. bu yaptığının çok yanlış olduğunu ona izah edin. ondan size hayır gelmez artık. demin de dediğim gibi. şimdiye kadar hiç yanılmadım. süper bir test bu. % 100 çalışıyor.

    10 yıldır bu testi uyguluyorum. kafam rahat valla. oooh mis. doğru insanı bulana kadar sürdüreceğim elbette.

  • kutsallaştırmanın yanında çok da boş gezen insanlardır. gezerler ama gezdikleri yerlerden bir şeyler öğrenmek ya da yeni hayatlar, yeni şeyler görmek değildir amaçları. diğer insanların önünde statü sahibi olmak isterler. gezmek, yeni yerler görmek bence de önemlidir. ama o gezdiği yerler insana bir şeyler katmıyorsa boş yere gezmiştir o insan.

  • la madem öyle, allah ne diye müjdelenmiş olan şehri ehillerinden alıp da bu adamlara verdi demezler mi adama? allah hangi sebeple bu şehri ehillerinden almış?

  • dayının gözlerinde karşısındaki spikere acır bir bakış ifadesi var yalnız: "sizi kandırıyor yavrum bu muhalefet. halbusam türkiye çok güzel şiş kebap çok güzel." bakışı..

  • bu makalede arf, makinelerin düşünüp düşünemeyeceği sorusunu tartışıyor. makinelerin yalnızca düşünceyi taklit edebileceklerini, ancak gerçekte kendileri için düşünemeyeceklerini savunuyor. bu argümanını, makinelerin insan beyni ile aynı türden bir iç yapıya sahip olmadığına işaret ederek desteklemektedir. insan beyni öğrenebilen ve uyum sağlayabilen karmaşık bir sistemken, makineler sadece bir dizi talimatı takip etmek üzere programlanmıştır.

    arf ayrıca makinelerin insanlarla aynı türden bir bilince sahip olamayacağını savunmaktadır. bilinç, tanımlanması zor olan öznel bir deneyimdir, ancak düşünce için gereklidir. makineler insanlarla aynı tür öznel deneyime sahip değildir, bu nedenle gerçekten düşünemezler.

    arf'ın makalesi zihin felsefesi alanında bir klasiktir. düşüncenin ve bilincin doğası hakkında önemli sorular ortaya koyan, düşünceli ve iyi savunulmuş bir makaledir.

    işte makaleden bazı önemli noktalar:

    * makineler düşünceyi taklit edebilir, ancak kendileri için düşünemezler.
    * insan beyni öğrenebilen ve adapte olabilen karmaşık bir sistemdir, makineler ise basitçe bir dizi talimatı takip etmek üzere programlanmıştır.
    * bilinç, düşünce için gerekli olan öznel bir deneyimdir ve makineler insanlarla aynı tür öznel deneyime sahip değildir.

    arf'ın makalesi, düşünce ve bilincin doğası hakkındaki tartışmalara değerli bir katkıdır. makine zekası olasılığı hakkında önemli soruları gündeme getiren düşündürücü bir makaledir.

  • uzun zamandir izledigim en doyurucu program. iyi ki her gun cekiliyor, onu bile beklerken zorlaniyorum, bagimli oldum.

    biliyorum zaten kendi basina cok yeterli ve keyifli; ama biraz daha eglenelim, bir alternatif olsun diye icki icme oyunu haline getirdim *.

    istedigimiz icecegimizi hazirlayip ekran karsisina geciyoruz. asagidaki listedeki durumlar yasaninca da iciyoruz. shot da yapabilirsiniz, arzuya gore. program ilerledikce listeyi guncellemeyi dusunuyorum.

    genel:
    - kizlardan birisi aglayinca
    - gizem veya nur icin 'sen cok guzel bir kizsin' denilince
    - oyuncu, oynuyor musun, oynuyor muyum benzeri kaliplar kullanilinca
    - 'nar cicegi' denilirse
    - 'boyunu kesmis' denilirse
    - seyirciler coskulaninca
    - birileri baskasinin daha once giydigi seyi giyince veya pisti olunca
    - siyah-pembe kombinasyon yapildigi zaman

    nurella:
    - 'sebastian' dedigi zaman
    - masanin altindan nereden geldigi belli olmayan objeler cikarttigi zaman
    - kuslar gundeme gelince

    ivana:
    - 'bunun aynisindan bende de var' dedigi zaman
    - kendine bedava urun kapatinca

    kemal:
    - yerinden kalkip juri onundeki yarismaciya mudahale edince
    - gozlerini kisarak hafif yan donup elini uzatip tarzsin onayi verirse

    ugurkan:
    - 'ben 60'larda ortaokuldayim' derse

    ozlem:
    - 'ya aslinda' dedigi zaman

    program da uzun zaten kafalar iyice guzel olsun.

  • ben olacakları şimdiden yazayım.

    - biri gelecek, ben beğenmedim diyecek.

    -sonra başka biri gelecek "sen bu logoyu nasıl beğenmezsin? adamlar şu kadar paraya şu şirkete yaptırdı. cahil, bilmiyorsan sus" diyecek.

    -sonra öteki gelecek "bana ne kardeşim ne kadar para harcadılarsa? ben beğenmedim, benim için bitti" diyecek.

    2. ve 3. adımlar kendilerini tekrar ederek başlıkta, sonsuz bir döngüye girecek.