hesabın var mı? giriş yap

  • evet yanlış okumadınız. tutuklanan kişi ana muhalefet liderine hakaretler yağdıran çakıcı değil.

    aydın'ın kuşadası ilçesinde alaattin çakıcı'ya hakaret ettiği için gözaltına alınan vatandaş, halkı kin ve düşmanlığa teşvik suçundan tutuklanarak cezaevine atıldı.

    akp'nin yargı reformu dediği şey buymuş demek.

    kaynak:https://jurnaltr.com/…i-basilarak-gozaltina-alindi/

  • bu acıya birinci taraftan şahidim. abim öldüğünde annem 43 yaşındaydı. abimin cenazesinden 1 hafta sonra işine döndü, 1 ay sonra ev taşıdık, 3 ay sonra tatil yaptık. annemin yaşamaya çalışmasını gözünden görüyordum. öyle bir acı ki bu kendini bir pençelerine bıraksa bir daha toplanmaz korkusu vardı kadının gözlerinde. bizim için yaşamayı seçti. annem bir hafta sonra işine dönerken böyle densizler yine eleştirmişti, annem cevap olarak da 'ben şimdi dönerim dönmem, dönmezsem ne değişecek ki, en azından bir işe yarıyorum' demişti. kendisi sınıf öğretmenidir. hayatınızda en fazla kırılan kemiğin acısını yaşamışsınız, sizin ne haddinize nasıl acı yaşanır öğretmek?

  • sokrates'e yöneltilen suçlama şudur: "dinsiz, gençlerin ahlakını bozuyor. atina'nın iman ettiği ilahlara inanmıyor. devletin tanrılarını yok sayarak, yeni tanrılar yaratıyor. sitenin tanrılarından farklı tanrıları yüceltiyor". buna karşılık istenilen ceza ise ölümdür.

    sokrates savunmasının tümünde basit cümleler kurar. sorular sorar. doğrulara ulaşmaya çalışır. aslında bu sorularla kendi kendini de yargılar.

    sokrates savunmasının bir yerinde;

    içinizden biri “başkalarından tamamen farklı bir şey yapmamış olmasan bu söylentilerin çıkması zor olurdu...hakkında tahminlere dayalı düşünceler geliştirmemizi istemiyorsan, bize bunların sebebini anlat” diyebilir.
    bu kötü şöhrete belli tarz bilgelikten başka bir nedenle sahip olmuş değilim. ne tür bilgelik nedeniyle? sanırım insanı ölçü alan bilgelik. size çok güvenilir bir tanık göstereceğim. anlayacağımız, bilgeliğimin bir bilgelik olup olmadığı, öyleyse nasıl bir bilgelik olduğu konusunda delfi’deki tanrıyı tanık göstermek istiyorum. khairephon’u tanırsınız, huyunu bilirsiniz; bir zamanlar delfi’ye gittiğinde, oradaki kahinlerin yerine uğrayıp, benden daha bilge biri var mı diye sormaya çekinmemiş pythiaona olmadığını söylemiş.
    bunun cevabını öğrenince “tanrı, bu sözle ne demek istiyordu? önüme nasıl bir bulmaca koyuyor?” diye düşündüm. en sonunda sorunun cevabını şu yolla aramaya karar verdim. benden daha bilge bir adam bulabilirsem elime bu kehaneti çürütecek bir kanıt olacağı aklıma geldi. bunun üzerine adı bilgeye çıkmışlardan birine (bir devlet adamına) gittim. çok kimsenin ama özellikle kendisinin yargısına göre bilge gözüküyordu. ama gerçekten bilge olmadığını düşünmekten kendimi alamadım bunun üzerine, kendisine, bilge olduğuna inandığını ama öyle olmadığını göstermeye çalıştım. sonuç olarak, onun da, orada bulunup beni dinleyen birçok insanın da düşmanlığını kazandım.
    ancak yanından ayrılırken kendime dedim ki: doğrusu belki ikimizin de iyi, güzel, öyle doğru dürüst bir şey bildiği yok; gene de ben ondan daha bilginim , çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini sanıyor, ben ise bilmiyorum ama, bildiğimi de sanmıyorum, demek ki ben ondan daha bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorumdiyerek suçlanmasına sebep olan asıl konunun buradan çıktığını anlatmaya çalışır. ancak başarılı olamaz.

    sonuç olarak;
    beşyüzler meclisi 220 ye karşı 281 oyla, sokrates'i ölüme mahkum eder. atina yasalarına göre cezanın 24 saat zarfında baldıran zehiri içirilerek infaz edilmesi gerekirken, delos'a gönderilen kutsal geminin çıktığı seferden 1 ay geç dönmesi nedeniyle infaz bir ay ertelenir. bu süre içerisinde dost ve yakınlarının kendisini kaçırma önerilerini "devletin izni olmadan hapishaneden çıkılmaz, meşru bir mahkeme kararına yanlış da olsa uymak gerekir" gerekçesiyle reddeder ve baldıran zehirini içerek ölür.

  • ayrılırkendir çoğu.

    - bir pasta gibi düşün. bir dilimimi veririm sana, yersin, hoşuna gider. bir dilim daha istersin. sonra bütün pastayı kendinin sanarsın. oysa değilim.

    gerizekalı.

  • lisans üstü egitimin 2. basamagi.
    siralama soyledir:
    master
    doktora
    yardımcı doçentlik (bir nevi menopoz gibi birşeydir)
    docentlik
    profesörlük
    ordinaryus profesörlük
    mezar

  • anayasa profesörü burhan kuzu'nun tespiti.
    5 milyonluk köy gibi yerlermiş, herkes yönetirmiş.

    ben söyliyim; isveç'i türkiye'deki siyasi zihniyet yönetseydi tüm iskandinavya ve kuzey avrupa'dan tecrit edilir, mimli gözlerle bakılır, sabah ayazında erkenden kalkan darbe yapar, halkın hükümete güveni yerlerde sürünür, ayrımcılık ve sömürü normalleşir ve sosyal devlet makarnayla somutlaşırdı.

    şöyle bir kampanya var arkadaşlar: http://www.eksiduyuru.com/…/bilgisayar-laboratuvari

  • iki tez yazdım ve ikisinde de hakkını verdiğimi düşünüyorum. genel olarak kendi metodolojimi ve tavsiyelerimi paylaşayım,

    1- tez yazmanın en zor tarafı bir türlü başlayamamak, kesinlikle ertelemeyin ve kendinizi esnetmeyin. süreci uzattıkça üzerinizde baskı hissedeceksiniz.

    2- iyi bir kaynak taraması en önemli husus. hem teziniz verdiğiniz referanslarla güçlenecek, zenginleşecek, hem de kaynaklara göz attıkça çalışmanızın içeriğindeki giriş, materyal-yöntem, sonuçlar ve tartışma bölümleriyle ile ilgili zihninizde fikirler canlanacak ve kendinize yol çizmeniz kolaylaşacaktır.

    3- kaynak taraması için üniversitenizin kampüs dışı erişim sistemini mutlaka kullanın. web of science, sciencedirect, scopus vb kaynak havuzlarını öncelikli olarak kullanın. yök tez sistemini, ulusal toplu katalog sistemini kullanın. önceliğiniz hakemli dergi yayınları ve kitaplar olsun. ptentlerden faydalanın. daha sonrasında google üzerinden arama yaparak veritabanlarında görmediğiniz kaynakları bulmaya çalışın. eğer okul aracılığıyla erişimde, yayının tam haline ulaşamıyorsanız, makaleler için sci-hub kullanabilirsiniz. kitaplar için başka yollar var, biraz araştırırsanız ulaşabilirsiniz.

    4- veritabanlarında arama yaparken filtreleme kullanın, işinizi kolaylaştırır. önce başlıkta arayın, sonra, abstract (özet) ve en son da topic kısmında. google'da ararken uzun cümle ya da başlık şekinde değil, spesifik bir kaç kelimeyi ayrı ayrı tırnak işareti içerisine alarak arama yapın. eğer dar bir konuysa filtre kullanmayın, genişse, zaman kazanmak ve spesifik arama yapabilmek için filtre kullanın.

    5- hem makaleleri depolamak, tasniflemek hem de kolay yazım için endnote veya mendeley programlarını kullanın. ben mendeley'i tercih ediyorum, tavsiye ederim. bu programlar hem referansları tez içinde yazarken, hem de kaynakça kısmına eklerken oldukça kolaylık sağlıyor ve zamandan kazandırıyor. aynı zamanda indirdiklerinizle kendi kütüphanenizi oluşturuyorsunuz. indirdiklerinizi, muhakkak program içerisinde alt konularınızla ilgili klasörler oluşturun ve oraya kaydedin. daha sonra bulmanızı kolaylaştıracaktır. oradan kelime ile makalelerinizde arama bile yapabilirsiniz. ayrıca indirdiğiniz makaleleri, bilgisayarda aynı şekilde oluşturduğunuz klasörler içerisine kaydedin. bulmanız kolaylaşır ve zaman kazanırsınız.

    6- taradığınız kaynakları emin değilseniz sadece ismine bakarak direkt indirmeyin. önce bir göz gezdirin ve öyle indirin. böyle yapmak hem sizi gereksiz kaynak depolanmasından ve sonrasında bunlarla zaman kaybetmekten kurtaracak, hem de içerikleri okudukça tezinizin hangi kısmına referans olabileceği ve tezinizde değineceğiniz noktalarla ilgili size katkıda bulunacaktır.

    7- ister ilk başta, ister sonradan, makalede alıntı yapmayı düşündüğünüz kısmı, pdf'de sarıya boyayın ve makalenizde kullanacağınız kısma dair not ekleyin. yani girişse giriş, sonuçsa sonuç kısmı diye, ayrıca içerikle ilgili aklınızda kalacak şekilde notlar ve pdf'yi bu şekilde kaydedin.

    8- endnote yada mendeley'in word'e entegre uzantıları var. onu indirin ve onu kullanarak yazım işlemine geçin. enstitünüzün belirlemiş olduğu yazım şablonu, sayfa yapısını, sıfırdan sonra virgül veya nokta kullanımını, karakter boşluğunu vb baştan ayarlayın ki, sonradan ekstra zaman kaybetmek zorunda kalmayasınız.

    9- yazarken ayrıntılarda sıkışmak yerine bütünlüğe, ana başlıklara öncelik verin. kendinizi yazarken illa giriş, materyal-yöntem, sonuç, tartışma sıralamasına göre kısıtlamayın. böyle yaparsanız, aynı referanslara tekrar tekrar döner, zaman kaybedersiniz. onun yerine, bütün ana başlıkları açın ve referans makalelerde alıntı yapacağınız kısmı gördüğünüz ilgili başlıklar altına anında ekleyin. makalede gördüğünüz yeni alıntı kısımlarını sarıya boyayarak kaydetmeyi unutmayın.

    10- word'de tezi yazarken ilgili kısımları işaretleyip, word'ün gözden geçir kısmını kullanarak sayfanın sağ tarafına not almayı unutmayın. tezinize alıntı yapıp, referans eklediğiniz makale(ler) nin adını da aynı şekilde yan tarafa not olarak yazmayı unutmayın. teziniz ilerledikçe, bazı referansları eklemeyi, bazılarını işaretlemeyi unutacaksınız, bazılarını da yanlışlıkla sileceksiniz. zaman içinde neyi nerden aldığınızı unutabilir, karışıklıkların önüne geçmek ve zamandan kazanmak için mutlaka alıntıladığınız referansları da not olarak kaydedin. işiniz bittiğinde sileceksiniz zaten. yazarken aklınıza gelen şuna da değin, şu konuda birkaç referans daha ekle, şunu bil gibi küçük notları farklı renklerle not kısmınıza eklemeyi unutmayın.

    11- tezinizi yazarken 5-10 dakikaya bir tezinizi kaydetmeyi unutmayın. elektrik kesintisi, bilgisayarın donması, programın yanıt vermemesi gibi ihtimalleri unutmayın. emeğinizin boşa gitmemesi, canınızın sıkılmaması için tezi yazarken sık sık mutlaka kaydedin.

    12- tezinizi kaydederken kaydettiğiniz ismi arada güncelleyeceksiniz. sonuna 1, 2, 3...
    şeklinde rakam eklerseniz, son kaldığınız şablonunuzu karıştırmamış olursunuz. ilgili dokümanlarınızı birkaç yere kaydedin, kendinizi tek bir depolama yerine mahkum etmeyin. böyle yapmadığınızda her şeyi kaybedebileceğiniz bir durum yaşayabileceğinizi unutmayın, felaket olur. usb, bilgisayar ve bulut depolamayı birlikte kullanın. ara ara depolama alanlarınızı güncelleyin. tezinizi yazıp ilerlerken, bilgisayarınızı kapatmadan önce son olarak tezinizi mailinize gönderin, orada da dursun.

    13- dur şu kadar yazayayım, dur bitireyim ondan sonra danışman hocama göndereyim demeyin. her ne kadar enstitünün yazımsal bir şablonu olsa da gerek içerikle ilgili, gerekse de editoryal olarak danışman hocanızın söyleyeceği şeyler mutlaka olacaktır. her hocanın, bir yoğurt yiyişi vardır. yapboz yapmamak, başa dönmemek, teferruatlarla uğraşmamak ve zaman kaybetmemek için hocanıza sık sık danışın.

    14- istatistik öğrenin ya da iyi bilen birinden yardım alın. her halukarda rakamların istatistiki olarak anlamlı bir durum ortaya koyup koymadığı hususunda yorum yapabilmeli ve sonuçlar ile değişkenler arasındaki ilişkiyi yorumlayabilmelisiniz. bu hem tezinize hakimiyetinizi arttırır hem de savunmada ifade edebilmeniz, ikna ediciliğinizi arttırır. grafiklerden, diagramlardan faydalanın, tezinizin görselliğini arttıracaktır.

    15- çok kısa zamanda iyi, kaliteli bir iş çıkmasını beklemeyin. siz de, hocanız da umursamıyorsanız belki problem olmayabilir ama içeriği doyurucu olmaz. emek isteyen bu süreçte kesinlikle kopma yaşayacağınız boşluklar bırakmayın. hocanız esnek ise de siz boş bırakmayın, sıkıştırın, sonra tekrar konsantre olması oldukça zor oluyor.

    edit: dilbilgisi

    16- kaynaklardan alıntı yaparken, anlamı karşılayan daha iyi bir ifade olmadığını düşündüğünüz durumlar haricinde, ifadelerde mutlaka kendi cümlelerinizi kullanın. kesinlikle kopyala yapıştır yapmayın. ithenticate, turnitin gibi programlar kullanılarak kontrol yapılıyor. özellikle ithenticate makaleler ve doktora tezleri için tercih ediliyor ve çok daha güvenilir sonuçlar ortaya koyuyor. hem yayınınızın özgünlüğü açısından, hem gereğinden fazla alıntının önüne geçmek için kullandığınız cümleler size ait olsun. bu aynı zamanda daha fazla emek ve içeriğe daha fazla hakim olmak demektir.

    not: aklıma başka hususlar gelirse eklerim.

  • milletimizin dürüst olmaması bunda önemli etkenlerden biridir. bir eşya satacağı zaman onunla ilgili bilgileri dürüstçe paylaşan insan sayısı çok az. nasılsa sattıktan sonrası umrunda olmuyor kimsenin. dolayısıyla elektronik eşya gibi şeylerde satan kişi tanıdık biri değilse asla almam.

    ama açıkçası mobilyada ikinci el almayı seviyorum. şu an için bir kanepe ve birkaç sandalye kadar eşya var evde ve yetiyor. kalan birkaç eksiği de ikinci el alarak tamamlıcam ilerleyen zamanlarda. özellikle eski ahşap koltuklar, dolaplar vs. çok çok güzel. hem hesaplı hem de karakteri olan eşyalar almak mümkünken yeni diye niye daha çok para verelim ki. saçma.