hesabın var mı? giriş yap

  • genoa beraberliğinden sonra basın toplantısında soru geliyor "acaba takım yorgun muydu?" diye. jose mourinho'nun cevabı ders niteliğinde:

    -yorgun? günde 15 saat çalışıp ayda bir kaç yüz euro kazanıp evine dönen baba yorgun olur. biz değil...

  • yalın ifadesi:

    bir gök cisminin kendi etrafında dönüş hızı ile, uydusu olduğu gezegen veya yıldızın çevresideki dönüş hızının eşit olması durumu. böyle olunca, gök cismi çevresinde döndüğü "daha büyük kütleli" cisme sürekli aynı yüzü bakacak şekilde dönüyor.

    olay şu;

    kütleçekim denen nane, uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. yani bir gezegene iki misli yaklaşırsanız, size etki eden kütleçekim dört kat artar. ne kadar yakınsanız, üzerinize etki eden kütleçekim kuvveti de bunun karesi oranında arttığına göre, misal 40 metre uzaklıkta 1 birim çekime maruz kalıyorsanız, 5 metre uzakta 64 birim çekime katlanmak durumundasınız.

    şimdi nasıl yapacaksınız bilmiyorum ama, kendinizi ay yerine koyun. karşınızda kocaman dünya var ve size hayvani bir çekim uyguluyor. siz bu çekim alanı içerisinde (niyeyse artık) dönmeye çalışıyorsunuz.

    fakat dünyanın çekimi o kadar büyük ki, dünyaya bakan tarafınıza uygulanan çekim, arka tarafınıza uygulanan çekimden belirgin bir şekilde fazla. böyle olunca, ön kısmınız hafifçe dünyaya doğru "bombe" yapıyor ve bu bombe, siz döndükçe tüm ekvatorunuz boyunca ilerliyor. yani, ekvatorunuz boyunca hareket eden bir "gel-git" yaşıyorsunuz.

    başta ne demiştik; kütleçekim uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. siz sabit bir hızla kendi çevrenizde dönmeye çalışıyorsunuz ama, ön kısmınızdaki çekim daha fazla olduğu için arka yüzünüz "görece" normal hızında dönmeye çalışırken, ön yüzünüz çekim kuvvetinin etkisi ile daha yavaş dönmeye çalışıyor. çünkü çapınız 3.500 km, dünyaya o kadar yakınsınız ki, dünya arka yüzünüze (atıyorum) 1 birim çekim uygularken, ön yüzünüze 1.5 birim çekim uyguluyor.

    bu durumda, ister istemez kendi çevrenizdeki dönüş hızınız yavaşlamaya başlıyor. bu yüzden, dünya çevresindeki dönüş hızınızı, yani momentumunuzu* yitirmemek için dünyadan uzaklaşmaya başlıyorsunuz. hem uzaklaşır, hem de dönüş hızınız yavaşlarken, bir süre sonra öyle bir noktaya geliyorsunuz ki, dünyanın çevresinde dönüş hızınız ile kendi çevrenizdeki dönüş hızınız eşitleniyor. bu eşitlik gerçekleştiğinde artık siz ile dünya arasındaki gel-git savaşı da sona eriyor. yani en azından beraberlik yakalanıyor...

    fakat, dünyaya hala çok yakın olduğunuz için yine de gezegene bakan yüzünüz ile arka yüzünüz arasındaki çekim kuvveti birbirinden farklı. dünya, ön yüzünüzü belirgin biçimde daha kuvvetli çekmeye devam ediyor. bu yüzden, bir daha asla kendi çevrenizde dünyanın çevresindeki dönüş hızınızdan daha hızlı (veya yavaş) dönmeniz mümkün olmuyor. çünkü dünya artık sizi ön yüzünüzden tutmuş, kavramış. görüldüğü gibi gerçekte pek bir beraberlik yok, dünya hala 1-0 önde.

    ne zamana kadar? dünyadan daha fazla uzaklaşana, yani ön ve arka yüzlerinize etki eden çekim kuvveti "büyük bir fark" yaratmayacak, mesela (yine atıyorum) arka yüzünüze 1, ön yüzünüze 1.01 birim çekim uygulayacak kadar uzağa gidene kadar bu çekim kilidine kapılmış halde kalıyorsunuz. sonrasında eğer vakit kaldıysa, gol veya goller atarak kupaya uzanmaya çalışabilirsiniz.

  • - cinayet saati napıyodun.
    - mbappe'yi kesiyordum.
    - cinayet saatini nerden biliyorsun?
    - ben hep mpabbe'yi keserim.

    hasan ali kaldırım

  • normal değildir. muhtemelen barış özcan gibi bir ailesi var ve çocuğa aşırı yükleme yapmışlar. bu yaşta bir çocuğun spinoza’yı anlaması mümkün değil. platon’un devlet kitabındaki soyut bağlantıları kuramaz. çocuğu telefondan, tabletten uzak tutalım diye bokunu çıkarmışlar. verirsin yaşına göre kitap onu okur. 150 günde 250 kitap nedir allah aşkına?

    artık insanların kitaptaki kelimeleri içinden teleffuz ederek bitirmenin kitap okumak olmadığını anlamaları lazım. kısa zamanda çok kitap okumanın hiçbir faydası yoktur. aslında kitap okumanın da hiçbir faydası yoktur. kitap sizi düşünmeye sevk ediyorsa faydalıdır aksi halde izlenilen filmden farklı değildir, kısa zamanda uçar gider. birkaç kitabı sindirerek okuyun.

    kitap okuyan ama kendi fikri olmayan yığınlar çoğalıyor. kitap kutsanıyor.

    edit: schopenhauer

  • bu istekte bulunanlar için eski moderatör guru yıllar evvel bir söz söylemişti. tekrarlayalım:

    "neyi yazıp neyi yazmamanız gerektiğine, gerçekten bir başkasının karar vermesini istiyor musunuz?"