hesabın var mı? giriş yap

  • aklımda hayalimde canlandıramadığım durumdur.

    haberdeki müthiş rakam, konser sonunda 5120 euro elde edilmiş. 5120 ne lan? konser lan bu. haberdeki bilgiler bununla da bitmiyor. konseri 7bin ila 10bin arası adam izlemiş. kaç tane bilet satıldı birader bundan da mı haberiniz yok? bu arada sayman da 4bin kişi izlemiş diyor, turnikeden kaç kişi geçti bilmiyoruz diyor. ne halt ettiniz arkadaş siz?

    matematiksel olarak da şu gerçek var, konser bileti 25€ imiş, 4bin kişi geliyor en kötü ihtimalle, çarpın bakalım kaç para? 100 bin euro değil mi, elde kalan para 5120 €. siz dalga mı geçiyosunuz. satılan bilet sayısı belli değil, turnikeden kaç kişi girdi belli değil, harcanan para belli değil, 4 kişilik bir rock grubu ve onun ekibine verilen para 23 bin euro, (haberde cem adrian için 20 bin euro denmiş, o pek dillendirilmiyor herhalde duman'a bir garez var) geri kalan nerede belli değil.

    bence duman'ı bırak, hangi onun bunun evladı o 95bin €'yu cebine indirdiyse ona yüklen sen sayın tgb.

    ben haberde bu detayların verilmesinden sonra duman'ın 23 bin euro bile aldığından şüpheliyim.

    edit: oooo bir dakika bomba detay. konserin düzenlenme tarihi 24 mayıs. konserin adı 19 mayıs'tan geziye. soma faciası 15 mayıs, yani konseri sen aslında soma için düzenlemedin, ve konser ayarlandığında duman'ın talep ettiği normal para, yani aslında sen duman grubu ile aylar önce bunun için anlaştın, normal bir konser olsun diye, 23 bin lira onun parası, ama şansızlık eseri konserden önce bu olay yaşandı ve sen kendince bir kararla soma’ya bağışlıyoruz dedin. gelir az olunca da zaten anlaştığın ve çoktan parasını ödediğin duman grubu’na bok atıyorsun.
    vay vay vay…. şerefsizliğin bu boyutunu daha önce görmemiştim, türküz anladık ama hala şaşırıyoruz.

  • sebebi, bu şekilde ikiye bölünebilmesidir. batı'nın oyunudur. bizi bölmek istiyorlar...

    yıllar sonra başa gelen editi: avrupa'da bir akrabamız, türkiye'den etnik sebeplerle (kürt) avrupa'ya sığınma talebinde bulunan bir adamcağızla karşılaşıyor. adam, "abi biz, türkiye'de ikinci sınıf vatandaşız, kimliğimizde öyle yazıyor." deyince, akrabamız "nasıl yani? o kadar da belli etmemişlerdir" diyor. adam da, "çıkar kimliğini bak göstereyim" diyerek el büyütüyor. neyse kimlikler çıkıyor. adam, kürtlere hep sonu çift sayıyla biten kimlik verdiklerini, diğer herkesin tc. kimlik no'sunun tek sayıyla bittiğini zannediyormuş. hayat işte...

    not: kürtlere yapılanlar ortada. mevzumuz olayları tahfif etmek değildir... adamcağızın durumu trajikomik.

  • kücük yaslardan beri yapıyorsanız boyun kaslarınızın kalınlasmasına neden olur. ayrıca cogu insanın düsünüdügü gibi yüzücülerin sahip oldukları fizik sadece yüzme sporunun sonucu degildir. yüzme ile birlikte az da olsa kara antremanı veya agırlık antremanı yapılmalıdır. zira yüzme kuvvetten cok kondisyon odaklı bi spordur.
    yüzmenin bir diger güzel yönü sakatlık riskin cok az olmasıdır. sakatlık riski yok denilemez tamamen sizin becerinize baglı (takla atarken ayak parmagımı kırdım) ama eklemlerinize hicbir baskı uygulamadıgı icin diger sporlarda karsılasacagınız olası eklem zedelenmeleri yüzmede yoktur.

    bunun dısında fizik tedavi icin cok faydalı bir spordur. gecirdiginiz sakatlıklardan sonra tekrar kas güclendirmek adına yapabiliceginiz en akıllıca egzersizdir. özellikle cocuklarda durus bozuklugu veya omurgadaki carpıklıkların giderilmesinde büyük fayda saglar.

    yüzmenin en cok calıstırdıgı kas grubu sırt kaslarıdır. bu kaslardaki kuvvet omurganızın daha dik durmasına
    böylelikle vücud formunuzun daha güzel görünmesine ve gögüs kaslarınızın daha belirgin ortaya cıkmasına sebep olur. yaklasık bir saatlik bir antremandan sonra havuzdan cıkar cıkmaz bunu kendinizde hissedebilirsiniz.

    yüzme antremanları gercekten cok yorucudur. bu sizin seviyenizle de alakalı olarak degisebilir tabii. fakat düzenli olarak yüzdügünüzde nefes alısınızı düzene soktuktan sonra gitgide yüzülen mesafeyi ve tempoyu arttırmak kacınılmazdır. zira nefes alıstaki problemler (az nefes alma veya yeterli sıklıkta almama) sizin vücudunuzda cabuk laktik asit birikmesine cabuk yorulmanıza yol acıcaktır. bu nedenle rahat nefes alabildikten sonra belli bir tempo oturtmak ve uzun mesafe yüzmek cok kolaydır. fakat asıl zor olan bu mesafelerdeki tempoyu korumaktır. eger bir yüzme antremanının yaklasık 4 km sürdügünü düsünürseniz, tabii bunun bir kısmı da depardır, tablo epey degisir. antreman sonunda durdugunuzda vücudunuzun suyun icinde yandıgını hissedersiniz. buda sizin aslında terlediginizi gösterir. ayrıca yüzme esnasında yorgunluk özellikle bacaklarda ve omuzlarda yanma olarak kendini gösterir. bu acı cok uzun süre omuzlarınızı yukarı kaldırdıgınızda da görülür. tabii acı subjektifdir.

  • (bkz: lord eddard stark)

    ıhlamur marmara, batı karadeniz, orta toroslar ve kuzey anadolu'da yayılış gösterir. özellikle kuzey ve batı bölgelerimizdeki ormanlarda rastlanan sık dallı, geniş tepeli ağaçlardır.

    boyları 20-30 m'ye kadar ulaşabilir. büyüklüğü 5-10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. çok geç açan bu çiçekler (haziran-temmuz) kurutularak çay gibi içilir.

  • uğur mumcu'nun bbc türkçe'de yıllar evvel verdiği bir röportajındaki cevabıyla ali cabbar ve onun nezdinde arabesk müziğe dair su yorumu eklemek gerek:
    "...arabeski sevmiyorum, çok lümpen müziği arabesk. bizde, türk halkının bir kısmı bu aşk konularında mazohist. kendi kendine işkenceden hoşlanıyor. yani bir kızı seviyor, kız bunu sevmiyor, gidiyor meyhaneye içki içiyor, ondan sonra da ağlıyor. o kızla evlense, kadını da dövüyor sonra, işin tuhaf tarafı. yani mazohizmin müziği arabesk, lümpen müziği, sevmiyorum arabesk müziğini."

  • en çok takdir ettiğim akp seçmeni. 4 kişilik ailesiyle, 750tl kira verip babasının oğullarını savunur gibi akp'yi savunan yurdum vatandaşı helal olsun sana. cebinde 24 ay taksitle aldığı iphone 6 da vardır çoğunun. bu da ayrı bir takdir konusudur mesela.

    ay ortasında dara düştüğünde chp/mhp/hdp seçmeni iş arkadaşlarından ya da akrabasından borç ister. çünkü kredi kartlarında limit kalmamıştır.

    hele, ortamlarda cumhurbaşkanının saraylarda oturup ultra lüks ulaştırma araçları kullanmasını da heyecanlı ve onurlu bir şekilde savunması yok mu, göz yaşartır.

    yapılmakta olan istanbul'daki 3. havaalanını ise hiç kullanmayacak olmasına rağmen yüklenici firma sahibi gibi sahiplenmesi yok mu, bıraksan kendisi kanatlanıp uçacak.

    helal sana.

    edit: takdir yerine taktir yazarak, yazmış olduğum her şeyin geçersiz olmasına sebep olduğum için ben bir malım. evet evet, eğer takdir yerine taktir yazmamış olsaydım bir çok gerizekalı ne demek istediğimi anlayacaktı ama benim yüzümden anlayamadılar. belki bu asgari ücretlinin sorunu da benim takdir yerine taktir yazmamdır. belki dünyadaki açlık ve sefalete de bu sebep olmuş olabilir.

    ulan ne mal adamlar var. yazdıklarımın içeriğine zerre takılmayıp, tdk müfettişi kesilmiş ipneler. lakin isimlerinizi tek tek not aldım. en müsait zamanımda her birinizin yazdıklarını tek tek inceleyip yazım ve imla hatalarınızı bulacağım ipneler. sözlük hayatını size zindan edicem.

  • yemek hazırlarken kedimin de yiyebileceği bir şey yere düştüğünde "bu senin payınmış" diyerek kabına koyardım, ki zaten çoğu zaman kabına koymama gerek bile kalmazdı. bir şeyler düşürürüm ümidi ile dibimden ayrılmazdı. tamam, itiraf ediyorum, bazen de bilerek düşürürdüm sırf o yesin diye. iki sene önce kedim öldüğünde onu apartmanımızın bahçesine gömdüm. şimdi yemek hazırlarken yere bir şey düştüğünde "bu senin payınmış" diyerek camdan, onu gömdüğüm yere atıyorum, en azından sokağımızın kedileri yesin onun payını diye.

  • -askerliğini yapmış olması
    -benzer pozisyonlarda çalışmış olması
    -seyahat engeli bulunmaması

    bazen iş tanımı yapılırken aranan şartlarla benzeşebilen üç niteliktir.