• isp. deber fiilidir.
  • neyse o zorunda olduğum, yapmamamı sağlayandır zorunda olmak. hobi olarak yaptığım şeylerden para alıp yapmak zorunda olunca soğumuştum mesela o işlereen. iş hayatının kendisi öyle zaten. işe gitme zorunluluğu varken kalkıp iş gitmek zor gelir, öyle ki sadece toplantıya uğranır, öncesinde sonrasında evde veya dışarıda çalışınır. ama pazar sabahı kimse istemediği halde kalkıp işe gidip akşama kadar çalışmak zor gelmez, üstelik daha da verimli geçer. keşke hiçbişi yapmak zorunda olmasam, o zaman neler yapardım tahmin edemiyorum. esnek çalışma saatleri, iyi ki varsın. okurken de hangi dersin sınavı varsa diğer derse çalışırdım manyak gibi.
  • mecburiyet.hiç karşılaşmak istemediğiniz insanlara katlanmak.
  • hayatta aslında olmayan kavramdır zorunda olmak. katlanılması gereken sonuçların olması hiçbir şeyin yapılmak zorunda olduğunu göstermez. insan her zaman, her konuda, her şartta yapmama lüksüne sahiptir, tabii ki sonuçlarına katlanmayı kabul etmek kaydıyla. zamanın harcandığı zaman tekrar kazanılamayan tek şey olduğu şu dünyada sadece "zorunda olunduğu" ve ya öyle hissedildiği için bir şeyler yapmak kayıptır.
  • lisede okurken bir öğretmenimiz "tecavüz kaçınılmazsa zevk almasını bileceksiniz." demişti. çocuk kafası işte ne demek istediğini anlayamamıştık mal mal kadının suratına bakmıştık. çok berbat bir cümleydi. hala beni yıllar geçmesine rağmen şimdi bile irite ediyor aklıma geldikçe ama bu "zorunda olmak" olayı tam da bu cümle için geçerli bir durum.

    insanın elinden hiç bir şeyin gelmeyeceği durumlarla sınanması kadar hayatını berbat edebilecek daha ne olabilir ki?
  • ebilebilmek
  • bir şeyi 3 isterken 1 ile yetinmek zorunda olmak. dünyanın en zor zorunluluğu
hesabın var mı? giriş yap