• adatepede edremit körfezine bakan, yapılaşma nedeni ile içinizin acımasına neden olsa da, sincapları ve günbatımı ile huzur mekanı.
  • antik dönemlerde kurban törenlerinin yapıldığı, korsanların ise körfezi gözetlemek için kullandığı yapı.
  • tepesinde ese ruzgar ve lesbos adasina bakan kismi ile, ayni zamanda pers krali xerxes'in 5 milyonluk ordusunun gectigi yolu boydan boya goren bir yerdir, her tarafi zeytinlik, as usual. gidip gorup tepesinde fotograf cektirirken metal mataranizda ta$idiginiz bourbon ile "toast one for the ghost" yapiniz...keyif aliniz.
  • homeros'un ilyada'sında tanrı zeus un herayı gordugu ve de asık oldugu yer.
  • altar kelimesinin karizmasını üstünde taşıyamayan yapı. ancak yine de güzeldir.
  • (bkz: altar)
  • her geçen gün daha fazla insanın keşfettiği; her gidişimde daha kalabalık bulduğum; zeustan medet umanların ya da "adettir" diyenlerin ağaçlara çul çaput, onlar yoksa kağıt mendil bağlayıp çevreği kirlettikleri, su sarnıcının içi su şişesi dolu olan güzelim yer. her gittiğimde zeytinlik ve meyve bahçeleri katledilerek inşa edilmiş beton yığınlarının* doğanın ve manzaranın içine edişini yukardan görüp kahrolduğum yer aynı zamanda. insanlar böyle yerleri keşfetmemeliler. yazık çok yazık..
  • yerel halkın adını "zeus'un atları" olarak bildiği ve gidip atları aradıkları yer.
  • edremit körfezi kuzey sahilinde bulunan küçükkuyu beldesinden kaz dağlarının içine doğru 3 km'lik bir yolculuktan sonra ulaşılan adatepe köyünden, denize bakan yamaca doğru giden ormanın içindeki patika ile ulaşılan taş sunak, altar..

    bütün edremit körfezi ayaklarınızın altındadır, tarih boyunca kimler buradan körfezi izledi diye merak eder, hiç bina yokken buralar acaba nasıldı diye düşünür insan, oldukça mistik bir havası vardır. ta ki kafanızı uzatıp sunağın altındaki sarnıcın içinde yüzen bira kutularını, bilimum su ve meşrubat şişelerini görene dek. işte o an hangi zamanda hangi ülkede yaşadığımızı hatırlarız, ve bunu yapan cahillere lanet okuruz. tarihten ve yunan mitolojisinden sıyrılıp türkiye gerçeği ile yüzleştikten sonra, biraz küfür eder ve bira kutularının sebebini sorgulamaya başlarsınız.

    böyle bir tarihi mekanın içine sıçmak için iki sebep olabilir. cehalet, nefret ve aşağılama bir arada.

    cehalet ise sebebi diyecek pek birşey yoktur, üzülmek lazım sadece, buraya sırf cahil olduğu için bira atan odun, zaten mal gelmiştir mal gidecektir. karşına alıp iki çift laf edersin anlarsa anlar, anlamazsa arkasından bira kutuları toplanabilir sadece.

    nefret ise sebebi, eski yunan uygarlığını tanımama, eski inanışları yok sayarak, yok etme ve aşağılama güdüsü ile yapılmış bir hareketse, su katılmamış faşistliktir, mostar köprüsünü yıkan zihniyetten bir farkı yoktur. etrafta, ayakta zor duran iki taş parçasının bile varlığını kabullenemeyen insanlar olduğunu bilmek insanın tüylerini diken diken eder.
hesabın var mı? giriş yap