• ba$licasi mastermind olabilen oyun turu..
  • puzzle'lardan farkli olarak, anlik du$unce, yaraticilik, pratiklik gerektiren zeka sorusu tipi. ornek: 1, 4, 5, 9, 10, 15, 24, ?
  • genellikle pratik zekaya ve matematiksel zekaya dayanan, zeka sorusuyla kesinlikle karistirilmamasi gereken bir ya da iki kisi tarafından oynanabilen, cogunlugunu tahta üzerinde veya kartla oynanan oyunlarin olu$turdugu oyun sinifi...
  • bilgisayarli versiyonlari da olan oyunlar... cesitli bulmacalari cozmek, elinizdeki malzemeleri iyi kullanmak, gorulmeyeni gormek zorundasinizdir.
  • çeşitli oyuncak versiyonları da vardır (küp vs gibi)
  • sadece bir oyun, fazla oynamayın...
  • zekâ oyunu deyimine (öteden beri) beridenberi takılırım.
    ''zekâ ile varılacak, onunla aydınlanacak bir bileşim karşısında kalınca, “bu zekâ oyunudur” deyip işin içinden kendini çıkaranları çok gördüm.
    kınamıyorum onları.

    kültür de, bilim de, sanat da tek yanlı (gönül, duygu, his) değildir ki.
    zekânın da bir payı (çok payı) vardır.

    ve zekânın bazı ilerlemeleri ile açıklamaları kıvılcımlı olur.
    buna oyun demeden (bundan kaçıp sakınmadan) önce duraklamalıdır.
    aklın, ağır sayılabilecek yürüyüşünü zekâ iter.
    ve bu oyun değildir.

    kısacası : aptallığın şenliği, festivali olursa zekâ oynamasın da ne yapsın.''

    özdemir asaf
    yuvarlağın köşeleri
  • (bkz: oyun zekası)
  • amcam biz çocukken zeka oyunudur hafıza testidir o tür şeylere epey meraklı bir insandı ve kırk yılda bir bir araya gelmeye görelim hemen biz üç yeğenini de bu merakından mahrum etmez, kah hafıza tekniklerini üzerimizde uygular, kah hangimizin daha zeki olduğunu söz konusu testlerle belirlemeye çalışırdı. sayesinde hâlâ 1'in sakız olduğunu tığ üzerinde duran çiğnenmiş sakız görselleştirmesi ile hatırlıyorum sağolsun, sakızın 1'de olmasının ne gereği vardı hiç hatırlamasam da. biraz daha yakın otursaydık kendisini "adeta tungsten dayı" diye tanıtabilirdim şimdi ama dediğim gibi çok sık görüşemiyorduk.

    sırayla 10, 9 ve 8 yaşlarında olan biz yeğenlerini bu görüşmelerden birinde yine boş geçmiyor. soru çok bildik bir soru: "sular kesikken evden çıkan ev ahalisi eve dönünce evi su basmış buluyor. evde bir tane 10 litrelik kova, 5 litrelik başka bir kova, 15 metre uzunluğunda hortum, 8 litrelik bir bidon ve 5 litrelik başka bir bidon daha var. suyu boşaltmak için hangisini seçersin?" büyükten küçüğe soruyor ve en küçük o zamanlar benim. allah'a dualar ediyorum lütfen küçük olduğum için büyüklerim insafa gelip 5 litrelik kovayı, haydi o olmadı 5 litrelik bidonu bıraksınlar bana diye. 1 numara 5 litrelik kovayı seçiyor, 10 litreliği taşıyamayacağından. allah kahretmesin seni! sıra 2 numarada. gözünün içine bakıyorum 5 litrelik harici bir şey seçsin diye ama o da büyüğünden ilhamla ikinci 5 litrelik olayı seçiyor. allah sizin gibi kardeşlerin! büyük olacaklar bir de! salaklar ya! ya hödükler ya! ben 8 litrelik bidonu nasıl taşıyayım ya! ya salaklar ya! sinirden kudurmuş diğer seçenekleri düşünmeye çalışıyorum: kırk katır mı kırk satır mı misali. içlerinde en mantıklısı yine 15 metrelik hortum gibi duruyor: en azından musluğa takıp... ama tazyikli su akıyor, onu ne yapacağım? "musluğu kapayıp hort.." amcamın gözleri parlıyor. "evet, doğru cevap!" diyor. 2 büyükten itiraz: "omo soloron oçok oldoğono soylomomoşton ko omcoooo! :-(((". "evet" diyor amcam, "ona da söylememiştim:-)". bu arada ilk olarak söz hakkı verilmiş olsaydı direkt 5 litrelik kovayı diğerlerinin gözünün yaşına bakmadan kapacak olan benim de havamdan geçilmiyor. bir de büyük olacaklar, hıh!

    işte bu da böyle bir anımdır kategorisinde bu akşam sizlere zeka diye değerlendirilmeye çalışılan şeyin şartlara ne kadar bağlı olduğunu ve onu zeka oyunuyla tayin etmeye çalışmanın zekadan bağımsız rastgele sonuçlar doğurabileceğini anlatmaya çalıştık. hepinize mutlu bir akşam diliyorum, esen kalın.
hesabın var mı? giriş yap