zeban

• zoban desem zoban degil, zebani desem hic degil tadinda bir susername. bakalim neler gorecegiz dedirtecek insan. komuniteye hosgeldi.
• irc etiğinden yoksun bir başka kişi.
• yamak olarak tanıyıp, arkada$ olarak bagrımıza bastık.
• yakla$ik olarak ya$it saydigimiz, flashmaster denilen arkada$
• buna pek benzeyene zebani deniyor. yani denmeli denecek istiyorum.
• farsça'dan türkçe'ye hallenmiş bir kelime.. dil, lisan manasına.. bir lisan bir insan, bir zeban bir zebani gibi.. aynen gördüm..
• doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere dünyanın bütün iklimlerindeki mitolojileri bilen ve onlar üzerinde düşünen muteber söylence tarihçisi ibn-i kehabir efendi (1168-1233), 1217 yılında kahire'de kaleme aldığı altı ciltlik "zeban" isimli külliyatında (altı dile çok hâkim olduğu için kitabın her cildini farklı lisanda kaleme almıştır) bu esatire geniş bir yer ayırır ve kavanozu pandora'nın açmadığını aktarır.
  
  onu iktidar sahibi olmak için politikayı icat eden erkeklerin açtığını ve kötülüklerin de bir anda çıkmadığını belirtir. kavanozun daha da fazlasını almak için çabalayan muktedirler tarafından yüzyıl aralarla açıldığını söyler. kötülükler bile isteye tane tane çıkarılmıştır kavanozdan.
  
  "kavanoz ilk olarak kahire'de açıldı" der. "sonra hun şehrinde, roma ve kudüs'te... en son olarak da içinde kötülüklerin en büyüğü olan 'umut', istanbul'da ortaya çıktı." diye devam eder. ve istanbul'u "lanetli" bir şehir olarak anar ibn-i kehabir efendi.
  
  bu beş şehrin pentagram uçlarını oluşturduğunu belirtir kitabında. önceden ateş, hava, su, toprak ve ruh olmak üzere beş elementi sembolize eden bu biçimin, daha sonrasında; açgözlülük, ikiyüzlülük, yalancılık, kıskançlık ve kötü ruh olmak üzere değiştiğini ve şeytanın bunu çok sevdiğini söyler. insanı egemenliği altına alan kötülüğün altın simetrisini oluşturur.
  ot dergisi - kent rehberi - şehrin umudu - turgut yüksel
• dil, lisan, lügat, lehçe anlamında olan, dilimize farsça'dan geçen kelime.
• dil, lisan, lugat, lehçe anlamına gelen bir kelime.