• saygin ersin'in erbain firtinasi'ni onceleyen ilk kitabi. anadolu halk efsanelerinin fantazi edebiyati ile harmanlandigi, turkiye'de bu anlamda bir ilke soyunan basarili kitap.
  • henüz okumadığım ama metucon sayesinde dünyası ile tanışıp çok merak ettiğim kitap.
  • --- spoiler ---

    ...

    doğan bir şey söylemek yerine komutanına en biçare bakışını fırlattı. şu saatten sonra yüzbaşı' yı istifadan vazgeçirmeye çalışmak delilik olurdu. istifa etmek, zaten takıntılı olan bu adam için hepten bir gurur meselesi haline gelmişti. doğan' dan bir cevap gelmeyeceğini anlayan sarp kendi kendine mırıldanmaya başladı: "başbakanlık desek... o hiç olmaz ne alakası var. mit bünyesinde falan mı görevlendirildik acaba. iyi de öyle olsa burada ne işimiz var. hem bir şekilde haberimiz olurdu. emniyet aklıma geliyor da mümkün değil. içişleri' yle dışişleri' ne de yazmak lazım aslında. ulan yoksa cumhurbaşkanlığı olmasın? sorumlu olduğumuz merci orası. öyle yazıyordu talimatnamede. ne dersin doğan?"

    en masum ifadesiyle yüzbaşı' nın mırıldanmalarını dinleyen doğan "cumhurbaşkanlığı bir makam mı komutanım?" diye sordu.

    sarp şöyle bir düşündü "e makam tabi bir yerde. ne alakası var ki?"

    "cumhurbaşkanı' na istifa sunmayı duydum ama cumhurbaşkanlığı' na istifa sunmayı hiç duymadım komutanım. kesin bilgim yok ama istifa mektubunuzu cumhurbaşkanı' nın şahsına yazmanız gerekebilir."

    sarp "iyi de..." diye bir lafa başlamaya çalıştı ama gerisini getiremedi. kafası iyice karışmıştı. hemen kahve makinasının başına gitti. sakin sakin kahvenin ısınmasını bekliyorken aniden bir kahkaha patlatıverdi. "doğan" dedi kahkahalarının arasından, "bu işi sen de kafaya taksan iyi edersin. hadi ben meslekten falan vazgeçtim ama sen emekliliğin gelene kadar izne falan çıkamazsın. çürürsün buralarda!"

    ...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    ...

    doğan sadece gülmekle yetinerek, masanın başında bu iki subay arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışan, bunu yaparken de her ikisine de garip garip bakan berkan astsubay' a teşekkür edip dosyayı toparlamaya başladı. tam çıkmak üzerelerken, laboratuarın kapısı çalınmaya tenezzül bile edilmeden, sertçe ardına kadar açıldı. kapıda beliren asker içeriye doğru "yüzbaşı sarp gönen!" diye bağırdı. askerin sesi o kadar ani ve o kadar yüksek gelmişti ki, doğan içgüdüsel bir hareketle elini silahına attı. yüzbaşı, kendini toparladıktan sonra askere doğru aynı şiddetle bağırdı: "ne var ulan?"

    asker, geriye doğru bir adım atıp, koridora doğru seslendi: "buldum komutanım. buradalar!" birkaç saniye sonra içeriye, suratı kıpkırmızı kesilmiş ter içinde bir binbaşı girdi: "yüzbaşı sarp gönen siz misiniz?"

    "evet komutanım." diye cevap verdi sarp.

    "niye odanızda değilsiniz. bütün üste sizi arıyoruz. benimle gelin."

    ...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    yüzbaşı dönüp dönüp dün geceyi düşünüyordu. dayı' nın kapıyı kırmasını, beşinci kattan aşağı atlamasını, sonra kovaladıkları adamı parlak bir ışığa boğup bayıltmasını, bunların üstüne bir de adamı evine taşımasını. doğan' la birlikte salonunun ortasında, sehpanın hemen dibinde soluk bile almadan yatan adamı izlemekteyken, salih dayı' nın cebinden, eline hiç yakışmayan bir cep telefonu çıkartıp arkadaşlarını aramasını; bir süre sonra o arkadaşlarının teker teker ve kesinlikle kapıyı kullanmadan evine gelmelerini, öncesinde ve sonrasında olan birçok şeyi düşünüyordu yüzbaşı. aslında düşündükleri garip şeyler değildi, sadece bir gece önce olanları düşünüyordu... olmuştu bunlar... görmüştü... vallahi de billahi de görmüştü... o balık etli kadın duvarın içinden çıkıp gelmişti. daha küçük dilini bile yutamadan, nereden çıktığı belli olmayan insan azmanı gibi bir adamın yemek masasının üzerinde koşturmakta olduğunu görmüş; hızını alamayan adamın doğruca gidip duvardaki kitaplığa çarptığına ve kitaplıkla birlikte sehpanın üzerine düşüp, tek kelimeyle evin anasını bellediğine şahit olmuştu. dayı "korkmayın, korkmayın" diye bağırırken, o fil yavrusunun sehpa parçalarının arasından doğrulup dayı' ya "usta evde olduğunu söyleseydin ya ona göre gelirdik" dediğini, sonra da kendisinden özür dilediğini duymuştu.

    --- spoiler ---
  • karakutu tarafından yayınlanmış ama iyi pazarlanamamış saygın ersin kitabı. elbette devamı olan erbain fırtınası ile birlikte düşünülmesi gereken bir eser. bugünse piyasada artık neredeyse bulunması imkansız hale gelmiş maalesef. neden yeniden yayınlanmaz anlamak mümkün değil.

    kitap orkun uçar'ın önsözünü saymazsak 15 sayfa süren 'rivayetler' bölümüyle başlar. işte sadece bu bölüm bile insanı kitaba bağlayıp esir etmeye yeter...

    --- spoiler ---

    "rivayet olunur ki, kadim zamanlarda büyü denilen kudret cennetin ve cehennemin kapılarının ardında kilitliymiş. zaman yeniymiş, zaman körpeymiş daha. akıl ve emek hüküm sürmekteymiş yeryüzünde. toprak işlenmekte, nesiller yürümekteymiş. topraktan evler, evlerden şehirler, şehirlerden ülkeler kurulmaktaymış. her iki alem de kıvanç duyarlarmış eylediklerinden. lanetlenmişler ise, zamanlarının gelmesini beklerken, öfke, kin ve sabır biriktirirlermiş kuytu köşelerinde.

    ve o şeytanmış ki bin türlü hilenin mucidi, kara kalpli uşaklarıyla birlikte göndermiş büyüyü yeryüzüne. büyü güçlüymüş, büyü güzelmiş. iblisin hizmetkarları karanlık ilimlerin en iğrençlerini öğretmeye başlamışlar insaoğluna. cehennemin alevleri yeryüzüne inmiş. akıl emek, erdem, mertlik... güç denen dipsiz kuyuda yitip gitmiş hepsi..."

    --- spoiler ---

    bu kitap, sinema filmi ya da tv dizisi olmak için yazılmış kanımca. artık yediler mi olur, lokman hekim mi olur ya da en güzeli geceliler ve solaklar mı olur bilemeyeceğim ama saygın ersin'in hayal gücünden -okunabildiği gibi- izlenecek pek güzel şeyler çıkabilir ortaya.
  • artık pegasus yayınları tarafından yayımlanan, şimdiye kadar okuduğum en iyi türk fantastik eserlerinden biri. insan kendi kültüründeki öğelerin bu kadar güzel ve sürükleyici işlendiği bir kitap bulunca türk fantastik edebiyatı adına daha çok umutlanıyor. lakin ikinci kitabı olan erbain fırtınası'nın piyasada bulunmaması ise acımasızlıktır. en kısa sürede piyasada tekrar yerini almasını bekliyoruz.
  • türkçe fantastik roman yazılabileceğini yazılırken fantasy name generator kullanmaya gerek olmadığını gösteren kitaptır. başları karakterlerin tanıtımı, dünya'nın durumu derken biraz ağır ilerlese de olaylar başladığında sürükleyici hale geliyor.
hesabın var mı? giriş yap