yusufçuk yusuf
-
(bkz: memetçik memet)
-
yaşar kemal'in akçasazın ağaları romanının ikinci ve (şimdilik) son kitabı.
-
öncelikle (bkz: #19032501)
yaşar kemal'in bir diğer sapsarı romanı. hangisi daha sarı, hangisi daha iyi seçmek kolay değil. yazanın eline, beynine sağlık. sen çok yaşa, yaşar kemal.
büyük usta'nın bu romanda sarı olarak betimlediği şeyler:
yağmur
nazarlık boncukları
yüz
damla
yol
traktör
el
fotoğraf
parmak
beden
kemik
nergis tarlası
kalem
yaprak
ışıltı
bulut
sırt
derviş bey
kehribar
saç
çocuk
deli halid
ölü
sığırkuyrukları
ayak
yusuf
gülizar
okyılanı
mıstık
diş
su
mahir bey
arı
çoban köpeği
aydınlık
koku
beniz
başak
ala temir ağa
balmumu
meyve
karınca
kurt
ahmet
sıcak
köpek
göz
mendil
neon ışıkları
sarmaşık yaprağı
duman
bıyık
ahmetçe
şoför
çaltık suyu
sakal
çakıltaşı
tüy
halka
kavak
mustafa bey
oyuncak kamyon
ekinler
perçem
boyun
köşker hasan büyükdağ
kırlangıç yavrularının ağzı
nar
pekmez
su
derviş'in karısı
derviş'in çocukları; nurten, ceyhun, muzaffer,
petek
mantıvar
köpeklerin bıyığı
korku
kelebek
kelebeğin kanatları
candarma
kayalar
sakallı ali
limon
kavanoz
göz
kürt imam
ortalık
karanlık
leke
koygunluk
çizme
kafir
otlar
kadife çiçeği
ipilti
çıvgınlar
gece
mükemmel bir serinin çok güzel bir parçası. okuyun, okutun. -
“bizimki muhalefetin ağzını açtırmamaya karar verdi. belki de muhalefeti ortadan kaldıracak. o zaman bu memleket memleket olacak. bizde, bu doğu memleketlerinde demokrasi sökmez. daha yeni yeni anlıyorlar.” (yusufçuk yusuf, s.325)
-
devam etmekte olduğum kitap. üçüncüsünü okuyamayacağım için üzgünüm.insan bir kez daha hayret etmeden geçemiyor yaşar kemalin kalemine.arkadaş o nasıl irice yağmur, o nasıl fokur fokur bataklık, o nasıl doru at, o nasıl sebahat hanım , o nasıl kabakçıoğlu, o nasıl doğurgan toprak, o nasıl o nasıl gelenek fedaisi.... alelade bir kitap değil bu destan destan. ama bir kez daha görmüş oluyorum ki o gün hırs . için derebeylerinin savaşımı bugün iktidar, para hırsı değişen tek şey zaman olmuş.insan aynı hain insan .hele narlara narlara , hele narlara narlara ... vah zavallı mestan vah
-
damakta bir rus klasiği okurcasına tat bırakan yaşar kemalin insanı derinlere çekip hesaplaşmalar yaptıran dev romanın ikinci kitabı...
insanda derin izler bırakan bir baş yapıt... -
her yaşar kemal romanı gibi bambaşka bir havayla ve eşsiz diliyle insanı saran, okurun ağzında buruk ve tarifi zor bir tat bırakan 662 sayfalık roman, destan.
"birden atı üzengiledi, başını akçasaza çevirdi sürdü. at tepeden aşağıya hızla indi. ova bir anda buğuya batıverdi. her şeyi, akçasazı, anavarza kalesini, düldül dağını inceden bir buğu örttü. sonra da buğunun üstüne, pembe buğuyu binlerce tabakaya ince ince kıyarak sarı, ustura, çelik morunda şakırdayarak, uçları binlerce ipiltide yıldırlayarak yağmur birden boşandı. ortalık taş gibi yoğun, sarı, üşütücü bir geceye kesti. soluk aldırmaz." -
yaşar kemal kitabıdır. ve kendisinin yazdıkları için ne kadar uğraştığını, bu kitabı yazım süreci için söylediği şu sözlerden anlayabiliriz:
“ yusufçuk yusuf’u tam dokuz ay cebimde dolaştırdım. son üç sayfası eksikti. o üç sayfa için dokuz ay uğraştım.. . " -
doğru adı yusufcuk yusuf olan (elimdeki birinci baskının görselini de ekliyorum) görsel
ve demirciler çarşısı cinayeti'nin devamı olan romandır.
bir devam kitabı olduğu için acaba ilki kadar iyi bir kitapla karşılamayacak mıyım diye korkuyordum ancak bu kitap da diğer kitap gibi çok iyi bir eser; zaten ilk kitaptaki öykü kaldığı yerden devam ediyor. yusufcuk yusuf'ta zamanın ilerleyişi ve devrin değişmesi çok güzel bir şekilde anlatılıyor.
özellikle mahir kabakçıoğlu karakterinin zaman zaman aziz nesin karakterlerini anımsatan kaypaklığı beni gülümsetiyor. aklımda şu sözü kaldı ve çok güldürdü bu beni: kefenci pezevenk
gelenekler, yıllardan beridir süregiden bir yaşam, çukurova düzeni... yaşar kemal bunları ustalıkla anlatıyor.
eserdeki karakter zenginliği ve birçok karakterin yaşamına ayrı ayrı hikâyelerle değinilmesi de çok hoşuma gitti. romanı okurken insanın kendi dili de düşünme şekli bile değişmeye başlıyor. romandaki insanlar gibi konuşmaya başlıyorsunuz (fıkara demeye başladım mesela kendi kendime ya da hele şuna hele şuna). insanın içine işlemek hem de seve seve işlemek böyle olsa gerek. -
yaşar kemal'in, demirciler çarşısı cinayeti romanın devamı olarak yazdığı, akçasazın ağaları serisinin ikinci ve son kitabıdır.
yusufçuk yusuf kitabında, hayal ile gerçek, doğru ile yanlış, soylu ile soysuz, sevap ile günah, cesaret ile korku, öfke ile sükunet, ölüm ile yaşam mütemadiyen birbirlerinin sınırlarını zorlayarak, kah birbilerinin yerine geçip kah birbirlerinden ölesiye kaçarak harikulade bir harmoni vücuda getirmiştir. çok zaman, okur, okuduklarının neresi hayal neresi gerçek, yapılanların nesi doğru nesi yanlış, kahramanların hangisi soylu hangisi soysuz anlamakta zorlansa da büyük bir merak ve lezzetle sayfaların arasında kayboluyor.
yusufçuk yusuf kitabında, çukurova'da bir devrin, bir dönemin devrilişi ve yeni bir dönemin doğuşu ustalıkla resmedilmiştir. kitap, bir devam kitabı olmasına rağmen, demirciler çarşısı cinayeti'nden daha ileri gidebilmiştir bana kalırsa. derviş bey, mustafa bey, yusufçuk yusuf, mahir kabakçıoğlu gibi şahsiyetler özelinde bir devrin ruhuna nüfuz ediliyor ve insanların kendi içlerinde yaşadıkları o korkular, o çelişkiler, o yangınlar bize dönemin ruhunu bütün şiddetiyle üflüyor.
demirciler çarşısı cinayeti kitabı için cinayetlerin ucuz birer dekor olduğundan bahsetmiştik. yusufçuk yusuf kitabının dekoru da bir takip, kovalamaca ve iz sürmektir diyebiliriz pekala. bu yönüyle kitap zaman zaman ince memed'i anımsatsa da apayrı ve özgün bir eser olduğu da muhakkaktır.
yaşar kemal'in duygu yüklü kalemi yine harikulade bir resim koyuyor önümüze. okuyalım, izleyelim ve okudukça da aman bitmesin duasını edelim diye.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap