yetinmek

• sevmek yetinmektir aslen,
  ama yetinmek sevmek değil:
  sevdiğin birisiyle yetinebilirsin
  ki bu güçlü yapar...
  oysa birisiyle yetiniyorsan
  onu sevmiyorsun demektir
  ve iki zawallı yaratırsın...
• yeterli bulmak, daha fazlasını istememek, elindekinin değerini bilebilmek.
• kit kaynaklar ile makul seviyede bir fayda saglamak.
• daha fazlasini kaybetmekten korkuldugu icin bir gun herseyin duzelecegini, yerine oturacagini dusunerek gercekten sabir gostermek ve bunu yaparken de kendine zarar vermemeye calismak.. bir yilda belki ama, bir problemi cozersiniz, belki bir yil daha gectiginde yine bir sey cozulmus olur..sabir gostermenin zor oldugu zamanlarda yine iki kelime ya da kalan kokuyla yetinmeye calisilmalidir..sakin..sakin..
• (bkz: yetinmeyi bilir misin)
• acı çekmekten korkarak sınırları daraltmaktır. gerçekten ne istediğinizi bilip onun için çaba göstermemektir. yetinmek korkmaktır, ve biz bu kasabada korkakları sevmeyiz dostum.
  
  örn., aşık ve mutlu olmadığını bilerek, elindeki ortalama ilişkiyle idare etmektir. kendi hayatınıza attığınız en büyük kazıktır.
• kabullenmenin eş anlamlısı.
  kendine daha yakın olanlarca sık kullanılır, anlamı az düşünülür.
• boynunu bukmek,daha kotusunun olabilecegini dusunerek susup kalmaktır. ve tum hayatın boyunca bundan utanılacagını bilmektir aynı zamanda.^*
• koşulsuz ve koşumsuz hayallerin şerrinden sakınmak.
• istenilenin yetme hali yahut istememek. bazen aktif bazen pasif bişi. her halukarda daha fazlasını isteyenlerin erdem, ahlak ve din gibi unsurları kafasına göre şekillendirip pompalamasıyla vücut bulabilen.