• capote'den bir gezi romani. bkz. local color
  • enfes capote kitabı. naif ve sert, kelimerle dans eden şehirler müziği.

    haiti 1948

    haiti’ye nispeten az turist gelir, bunların önemli bir bölümü, özellikle de amerikalı çiftler, somurtarak hep otellerinde kalır. bu çok üzülünecek bir şey, çünkü tüm batı hint adaları’nın en ilginci haiti’dir; ama bu tatilcilerin itirazlarına bakılırsa bu yaklaşımları pek mantıksız değil: en yakın plaj arabayla üç saat uzaklıkta, gece hayatı sönük, mönüsü mükemmel bir restoran pek yok. otellerin dışında, akşam bir rom-soda içmek için gidilebilecek ancak birkaç yer var; bunların en güzelleri de bizonton yolu’ndaki ağaçların gerisinde gizli kerhaneler. bu tür evlerin hepsinin bir adı var, oldukça egoist isimler: cennet, örneğin. ve bunlar kesinlikle saygındır, mükemmel salon dekorları vardır; çoğu dominik cumhuriyeti’nden olan kızlar ön verandadaki sallanan koltuklarda oturur, isa’nın kartondan resimleriyle yellenir ve nazikçe, dedikodu yapar gibi gülerek konuşurlar birbirleriyle; bir amerikan yaz manzarası gibidir bu. viski, hatta şampanya da değil, bira zorunlu sayılır ve iyi bir etki yapmak isteyenin içki söylemesi gerekir. tanıdığım bir kız otuz şişe içebilir; ötekilerden daha yaşlıdır, lavanta çiçeği renginde ruj kullanır, rumba kalçalı ve yılan dillidir, bunlar onu gerçekten popüler yapışsa da ağzındaki bütün dişleri som altına çevirecek maddi güce varıncaya dek kendini hiçbir zaman başarılı hissetmeyeceğini söyler.

    estime hükümeti, sokaklarda ayakkabısız dolaşmayı yasaklayan bir kanun çıkardı; çok sert, ekonomiye hiç uygun olmayan ve özellikle de ürünlerini pazara yayan götüren köylüler için rahatsız edeci bir kural bu. fakat ülkenin daha çok turist çekmesini sağlamak isteyen hükümet, ayakkabısız haitililerin bu potansiyel ticareti baltalayabileceği, halkın yoksulluğunun açık edilmemesi kanaatinde. haitililer genelde yoksuldur ama bunda görüntüyü kurtarmayı gerektirecek kadar kötü, bayağı bir hava yoktur. çok bilinen ve yavan bir sözün doğru olması beni hep rahatsız eder; ama yine de en cömertlerimizin en az cömert olması gereken kişiler olduğu, sanırım bir gerçektir. size ziyarete gelen hemen hemen her haitili, ziyaretini küçük, genellikle tuhaf bir armağan vererek bitirir: bir kutu sardalye, bir makara iplik; ama bu hediyeler öylesine bir gururla ve nazik şekilde verilir ki, ah! sardalyeler birer inci yutmuştur, iplik en saf gümüştendir.

    sel yayıncılık, 2008
hesabın var mı? giriş yap