• araplarin islamiyet oncesi donemde (cahiliye devrinde) ukaz panayirinda yapilan siir yarısmaları sonucu begenip kabe 'ye asarak odullendirdikleri yedi kaside. muallakat-i seb'a olarak da bilinir..
  • araplar dört ay (zilkade, zilhicce, muharrem, recep) savaşmaya ara verdiklerinde, panayır kurup eğlenirlermiş efendim. işte taif yakınlarda hurma ağaçları dolu olan alanda suku ukaz denilen panayırlarda oh ohh diye diye eğlenirken, beğendikleri mısır ketenine yazılmış şiirler ise kabenin duvarına asılırmış. işte bahsi geçecek olan bu 7 kaside de böyle beğenilmiş ve kabe duvarındaki yerini almış ve el- muaalakatissebi yani yedi askı adını haketmiş.
    yukarı da anlattığım şey bir menkibe olup, aslı olmadığı söylenmektedir.
    yazarları ise rakam sırasına göre:
    1- imri-ül kays
    2- züheyr
    3- tarafe
    4- lebid
    5- amribni külsüm
    6- antere
    7- haris
    6-7 opsiyonel.yerine bazen nabiga ve aşa ismi ile bildiğimiz zatları koyabilirsiniz.
    biraz da çapkın olan imri-ül kays'in eserinden alıntı:
    ben, senin gibi nice kız, gebe ve emzikli kadınlara geceleri gitmiş ve onları güzelliğimle bir yaşına basmış, nazar boncuklu, emzikteki çocuklarından alıkoymuşumdur.
    ki o emzikli kadın; çocuğu ağladıkça vücudunun yarısıyla ona dönüp meme veriyor ve altımdaki yarısı benden ayrılmıyor.
  • hiç arapça şiir dinleyen oldu mu? insanın tüyleri diken diken eden bir deneyimdir. bu yedi askı ve benzeri son derece başarılı şiirlerden birini sokakta bağıra bağıra okuduğunuz zaman arapça ne dendiğini anlamayanlar bile ürperir, kutsal bir metin okuduğunuzu sanıp ağlayanlar olabilir.

    ilginç olan şudur: bundan bin küsür yıl önce yeryüzündeki gelmiş geçmiş en zeki ve en karizmatik şairin aklına bu şiirlerden yola çıkarak bir felsefe kurmak ve hem manevi hem politik anlamda güç sahibi olmak düşüncesi gelmiş olabilir.

    yazdığı şiirler yedi askıyı da silip süpürecekken onun böyle düşünmesi dünyanın tarihini değiştirecek bir olaya dönüşmüş de olabilir.

    bunların hepsi uydurma da olabilir. şiir zaten böyle bir şeydir.
  • kuran nazil olmaya başladıktan sonra bizzat şairleri veya yakınları tarafından artık beğenilmeyerek kabe duvarlarından indirilen arabi şiirler.
  • dilimize, ordinaryüs profesör mehmet şerafettin yaltkaya tarafından tercüme edilmiştir.

    eserin önsözünden alıntı:
    ...
    bugüne kadar dilimizde tam bir tercümesi bulunmıyan bu muallâkaların klâsik eserler arasında yayılmak üzere tarafımdan dilimize çevrilmesini sayın ve çok değerli maarif vekilimiz hasan-âli yücel tensip buyurdular. millî irfan kütüphanemizde şimdiye kadar boş kalmış olan bir yeri doldurmak gibi yüksek bir gayeye dayanan bu arzuyu şu tercüme ile bugün yerine getirmiş bulunuyoruz.

    muhtelif rivayetlere göre muallâkaların beyitleri çoğalmakta veya azalmaktadır; tercümede bütün bu rivayetleri toplamış olduğumuzu bildirirken önsözümüze son veririz.

    26 mayıs 1943 ankara
    ord. prof. m. ş. yaltkaya
hesabın var mı? giriş yap