• yeni beyaz türk gençliği demek imiş bu. reşat çalışlar milliyet'in popüler kültür ekinde konuyla ilgili bir yazı yazıp, ybtg'nin eğilimlerini en iyi yansıtan bir platform olarak da ekşi sözlük'ten bol bol bahsetmiş
  • sözkonusu yazı aşağıdadır. bir metin analizi ihtiyacı var gibi görünmekte. biraz vakit ayıralım buna, ne dersiniz..

    "yeni beyaz türk gençliği (ybtg), beyaz türkler olarak adlandırılan ve türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 10-20'sini oluşturan insanların şu anda genç olanları. 1975-1990 doğumlu, yaklaşık iki milyonluk nüfusa sahip bir kitle."

    -dakka bir gol bir. nereden bulduk bu rakamı? iki milyon ha?üstelik beyaz türkler'in de türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 10-20'sini oluşturduğu söylenmiş. beyaz türk gibi son derece subjektif bir tanımlama ile bu rakama nasıl ulaştık peki? üstelik %10, 7 milyon, % 20, 14 milyon ediyor. arada 7 milyonluk bir fark var. fütursuzca sallıyorum deseniz hiç itirazımız olmayacak aslında ..

    "benim ybtg tanımım, sadece ekonomik durumu iyi olan gençleri değil, iyi eğitimli olan ama ekonomik durumu orta, hatta ortanın altında olan şehirli gençliği de kapsıyor. bu yazıdaki betimlemeler, ybtg'nin bütününü olmasa da, ybtg içinde öne çıkan güçlü bir eğilimi anlatıyor. ybtg, artık televizyon dizilerine, romanlara, filmlere ve internete yansımaya başladı. ybtg'nin eğilimlerini en iyi yansıtan platformlardan biri, ekşi sözlük adlı internet sitesi. yaş ortalaması 25 civarında 4000 yazarı var. apolitik bir gençlik akımı (ya da gençlik altkültürü) olarak tanımlayabileceğimiz bu site, gençler ve gazeteciler arasında çok moda."

    - 'apolitiksiniz aslında. bütün kabahatiniz bu. beyaz türksünüz, iyi eğitimlisiniz ve apolitiksiniz'. bu mesajı okudum şahsen darling. aslında yeni bir tavır değil bu yazıda gördüğümüz.. her toplumcu eli kalem tutan genç, kariyerinin ilk başlarında illa ki diğer gençlerin de niçin politik olmadığı meselesine takılır. bir mecburiyet olarak görürler bunu. herkes politik olmalıdır. üstelik sadece solculara özgü değildir. islamcılar ve ülkücüler de aynı ruh haline girerler bir zaman. kiminde bu arızi durum kalır öylece, kiminde de geçer.. halbuki bu durumlarda 'politikanın' kendisine bakıp oralarda bu sorunun yanıtını aramak belki daha anlamlıdır ha, ne dersiniz?

    "gençlik akımları, normal, düzenli, sistemli, rahat ve 'evcil' apolitik yaşama karşı, marjinal, aykırı ve 'çılgın' yaşam tarzlarını savunurlar. hatta bunu abartılı ve bilinçsiz bir şekilde yapabilirler. marjinalliğe, aykırılığa ve 'çılgın'lığa karşı şüpheci, hatta olumsuz bir tavır almak (antimarjinalizm) ise, 'olgun', oturmuş ve sakin insanlardan beklenebilecek bir yaklaşım. ekşi sözlük, bildiğim kadarıyla, dünyadaki marjinalliğe karşı olumsuz bir tavır alan, 'bir şey yapmayalım. rahat rahat yerimizde oturalım' felsefesine yakın olan ilk gençlik akımı".

    -öyle mi dersiniz gerçekten? bence öne sürülebilir bir tez ortaya atmadan önce biraz daha inceleme yapmakta fayda var. buradaki insanların hepsinin ayrı ayrı bir hayatı olduğu, komün gibi aynı evde yaşamadıkları gözden kaçıyor belli ki. bir toplumbilimciye yakıştıramadım.

    "ybtg mensupları, [yani ekşi sözlük oluyor-nd] dünyada bir şeylerin değişmesini istiyorlar, ama değişebileceğine pek inanmıyorlar. zorlama, yapay ve yaratıcılıktan yoksun bir şekilde çılgın, aykırı, marjinal, muhalif, politik, idealist, sistem karşıtı, anarşist, hümanist, romantik, rocker tavırlar ve imajlar takınmaktansa, 'hiçbir şey yapmamayı' tercih ediyorlar. sıradışılığa değer verseler de onu düz bir şekilde idolleştirmiyorlar."

    -allahaşkına kuzum aynı torbaya soktuğun bu dört bin kişi zaten nasıl aynı anda hem çılgın, hem aykırı, hem marjinal, hem muhalif, hem politik, hem idealist, hem sistem karşıtı, hem anarşist, hem hümanist, hem romantik, hem de rocker tavırlar içinde bulunabilirler? sözlük insanlarından biraz fazla bir şey beklemiyor musun? üstelik de sıradışılığa değer veriyorlarmış işte, bence hiç fena sayılmaz. (smiley koydum buraya bayım)

    "idealist, eylemci bir kafa yapısına, 'fırtınalı', duygusal ve çocuksu bir kalbe sahip olan '68 kuşağından farklı olarak ybtg, dünyaya olgun, nesnel, tarafsız, dengeli, soğukkanlı, duyarsız, sevgisiz (bilinçli bir sevgisizlik bu), mesafeli, sakin ve şüpheci bir perspektiften bakıyor. ybtg'nin, sıradışı, marjinal, aykırı ya da çılgın olduğunu iddia eden kişilere ve yaklaşımlara karşı olağanüstü bir şüpheciliği var. "

    -gene dikildi karşımıza bu 68'liler. allahaşkına nedir bu 68'liler? bir kısmı cuntacı, bir kısmı fokocu, bir kısmı idealist vs. evet, şahsen benim saygım var onlara, çoğunu da tanıdım, tek kelimeyle harcanacak insanlar değillerdir, yerleri ayrıdır. ama tek ve yekpare bir 68'li modeli var mı? ve daha türk gençliği daha ne kadar bu 68'li ambargosu altında yaşayacak. şüpheciyse bu beyaz türkler şüphecidir. zaten beyüz türk dediğin bu gençleri niçin 68'lilerle kıyaslamaktasın ve de sonuçlar çıkarmaktasın?

    "ybtg mensupları, sanki genç değil de yaşlıymış gibi bir ruh haline sahipler. biraz tembel, bıkkın, hatta yorgun bir yanları var. üstün yanı, sıradışılık ve yaratıcılık değil, mantık ve belki hatta olgunluk olan bir gençlik ybtg. belki (mizah konusu haricinde) deha fışkırmayan, ama mantık fışkıran bir gençlik."

    - evet bu beyaz türkler size göre dahi değiller. ama emin olun bay çalışlar, ben bu sözlükte gerek siyaset, gerek felsefe, gerekse sosyoloji alanında hayli yetkin makaleler okudum ve okumaya da devam ediyorum. ve çoğu da gazetelerde dergilerde okuduğum zırvalardan daha iyi. biraz daha dikkat lütfen. ve yaşlı bir olgunluğun da neresi kötü anlamadım.

    -"edebiyat alanında, ybtg'yi yansıtmak konusundaki en önemli iki adım bence, perihan mağden (iki genç kızın romanı) ve doğu yücel (hayalet kitap) tarafından atıldı. her iki yazarın da çizdiği genç tipi, benim bu yazıda anlattığım genç tipinden çok farklı aslında. perihan mağden ve doğu yücel'in romanları, sıradanlığa ve sisteme öfke duyan ybtg mensuplarını anlatan ve bu gençleri savunan romanlar."

    -bir dakka anlamadım. önce "her iki yazarın da çizdiği genç tipi, benim bu yazıda anlattığım genç tipinden çok farklı aslında." diyorsunuz. sonra da "[bu]romanlar, sıradanlığa ve sisteme öfke duyan ybtg mensuplarını anlatan ve bu gençleri savunan romanlar." diyorsunuz. baştan beri bize ne anlatmaksınız iki gözüm. bizimle dalga mı geçmektesiniz? bu romanlar ybtg'yi anlatıyor mu anlatmıyor mu? lütfen bir karar verin.

    "sıradanlığa ve sisteme öfke duymayan, sıradışılığı ve aykırılığı yüceltmeyen, rahat rahat yerinde oturmayı seven, ama buna rağmen zeki, karışık, ironik (ve biraz sıkıntılı) karakterlere sahip olan ybtg mensuplarının romanı henüz yazılmadı."

    -hımm. şimdi anladım. bir sıradanlığa ve sisteme öfke duyan ybtg var. ki onun romanı yazıldı. bir de sırdanlığa ve sisteme öfke duymayan ybtg var. (ki bu sanırım ekşi sözlük oluyor.) onun da romanı yazılmadı. neyse bu romanları belki siz yazarsınız da ben de bir şey anlarım.. sıradışılığı ve aykırılığı yüceltmek de bir mecburiyet midir acaba bu arada? biraz yukarda sıradışılığa değer verdiklerini söylemiştiniz. kabahat bunu idolleştirmemek mi yani? tuhafsınız şekerim.

    "hayalet kitap, okul adıyla filme çekiliyor. filmin başrollerinde nehir erdoğan, burak altay ve berk hakman oynuyor. perihan mağden'in iki genç kızın romanı adlı kitabı da kutluğ ataman tarafından çekilecek. kolej, kampüsistan gibi gençlik dizileri de büyük ilgi görüyor. ece erken, emre altuğ, ırmak ünal, tuğçe kazaz gibi oyuncular bu dizilerde rol alıyor. yeni başlayan bu dizilerin ybtg'yi ne şekilde yansıttıkları, analize değer bir konu olabilir belki."

    -vallahi ben de merak ettim. neyse ben en iyisi şu dizi ve filmleri izleyeyim madem. hem ece erken de varmış baksanıza..

    her neyse dostlar demek istediğim şudur: bazı insanlar kafalarında bir şablon oluştur olabilirler. ama illa da ekşi sözlük'e çekiçle testereyle form verip o şablonun için sokmak biraz gereksiz bir çaba. çünkü sözlük -bence- hiç de yekpare bir bütün değil. o bahsettiğiniz beyaz türkler'den belki vardır burada ama aynı zamanda 68'li de var, eylemci de var, ülkücü de var, islamcı da var (sevmiyorum bu islamcı tabirini ama ara sıra kullanmak zorunda kalıyorum böyle) seksomanyak da var, semitist de var, akademisyen de var. böyle bakarsanız daha çok şey görürsünüz kanımca.
  • sözlüğün var olmasının bile başlı başına "birşey yapmayalım abi" ekolünün fersah fersah dışında olmasının yanısıra sözlük kullanıcılarının birçoğunun oldukça iyi kariyerlere sahip olduğundan bihaber yazı.
  • sözlükten uçurulmu$ olan mtb isimli dostumun konu ile ilgili bu email'ini ricası üzerine paste etmekteyim...

    ------

    from: "m. taylan baysefer" <mtbaysefer@yahoo.com>
    subject: 9 ekim 2003 tarihli, yeni beyaz turk gencligi basikli yaziniz.
    to: resatcalislar@hotmail.com

    "http://www.milliyet.com.tr/…/10/09/sanat/san22.html"

    merhaba sayin calislar,

    umarim sihhatesinizdir. ama ne yazik ki bu mektup size, mevzu bahis yazinizda, dersinize yeterince calismamis oldugunuzu belirtmek icin yazilmis, dolayisi ile, belki de kisa bir sure icin sihhatinizi yada keyfinizi bozacak bir mektup.

    yazinizi bir kac kere, elimden geldigince, butun dikkatimi vererek, esefle okudum.

    ne yazik ki, yazmis olduklariniz, son derece kisitli ve yetersiz bir gozlemin, premature sonuclari. keske bu tur bir "komun" icin biraz daha irdeleyip, daha sonra yazsaydiniz.

    madde madde ele almak gerekirse, buyrunuz yazinizda muhalefet ettigim hususlar ve sebepleri.

    1- "gençlik akımları, normal, düzenli, sistemli, rahat ve 'evcil' apolitik yaşama karşı, marjinal, aykırı ve 'çılgın' yaşam tarzlarını savunurlar. hatta bunu abartılı ve bilinçsiz bir şekilde yapabilirler. marjinalliğe, aykırılığa ve 'çılgın'lığa karşı şüpheci, hatta olumsuz bir tavır almak (antimarjinalizm) ise, 'olgun', oturmuş ve sakin insanlardan beklenebilecek bir yaklaşım. ekşi sözlük, bildiğim kadarıyla, dünyadaki marjinalliğe karşı olumsuz bir tavır alan, "bir şey yapmayalım. rahat rahat yerimizde oturalım" felsefesine yakın olan ilk gençlik akımı."

    sozluk, ilk acildiginda ona katilanlardan, daha sonra ise, sozluk uyarinca "ucurulanlardanim". acilis noktasi aslinda son derece masumane ve eglenceli bir fikir olan sozluk, yillar icinde onlenemez bir sekilde bu halini almistir. ote yandan belirtilmelidir ki, sozlugu gerek ortaya cikaran, gerekse kullanan kimselerin cok ama gercekten cok buyuk bir bolumu is guc sahibi olan, belirli bir dunya gorusu ve durusu olan -ama bu sizin belirttiginiz gibi bir sey yapmadan yerinde oturmak ekolune mensup olmayan hatta yakinindan bile pek gecmeyen bir durus bu- bir "kitle" gecmiste yapilan, belkide en fazla "medyatik" olan "icraat" "cizreye kitap yagsin"in, gerek ortaya cikisi, gerekse projenin gelisiminde, sizin yaptiginiz tanima pek de uymayan bazi "hadiseler" soz konusu ne yazik ki. eger kaynaga ihtiyaciniz varsa, ilgili web sitesinde, gecireceginiz kisa bir sure sanirim sizi utandirmasa bile, en azindan yanaklarinizin kizarmasina sebep olacaktir.

    2- " ybtg mensupları, dünyada bir şeylerin değişmesini istiyorlar, ama değişebileceğine pek inanmıyorlar. zorlama, yapay ve yaratıcılıktan yoksun bir şekilde çılgın, aykırı, marjinal, muhalif, politik, idealist, sistem karşıtı, anarşist, hümanist, romantik, rocker tavırlar ve imajlar takınmaktansa, 'hiçbir şey yapmamayı' tercih ediyorlar. sıradışılığa değer verseler de onu düz bir şekilde idolleştirmiyorlar."

    aslinda kendinizle celismekte, ve son derece tutarli ve rasyonel bir tutumu, sanki, irrasyonel ve carpik bir sey gibi ifade etmektesiniz. mevcut dunyada amerikan hegomonyasini yikmak icin, genis(!) kitleler tarafindan kabul gorecek onerileriniz varsa sizi mehdi ilan edip elinizi ilk open olmak istiyorum. yada eger bahsettiginiz tavir ve imajlari takinmamanin sagliksiz bir sey oldugunu dusunuyorsaniz bunun dayanagina dair sizden bilgi rica ediyorum. siradisilik, yani toplumsal dogmalarin disina cikabilmek, zamanimizda, hele hele sizin gibi, sabit fikir konusunda tutucu insanlarin cogunlukta oldugu ve bunun norm olarak dikte edildigi bir toplulukta, gercek anlamda marjinaliteye prim verilmesi bence elzemdir. ama bunlarin idollestirilmesi ve bir anlamda yeni bir -izm yaratilmasi da bir o kadar da sacma olsa gerek.

    3- "idealist, eylemci bir kafa yapısına, 'fırtınalı', duygusal ve çocuksu bir kalbe sahip olan '68 kuşağından farklı olarak ybtg, dünyaya olgun, nesnel, tarafsız, dengeli, soğukkanlı, duyarsız, sevgisiz (bilinçli bir sevgisizlik bu), mesafeli, sakin ve şüpheci bir perspektiften bakıyor. ybtg'nin, sıradışı, marjinal, aykırı ya da çılgın olduğunu iddia eden kişilere ve yaklaşımlara karşı olağanüstü bir şüpheciliği var."

    ve bir o kadar da yanlis anlasilmis bir kusak olan 68liler diye devam etmesi gerektigini dusundugum yaziniz, insanlar tarafindan sahiplenilmeyen bir davaya, son derece gereksiz bir ihtirasla baglanan, romantik devrimcileri ve yaptiklarini savunuyorsaniz, "sen yanmasan, ben yanmazsam, nasil cikar bu ulke karanlikdan aydinliga" felsefesinden oteye gecememis, atese ucan pervaneler misali, kendileri yaktirmis olan bu insanlar, suphesiz ki onurla hatirlanmalidir. ama unutulan bir nokta, davalari, savunduklarini iddia ettikleri, -sozde- proleter kesim -ki isci, koylu- tarafindan bile kabullenilmedi, en cok ihanete onlardan ugradilar ve kendilerinden sonra gelenlerin de hayatlarini kararttilar. suphesiz ki yumurta kirmadan omlet yapilmaz ama sorun bence birazcik, ortada omlet yemek isteyen kimsenin olmamasi, dolayisi ile kirilan yumurtalarin, sadece kirildiklari ile kalmalaridir.

    daragaclarinda can verenle hep saygi ile, onur ile hatirlandilar -en cok da sizin gibi- "yazarlar" tarafindan. ama bu onlarin artik hayatta olmadiklari gercegini ne yazik ki degistirmemekte. septiklik diye adlandirabilecegimiz bu tutum, aslinda biraz politik, birazda "agabey"lerimizin mirasi olsa gerek beyaz turk gencligimize. bu ulke, kardesin kardesi oldurdugunu, babanin, oglunu ihbar ettigi donemlerden gecti, dolayisi ile birazcik daha masum olan, yaptiginiz tanimdaki kisilere karsi supheci olmak sanirim mazur gorulebilir.

    4- "yaşlı bir ruh ybtg mensupları, sanki genç değil de yaşlıymış gibi bir ruh haline sahipler. biraz tembel, bıkkın, hatta yorgun bir yanları var.

    üstün yanı, sıradışılık ve yaratıcılık değil, mantık ve belki hatta olgunluk olan bir gençlik ybtg. belki (mizah konusu haricinde) deha fışkırmayan, ama mantık fışkıran bir gençlik.

    edebiyat alanında, ybtg'ni yansıtmak konusundaki en önemli iki adım bence, perihan mağden (iki genç kızın romanı) ve doğu yücel (hayalet kitap) tarafından atıldı. her iki yazarın da çizdiği genç tipi, benim bu yazıda anlattığım genç tipinden çok farklı aslında. perihan mağden ve doğu yücel'in romanları, sıradanlığa ve sisteme öfke duyan ybtg mensuplarını anlatan ve bu gençleri savunan romanlar.

    sıradanlığa ve sisteme öfke duymayan, sıradışılığı ve aykırılığı yüceltmeyen, rahat rahat yerinde oturmayı seven, ama buna rağmen zeki, karışık, ironik (ve biraz sıkıntılı) karakterlere sahip olan ybtg mensuplarının romanı henüz yazılmadı.

    hayalet kitap, okul adıyla filme çekiliyor. filmin başrollerinde nehir erdoğan, burak altay ve berk hakman oynuyor. perihan mağden'in iki genç kızın romanı adlı kitabı da kutluğ ataman tarafından çekilecek. kolej, kampüsistan gibi gençlik dizileri de büyük ilgi görüyor. ece erken, emre altuğ, irmak ünal, tuğçe kazaz gibi oyuncular bu dizilerde rol alıyor. yeni başlayan bu dizilerin ybtg'yi ne şekilde yansıttıkları, analize değer bir konu olabilir belki"

    bahsettiginiz yasli ruh, sanirim, o 68lilerin, yillar icinde yaslanmis ev olgunlasmis ruhu olsa gerek. tembellik ve bikkinlik hatta yorgunluk, mevcut duzenin, duzulenler uzerindeki etkisi olsa gerek, ama bu duzeni kuranlar kadar, -eger gerekliyse- "kanlarinin son damlasina kadar direnmeyerek" bu duzenin kurulmasina izin veren, yada "ureyerek" bu duzene evlat verenler suclu olsa gerek. bilmem bu da baska bir bakis acisi olabilir. tipki sozlugun savundugu, evrensel dogrunun ve gercekligin olmadigi, ve bilginin cesitliligine ornek olurcasina.

    perihan magden ve dogu yucelin kitaplarini ne yazik ki okumadim, dolayisi ile yazdiklari ile ilgili ahkam kesebilecek durumda degilim. aslinda ilginc olarak, -sanirim sizin taniminiza gore- bir beyaz turk genci olarak okumamis olmam. ama tek soyleyebilecegim, yazdiklari kitaplar yazarlarin yazmayi tercih ettikleri kitaplardir. sizde kemalettin tugcu estetiginde, yada umberto eco "tadinda" kitaplar yazabilirsiniz, kimse size engel olmaz. hatta, ortaya "genel gecer anlamda" kayda deger bir eser cikartirsaniz -ki bu noktada kayda degerlik kavramini tartismaya gerek duymuyorum- pek cok insan tarafindan okunur, ne islere bulastigi belli olmadigi iddia edilen bir basin kurulusuna bagli gazetelerde kalemsorluk yapmakdan daha onurlu bir is yapmis olursunuz kanisindayim. hele hele bu kitabi, gene bir holding destegi olmayan, daha kiyida kosede kalmis bir yayin evinden cikartma ve "satabilme" basarisini gosterirseniz, sadece bunun icin bile sizin elinizi opmeye hazirim.

    kabaca deginmek gerekirse, yazdiginiz yazida belirttiginiz, kitap ve dizileri okuyanlar, yapilan arastirmalara gore, aslinda pek de sizin iddia ettiginiz gibi 75-90 dogumlu beyaz gencler degilmis. bu konudaki makale ve yazilar icin, eger ayak uydurabildiyseniz, internet uzerinde kabaca bir arastirma yapabilirsiniz. eminim ilginizi cekecek ve yeni yeni pek cok nesriyatiniza sebebiyet verecek pek cok faideli bilgiye ulasacaksiniz.

    aslinda daha da uzatilabilecek ama o zaman anlamini yitirecegini dusundugum icin yazinizin devamina dair yorum yapmaktan kaciniyorum.

    fakat belirtmek istedigim son bir kac sey bulunmakta:

    sayilari binlere varan ve temelde her ne kadar istanbul agirlikli gibi gorunsede cografi olarak turkiyenin pek cok yerine yayilmis bir suru uyesi olan bir "toplulugun" demografisini cikartmak, sanirim, sizin yaptiginizdan daha fazla arastirma, inceleme ve uzun sure gerektirir. eger, sosyoloji alaninda bir cigir acacak yeni bir method gelistirdiyseniz, lutfen basta turkiyeyi ve dunyayi, bir devrim olacak bu method ile ilgili olarak bilgilendirmekten kacinmayiniz. size onerim, en azindan daha az dalga gecilecegini dusundugum icin, sosyoloji ogrencileri kongresi olabilir. sonucta yaziniz, gereginden fazla onyargi dolu olup, gercekleri carpitmakta, belki -ki ondan da supheliyim- var olan bir azinligin, yaklasik 4000 kisiye mal edilmesini esefle karsilamaktayim.

    yazinizin "yankilarini" okumak icin, eger daha once ziyaret etmediyseniz, lutfen asagidaki linkleri ziyaret etmekden kacinmayiniz.

    http://sozluk.sourtimes.org/…ni beyaz turk gencligi

    http://sozluk.sourtimes.org/…w.asp?t=re$at cali$lar

    -ki bu link biraz ilginc, hararetle tavsiye ederim-

    saygilarimla.

    m. taylan baysefer
    -eger ulasmak gibi bir arzu icerisine girerseniz, telefon numaram xxxx xxx xxxx-

    not: yeni beyaz turk gencligi ve beyaz turk gencligi, bazi akademisyenlere gore, 80 sonrasi bilincli devlet politikalarinin sonucu olarak ortaya cikmis bir "guruh" ve dolayisi ile, size sormazlar mi, klasik turk insani davranisi olan oturdugu yerden sallamak ve elestirmek disinda, siz ne yaptiniz? sizi tanimiyorum ama sizi tanimak icin cevabinizi merak ve hararetle bekliyorum.

    ------
  • bazı insanların sözlüğü "eğlence" alt yapılı bir site olduğunun farkında olmadan gereğinden fazla ciddiye aldıkları yapı üzerinden analiz yapmalarının bir sonucu.. biz, "boş , dadaist ve eyyamcı gençlik" bunu aldığımız eğitimlerde "eksik veriden elde edilen information(yani bilgi) ile karara varma" olarak telaffuz ediyoruz. aslında bu tanım ve bu yakıştırmalar bu günlerde çokca yapılır oldu sözlüğe.. hatta gayet rahatlıkla söylenebilir ki sözlüğün eleştirdikleri yönlerini, aynen kendi içlerinde sindirip sözlüğe yansıtan ve garip garip genellemelerde bulunan bir topluluk doğdu. öncelikle şunu belirtmek isterim ki kendi adıma sözlükte yazdığım kadarıyla çizdiğim insna profiliyle normal hayatımdaki kişi arasında dağlar kadar fark var. bir çok insanın da böyle olduğunu düşünüyorum. verilen tanımlamalar, örnekler, ifadeler hep "eğlence"ye yönelik bir şekilde. dolayısıyla burda ciddi konular hakkında gençliğin fikirlerini öğrenmek isteyip, sözüm ona gözlem yapmaya gelen yurdumun "ben gençliğin necdet abisiyim" gazetecileri yanlış yerde soluklanıyorlar. en azından yukarıdaki gibi bir tavrı ortaya koymak için. kapitalizmin o devamlı ısıtıp ısıtıp önümüze koydukları kötü yanlarına biz de görüyoruz. kaldı ki onlarla olan bi mücadelemiz olucaksa bunun yerinin ekşi sözlük olmadığını çok iyi biliyoruz. sorun biraz da belki de "biz bunları yapıyoruz helellooooy bakın la bakın" çığırtkanlığını yapmamızda.. yapılan yardım kampanyalarını kendi reklamını yapar gibi duyurmamamızda. çünkü burasının asıl amacı "eğlenmek" ey tespit insanı.. aslında birebir reşat çalışlar için yazılmaması gereken bir yazı bu. nedendir bilinmez bizden önceki kuşakların (hatta ve hatta buna ne yazık ki ertugrul özkök ve mehmet ali birandın da dahil olduklarını görmüş ve oha demiştim.. dipnot: genelde "gençlere güvenimiz sonsuz gençler de gençler bibiiik şeklindeki beyanatları fazlaca olan medya insanlarıdır") üzerimize canları sıkıldıkça giydirdikleri "köksüz ve amaçsız" gençlik tanımlaması.

    "idealist, eylemci bir kafa yapısına, 'fırtınalı', duygusal ve çocuksu bir kalbe sahip olan '68 kuşağından farklı olarak ybtg, dünyaya olgun, nesnel, tarafsız, dengeli, soğukkanlı, duyarsız, sevgisiz (bilinçli bir sevgisizlik bu), mesafeli, sakin ve şüpheci bir perspektiften bakıyor. ybtg'nin, sıradışı, marjinal, aykırı ya da çılgın olduğunu iddia eden kişilere ve yaklaşımlara karşı olağanüstü bir şüpheciliği var. "

    tanımı tam olarak aslında burayı yansıtıyor.. ve nazmiye demirel hocamın bu konuda söylediklerinin aynısına imzamı atıyorum.. bu inançlarını övdüğünüz ve temcit pilavı gibi önümüze koyduğunuz 68 lilerin bir tanesini bana gösterirmisiniz. taksimde bar işletenlerini mi, yoksa emekçi emekçi diyerek üzerinden örseledikleri sabayicileri mi, bir çember çizip görüşlerini bu çerçevede değiştiren siyasilerimi göstereceksiniz. kaldı ki umrumda bile değil böyle olmaları.. şartlar değişebilir evet.. ve bizim geldiğimiz şartlar eski solcu , şimdinin "hafif meşrep eleştirel gidelim ama yeni dünya düzenine göre de bi ayar çekelim" gazetecileri ve yazarlarının yaşadığı şartlar değildi. ne yapalım yani.. "ı ıh olmaz bu.. bana ne bana ne siz de darbe görceksiniz bana ne bana ne" mızıkçılığından kurtulun artık be.

    "gençlik akımları, normal, düzenli, sistemli, rahat ve 'evcil' apolitik yaşama karşı, marjinal, aykırı ve 'çılgın' yaşam tarzlarını savunurlar. hatta bunu abartılı ve bilinçsiz bir şekilde yapabilirler. marjinalliğe, aykırılığa ve 'çılgın'lığa karşı şüpheci, hatta olumsuz bir tavır almak (antimarjinalizm) ise, 'olgun', oturmuş ve sakin insanlardan beklenebilecek bir yaklaşım. ekşi sözlük, bildiğim kadarıyla, dünyadaki marjinalliğe karşı olumsuz bir tavır alan, "bir şey yapmayalım. rahat rahat yerimizde oturalım" felsefesine yakın olan ilk gençlik akımı.
    ybtg mensupları, dünyada bir şeylerin değişmesini istiyorlar, ama değişebileceğine pek inanmıyorlar. zorlama, yapay ve yaratıcılıktan yoksun bir şekilde çılgın, aykırı, marjinal, muhalif, politik, idealist, sistem karşıtı, anarşist, hümanist, romantik, rocker tavırlar ve imajlar takınmaktansa, 'hiçbir şey yapmamayı' tercih ediyorlar. sıradışılığa değer verseler de onu düz bir şekilde idolleştirmiyorlar"

    kısmına gelirsek.. ekşi sözlük gerçekten de sizin bildiğiniz kadarıyla dünyadaki marjinalliğe olumsuz tavır alan nadir sitelerden.(amcam diyor ki dünya gündemini yakından takip ediyor gerekirse de damgamı vuruyorum(bkz: köse yazarlarının aslında demek istedikleri)) bunun nedeni de yaşadıkları toplumu sizden iyi analiz etmiş olmalarıdır belki. lise ve üniversite yıllarını solcu ve anarşist kimliğiyle geçiren öğrenci sayısının (ki kendi davalarıdır saygı duyarım sadece) yıllar geçtikçe yıldırım birer girişimci olanlarının oranları "sizin" kurduğunuz çarkın aslında hiç de öyle işlemediğine dalalettir. kaldı ki eğer gerçekten bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız önce orda belirli bir güce sahip olmanız gerekir.. güçlü olmadığın bir yerde çırpınmak sadece kötü yönetilen bir mücadelenin göstergesidir. ha bu "olm var ya alttan alttan oyucaz bu sistemi" mi demek oluyo.. ne yazık ki hayır sadece örnek gösterdiğiniz şeylerin saçmalığına işaret ediyor.

    "edebiyat alanında, ybtg'ni yansıtmak konusundaki en önemli iki adım bence, perihan mağden (iki genç kızın romanı) ve doğu yücel (hayalet kitap) tarafından atıldı. her iki yazarın da çizdiği genç tipi, benim bu yazıda anlattığım genç tipinden çok farklı aslında. perihan mağden ve doğu yücel'in romanları, sıradanlığa ve sisteme öfke duyan ybtg mensuplarını anlatan ve bu gençleri savunan romanlar.
    sıradanlığa ve sisteme öfke duymayan, sıradışılığı ve aykırılığı yüceltmeyen, rahat rahat yerinde oturmayı seven, ama buna rağmen zeki, karışık, ironik (ve biraz sıkıntılı) karakterlere sahip olan ybtg mensuplarının romanı henüz yazılmadı."

    açıkçası bu bahsedilen karakterlerden perihan madenin görüşlerindeki samimiyetsizlik ve hayalet kitap ı baz alan film olarak okula göre bi karar verirsem sizin yaptığınız hatanın daniskasına düşeceğim için böyle bi yorumum olmayacak. sıradanlığa ve sisteme öfke duymayan konumunu ise ciddi anlamda sözlüğü sağdan soldan duyduklarınızla takip ettiğinizi düşünerek gülüp geçiyorum. kaldı ki bu hala sözlükte bu tip ciddi konulara girilmesinin aşırıya kaçmaması gereken bir mevzu oldugunu düşünen bir insan olsam da.. bunun yanında yine sizin kuşak gazetecilerden bir diğer kesimin de burayı her şeye muhalefet edip yukarıda belirttiğim dadist yapıda görmeleri bir elmaya farklı açılardan bakan elmakurdu ayrımsalını yaratıyor bu "ybtg"* dimağlarında.. baştan da dediğim gibi kendi görüşüm bu konuda buranın çok fazla ciddiye alınmaması gereken bir yer olması. buradan tanıştığım biri normal hayatta karşıma çıkpta "aaaa sen hiç böyle birine benzemiyodun" derse samimiyetimle söylemeliyim ki "kafa atmak ister deli gönül mum ışığında halay çekmek isteyen filistinli yare".. o yüzden. şaka yavrucum şaka geçti tamam geçti..
hesabın var mı? giriş yap