*

  • hayatınızın geri kalan kısmında hep hatırlayacağınız, kronik ozlem duyulan arkadas grubu
    (bkz: yatili okul)
  • hayatta sahip olunabilecek en önemli deger...
  • tüm hikaye bir son bahar günü,yapraksiz,culsuz agaclardan olusmus bir orman icindeki betonarme yuvada basliyor. daha ilk gün, heyecanli bir sürü genc,cogu da uzak memleketlerden gelmis ailesiyle okul yüzünden uzun sürecek ayriliklarinin ilk günün üzüntüsünü yasiyor.boyundaki kravatlar lacivert,cömezligi simgeliyor.üst dönemler bir an kendilerini görüyor bu genclerde bir zamanlar yasadiklari gözlerinin önünden geciyor.sonra 3 yil boyunca ayni odayi,sinifi,yemekhaneyi,hayalleri,neseni,öfkeni her seyini kisaca hayatini paylasacagin yeni insanlarin yanina gidiyorsun.anlam verilemeyen bakislar icindesin...sen bunlari düsünürken müdür cikiyor onore ediyor okulu yeni kazanan ögrencileri,heveslendiriyor bir nebze de olsa heyecanlari kendince yatistirmaya calisiyor.

    zil caliyor ve ilk ders...sinifa giren herkes kendince bir yere geciyor tabi sona kalanlarin secim sansi giderek azaliyor.sonra herkes oturuyor.kimisi istanbullu kimisi rizeli,trabzonlu,samsunlu,konyali... ufaktan muhabbetler basliyor.ilk dostluk fidanlari yeseriyor.derken hoca giriyor sinifa.ilk ders matematik.hocanin suratinda bir temessüm ki nedeni bizim suratlarimizdaki gülünc ifade olsa gerek.ögretmen ailesinden uzak onca ögrenciye bir ana,baba gibi yaklasiyor.okulu anlatiyor onlara yasayacaklarini.disardaki culsuz agaclari gösteriyor.iste bunlar 3.kez yesermeye baslayinca burdaki son zamanlariniz olacak.göz acip kapayincaya kadar gececek.bitince özlemle hatirlayacaksiniz diyor... ve gene zil...bu sefer ilk tenefüs.

    muhabbet kaldigi yerden devam ediyor.isimler ögreniliyor.avluya cikiliyor diger siniftaki arkadaslarla birer birer tanisiliyor.toplasan kac kisi varki zaten? bahcede en kuytu köselere oturulup etraf korkakca izleniyor,alisilmaya calisiliyor bu yeni ortama.cabuk isiniyorsun insanlara,belki de isinma ihiyaci duydugun icin elinde olmaksizin gerceklesiyor bu...

    aksam oluyor artik dersler 8 saat alismak zaman alacak gibi gösteriyor üzerindeki yorgunluk.odalara cikiliyor.oda arkadaslariyla tanisiliyor.üstler degisilip araya iniliyor.devamli yeni birileriyle tanisiyorsun.sanki hic bitmeyecek gibi yeni suratlar geliyor devamli.ama zamanla bazi suratlar digerlerinden daha belirgin sekilde kaliyor hafizada..tabi zamanla ,beraber yasadikca oluyor bu...

    gece oluyor nöbetci ögretmen gelip odaya giriyor."yatma vakti,isiklari kapayin" diyor.insan kendini iyice yabanci hissediyor, evinin özgürlügünü özlüyor,her seyden öte huzurunu.yataga giriyorsun ama alisamiyorsun bir türlü,üstünde arkadan önünde daha önce görmedigin insanlar uyuyor.

    zaman cok hizli geciyor.ben kavraminin yeri artik biz aliyor.ne yenilen ayri gidiyor ne de baska bir sey. okuldaki nadir sosyal aktivitelerden olan volta atiliyor okulun cevresinde samimi dostlar esliginde.artik bir sürü dostunun oldu bir yer burasi bir de arasira dibinde oturdugun 2 tane salkim sögüt agaci ki günesli günler ondan iyi dost yok! detler anlatiliyor,düsünceler...git gide herkesi daha yakindan taniyorsun.suratlari ifadelerden ne hissettiklerini,sorunlarini anliyorsun bu insanlarin.hepsiyle can ciger olmussun.bitanesinin huzursuzlugu bile tüm keyfinin kacmasi icin yeterli bir sebep haline geliyor.

    ve agaclar ilk defa yeseriyor...ilk sene bitiyor yaz tatili.ama gene beraber planlar yapiliyor.kolay degil cünkü 1 sene beraber yasayip bir tatil boyu uzak kalmak.gezilip tozuluyor ama artik okul özleniyor ilk defa!yatakhane özleniyor.

    2.sene bu sefer kendimizi görme sirasi bizde.yeni cömezler geliyor onlarin boynunda lacivert kravatlar bu sefer.biz de ise siyah.bir zamanlar nekadar komik göründügünü anliyor insan.

    tabi yatili okul sakasiz olur mu?aksam gec saatte üst dönemler kalkip cömezlere uyurken yapmadiklarini birakmiyorlar.tras köpügü mü istersin ayakkabi boyasi mi.gelenektir diye anlatiyorsun sonra siz de seneye yapacaksiniz deniliyor.

    dostluktan öte bir kardeslige dönüsüyor zamanla yasanilanlar.ilk sakal trasini bu insanlarla birlikte oluyorsun.hoslandigin birinden ilk onlara bahsediyorsun.duygularinin akip gitti,aciga cikti ilk yer bu dostlarin oluyor.

    sinifa giriyorsun tahtada safak:713 gibi bir rakam görüyorsun. bu kadar gün kaldi diyor biri öss ye ki sinavdan öte olan sorun ayrilik.ohoo cok zaman var sözleri esliginde her gün azalmaya basliyor o rakam.isler ciddiye biniyor yavastan cünkü hayatina yön verecek 180 kutucuk yakinda karsina dikilecek.calismaya basliyorsun,notlari yüksek tutmaya calisiyorsun.ama olmuyor bazen.ortalama ve okul puani denilen illetler yüzünden baska okullara gitme düsüncesi aklini yiyor.ve zamanla da gerceklesiyor.gelecek icin simdiden vazgecip baska bir okula gitmek gerekiyor.ve dostlar birer ikiser yolcu ediliyor.her ayrilanin sirasi bir mezar tasi gibi koridorun sonuna koyuluor.sinif gittikce tenhalasiyor.sonra bir gün bakiyorsun ki ben de bu yolun yolcusuyum ve yolcu yolunda gerek gitmem lazim. gömlegini cikarip giriyorsun sinifa dostlardan imzalar,sözler yaziyor hatiralar aliyorsun.dostlarini hatirladikca bakmak icin,asla baktikca hatirlamak icin degil.elinde bavulun kapiya cikiyorsun arkadan sallan onlarca el ve bir okadar da yasli göz var...baska bir hayata basliyorsun ailenin yaninda tüm siradanligiyla.

    sabah yola cikiyorsun yürüyerek okulun yolunu tutuyorsun.eskisi gibi pansiyodan iki adimda okula gidemiyorsun yürümen gereken uzun,bitmek bilmeyen yollar var.ve her sabah ayni insalar.deja vunun icinde buluyorsun kendini.gene karsidan ayni araba geliyor ve icindekiler ayni.gene dükkanini acmakta olan insalar.her sey ayni.okul artik sirada derslerin bitmesini bekledigin seni bunaltan yerden baska bir sey degil.eskiye özlem ifade edilecek bir kavram olmaktan cikiyor artik.zaman bir sürec ve elbet bitiyor...agaclar 2.kez yeseriyor...en azindan arkadaslar öyle diyor...

    artik son kulvar siradan hayat gene basliyor.ama birkac hafta gecmeden egitim sisteminin cerpikliginin ilk defa bir ise yaradigini duyuyorsun.lisede ayrilmak zorunda kalanlara geni dönüs hakki ciktigini duyuyorsun.ilk tenefüste okulu birakip gidiyorsun.hemen dostlara geliyorum diye telefonlar aciliyor.

    artik eski dostlarin cogu bir araya geliyor ama safak git gide azaliyor derken son yaprak yere düsüyor ve eglencenin bitti anlasiliyor.artik para kazanmak icin didinecegimiz hayata hazirlanmamiz lazim.

    artik kravat da bordodur.gelip gecici oldugunu anlatir sana her baktiginda.son günleri oldugunu hayatin icin iyi bir sicrayis yapman gerektigini.safak iki basamakli sayilara düstügünde isin ciddiyeti iyice sariyor seni.yaprakla tüm hiziyle yeseriyor.anliyorsunki o agaclar aslinda bizi temsil ediyor.son kez yeseriyor ve bir daha soldugunda tüm yapraklari farkli bir yere ve bir birinden habersiz savrulacak.

    karneler aliniyor ve herkes birbirine basarilar diliyor.söylenecek sözler akillardan ucmus gitmis kisa ama özlü vedalasmalar yapiliyor.herkes kendi kadereni yanliz cizecegi gercegi karsisinda sessiz kaliyor.3 sene ben kavrami biz olmusken simdi eski haline dönmesi hic de kolay olmuyor.

    sinav bitip geciyor.herkes o yapraklar gibi farkli farkli yerlere dagiliyor."biz"i özlüyorsun, alismisken vazgecmek cok koyuyor insana ve git gide aklinda büyütüp caresiz kaliyorsun bu büyüttügün derdine.tamam artik her sey bitti diyorsun.hayatimda güzel bir aniydi bu.ama telefonun caliyor bir mesaj "nbr dostum?".anliyorsun ki biten bir sey yok.her sey daha yeni basliyor. anliyorsun ki ,o insanlarin her biri kalbinden gitmemek üzere bir yer etmis senin hayatina ortak olmuslar bir daha asla gitmemek üzere...
  • hayatta unutlmayacak 2 arkadasliktan biridir.digeri de askerlik arkadaslari.
  • bay dubliner..orada mısınız hala?..evet hepsi gittiler..bir tek siz kaldınız..ne..yalnız mısınız..en yakın dostunuz olacak o..öyle soğuk durduğuna bakmayın..evet bay dubliner..eski anılarınızı çok uygun fiyatlara alıp..size kullanılmamış “sıfır” bir hayat veriyoruz...ne “kardeşlerim” mi dediniz..bakın yoklar..evlerini arayın..aradığınız kişiye ulaşamazsınız..başkalarıyla görüşüyor..sizi başkalarıyla aldatıyo olabilirler bir ihtimal bay dubliner..hadi ama insanlar bana “ruh”larını satarken bu kadar “naz” yapmıyorlar..tamam ruhunuzun bir parçası..ama öte taraftan yeni temiz bir sayfa veriyoruz..eveeet..güzel..çıkartın şu kirlenmiş eski anıları ceplerinizden..şuradaki çöpe lütfen..dolabınızda kalmış “kirli” eşyaları da istiyorum..durun bakiim..ahaa..eski paltonuz “yatakhane” kokuyor..onu da almak zorundayım sizi ayartabilir ileride..sonra kendinizi şu çöpü didik didik ararken bulursunuz...bay dubliner ağlamayın beni de ağlatacaksınız gülmekten..kimsiniz siz kuzum..türünün son örneği..eski çamlar artık bardak oldu bay dubliner..hayat işte..sonrasız bir devinim..biraz üşüyeceksiniz..dışarıda hafif bir yağmur çiseliyo..gökyüzünde hüznün bulutları..bir süre “hasta” yatacaksınız..ama bakın şu yıllardır baktığınız pencereden şu geçip giden böceklerin hangisi “hasta” değil sanki..tamamdır bu iş..satamazsam geri getiririm..haha..ha..şu tekerlemeler nasıl da doğru..inanır mısınız bilmem bay dubliner bazı sabahlar pabuçlarım “ters” uyanıyorum..siz insanlar yok musunuz..yakında işimi elimden alacaksınız..ehehehe..

    şeytan uzaklaşır..bay dubliner çöpün içinde bir berduş gibi demin şeytanın attığı kağıtları ve meşhur eski paltosunu arar..bulduğu o eski kağıtları öper, ardında bir yüreğin bulunduğu iç cebine koyar..giderken şeytanın almayı unuttuğu o kitabı dolabından alır..evet dışarıda hafif bir yağmur vardır ama hepsi geçecektir..paltosunun içinde kaybolur..ve yatakhane kokusu, onun kokusudur artık..oysa her sene şeytanla bu pazarlağa girişicektir..çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.. birkaç adım sonra şeytanın “hırıltılı” nefesini duyar ensesinde..

    -siz adam olmayacaksınız bay dubliner..bakın pabuçlarım yine “ters”..acaba niye..siz kiminle “dans” ediyorsunuz kuzum..seneye o masada bu teklifin yarısını dahi bulamayacaksınız..

    korkar bay dubliner ve anılarını şeytana açtığına pişmandır..şimdiden bir şeyleri özlemeye başlamıştır..yağmur hızını artırmıştır..gözyaşlarıda..elindeki kitabı açar ve “son” cümlesini arar..hayır..kesinlikle o son cümleye bakmamalıdır.. bu herif “adam” olmayacaktır..o son cümleye bakar:

    "don't ever tell anybody anything. if you do you start missing everybody." catcher in the rye
  • müthi$ bir dehanin ali$ilmadik bir eserini ilk defa dinlediginizde size pek bir anlam ifade etmeyecektir. zira a$inaliginiz yoktur, oncekiler ile su an olu$turulan duygulariniz arasinda büyük bir fark vardir. gecen zamanla gelen a$inalik sonucu begeninize, estetiginize oturan bir eser olacaktir. ilk dinlediginiz anda cok sevdiginiz herhangi bir eserin aksine, tüketimi de uzun bir zaman dilimine yayilacaktir. siradan bir arkadas ile yurt arkadasliginin farki da bunun gibidir. zorunluluktan ve uzun bir surecin sonunda gelen paylasim ile, birbirinize disarida takinilmis kimliklerin ortaklasasi sonucu olusan, kisitli bir alana sigdirilan, günlük yasami icerisinde ne kadar siklikla bir araya gelinse dahi, hic bir zaman aslolanin paylasilmadigi arkadaslik arasinda cizilen belirgin cizgi.birbirlerine 'kanka, ölürüm onun icin' gibi yaklasimlarda bulunan ve ozellikle universite yillarinda ayni eve cikilmasi sonucu yürütülemeyen arkadaslik iliskilerinin sirri da burada yatar. aslinda paylasilan, evden cikarken takindiginiz kimligin algilanan kucuk bir kismidir sadece. yurt arkadasligi ise; bunun tamamen disinda, karsilastirilmasi dahi anlamsiz olacak olan paylasimlardir. bu yuzden, aslinda, yurtta olusan arkadasliklar ile insanin ailesiyle kurdugu iliskilerin farkinin irdelenmesi daha az farklarin ortaya cikmasina sebebiyet verecektir. en azindan, yurt hayatini universitenin disinda ilkokul ile lise yillarina yayan benim acimdan. insanin, ailesi ile ili$kide bulunmasi icin ortak bir begeni, duygularinin paylasilmislik miktari ve gecirilen zaman dilimlerinin hesaplanilmasina girilmeden, dogmatik bir sekilde sorgusuz zorunlu kurdugu iliskidir.yurtlarda baslayan, belirli bir zaman iceren bir bakima zorunlu olup aileye oranla secme sansini da icinde barindiran yurt arkadasliklari farkli olsa da 'deger' acisindan, 'baglilik' acisindan ve birbirlerini kabullenme, birbirlerine gosterissiz , saf kimliklerini gostermek acisindan akrabadir; aile ici iliskiler ve yurt arkadasliklari.. her ikisinde de siradisi olan ve bütün güzelliklerin bir bakima olusturucusu; zorunluluktur..

    insan iliskilerinde gozden kacirilan nokta; degisimin algilanamayasidir. sevgilinizi, arkadasinizi, dostunuzu, birseyinizi tanidiginiz anda yaftalarsiniz, belirli ozelliklerini ve karakterini algiladiginiz bicimde özümsersiniz. insan - doganin genel yasasi gereginde- sürekli degisir, ama sizin gozunuzde o ilk anda vardiginiz yargilar baki kalir. bu degisimin kacirilmasi sonucu gelir o atilan bütün kaziklar. x olayina verecegi tepkiyi, hissedecegi duyguyu tahmin edebiliyor olmaniz, kesinlik olmasi, ayni zamanda bir süre sonra 'bilemiyor' olmanizi yani yanilmanizi saglayacaktir degisiminin kacirilmasi sonucu. herhangi bir olaya yaklasimini biliyor olmanizdan kaynakli olusan beklenti, hayal kirikligina ve 'dost kazigina' donusecektir.ne kadar biliyorsaniz, o kadar iyi dostsunuzdur zaten degil mi ? degisimini algilayamadiginiz sürece veya aslinda size gosteren kendisinin disinda olan tarafina bakmadiginizdan dolayi zamanla uzerinize gelen arkadasinizin parcadan fazla olan kismi; sizi afallatacaktir. yurtda olusan arkadaslilarda ise,(olusuyorsa eger) beklentisizligin getirdigi objektif bir analiz, kavrama $ikligi vardir. sürec icerisinde degisen kimliklerin olusan karakterlerin olusum sürecini algilamaniz, sonrasinda kisiye derin bir surec icerisinde bakabilmenizi saglar.filmi ortadan seyretmeye baslayan ve uc karede algiladigi karakterin bir sure sonra cinnet gecirmesini anlamamasi veya beklentisinin disinda hareket etmesi ile filmin buyuk bir kismin izlemis olan insanin tepkilerini nedensellik bagintisina oturtmasi gibi.. ufak bir fark; pek cok insan,iliskiler esnasinda, filmin anlatilmasiyla basindan izledigini sanmasi arasindaki derin ucurumun farkinda degildir.

    sonuc olarak; nedensellik bagintisi icerisinde, bir sonraki hamleyi veya olusan yeni bir bakis acisinin saglikli olarak anlayabilmek icin; iliskide bulundugunuz insana dair bilgilerin gercekliginin ve coklugunun onemi bir etkendir. tarihten bir kesit alarak bir sonraki doneme iliskin varsayimlariniz ne kadar gercekci olursa, bir insanin bir parcasina dair olan bilgi, yasanmisliklarin miktarindaki düsük rakam, sadece gosterilen kisma dair kisitli bir kavrayis ile arkadasiniz hatta sevgiliniz hakkinda olusan yeni kimligi alglayabilmek, beklenti icerisinde hayal kirikligi yasamamak icin gereksinimdir. bu olmazsa, bir zaman sonra ne kadar cok tanidiginiz sanrilarina kapilirsaniz, dogru orantida hayal kirikligi yasanilir, belki sürec icerisinde olusucak olan yurt arkadasligi kivaminda bir paylasimdan ve arkadastan mahrum kalicaksiniz;üzerine, insanlara olan güvenim yok artik sizlanmasiyla..

    sözlük, pek cok gercegi ortaya cikarmistir aslinda arkadaslik ve iliskiler uzerine. burada ilgi ceken basliklarda dile getirilen gercekler; sanilan ile aslinda arasindaki farkliliklardir. ne kadar cok insanlari aldattigimizin da bir gercegidir.sunulan maskelerin -hayir, basit bir sekilde insan maske takiyor demiyorum, gercegi kabul edemeyen kosullarin huzurlu olmasi ve saglikli yurumesi acisindan zorunlu takilan maskelerden bahsediyorum, toplumun taktirdigi maskeden- fazlaligi, ne kadar 'arkada$', ne kadar 'paylasim' oldugunu da gostermistir. gercek takisi antipatik ve banal gelse de yasanilan paylasimlarin gercekliginin miktari, sozlukte sürekli acilan hepimizin ayipladigi ama sonuna kadar gercek olan itiraflarda kendini gosterir. bu yüzden, yurt kosullari arasinda zorunlu olarak dogan, kaybolan masumiyetin altindan fiskiran itiraflar ve gerceklikler ile onceden tanisir insan. hissedilen, eylemlerin altinda yatan itkilerimiz, erdemden yoksun olmasi, varoldugumuz kimlik ile toplum tarafindan dayatilan olmasi gereken insan tipolojisi arasinda oldugumuzu sandigimiz o ortalama insan kimligi ve duygularinin paylasimi ile, yurtta surekli birliktelikten dolayi soyutlanmis yani cikarilmis olan maskeler sonucu kalan iki insanin 'yurt'larda olusan arkadasligi..
  • küçük yaşlarda edinince aileye yabancılaşmaya sebep olan insanlar. sonra çaktırmadan gidiyorlar insanı dımdızlak ortada bırakıp. bi daha da dönmüyorlar..
  • sadece koklamanın * * kim olduğunu anlamanıza yetecek kadar yakınlaştığınız arkadaşlardır, bağlar kopmamalı, bi de kokular değişmemelidir.
  • öyle işlerler ki hayatınıza, eve gittiğiniz tatillerde sıkılırsınız onlarsız... "üff böyle tv karşısında oturarak zaman geçer mi" diye söylenirsiniz içinizden, oysa okulda olsaydınız nasıl muhabbet çevirir nasıl eğlenirdiniz kimbilir... o rezil okulları yıllar sonra bile iç geçirerek, "ne günlerdi beee" diye anarsınız... büyür kocaman olursunuz, ama onlarla biraraya gelir gelmez yine o afacan lise bebelerine dönüşür kıkırdamaya başlarsınız... en sağlam dostluklarınızdır onlar, hep özlersiniz...
hesabın var mı? giriş yap