• emrahin bir donemler yayinlanan dizisi. izlerken sinirden televizyona kafa atma, dizide oynayanlari benzin dokup yakma istegi uyandirir kisi uzerinde.
    emrah durust namuslu bir araba tamircisidir. gunlerden bir gun populer olayim, mala vurayim diye amerikan gencliginin turkiye temsilcileriyle tanisir, olaylar gelisir..
  • 1993- sure 180 dakika- renk:renkli, koku:kokusuz, sertlik:4

    emrah annesiyle beraber bir kiz bir erkek kardesten mutesekkil ailesine bakmakla yukumlu, ilk bakista orospu cocugu oldugu intibagini uyandiran deri ceketli bir genctir. seren serengil ise cabrio mercedes, ve kamyon ceneli angut ifadeli bir agabey sahibi zengin, kurklu bir genc kizdir.

    seren her nasil oluyorsa 20 sinden gun aldigi asikarken liseye devam etmekte, yuzune sivanmis pudra ile goz almaktadir* seren in annesi kokona olup , babasi var ile yok arasi gorunmekte, agabeyi ise sirtinda amerikan bayrakli ceketi olan nartallo kafali bir adamla takilmaktadir. filmin buyuk genelinde dikkatimizi ceken bu nartallo kafali insan, sacindaki vicik jole ve sirtindaki 40 a 30 amerikan bayragi sebebiyle kadraja girdigi anda butun ilgiyi uzerinde toplamakta, herkesten rol calmaktadir.

    emrahin kiz kardesi de nasil oluyorsa bu zenginlerin okuluna gidebilmekte, zenginlerin hayatina oykunmektedir. emrah bu gidisattan haberdar ise de, kendini volan kayisina, jikleye vermis kafayi dagitmis oldugundan, kizkardesine gerekli ilgiyi gosteremmekte, hafta da bir tokat atarak ancak agabeylik vazifesini yerine getirebilmektedir.

    bir gun seren in arabasi bozulunca cabrio mercedesi ile tofas servisine girmek ihtiyaci duyar. emrah mercedes aksamindan da anlayan bir onno usta oldugundan problemi halleder. ama o arada seren e de asik olur. serene asik oldugunu gozlerine yapilan close uptan ve devreye giren neseli muzikten anlariz.

    serene olan bu aski cevresinde alay konusu olsa da emrah seren in pesine takilir, bildigimiz butun amelasyon tanisma numaralarini (merhaba bayan arkadaslik mumkun mu? ehehe siz de mi buraya geliyonuz hep?) dener, ve enteresandir muvaffak olur.

    fakat bu aski cekemeyenler vardir. seren in agabeyi bu aska olumsuz bakar. agabeyin arkadasi nartallo ise serende gozu oldugundan hepten olumsuz bakar.

    emrah kendi mahallesinden iclerinde supremo rolunde aynali tahir dizisindende taniyacagimiz tilki selimin de bulundugu ordusunu toplar, bir arsa da kavgaya baslanir. tilki selim i seren in agabeyi bicaklayinca, emrah da seren in agabeyini bicaklar. nartallo seren e durumu bildiriri. zuum esliginde giren yanik kemanlardan anlariz ki seren emrahtan gorkemli bir sekilde nefret eder.

    oysa ki emrahin kizkardesini de seren in agabeyi igfal etmistir. emrah hapse girer. hapis epey gorkemlidir.

    ozellikle emrahin turlu ibislikle seren serengili "tavlamasi" sebebiyle tanismak isteyen turk gencine ilham ve destek veren bu dizi de, yer yer sarki turku soylenmekte, coluk cocuk ekran basinda gobek atilabilmektedir.

    ayrica yinelemek isterim nartallo isimli sahisin oyunculugundan midir, durusundan midir bilinmez bir omur boyu saclari, sesi, ve sirtindaki amerikan bayragi animsanmistir.
  • final sahnesi izlerken göz yaşlarına boğulmamıza vesile olur. seren serengil'in yeni aktör ve aktrislere ders olacak nitelikteki şahane* oyunculuğu gözler önüne serilir. emrah ölmüştür. yaşadığı hüzün ve acı dolu yaşam beklendiği şekilde erken bir ölümle sonuçlanmıştır. final sahnesi için dizide rol almış tüm oyuncular yerde yatan emrah'ın etrafında bir çember oluşturur. gözyaşları nedeniyle büyük çabalarla yapılmış makyajı akmaya yüz tutan seren, emrah'ı öldüren nartallonun (sanırım adı tayfun'du) yanına gelir ve "öldürdün onu! öldürdün! sen öldürdün! ama...ama hayır onu sen öldürmedin! onu ben öldürdüm, sen, sen, sen, sen...(çemberi oluşturan topluluktaki herkesi sırayla işaret eder ve hepsinin utanarak başlarını önlerine eğmelerini sağlar) evet, onu hepimiz öldürdük. zevklerimiz, kavgalarımız, yaşantılarımız... onu biz öldürdük..." monoloğunu bizlere sunar. bir başyapıtın sonudur bu.
  • bu filmde zengin piçlerinin takıldıkları fitness salonu, dikilitaş'taki world class'tır.
  • yasadigimiz cografya ve gerilimler acisindan bati yakasi hikayesi benzeri veya turevi hikayeler hic eksik olmayacak herhalde. bunun kotu bir kopyasi da, yasak sokaklar adiyla zaman zaman uzun metrajli film zaman zaman uzun metrajli dizi olarak karsimiza cikmaktadir. goze carpan tum oyunculuk, senaryo, ambiyans ve muzik yetersizliklerine ragmen filmin asil eksik kalan yonu ne zengin kesimin havasini yansitabilmistir ne de varos genclerini gercekci olarak ekrana yansitabilmistir.

    yukarida da deginildigi gibi zengin kesime ait ogrencilerin okula son model motorsiklet ve spor arabalarla gelmeleri, tayfun denen karakterin lisede ogrenim gormesine ragmen saclarinin uzun olmasi, kiz ogrencilerin makyajli olmasi gibi turlu buyuk hatalari icinde barindirmasi nedeniyle gercekcilikten uzaktir.

    bir de neden seren serengil'in makyajdan dolayi zar zor secilen yuzunde huzunlu sahnelerde bile bir gulumseme ifadesi vardir, o da filmin elesitiriye maruz kalmis yonlerinden biridir.

    ama netice olarak iyi niyetli oldugu hissi verilen bir film calismasidir.

    bir filmin basarili olmasi icin gereken argumanlar nelerdir diye bir dusunelim. o argumanlara bu filmde neler ve kimler karsi geliyor onu da dusunelim. iste ondan iyi niyetlidir ve daha fazlasini beklemek gercekci bir yaklasim degildir, ama isteyebiliriz o ayri.
  • zengin piçler ile mahalle delikanlıları arasındaki kavga sahneleri, sanırım etkisi artırılmak için slow motion gösterilmektedir. fakat kader ağlarını örmüş, gözden kaçan ufak bir ayrıntı, slow motion sahneleri ibretle izlenecek vahşet sahneleri olmaktan çıkarıp, bir komedi klasiği haline sokmuştur:

    bu sahnelerde birbirine sopayla girişen gençlerin ellerindeki sopalar karton dürülüp (tuvalet kağıdının üzerine sarıldığı karton gibi*) üzeri kahverengine boyanarak hazırlanmıştır. gençler bu "yapma" sopaları aşağı yukarı sallayarak birbirlerinin kafasına kafasına vurdukça, paralanan dürülmüş karton tıpkı yay gibi açılıp kapanmaktadır. komiktir.
  • pazar günü evde keyif yaparken genelde atvde rastlamamızın mümkün olduğu, seyredildiği anların kendi adıma hayattan tad alınan anlar konseptine girdiği, süfer bi film.
    okulun spor salonunda yapılan mezuniyet töreninde, seren serengilin kapşonlu tuvaletiyle "alıştım ssana birtanem.." şarkısını emraha doğru söylediği sahne de akıllarımızdan çıkmayacak diğer bir sahnedir.
    emrahın küçükken çevirdiği filmlerin güzelliğinin yanısıra 90 larda çevirdiği diğer filmlerin de ayrı bi tadda ayrı bir dokuda olduğu kanaatindeyim. keşke hiç bitmese hep sürse..
    (bkz: emrah sen bizim herşeyimizsin)
  • ankara'da gölgesinden korkan ülke elçiliklerinin * * bulunduğu sokaklar...
  • fakirlerin ve zenginlerin hep inonu stadinin arkasinda dovusmek icin randevulastiklari emrah filmi.
hesabın var mı? giriş yap