• kim ki duk'un ikinci filmi.. ve benim en sevdigim kim ki duk filmi.. bu filmi izlediginiz vakit, kim ki duk sinemasinin nasil bir evrim gecirdigini anlayabilirsiniz.. yonetmen, son donemde acaip bir sadelige gitmis ki.. bu film ise biraz hareketli.. gerilime meylediyor.. bir de filmin ingilizce adi wild animals.. bundan da ote senaryosunun oyle bir matematigi var ki..

    --- spoiler ---
    kelepce hakkinda elemanlarin geyik yaparlarkenki muhabbeti bile filmin sonunda bir yere baglaniyor.. bundan da ote yuz bin frank meselesi, filmin sonlarina dogru bir onur meselesi olarak karakterlerimizin patronundan istegi haline geliyor..

    daha iri olan kahramanimiz, masada yemegini dusuruyor.. neden ama? dusuruyor cunku patronunun adaminin patronunun metresiyle iliskisini o anda ogreniyor - ki patronu tarafindan daha sonra o adami oldurmeye yollanacak.. diger ufak kahramanimiz, oldurmeye bir eve girdiginde rolex saati aliyor. sonra patronun adami, ufak kahramanimizin kendisi ve sevgilisini cinayete karistiklarini gordugunde can arkadasini -iri adami- oldurmesini istiyor.. yani bir nedensellik bagi yine var.. ama en son anda da biz iri adamin olmeyecegini biliyoruz.. niye? cunku ufak adam iri adama o rolex'i hediye etti, ve iri adam koluna rolex saati takip, hoslandigi kizla yani sevgilisi, ufak adam tarafindan oldulen kizla, bir yuzlesme yasayacak.. yani kim ki duk oyle bir kasmis ki, acikta bir yer birakmamis.. bu yazdiklarimi anlamak icin tabii filmi izlemek yararli olabilir..
    --- spoiler ---
  • bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom, samaria, bin jip , hwal gibi filmleriyle dikkat çeken güney koreli yönetmen kim ki duk' ın 1996 yapımı ikinci filmi.
    yönetmenin son dönem filmlerinin üstüne seyredildiğinde şaşırmamak elde değil. aslında kim ki duk yine benzer bir hikaye anlatıyor; toplum tarafından kabul görmemiş ya da kendisini toplumun dışında tutmaya çalışan sıradan insanların hikayelerini.. ama uslubu çok farklı geliyor insana. genç bir yonetmenin ilk filmlerindeki acemiliği hissediyorsunuz seyrederken. anlatımından müziklerine kadar.. yine de kotu bir film demek zor. zaten adamın ikinci filmini, son filmleriyle karsılastırmakta pek doğru değil.
    neysee.. yönetmeni takip edenler, geçirdiği evrimi gormek için de deneyebilirler filmi. ilk basta biraz dağınık bir film gibi geliyor, ama ilerledikçe hersey yoluna giriyor ve film bittiğinde kafanızda bir soru işareti kalmıyor.
    bir elestri: genelde müzik seçimi konusunda başarılı bulduğum kim ki duk kişisini bu filmde; zaman zaman filmden kopup, bazen sanki baska bir yerden geliyormus hissi uyandıran müzikler konusunda çokta başarılı bulmadığımı söyleyebilirim..
  • cagimizda yasayan en onemli minimalist sinema temsilcilerinden kim ki duk un cok fazla bilinmeyen ama gondermelerle dolu basarili filmi.akip giden ana hikayenin disinda filmi degerli kilan en onemli unsur iki arkadas uzerinden kore uzerine yapilan degerlendirmelerdir.soguk,espiriden anlamayan ve daha kaba gozuken karakter (kuzey koreli asker) ayni zamanda kuzey koreyi temsil ediyor;dislanmis hor gorulen ve 'sevimsiz' yuze sahip kuzey koreyi.sokaklarin adami kivaminda ki hafif serseri,vurdum duymaz,bencil ve kendini dusunen karakter ise guney korenin yansimasi.
    zaten film bu karsitlik uzerine kurulu,ana hikaye takip edilmeden bile filmin derdi anlasiliyor.guney koreli karakter tipki ulkesi gibi batililasmis,degerlerini degistirmis ve sempatik bir ne oldum delisi olmaya baslamisken; kuzey koreli asker ise dislanmisligin ve yabanilligin (kuzey korenin sartlari) verdigi yuklerle daha itici duruyor.
    bu noktada ise kim ki duk un kisisel sinemasi ve dusunceleri devreye giriyor,kabaca distan gozukenlerin aslinda altinda cok farkli olabilecegini ortaya koyuyor.guney koreli butun bu vurdum duymazligin altinda aslinda son derece basarisiz ve korkak bir karakterken kuzey koreli asker aslinda cok daha icten ve arkadasini kolluyor.guney koreli karakterin bir suru entrikasi ve ihanetine karsilik ona yardim ediyor, yari yolda birakmiyor.filmin sonu da bu acidan son derece degerli.kim ki duk filmin sonunda su mesaji veriyor; her ne kadar kuzey/guney diye bolunmus olsak ve farkli gorunsekte birbirimize muhtaciz,ve birgun dustugumuzde yan yana yatacagiz.
    buradan pek cok dersler cikarilmasi gerektigini dusunuyorum sahsim adina.
  • 1997 yılı mahsulü ki-duk kim tarafından yazılıp yönetilmiş olan güney kore yapımı bir film. ingilizce isim olarak wild animals uygun görülmüş.

    yasaeng dongmul bohoguyeog benim gibi ki-duk kim külliyatına kafayı takmış biriyseniz es geçmemeniz gereken bir basamak. usta yönetmenin nereden nereye geldiğini gözlemlemek adına önemli bir deneyim.

    http://mkizilca.blogspot.com/…-bohoguyeog-1997.html
  • kaotik bir atmosfer. alışılmış kim ki duk filmlerine göre fazlasıyla gürültülü. hayat zor. fikriyatlar ağır. ve ben yorgunum. uyuyakalıyorum filmi izlerken. neyse ki başımın değdiği yerde şahane bir kadının dizleri mevcut. kesişim kümesi diye ben buna derim. böylesi daha güzel...
  • "kore'nin güneyinden, kuzeyinden geldik fransa'ya, garip başımıza neler geldi dostum bak birer birer anlatayım sana" temalı, sevişgen çıplak kız yoğunluğu dikkat çeken, herkesin sürekli birbirini yumrukladığı, donmuş balıkla kadın döven bir öküz herife kesilen ibretlik cezalı, hunharca sevişen denis lavant sürprizli, özelllikle fransız aktörlerin berbat oyunculuklarına kahkahayla gülebileceğiniz, yeşilçam estetiğine yakınlığıyla tanıdık da gelebilecek, acemice kotarılmış bir kim ki-duk filmi.
hesabın var mı? giriş yap