• yargılama makamını işgal eden hakimlerin bağımsız olması, görev yaparken hiçbir etki ile baskı altında kalmaması ve hiçbir kişi veya merciden emir almaması, kısaca özgür olması demektir. bağımsızlık, hakimin keyfi hareket edebilmesi değil, tam tersine, hukuka bağlı olması anlamını taşır.
  • sözde olan bağımsızlık. bir yerlerde edinmiş idim, bir bilgi vardı. selçuklular ve diğer türk devletlerinde kadılar yani hukuk adamları devletten para almazlarmış. davalıdan aldıklarıyla geçinirlermiş. devletten almamalarının nedeni de bağımsızlıklarını yitireceklerini düşünmeleri varmış. yani davalı devlete karşı dava açarsa ve kadı da savunmaya kalkarsa ikileme düşecektir hâliyle. doğru da düşünmüşler hani.
  • hukuksuzluğun tavan yaptığı, hukuka inancın en zayıf olduğu şu zamanlarda en çok sahip çıkmamız gerekendir.

    bu görev sadece hukukçulara değil, tüm milletimize aittir.
  • yargı bağımsızlığı öldü. öldü ama cenaze ortada kaldı, kimse sahip çıkmıyor. işin fena yanı, çürümeye başladı artık, kokusundan durulmuyor.

    aslında böyle sinir bozan benzetmeleri hiç sevmiyorum ama durum o kadar vahim ki, aklıma başka bir şey gelmiyor. daha efendi bir benzetme yapamıyorum. bir de aklımı kurcalayan bi şey var, asıl hikaye de orada: galiba yargı da öldü.

    demokrasiyle yönetildiği söylenen bir memlekette, şöyle bir şey nasıl olabilir:

    bir başbakan yardımcısı, bazı savcılar hakkında suç duyurunda bulunacak ve hemen peşinden o savcılar hakkında soruşturma yapılıp yapılmayacağına karar verecek olan makama getirilecek. yani adalet bakanı olacak ve kendi şikayetini değerlendirecek. bakın böyle yazarak anlatmaya çalışırken bile insanın şaftı bi kayıyor. nasıl olabilir böyle bir şey?

    muhafazakar demokratların demokrasiden anladıkları bu mudur?

    çok acayip işler oluyor, adalet bakanı bir tür adalet tanrısına dönüştürülüyor. her tür gücü ve yetkiyi ellerinde toplayan ne kadar mitolojik tanrı varsa sanki hepsi bir bir canlanıyor.. memleket mitolojinin jurassic park'ına döndü sonunda.

    hayır bir de bu olan biteni demokrasi kılıfına uydurmaya çalışıyorlar. sen tut yargı'yı yürütme'ye bağla, sonra demokrasiden söz et.

    yasama desen o da yasama falan değil hayli zamandır. meclis'in bi ağırlığı bir yaptırımı olsa keşke. yook. o da yok. tek adam ve o tek adamın çevresindeki birkaç insanın hükümranlığına, yasama/yürütme/yargı deniyor artık. o hükümranlığın janjanlı haline de "milletimiz bunu istiyor" deniyor. seçimlerde alınan oylar tahakküm hanesine bahane diye sayılıyor. insan yazarken utanıyor, okurken utanıyor, nasıl olabilir böyle bir şey?

    ortak belleğimiz kısa devre yaptı, nöronlar yandı bitti kül oldu. daha üç yıl önce siz bu memleketin insanlarına ne sormuştunuz? ne için canla başla uğraşmıştınız, hatırlayanınız var mı? hani hayır diyeni darbeci ilan etmiştiniz. ne değişti? deyin ki, bir şeyler değişti, sizlerin paylaşım savaşı ülkeyi yangın yerine döndürdü, oldu bi şeyler. e peki nasıl oluyor da aranızdaki husumet yüzünden akla hayale gelmeyecek şeyler başa geliyor?

    nasıl oluyor da koskoca bir memleket, sizlerin iktidar kavgasına yargı'sını kurban ediyor? nasıl oluyor da mitolojinin o kindar, intikamcı, öfkeli ve şimşekli tanrıları canlanıyor, can yakıyor? nasıl oluyor? burası gücü eline geçirenin, insanların başına kabus gibi çöktüğü kabile devleti midir? burası sabah erken kalkanın yönetime bir şekilde el koyduğu muz cumhuriyeti midir? burası tiranların kralların büyücülerin devlerin cinlerin birbirine girdiği ortadünya mıdır?

    nasıl oluyor bu işler?
  • son yıllarda iyice -mış, miş, muş olan kavram. ülkece üstüne bir bardak soğuk su içelim.
  • rahmetli olalı 5 sene oldu.
  • hiç olmamış kavramdır. devletin çıkardığı kanunları uygulayan devlet çalışanlarının, birey ile devlet arasındaki anlaşmazlıklarda tarafsız davranması, vereceği kararları "devletin bekası"ndan bağımsız verebilmesi insanın tabiatına aykırıdır.

    bağımsız yargı, güçler ayrılığı gibi kavramlar, çoğulcu demokrasiden (parlamenter demokrasi de diyebiliriz) beslenen yönetici/bürokrat kastının oy verenlere göstermeye çalıştığı bir illüzyondur. kabak gibi havada duran bu kavramı orada tutan görünmez ipler de, türkiye gibi illüzyonun becerilemediği ülkelerde zaman zaman iyice gözle görülür oluyor.

    (bkz: kesin ip var amına koyim)
  • (bkz: yav he he)
  • akp oncesi var olup simdi olmadigi iddia edilebilen durumdur. hic olmamistir. taa sapka takmayanlarin asilmasinin hukuki oldugunu soylenmesinden baslayip yolsuzluk yapanlarin sorusturmasina hukuki engeller koyulmasinin mantikli oldugunu soyleyenlere dek. simdi devletin ilk erkini, ilk beyin yikamasini, ilk guclusunu yapan kesim bundan muzdarip oldu diye sesi farkli mecralarca da dillendiriyor, olan bu.
hesabın var mı? giriş yap