• (bkz: gonulcelen)
  • orijinal adıyla 'heartsnatcher'. boris vian'ın bir psikanalizcinin tuhaf bir kasabaya gelmesiyle gelişen olayları, farklı, kimi zaman komik ve alegorik bir dille anlattığı romandır.

    "ama görüyorsunuz ya, yine de gidiyorum. bazı insanları seviyoruz diye kalamayız yerimizde, başkalarından nefret ettiğimiz için gideriz. yalnız çirkin şeyler insani harekete zorlar."
  • "tam tersi" diye yanıt verdi angel. "bir isteğiniz olduğuna göre özgürsünüz."..................................................................."uzun sözün kısası", diye karşı çıktı jacquemort, doğru olan söylediklerinizin tam tersi. insan ancak hiçbir şeye heves duymadığı zaman özgür olur ve tam anlamıyla özgür olan bir yaratık hiçbir şeye heves duymaz. hiçbir şeye heveslenmediğim için özgür olduğuma karar veriyorum.
  • bir söylentiye göre boris vian'ın kalp romatizmasına yakalandıktan sonra annesinin yaklaşımı, kitaptaki clementine karakterinin abartılı tavrının tasvirine yansımıştır. clementine'in titizliği ve delirmiş bir koruma güdüsüyle üçüzleri kafese kapatması ve başka bir dünya rahatsız edici anlatım. çok çok çok etkileyici bir kitap. insanı, anneliği neden hastalıklı boyutta bir koruma güdüsüyle yaşamamak gerektiği üzerine düşünmeye iten bir kitap. koruyucu mizacım gereği anne olursam başıma gelir diye korkmadım da değil.
    la gloire en etkileyici karakterlerden biri. dişleriyle çürümüş ölüleri sudan çıkarmak için köylülerin para ödediği biri.
    "bana yiyecek veriyorlar. altın veriyorlar. bir sürü altın. ama onları harcamaya vaktim yok. kimse bir şey satmak istemiyor bana. bir evim ve bir sürü altımın var, ama bütün köyün utancını sindirmek durumundayım. onların yerine vicdan azabı çekmem için para veriyorlar bana. kötü ya da dine aykırı olan her şey için. suçları için. yaşlılar panayırı için. işkence edilen hayvanlar için. çıraklar için ve pislikler için. "
  • yazarın okuduğum ilk kitabı aynı zamanda da yazarın yazdığı son kitap. konusu itibariyle sürükleyici bir roman. sevginin kısıtlayıcı dili bir annenin çocuklarına duyduğu hastalık derecesindeki düşkünlüğüyle anlatılmış. zaman zaman bu kadarı da fazla dediğim yerler olmasıyla birlikte aslına bakarsak hepimiz benzer duyguları yaşıyoruz diye düşündürmedi değil.

    "...işte müzikle karanlık böyle etkiler
    insanı; elele verince yumuşar · ve kanayan ruhunuza derman olurlar."

    "insanın gözleri, önlerine gözkapakları indi diye kapanmaz. kapakların arkasında gözler açıktır. açık bir kapının ağzına bir
    kaya yuvarlasanız, kapı bu yüzden kapanmaz;
    kaldı ki pencere de böyle kapanmaz, çünkü uza-ğı görmeyi sağlayan şey gözler değildir; ve demek ki sizin dünyadan hiç haberiniz yok.»"

    "bazı insanlar seviyoruz diye kalmayız yerimizde, başkalarindan
    nefret ettiğimiz için gideriz. yalniz çirkin şeyler
    insanı harekete zorlar. korkağız."

    "«ama kuşlar kafeste ölür,» dedi jacquemort."
  • edebiyatta yeri nerededir, sert mi gerçekçidir, vs bilmem ancak şans eseri okuyup seve seve sakladığım ve önerdiğim roman.

    --- spoiler --- deryası

    psikanalist kimliğiyle 'tedavi ettiği' kadın hastalarla (genel hizmetçiler) sevişiyor. burada carl gustav jung'a atıfta mı bulunuyor diye merak etmişimdir.

    köyde tüm köyün utancını (suçlarını) sindirmekle görevli biri var. vicdanı yüklerini, utançlarını la gloire adlı bi adama yüklüyorlar, karşılığında altın vererek tüm günahlarından arınıyorlar ve istedikleri gibi (dini bütün) yaşamlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.

    çok tatlı başka bir ayrıntı. psikopatolojik: "hiçbir şey söyleyemem ona" dedi angel. "acı çeken o oldu, ben değil. bu ona haklar kazandırıyor."

    "anneleri onları dünyaya getirirken acı çektiğine göre, annelerinindir onlar."

    --- spoiler ---

    içimizdeki annelerin huzur vermesi dileğiyle.
hesabın var mı? giriş yap