• baskalarina is yaptirabilme sanati olarak kabul gorulen durum.

    bu meslekle istigal edenler pek sevilmez, angarya isler istedikleri algilanir. ama yine de herkesin hedefi o rutbeye varmaktir.
  • (bkz: isletme), (bkz: isletmecilik), (bkz: yonetici)
  • ust duzey i en guzel asagidaki fikrayla anlatilan meslek dali.

    adamın biri sabah saat 10'a doğru bir elinde, içinde inek pisliği olan bir tenekeyle kafeye gelmiş,

    "bana bir çay.." diye seslenmiş, "şimdi geliyor efendim.." demiş garson ve çayı getirmiş..

    çayı bir yudumda içmiş adam, almış eline pislik dolu tenekeyi başlamış kafenin her tarafına serpmeye ve çekmiş gitmiş..

    ertesi sabah yaklaşık yine aynı saatlerde tekrar elinde pislik dolu tenekeyle gelip yine

    "bana bir çay..!" demesiyle, "hop..! bir dakika bakalım.." demiş onu görür görmez tanıyan garson,

    "dünden beri senin pisliğini temizlemeye çalışıyoruz..
    neden öyle yaptın ki?.."
    "merak edilecek bir şey yok.." demiş adam,
    "üst düzey yöneticilik için hazırlanıyorum.. sistem aynı..

    gel, çayını iç, etrafa bok at, millet senin yaptığını temizlemeye çalışırken bütün gün ortadan kaybol..!"
  • yöneticilikte gerçekten sınandığınız ilk gün, sevdiğiniz bir elemanı daha üstten gelen bir kararla işten çıkardığınız gündür.
  • gerçekten incelikli bir sanat olup tek başına eğitimle kazanılabilecek şey değildir. bu anlamda her eğitimli ya da işi alanında çok vasıflı gözükeni yönetici kademesine getirmek iyi bir seçim olmayacaktır.
  • bugüne kadar çalıştıklarıma baktıkça çeşit çeşit komedilerin kahramanı olan tiplerdir. ha, bu komedi izlenebilir midir orası ayrı bir entry başlığıdır sevgili sözlük. kendi hikâyemde öyleleriyle karşılaştım ki türkiye için söylenen o meşhur sözün (bkz: türkiye yönetilemez ancak idare edilir) bunlarda da geçerli olduğunu söyleyebilirim. hiçbir şeyden habersiz olanı mı dersin, uzun senelerdir sadece üç kuruş işle bir yere gelen ve kilit noktalardakilere yarananı dinleyecek kadar basiretlisini(!) mi dersin, işin niteliğini sorgulamaktan aciz sadece koyun gibi o işi yapanı mı dersin? hadi bundan geçtim, fazla kasıp komplekslerinin esiri olanını mı, kendini slaytlarla anlatanını mı, danışman olarak para verip tuttuğu adamlara çalışanından fazla değer verecek kadar komiğini mi dersin? hiçbir şey yapmayıp senin yaptığını incelemeden üst yönetime sunacak kadar işi sallamayanı mı, yaptığına “biz yaptık” diyecek kadar adilini (!) ve buna kızıp işi eksik yaptığında seni sorumsuz ve çalışmıyor ilan edip (onun rahatlığını bozuyorsun da ondan. adam rahat rahat gezecekti ne diye iş bırakırsın ona?:)) tehdit edecek kadar sorumlusunu (!) ve kindarını mı, uzun uzun aralar verip çalışıyormuş gibi gözükeni mi dersin? yoksa işin en civcivli zamanında ortalardan kaçanı mı, seni kaale alıyormuş gibi yapıp piyon gibi kullananını mı dersin? ne ararsan var yani! ama öylesi de varmış ki adamın kendisine hayran oluyormuşsun ve ona mahcup olmamak için kendiliğinden çaba sarf ediyormuşsun. nitekim yöneticilik incelikli ve ustalık isteyen bir sanat. öyle kitaplarda yazıldığı gibi olmayan, herkesin kendisine atfetmemesi gereken ve herkesin de sahip olamadığı, sadece öyle sandığı bir şey. ama işte her insan bunu maalesef fark edemiyor. o nedenle allah bazılarına gerçekleri gösterip onlara sabırla katlanma gücü verirken, diğerlerine yalandan bir dünya sunup o dünyada kaybolmalarını ve bir gün küt diye gerçeğe uyanmalarını sağlıyor.
  • en çok becerilemeyen kısmı sorumlulukların ve görevlerin net bir şekilde paylaştırılmasıdır.
    5 kişiye mail atıp bu işi yapalım dersen o 5 kişiden hiçbiri o işi yapmaz. bu kadar basit.
  • yuksek ego esliginde yapilani, daima basarisiz olacak olandir. bir yoneticinin ne kadar ego'su yuksek ise, yoneticilik kabiliyeti de ayni oranda rezildir. hepsi aslinda birer illuzyondur, ne biz iscilerin yonetilmeye ne de o yoneticilerin, yonetecek birseye ihtiyaclari vardir. modern koleligin getirdigi bir prangadir.

    ha bazen isciler elbette danisicak ve yardim alacak birilerini arar ama, bu kendisinden rutbe olarak ust degil tecrube olarak ust olan birisidir.

    velhasil kelam, turkiyede bir cok kurumda, sirkette ki yoneticilik anlayisi rezildir.. o kadar kotudur ki, bazen isittiklerinize, gordugunuz muameleye inanamazsiniz. ve maalesef, ulkede bulunan issizlik sorunu, sinif ayrimi ve pahali yasam kosullari nedeniyle insanlar mobbing davasi ile haklarini arayamaz konuma gelmistir. ha zaten davayi acabilme sartlarini yerine getirmek icin (magdur oldugunu ispatlayabilmek adina) bayagi halin vaktin yerinde olmali, yoksa olmaaaz.

    tum yoneticileri buradan opuyorum.. bugune kadar sadece opulebilir yoneticiler tanidim.

    saglik olsun,
  • güvenilirliği kaybetmemek için en çok adil olmaya dikkat etmeyi gerektiren görev.insanlar sinirine,angarya işlere,uzayan mesailere sinirlenirler ama ertesi gün bunu düşünmezler.çalışanın motivasyonunu sarsan asıl şey, adaletsizliğe uğradığını düşünmesidir.adilseniz eğer ; sevilen,saygı duyulan bir yönetici olur personelinizle güzel güzel geçinirsiniz.patron ve personel arasında kalmak yöneticiliğin en zor kısmıdır; patrona insanların ona hayran olduğunu söylemek,çalışana da patronun yatırımlarından,büyük planlarından bahsetmek bu gerginliği azaltır.çünkü her patron insanların ona hayran olmasını ister,tüm çalışanlar da işyerinin batmamasını.
  • yöneticilik, yani insanları yönetebilmek; yaptırmak istediğiniz şeyin, aslında insanların yapmak istediği şey olduğuna ikna edebilmekten geçer. bunun için ne yetenek, ne de tecrübe tek başına yeterlidir. mutlaka ikisinin bir arada olması gerekir.
hesabın var mı? giriş yap