• bu kitabın zorluğunu bilen bilir. neredeyse zor bir matematik teoreminin ispatı denli içine girilemezdir. hegel’inki gibi kant’ın ve husserl’in metinleri de matematik kuruluğundadır, alman soğukluğundadır. her adımının izahını vermen gerekir.. bu düşünürlerin kitaplarını yalap şap değil de layıkıyla okuyabildikten sonra epey bir disiplin kazanmanın yanında çok fazla şey söylemiş olduklarını da görürsün. yakalanmış bir iki cılız fikrin etrafında örülmüş balon metinlerden hiç değillerdir. derrida’da söylemişti zaten kendisini zor bulanlara bu metinlerin çok daha zor olduğunu. bu sebeple, çok daha çekici olan metinlerin büyüsüne hemen kapılmayıp - nietzsche bunun en büyük örneğidir ama bu onun yüceliğine kesinlikle gölge düşürmez - hegel, kant veya husserl (neredeyse yürminci yüzyılı belirleyen bir filozof olan husserl’ı neden kimse okumuyor? onu çekici bulmuyor? başkalarının ağzından kaptıklarıyla yetiniyor? bu kolaycılığın hesabını kendimize vermemiz gerek) metinlerinin büyüklüğünün keşfine çıkanlara büyük saygım vardır. tabii ki de diğer büyükleri de es geçmeden.
  • '' bilincimizi dolduran içerik, hangi türden olursa olsun, duyguların, sezgilerin, imgelerin, tasarımların, amaçların, ödevlerin vb. ve düşünce ve kavramların belirliliklerini oluşturur. duygu, sezgi, imge vb. bu bakımdan bu içeriğin biçimleridirler: içerik bir ve aynı kalır ister duyulsun, sezilsin, tasarımlansın ya da istensin, istterse yalnızca duyulsun ya da düşüncelerden bir karışımla birlikte duyulsun, sezilsin vb. ya da bütünüyle katışıksız olarak düşünülsün. bu biçimlerden herhangi birinde, ya da birçoğunun karışımında, içerik bilincin nesnesidir. ama bu nesnellikte bu biçimlerin belirlilikleri de kendilerini içeriğe
    katarlar, öyle ki, bu biçimlerden her birine göre tikel bir nesne ortaya çıkıyor gibi görünür, ve böylece kendinde aynı olan, ayrı bir içerik gibi görünebilir. duygu, sezgi, istek, istenç vb. belirlilikleri, onların bilincinde olunduğu sürece, kabaca tasarımlar olarak adlandırıldıktarı için, genel olarak diyebiliriz ki felsefe düşünceleri, kategorileri, ya da daha sağın bir deyişle kavramları tasarımların yerine geçirir.
    genel olarak tasarımlar düşünce ve kavramların eğretilemeleri olarak görülebilirler. ama tasarımlara iye olmak henüz bunların düşünme için imlemlerini, onlara karşılık düşen düşünce ve kavramları bilmek demek değildir. evrik olarak, düşünce ve kavramlara iye olmak, ve bunlara karşılık düşen tasarımların, sezgilerin ve duyguların neler olduklarını bilmek de iki ayrı şeydir. ''

    hegel
hesabın var mı? giriş yap