• nbc'nin 2014-15 sezonu için onay verdiği komedi dizisi. amy poehler‘ın kardeşi greg poehler’ın gerçek yaşam hikayesi. isveçli bir kıza aşık olup isveç'e taşınması üzerine bir komedi.

    http://www.youtube.com/watch?v=dbpstwxykv8
  • amy poehler'ın kardeşi greg*'in gerçek hayat hikayesinden de esinlenmiş dizi. yabancı gelin veya yabancı damat durumunun neden olduğu problemleri ve isveç toplumunun (ve abd toplumunun) arızalarını gerçekçi ama nükteli bir şekilde ele almış.

    aynı zamanda beklenmedik ünlülerle karşılaşabileceğiniz bir dizidir.

    diğer taraftan bir arkadaş anlatsa şurada, neden isveç-norveç dizileri** hiç kış mevsiminde geçmez diye...
  • sezon 1 bölüm 6 izlemeye başladığım şükela bir isveç -amerika dizisi
  • gayet eğlenceli bir dizi.
  • bir lilyhammer olmayan ve olmayacak dizi.

    belki de sebep şu; başrolde oynayan amarigalı sarı pipi hakikaten sevimsiz. biliyorum lilyhammer'da sopranos terk dostumuz da sevimsiz ama adam en azından çalışıyor.
  • uzun bir süreden sonra izlediğim en şeker dizi. en son ne zaman bir diziyi izlerken kahkaha attım hatırlamıyorum ama welcome to sweden bunu başardı. gerçi ben konudan uzak, objektif bir insan vasfıyla izlemedim bu diziyi. isveçli birinden felaket derede hoşlandığım için kendimi o adamın yerine koydum ve böylelikle hikayenin içine tam anlamıyla girebildim. dolayısıyla izlerken çok keyif aldım. belki siz bu kadar eğlenmeyebilirsiniz ama yok ya, bence eğlenirsiniz. bir şans verin derim.
  • ikinci ve ne yazık ki son sezonun ortalarına doğru bitmesini istemediğimi fark ettiğim soğuk ülke(ler)in sıcak dizisi.

    nedense ben kendimi buldum bu dizideki karakterlerde. kuzey aşkım depreşti resmen, üşenmesem isveççe öğrenmeye başlayacağım. amerikalılar ile isveçliler arasındaki duygusal, mental, sosyal, kültürel ve hatta fiziksel * farklılıklara bolca atıfta bulunuluyor. sonunu az buçuk tahmin edebiliyorum ama yine de bitmemesini isterdim.

    --- spoiler ---

    bruce: bence ideal amerikan erkeği. amerikalı olacaksa hem onun gibi şapşik hem de fedakar olsun. kolay değil öyle koskoca amerikayı ve işini terk edip bir kız için dilini bile bilmediği isveçe yerleşmek. ayak uydurmaya çalıştığı yeni hayatı her ne kadar başarılı olmasa da bence idare ediyor. birkaç sene stockholm'de yaşamaya devam etse dili kapar kanımca.

    emma: yer yer itici derecede feminist hareketleri, yer yer kezban kaprisleriyle kendisi hakkında ne hissettiğimi çözmemi zorlaştıran isveç güzeli. kız güzel şimdi, viking'i öldürür hakkını veririm. sümüklere bulandığı bölümde bile tatlılığından bir şey kaybetmedi. ha bruce için fazlasıyla zor bir kız, orası ayrı ama zaten onu çekici yapan da budur belki de. amerikan erkekleri kolay kızlar için bu denli fedakar olmuyor zira.

    nancy: bruce'un her hareketiyle beni kopartan annesi... 2x6 olması lazım, emma'nın annesi viveka'nın emma'yla nancy'nin yakınlaşmasından kıskançlık krizlerine girdiği bölümde, nancy'nin isveççe hakkında yaptığı yorum her izleyişimde gülme krizine sokuyor beni... bu kadar mı yerinde bir yorum olur.

    wayne: bruce'un tipik amerikan babası. iticilik abidesi. hiç güven vermiyor.

    birger: gerçekten tüm isveç erkekleri böyleyse ülkedeki kadınların baskın ve maskülen davranışlar sergilememesini yadırgamamak gerek. sürekli yönlendirilmeye ihtiyaç duyuyor. ha tatlış mı? tatlış.

    viveka: evlerden ırak dediğim anne modeli. emma'nın kime çektiği çok belli dizide. bruce'un babasıyla kardeş olduklarını filan düşünüyorum.

    gustaf: hahahaha. bu adam manyak. çok orijinal bir karakter.

    bengt: en çok yönetmen rolüne soyunduğu bölümde moddan çıkamayıp kendini role kaptırmasıyla güldürmüştür. aslında gereksiz bir karakterdir, bir iki bölüm haricinde diziye pek bi' renk katmamıştır.

    --- spoiler ---

    eyyorlamam bu kadar.
hesabın var mı? giriş yap