• finally we are no one adli mum albumunun 3. gayet guzel $arkisi.
  • please don't flow so fast
    you little mountain hum
    i'll take a bottle down to you

    please don't flow this fast
    you hold a little hum
    i'll borrow sounds of me for you

    please don't flow so fast
    you little mountain din
    i'll borrow piano sounds from you

    please don't flow so fast
    you little mountain noise
    i'll close my eyes and bite your tongue
  • insan dinlerken müzigin mi yoksa sözlerin mi daha hüzünlü olduguna karar veremiyor. derken hüzün denilenin denzkabugu olduguna kulagini dayamadikça duyamayacagina farkedip ve bir sarkiyi daha "sadece" dinlemeyeyi beceremedigini görüp loopta takili kaliyor.
  • wicker parkta duyup aşık olduğum melodi.. filmin tüm müziklerini indirmek zorunda kaldım o parçaya ulaşabilmek için ama olsun değdi..
  • wicker parkin en güzel sahneleriden birinde 'tinliyan' mum sarkisi. ilkin bana vespertine donemi bjok u cagrisirmis ama mum un bu tarzda calismalarinin daha eski olmasindan, beni mum la ilgilenmeye itmistir.

    adi gecen filmdeki bale sahnesinde ilk kez duydugumuzdan midir, belki ama sadece balerin gibi süzülen kar tanelerinin sessizligini duyumsatir zihne, askin amaci sadece asik olmaktir der gibi. duraksiz futursuz gece yolculugu.

    benim anladigim we have a map of the piano, gözleriniz kapaliyken gördürebilen bir sarkidir.
  • isimler ne denli önemlidir ki hayatımızda? insanların isimleri etiketten daha öteye geçemezken, şarkıların, kitapların, filmlerin isimleri can evimizde durur bence. daha ilk görüşte... pat! yakalayıverir hemen. bu şarkı da öyledir işte. önce ismine dikkat kesilirsin, ne kadar ilginç deyip, harita ve piyano cisimleri arasında kurulan bağa vay be çektikten sonra gözlerini kaparsın. kulağından içeri akmaya başladığı o an var ya, enstrümanlar dolar içine. hemen şarkıya uyumlu kareler canlanır gözünde. bir şefkat hissi kaplar içini. küçük bir kız çocuğunu omuzlarından tutup korumak istersin, yanından ayırmamak. bu kız çocuğu el bebek gül bebek değildir, pamuklar içinde yetiştirmemişlerdir onu. bu kızın fırfırlı etekleriyle temiz tişörtleri, muntazam bukleli şaçları yoktur. piyanosu yoktur. gittiği yerlerden topladığı taşları, manevi önemi olan kağıt parçaları, atmaya kıyamadığı çer çöpleri vardır. saçları düzenli değildir hiçbir zaman, temiz olduğunda bile taranmamıştır, karışıktır. sonra bir gün onu görür bu şarkıyı söyleyen kız, içinde bir şefkat belirir. saçları karışık kız kendi kendine bir şeyler mırıldanmaktadır o sıra, rüzgar her şeyi alıp götürmektedir. geri kalan koca bir boşluğu dolduran 5:21 dakikalık bu mum şarkısıdır, finally we are no one albümünden.
  • wicker park'ta calinabilecek en guzel yerde calan sarki. harbi tam bir modern dans sarkisi. deliler gibi oynayasi geliyor insanin bunalim bunalim -olmadi melankolik diyelim-; depresif ama ayrica mutluluk da barindiran bir melodi var sarkida. bagimlilik yapiyor. aman dikkat.
  • 2002'de izlandaca loksins erum vi? engin*, ingilizce finally we are no one adiyla yayinlanan mum'un kelimenin tam anlamiyla tüm zamanlarin en agrilari dindiren, hayati kaymis kisileri topluma kazandiran, doktora tezini yola sokan sarkisidir.

    green green grass of tunnel ve the land between solar systems ile arka arkaya dinlenmesi gerekir.

    link
  • benim huzur bulutum olan bu şarkı mum un finally we are no one isimli tarihi, zamanı eski olsa da, ruhumun bir yerinde yaşadığım sürece taşıyacağım bu albümün içinde uyuyan bir kar tilkisi sanki..
hesabın var mı? giriş yap