• aile terapistidir.mri'ın kurucuları arasında yer almaktadır.insanların duygularının farkında olmadıklarından dolayı yada duygularını karşısındakş insanlara doğru bir şekilde(direkt olarak) belirtemediklerinden ailelerin problem yaşadıklarını savunur.
  • bastırılmış kızgınlık duygularını bodruma kapatılmış aç köpeklere benzeten insan.
    köpekler acıktıkça dışarı çıkmak için daha çok çabalayacaklardır; onlar çabaladıkça köpeklerin sahibi bodrumun kapısını daha sıkı kapatacak, kaçmalarına olanak vermemek için onları sürekli gözetleyecektir.

    (d.cüceloğlu/ içimizdeki çocuk kitabından)
  • i am me isimli kendine güven ile ilgili şiiri ile meşhur terapist.
  • sarılmanın yararlarını şöyle belirtmiş
    "we need 4 hugs a day for survival. we need 8 hugs a day for maintenance. we need 12 hugs a day for growth."
  • "aileler insan üreten fabrikalardır" sözünü sahibi terapist. 3 yaşında kendi kendine okuma yazma öğrendiği söylenir. mesleğe öğretmen olarak başlamış, daha sonra sosyal hizmet uzmanı olarak görev yapmış.

    satir’in aile terapisi modeli, iletişim kalıpları, benlik saygısı, ailenin ve her bir üyenin benlik değeri, doğuştan gelen içsel güçler üzerinde durur. satir aileyi küçük evren olarak nitelendirir. -böyle yazınca futbolcu adı gibi oldu ya neyse- ailenin problemlerini çözebilirsek evren'in problemlerini de çözebileceğimizi iddia eder. ona göre; her ailede bir günah keçisi vardır ve bu günah keçisi ailenin hemen her sorununu bünyesinde barındırır, bir nevi ailenin yardım çığlığıdır o birey.

    satir'in ilginç kabul edilebilecek bir iddiası da, eş seçiminde tesadüfün rolü olmadığını söylemesidir. -aşk tesadüfleri sever, evlilik asla- düşük benlik saygısı olan bireyler için evlilik bir çeşit “alma” çabası olduğunu söylemiştir. satir; her bir eşin kendi eksik olduğunu hissettiği özelliklerin diğerinde olmasını arzuladığına inanır. her bir eş ona başarı ve tamamlanmışlık duygusunu hissettirecek, kendinin uzantısı olacak birini bulmak ister.

    tabi bu noktada alma'nın yanında bir de "verme" olmalıdır -ki malum olduğu üzere almadan vermek allah'a mahsus- belki de sırf alma, hep daha fazlasına sahip olma isteği, karşındaki kişiden hep daha çok şey bekleme yüzünden evlilikler pek uzun ömürlü olmuyor. her neyse toprağı bol olsun satir'in.
  • "yaşamak* için günde 4 kucaklaşmaya gereksinimimiz var. korunma* için günde 8 kucaklaşma gereksiniriz. gelişmek için günde 12 kucaklaşma gerekir."

    (bkz: kucaklamak/@ibisile)
  • "yaşam hiçbir zaman olması gerektiği gibi değildir, olduğu gibidir.
    farkı yaratan, yaşamla başa çıkma biçiminizdir."
    sözünün sahibi.
  • "insan yaratmak" aile terapisinde kullanılabilecek metotlar içeren ve bu metotları ailenizde kullanmaya başladığınızda olumlu sonuçlarını kısa sürede gözlemleyeciğiniz kitabıdır.
  • yaşantısal ailesel terapisinin en önemli öncüllerinden biridir.

    onun aileye ilişkin bakış açısı, sistem yaklaşımına dayalı, varoluşçu ve hümanistiktir.

    • insancıldır; çünkü bireydeki rahatsızlığa ya da bozukluğa odaklanmaz. bireydeki iyiye ve olumluya yönelik doğal yönelimi merkeze alır. insandaki olumlu yönelimli, ilerletici ve zenginleştirici olarak gördüğü hayat enerjisi ile bağlantıda kalmayı hedefler.

    • varoluşçudur; çünkü bireyi sabit ve değişmez bir kişilik yapısının etkisi altında edilgen bir kişi olarak kabul etmez.
  • kurmuş olduğu satir aile terapisi modelinde insanlar için 5 iletişim tutumu tanımlamıştır.

    1)congruent/uyumlu olarak tanımladığı tutum sağlıklı olan tutumdur ve bu tutuma sahip kişiler herhangi bir sorun, tartışma ya da gergin bir durumda kendi düşüncelerini ve fikirlerini kabul edip bu doğrultuda hareket ederler. diğer 4 tutum ise hayatta kalma iç güdüsüyle gösterilen, psikolojide defans olarak tanımladığımız tutumlardır.

    2)placator/sakinleştirici tutum gösteren kişiler kendi his ve duygularını geri plana atarak başkalarının düşünce ve duygularına daha çok önem verirler. 'aman ali rıza bey tadımız kaçmasın' ifadesi bu tutuma örnek olarak gösterilebilir. kavga etmemek için susmak gibi, herkesle her konuda hemfikir olmak gibi davranış sergilerler. başkalarını memnun etme çabası içerisindedirler.

    3)blamer/suçlayıcı denilen tutum ise placator/sakinleştirici tutumun tam zıttıdır. kişi başkalarının duygu, düşünce ve hislerini azımsar ve başkalarının nasıl hissettiğine yönelik farkındalığı düşüktür.

    genelde blamer ve placator tutuma sahip kişilerin evli olduğuna rastlanmış.

    4)superresonable/aşırı mantıksal tutuma sahip kişiler gerginliğe yol açan bir durumda hem kendi hislerini ve düşünceleri hem de başkalarınınkileri geri plana iter ve olaya mantıksal açıdan bakmaya çalışır, bu olayları bir temele dayandırma çabasıdır. dini ya da bilimsel açıdan da olayları değerlendirebilir, neyin izin verilmiş olup neyin mantıksal olmadığına odaklanır.

    5)irrelevant/ilgisiz kişi ise stresli bir durumda meseleye odaklanmaz. mesela bir tartışmanın gerginliğin ortasında espri yaparak konuyu değiştirmeye çalışır ya da meseleyle alakasız başka şeylerden konuşmaya başlar. kendisini, başkalarını ve olayın içeriğini azımsar.
hesabın var mı? giriş yap