*

  • savaş tarihi meraklısıysanız kesinlikle okumalısınız. savaşı kaybedenlerin gözünden değerlendirmek açısından önemli bir kitap
  • tam ismiyle "vatan ve führer için: 1. ss panzer tümeni'nden bir askerin anıları", ikinci dünya savaşı'nda görev yapan alman asker erwin bartmann'ın (1923-2012) özgün almanca adı "fur volk and fuhrer: the memoir of a veteran of the 1st ss panzer division leibstandarte ss adolf hitler" olan ilginç otobiyografisi. 2018 kronik kitap basımı eseri türkçe'ye selçuk uygur kazandırmış. ayrıca okuyan nazi olmuyormuş!

    amazon - https://www.amazon.com/…ndarte-ebook/dp/b00l3nz36o/

    kitapyurdu - https://www.kitapyurdu.com/…rin-anilari/455609.html
  • meraklılarının bir solukta bitirebileceği kadar iyi yazılmış ve çevrilmiş, her zaman savaşın en yıkıcı cephelerinde hayal edilemeyecek kadar kötü şartlarda çarpışmış waffen ss' in en elit tümeni lssah' da çarpışmış erwin bartmann' ın anıları.

    rostov' daki çaresizliği, taganrog' daki dehşeti, harkov' daki soğuğu, prokhorovka' daki kaosu, frankfurt' ta falke alayında son savunma ve tükenmişliği, savaşta şansı ve şanssızlığı her bir hücremde hissettim.
  • selçuk uygur tarafından çevirilmiş 2. dünya savaşında yer alan bir ss'in anılarını anlattığı kitap. öncelikle bulunduğu dönemi birinci ağızdan anlatması halkın baştaki zafer sarhoşluğu daha sonrasında askerlere gösterilen tepkileriyle güzel bir anlatımı olmuş. şahsen kitapta eleştirebileceğim tek nokta almanca rütbe isimleri türkçeye çevrilmemiş bu da biraz rütbelerde ast-üst ilişkisi kurmayı zorlaştırıyor okurken , şahsi görüşüm parantez içerisinde orijinali veya anlamı yer alacak şekilde bu rütbe isimleri verilebilirdi. ikinci dünya savaşına ilgi duyanlar için okunması gereken kitaplar listesinde olmalı.
  • waffen ss hakkinda genel olarak bilinenleri bir kenara birakip okunmasi gereken muhtesem bir kitap. almanya'nin en elit birliklerinden leibstandarte alayina gonulluluk esasiyla secilip egitim gordukten sonra dogu cephesinde gorev yapan bir askerin gözünden savasa tum acimasizligiyla tanik oluyoruz.

    yalniz kitabin tam adındaki "1. ss panzer tümeni'nden bir askerin anilari" kısmına takildim ben. hikayesini anlatan erwin bartmann piyade olarak egitim aliyor ve savas sonuna kadar da oyle kaliyor. leibstandarte hitler'in koruma birliği formatinda kurulan bir alayken savas sırasında motorlu piyade tümeni oluyor emrine verilen bir kısım tankla da panzergrenadier oluyor. daha sonra da tam bir panzer tumeni oluyor. yani özetle demek istediğim tank savaslari uzerine bir kitap degil, bir piyadenin hikayesi ama kitapta cokca yerde tiger, panter ve stug3 bahsi geçiyor.
  • tanım: ikinci dünya savaşı konulu anı kitabı.

    öncelikle en çok okuduğum ve okumayı en çok sevdiğim yazın türünün anı olduğunu belirteyim. okuduğum anı kitapları arasında iyi bir yer etmeyen kitaplardan olacak. bu duruma en büyük etkiyi ise kitap içerisinde geçen bazı kesitler oluşturuyor. anıları aktarılan nazi, neredeyse hiçbir şekilde yahudiler ile uğraşmadıklarını vs. iddia ediyor.

    son olarak kitabın orijinaline biraz baktığımı ve bu nedenle de çevirmenin çok başarılı olduğunu söylemem gerekiyor. daha sonra kendisi ile ilgili ufak bir araştırma yaptım ve özellikle bu alanda çevirileri olduğunu gördüm.
  • "her adamın ruhunda pusuda bekleyen, kalbinin kapılarını gamalı haç ve kartala açan bir karanlık vardır."
  • sizi etkileyen, savaş atmosferini yaşatan çok akıcı bir kitap.kitabın içindeki resimleri incelemek de oldukça güzel.ikinci dünya savaşı tarihi severlerinin mutlaka okuması gereken bir kitap.
  • erwin bartmann isimli 1941 yılında leibstandarte tümenine katılan bir alman piyadesinin içinde muhteşem hikayeler barındıran hatırat'ı.

    bartmann'ın, barbarossa harekatıyla ikinci dünya savaşına wehrmachtın en fazla kayıp verdiği doğu cephesiyle başlayan askerlik serüveninde anlattıkları, çok zayıf bir örnek olarak kalsa da zamanında doğu'da acemiliğimi yaparken askerliğimin 1. ayında farkettiklerimle paralel. insanoğlunun nasıl sivil hayatında imkansız diye düşündüğü şeylere kolaylıkla adapte olabildiğine, sıradan hayatında kabul edemeyeceği olayların nasıl günlük rutinlerine döndüğünü tüm dünya'yı yıkan savaşın en ateşli cephesindeki hikayeleriyle anlatıyor.

    yuvan noah harari'nin sapiens kitabında açıkladığı gibi, insanoğlunun bir mutluluk seviyesi var. çok istediği bir olay olduğunda bu seviye bir süreliğine yukarı çıksa da, bu olayı kanıksamasıyla beraber tekrar eski seviyeye yavaş yavaş düşüyor. tam tersi olarak çok ciddi bir hastalıkla, trajik bir olayla veya ölümün kıyısında olduğunu anlamasıyla bu seviye dibe çöküyor ama tekrar olayın kanıksanmasıyla eski seviyesine tırmanmaya başlıyor.

    rutinleri değişse de aslında insanoğlu savaşın, vahşetin göbeğinde de insan olarak kalıyor. karşı komşu kızına değil de bombardımandan kaçarken sığındığı evin kızına aşık oluyor, cephede onu düşünerek savaşıyor, izinli olarak döndüğü evinde çocukluk aşkıyla mezarlıkta piknik yapıyor, manzara olarak da american b17 bomber'ların tamamen yaktığı berlin'i izliyor. mermilerin sesinin kesildiği bir döneme girdiğinde tekrar sevişmek istiyor, kağıt oynayıp içki içmek istiyor. sanki cephede doğmuşçasına rutini bozan sakin bir günü yadırgayarak şaşkınlıkla geçirmeye başlıyor.
hesabın var mı? giriş yap