• başlık vatan kırım’a göndermedir; dünde kalan unutulana, bugün unutulması mukadder olana, dünün hikayesi kazan hanlığına dairdir.
    kazan hanlığı, 1550 yılı tam da bu günlerde artık çarlığı dönüşmüş moskova knezi ıv ivan’(korkunç ivan)ın saldırısını püskürtmüş ama, sonra adları efsane olacak pek çok kahramanını da bu muhasarada kaybetmiştir.
    kazan hanı sefa giray han mart 1549’da ölmüş, yerine üç yaşındaki oğlu ötemiş giray geçmiş, naibi sıfatıyla annesi süyünbike hanlık etmiştir. safa giray’ın ölümü dolayısıyla hanlıkta gevşeklik hasıl olduğu düşüncesini fırsata çevirmek isteyen ivan’ın kazan’a saldırısına karşı elde edilen bu zaferin şair muhammed şerifi’nin “zafername-i velayet-i qazan” adı ve doğu türkçesi edebi çağatayca ile anlattığı destanı, destanda “sahib-i devletleri” diye zikredilen osmanlı sultanı kanuni’nin “nazarı”nı çekmek için istanbul’a da gönderilmiştir. ki, o yıllarda osmanlı’nın volga ve don nehirleri kıstağını bir kanal (bknz: don volga kanalı projesi) ile birleştirerek buradan, karadan geçemediği taberistan engelini atlayıp, hazar’ın doğusuna geçme projesi vardır.
    tam bu nokta kırılma noktasıdır. bu noktanın aşılmaması için rus yayılmasına karşı bütün türkistan ve deşt-i kıpçak beylerini (kırım ve nogay prensler kuzuçak oğlan, çora batır; ahmed yesevi’nin akrabası qul muhammed seyyid ile barbolsun atalık, biy bars bek) ve askerlerini kazan’ın savunması için seferber etmişlerdir. ancak, rus yayılmasını iki yıl durdurabilmişlerdir.
    bu savaşlara müdahil olmayan osmanlı, kanuniden sonra yerine geçen ıı (sarı) selim’e, rusların astrahan’ı da (1568) ele geçirmeleri üzerine vezir sokullu mehmet paşa, astrahan’a bir sefer (bknz: astırhan seferi) düzenlenmesi gerektiğini şöyle anlatır: “bu sefer bu maslahat eyle oldu ki al-i çengiz’den sultan mahmud gazan asrında şerefli islamla müşerref olan tatar taifesinden bir cemaat ol diyarda gaza idup vatan tutup kazan tatarı denmekle meşhur oldular. devleti gazaniye inkırazından sonra moskov keferesinin tahtı kahrında kalup hala dergah-ı penaha nameler gelüp iki nehir meyanını harq ve işgal emrine sevkettiler”
    sokullu’nun bu isteği de bir sonuç getirmez.
    elden giden il(vatan)dır, dil’dir, bilgi(kültür)’dir. bunları korumak isteği hiç sönmemişse de, boşaltılan vatanda azınlık kalmanın zorluğu ile dilin ve kültürün sürdürülebilirliği ümidi gittikçe azalmakta; egemenin arzusu doğrultusunda, kitaplara taşınmış etnik “anı”ya dönüşmektedir.
    vatan kazan böyle oldu,
    şimdi sıra vatan kırım’da.
hesabın var mı? giriş yap