• bir antal szerb romanı.

    kitaplar konusunda önceki okumalarımın ya da sezgisine çok güvendiğim dostlarımın referansları olmadan yeni maceralara atılmam pek. bu kitabı da çok sevdiğim bir arkadaşım önerdi. romanı aslında oldukça bayağı buldum, (çeviri de berbat bu arada) yazarın trajik hikayesi daha çok içime işledi.

    yolcu ve ayışığı'nı az önce bitirdim, sıcağı sıcağına bir şeyler yazmak istedim. okumaktan hiç sıkılmadığım burjuva buhranlarından söz ediyor aslında. yazar, her zaman olduğu gibi kentsoylu -burjuva- kahramanımıza ya ölmeyi ya da eski yaşantısına geri dönmeyi öneriyor. üçüncü bir olasılık yok diyor.

    selim ışık intihar etmeyi seçmişti biliyorsun okuyucu. turgut özben bir trene atlayıp ortadan kaybolmuştu. (kimbilir belki de birkaç ay sonra pişmanlıktan ya da sıkıntıdan karısına ve eski yaşamına geri dönmüştür.) tehlikeli oyunlar'ın hikmet'i de intiharla kaza arasında bir ölümle noktalamıştı hikayesini.

    üçüncü bir yol yok mu gerçekten? bana biraz, "sürünün dışına çıkarsan seni kurt kapar" korkutması gibi geliyor bu.

    onları sen de iyi tanıyorsun okuyucu, sayısız kurnazlıkları, senin hayal edemeyeceğin incelikte oyunları var. ama sen de ben de köylü çocuklarıyız, kentsoylu değiliz biz, o reflekslerle yetiştirilmedik. bizim ne neşet ertaş gibi sarılıp ağlayacağımız bir mirasımız var ne de oğuz atay gibi burjuva duyarlılığımız. hayatta kalmaya, üzerinde pek de düşünülmemiş değer yargılarıyla yaşamaya ve "şükretmeye" şartlandırıldık. sen de ben de burjuvalar gibi konformist olamayız, içimizde yok bu. bizi bağlayan şeyler bir sınıfla ve o sınıfın koruyucu, sakinleştirici, avutucu şefkatiyle sınırlı olamaz.

    onlar böyle kopuşları sadece "bireysel çılgınlıklar" olarak görmüyorlar, aynı zamanda kendi varoluşlarına, düzenlerine bir saldırı olarak görüyorlar. sürünün dışına çıkanları o yüzden "ölümle" tehdit ediyorlar. benciller ve kokuşmuşluk paçalarından akıyor, yazarından okuyucusuna kadar -ki burjuva olmak böyle bir şeydir zaten.

    sen bir köylü çocuğu olarak bir trene atlayıp gitsen en fazla üç gün karışır ortalık, sonra unutulursun. çünkü yapacağın şey senin hayatındaki insanlar için bir "delilikten" ibaret. saçma sapan kitaplar okudu, kafayı sıyırdı, olacağı buydu diyecekler. yaptığın şeyi kendi hayatları, düzenleri için bir tehdit olarak görmeyecekler. o yüzden de üç gün sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edecekler. (buradaki asıl mevzu sensin tabii, ayakların sana o cesareti ve yürümeye devam etme kararlılığını verebilecek mi?)

    babama karımla boşandığımı ve aynı gün ankara'yı terk edeceğimi söylemeye giderken tedirgindim. tavrını, tepkisini kestiremiyordum çünkü. belki bağırıp çağıracak, planladığım şeyleri yapmama rızası olmadığını söyleyecekti. belki de hasta anamı bu durumda bırakıp nasıl yeni bir hayata başlayabileceğimi söyleyip içimde bir yerlerde dolaşan suçluluk duygusuna oynayacaktı.

    tuhaf bir şekilde bunların hiçbirini yapmadı. yirmi yıllık evliliğimin az önce sonlandığını, aynı gece izmir'e yerleşmek için yola çıkacağımı duyduğunda sakindi ve on dakika içinde tüm bu durumu kabullendi. babam bir köylü değil de kentsoylu olsaydı (bu kitapları bu pezevenkler yazdığı için buna dönüp duruyorum.) eminim kıyameti koparır, bu işi geri döndürmenin ve gidişimi engellemenin bir yolunu arardı telaşla.

    yapmadı, çünkü benim yapacağım şey onun varlığını tehdit eden bir şey değildi, delilikti sadece, aptallıktı, sıcak yatağını terk edip yollara düşen avarelerin hiç de ilgilenmediği salaklığıydı.

    neyse... ben romanı sevmedim ama yazarını saygıyla anıyorum.
  • "çelişkiler ruhun içinde yan yana yer alır. büyük sofular soğuk ve duyarsız insanlardan çıkmaz, vazgeçecek şeyleri olan en ateşliler arasindan çıkar. bu yüzden kilise bir hadımın papaz olmasına izin vermez."

    (bkz: yolcu ve ayışığı)
    (bkz: antal szerb)
  • "aşk için uzaklık gereklidir, sevenler bu uzaklık aracılığıyla birbirlerine yaklaşırlar. yakınlaşma doğal olarak düşseldir çünkü aşk aslında onları birbirinden uzaklaştırır. aşk iki kutupludur, iki sevgili dünyanın en çelişkili yapıya sahip kutuplarıdır..."
hesabın var mı? giriş yap