• samantha mortonun ifadeli yüzü ve sakınmasız, savunmasız oyunculuğuyla ilk kez karşılaştığımız 1997 yapımı carine adler filmi. konusu kuru olarak iki kız kardeşin annelerinin yokluğuyla farklı başa çıkma yolları olarak özetlenebilir ama işleniş de tıpkı samantha mortonun oyunculuğu kadar derinlikli ve insanı içine çeker nitelikte.
  • (bkz: under my skin)
  • sexy beast, birth gibi filmlerinden, muhtelif video klip çalışmalarından ve yönettiği birtakım başarılı reklamlardan hatırlama ihtimaliniz olan jonathan glazer'ın yöneteceği 2012 yapımı bilim-kurgu filmi. başrol için gemma arterton, eva green, megan fox, january jones, abbie cornish, olivia wilde, amanda seyfried, blake lively ve jessica biel da değerlendirilmiş ama scarlett johansson kapmış.

    --- spoiler ---

    benden duymuş olmayın ama uzaylılar otostopçuları kaçırıp yiyorlarmış.

    --- spoiler ---
  • izlediğim en acayip fragmanlardan birine sahip olan film.

    http://www.youtube.com/watch?v=badejnyaccu
    http://www.bakiniz.com/…-skinden-farkli-bir-teaser/

    edit: link yenilendi.
  • (bkz: derinin altında)

    scarlett johansson’ın erkekleri baştan çıkararak yok eden bir uzaylıyı canlandırdığı bilimkurgu filmi.
  • bu gece if istanbul 2014 kapsamında izlediğim ilginç film. ilk yorumunu yazmak da bana düştü sanırım.

    filme gitmeye karar vermeden önce yönetmeninin çok sevdiğim massive attack ve radiohead gibi grupların kliplerini çeken jonathan glazer olduğunu biliyordum ve aradan geçen uzun süre sonucunda bunu unutmuştum. sonra sözlük sayesinde bunu tekrar hatırlayınca, şöyle bişi geldi aklıma filmi özetlemek için: karma police klibi + kubrick etkisi + rahatsız edici yine kubrick soslu müzik. evat.

    açıkcası, yönetmenin dışında filme gitmemin diğer bir önemli sebebi ise -platoniğim- scarlett johansson'dı, filmografisine değişik bir rol eklemiş bu filmle, çok da zor olmayan bir rolün altından iyi kalkmış denebilir.

    filme gelecek olursak, filmin senaryosu bir cümle ile özetlenecek bir şekilde, yok yani. zaten yönetmenin de böyle bir derdi yok. adam sinematografi hastası klip yönetmeni kökenli biri, altta verdiğim röportajında da dediği gibi takmamış senaryoya şuna buna. havada kalan şeyler var, önemsiz önemsiz.

    filmin en iyi yanları, imajlar, çekimler ve deneysel işlerdi. eminim ki salonun %80'i mutsuz ayrılmıştır filmden. ben de beklediğimi tam olarak alamadım, ama en azından çok iyi ve değişik bir sinematografi görmüş olduğum için mutluyum. 90'ların o deneysel klip yönetmenlerinin işi gibi hani. (bkz: michel gondry) *** film müziği ise olması gerektiği gibi, rahatsız edici.

    sonuç olarak, 10 üzerinden 5'lik bir film gibi. ışıkları kapatıp, kulaklığı takıp, sabaha karşı bilgisayardan izlemelik ve gerilmelik; üstüne bir de scarlett'i kabusta (?) görmelik bir film gibi geldi bana *. beğenene saygım sonsuz. değişik bir deneyim. iyi seyirler.

    not: film venedik film festivalinde yuhalanmış. yuh be, o kadar da değil yahu, ayıp ettiniz venedikliler. http://bonemagazine.com/…/interview/jonathan-glazer (yönetmenin verdiği cevapta olayı yine kubrick'e bağlaması da ibretlik, okunası bir röportaj)

    --- spoiler ---
    not 2: imdb'de şöyle bir bilgi var: ''the men lured into the van by scarlett johansson's character were not actors. jonathan glazer had hidden cameras installed in the van and only informed the men afterwards that they were in a movie.'' yani scarlett'in arabasına binen otostopçular rastgele insanlarmış ve haberleri yokmuş çekim olduğundan. tamam, günlük yaşam görüntüleri filan böyleydi, röportajta da bahsedilmiş. fakat burada bahsi geçen otostopçuların olayına pek ihtimal vermiyorum işte. özellikle hasta olan otostopçu... makyaj değil miydi suratı? böyle bir rastlantı olabilir mi? ilginç.
    --- spoiler ---
  • sinematografik olarak ilginç öğeler ne kadar yer alsa da o derece konusu yok sayılmış film. romanı okumadığım için bir kıyaslama yapamayacağım ancak eminim ki kitabı bitirdiğinizde en azından bir fikre sahip oluyorsunuzdur. film bitince ise "eee" der vaziyette kalıyorsunuz. jonathan glazer geçmişte yaptığı işlerle hepimizin takdirini kazanmış bir yönetmen; ancak bu demek değil ki her filmi için aynı övgüleri tekrarlayacağız. güzelliği ve seksapeli konusunda tartışmaya girmeyeceğim scarlett johansson'ın cazibe merkezini oluşturduğu filmin konusu çok havada kalıyor. hatta konu yok gibi.

    yer yer deneyselliğe kayan sinematografisi de filmi bir yere kadar götürebiliyor; tıpkı scarlett gibi. bir yerden sonra konu da görmek istiyor insan. böylesi bir fantezi dünyasına glazer ihanet etmiş gibi duruyor.
  • türü "psikoseksüel gerilim filmi" olarak sınıflandırılabilecek, sonuna kadar "acaba ne olacak?" diye sıkılarak beklediğiniz, sonu gelince de daha da küfür edeceğiniz gubidik filmimsi.
  • malick'in the tree of life'ı ile bir kuple hareketlenip ardından sıkıcı sıkıcı filmler sayesinde soğumaya yüz tutmuş sinema merakımı canlandırmayı becermiş tralyere sahip film.

    videonun arasında "kubrick'in veliahtını mı bulduk nedir ayol" tadında bir şey yazmışlardı, umarım doğrudur. işalla buluruz şu chosen one'ı da neşemiz yerine gelir nihayetinde. bulamamışsak da canı savolsun, iyi film yapsınlar da artık kubrick mi çıkıyorlar seyfi doğanay mı çıkıyorlar önemli değil.

    (tralyer: yukarı fatsa'da "şov, gösterim" anlamına gelen bızdık)
hesabın var mı? giriş yap